Ülkeleri Tanıyalım I
Coğrafya insanoğlunun yaşadığı doğayı tanımasına yarar. Bugün siyasi sınırları belirli birçok ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerden başlıcalarını tanımak dünyanın nasıl bir yer olduğu konusunda bize fikir verir. Bu nedenle ülkelerin tanıyalım konusu önemine binaen detaylı anlatılmıştır. Konu uzun olduğu için üç parçaya ayrılmıştır. Bu ilk kısımda Japonya, İngiltere ve Hindistan'ı detaylı bir şekilde ele alacağız. Üç ülke de gerçekten çok önemli ülkelerdir.
Japonya
Japonya çok önemli bir Uzakdoğu ülkesidir. Ürettiği teknoloji ile dünya ekonomisinde çok önemli bir paya sahiptir.
Japonya'nın Coğrafi Konumu
Japonya, Büyük Okyanus’ta dört büyük ada ile yaklaşık 3900 küçük adadan oluşan bir ülkedir. Dört büyük ada ülkenin % 97’sini oluştururun Bu adalar güneyden kuzeye doğru Kyuşu, Şikoku, Honşu ve Hokkaido’dur. Ülke Asya’nın doğu kenarı boyunca bir yay oluşturacak şekilde, kuzeydoğudan güneybatıya uzanan dağlık bir takımada grubu üzerinde yer alır. Ülkenin kıyılarının uzunluğu yaklaşık 27 350 km’dir. Ülkenin adalardan oluşması, Japonların izole olmasında ve kendi uygarlıklarını geliştirebilmelerinde etkili olmuştur. Japonlar, diğer kültürlerden fazla etkilenmemiştir.
Yüzey Şekilleri
Dağlar ve Ovalar
Japonya oldukça dağlık bir ülkedir. Ülke arazisinin yaklaşık % 70'i dağlardan oluşur. Japonya'yı oluşturan adalar içinde en yüksek zirveler ve en dağlık yerler Honşu Adası'ndadır. Burası Japonya'nın çatısı konumundadır. Dağların zirvesinin 3000 metreyi geçtiği yerler bulunur. Örneğin Fuji Dağı 3376 metredir. Ülke dağlık ve engebeli olduğu için ovaların kapladığı alan azdır. Ülkenin % 21 'ini ovalar oluşturur. Ovalar da daha çok kıyı kesimlerde toplanmıştır. Başlıca ovaları; Tokyo koyu çevresindeki Kanto Ovası ile Sendai, İşikari ve Toyoma ovalarıdır.
Japonya'da çok sayıda volkanik ada vardır. Dünya’da- ki aktif volkanların 1/7'sine yakını Japonya’da yer alır. Japonya volkanik olaylarla birlikte, Dünya’nın sismik açıdan en aktif bölgelerinden biridir. Depremler sık ve şiddetli olarak görülür. Çoğu küçük alanları etkilese de yılda ortalama 1500’e yakın deprem kaydedilir. Volkanlar ve depremlerle birlikte Japonya'da tayfunlar da doğal afetler içinde gösterilebilir.
Akarsu ve Göller
Japonya'daki akarsuların boyu kısa, akışı hızlı ve hidroelektrik enerji potansiyeli fazladır. Akarsuların bu özellikleri üzerinde arazinin engebeli ve yüksek olmasının etkisi fazladır. Akarsuların akımları nisan ve eylül aylarında en yüksek seviyeye ulaşır. Başlıca akarsuları Tone ve Shinano'dur. Japonya, göl bakımından zengin bir ülkedir. Göllerin sayısının yaklaşık 600 civarında olduğu sanılmaktadır. Göllerin büyük bir kısmı volkanik kökenlidir. Ülkenin en büyük gölü Biwa’dır.
Japonya İklim ve Bitki Örtüsü
Japonya'da muson iklimi hakimdir. Ancak, enlem ve yükselti farklılığına bağlı olarak sıcaklık ve yağış miktarlarında büyük farklılıklar ortaya çıkar. Kuzeydeki
Hokkaido Adası ile Honşu Adası’nın kuzey kesimlerinde, Oya Şivo soğuk su akıntısı ve Sibirya üzerinden gelen soğuk hava kütlelerine bağlı olarak kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Güneye doğru gidildikçe kışlar ılımanlaşır, yüksek yerler dışında kar yağışı görülmez.
Yazlar sıcak ve yağışlı geçer. Yaz musonları sayesinde bol yağışlı mevsimler yaza denk gelir. Sıcaklık ve yağış miktarları kuzeye doğru azalır. Ülkenin iç kısımlarında şiddetli rüzgârlar (tayfun) ve sağanak yağışlar görülür.
Japonya’da çok zengin bitki örtüsü vardır. Bunun nedeni ülkede hakim olan ılıman ve bol yağışlı iklimdir. Ayrıca, ülkenin kuzey güney yönündeki enlem farkının fazla olması bitki çeşitliliğinin fazla olmasında etkili olmuştur. Ülke topraklarının % 65'i ormanlarla kaplıdır. Bu ormanların da yaklaşık % 40’ı insanlar tarafından ağaçlandırılarak oluşturulmuştur.
Japonya, orman bakımından çok zengin olmasına rağmen ağaç ithal etmektedir. Bu durumun nedeni ağacın kullanım alanının eskiye göre artmasıdır. Ağaç eskiden yalnızca inşaatlarda kullanılırken, günümüzde kâğıt ve mobilya gibi sektörlerde de kullanılmaktadır. Bu nedenle ülkenin ağaç ihtiyacı üretiminden fazla olmaktadır. Kereste ithalatı petrolden sonra ikinci sırada yer alır.
Japonya'da Nüfus ve Yerleşme
Japonya Dünya’nın en kalabalık ülkelerinden biridir. Yüz ölçümü küçük olmasına rağmen, nüfusu çok fazladır. Ülkede yaklaşık 127 milyon insan yaşar. Japonya, Dünya’nın en yoğun nüfuslu ülkeleri arasında yer alır. Km2 ye 338 kişi düşmektedir. Topraklarının % 70’ten fazlasının yerleşime elverişli olmayan dağlık alanlardan oluşması nüfusun ovalarda, alçak düzlüklerde ve kıyılarda toplanmasına yol açmıştır. Ülke nüfusunun en önemli özelliklerinden birisi türdeş yapıda olmasıdır. Ülke bir uçtan bir uca şaşırtıcı benzerlik gösterir. Bu benzerlikte tarihi ve geleneksel bağların etkisi fazladır.
Ülke nüfusunun yaklaşık % 79’u şehirlerde, % 21 'i kırsal alanda yaşamaktadır. Eski başkent Kyoto hariç nüfusu 1 milyonu geçen şehirlerin hepsi kıyıda, özellikle güneyde koylar çevresinde yer alır. Başlıca şehirleri Tokyo, Kavasaki, Yokohoma, Osaka, Kobe ve Nagoya'dır.
Japonya’nın nüfus yapısındaki değişimlerle birlikte ortalama ömür süresinde dikkate değer bir artış olmuştur. Günümüzde ortalama ömür kadınlarda 84, erkeklerde 77’dir. Bu durum; gelişmiş sağlık hizmetlerine, taze sebzelerin ve balığın ağırlıkta olduğu beslenme tarzına ve yaşam koşullarına bağlıdır.
Japonya Tarım ve Hayvancılığı
Yer şekillerinin engebeli olması nedeniyle, topraklarının ancak % 13’ü tarıma uygundur. Modern yöntemlerin kullanılması ve her karış toprağın işlenmesine rağmen, nüfusun fazla olmasından dolayı tarımsal üretim ülke ihtiyacını karşılamaz. Bu nedenle ülke tarımda dışa bağımlıdır. Dünya’nın en çok tarımsal ürün ithal eden ülkelerinden biridir. Tarım alanlarının darlığı, modern yöntemlerle tarımın yapılmasını zorunlu kılar. Tarım makineleri, ekim yöntemleri ve gübreler sayesinde dar alanda ülkenin toplam sebze ve meyve ihtiyacının yaklaşık yarısı üretilir. Özellikle yeni teknolojilerin bu başarıdaki etkisi fazladır. Japonya’da bazı tarım ürünleri, toprak olmaksızın (hidrofonik yöntem) üretilmektedir. Topraklarının büyük bölümünde pirinç üretilir. Bunun yanında buğday, arpa, şeker pancarı, şeker kamışı, sebze ve meyve diğer önemli tarım ürünleridir. Bir miktar çay ve tütün de yetiştirilmektedir.
Japonya'da teknoloji tarımda yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle genetik mühendisliği tarımda yaygın olarak kullanılmaktadır. Genetik mühendisleri, ürünün daha az zahmet ve masrafla daha sağlıklı olması yönünde önemli ilerlemeler kaydetmiştir.
Otlakların azlığı nedeniyle büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği küçük çapta yapılır. Hayvansal ürün ihtiyacı daha çok ithalatla karşılanır. Japonya’yı çevreleyen denizlerin balık bakımından zengin olması, eskiden beri balıkçılığı önemli hâle getirmiştir. Japonların beslenmesinde deniz ve deniz ürünleri önemli bir yer tutar. Bu durum, balıkçılığı Japonya’da önemli bir sektör hâline getirmiştir. Son derece modern yöntemlerle yapılan açık deniz balıkçılığı sayesinde ülke, avlanan balık miktarı açısından ilk sıralarda yer alır. Balıkların toplam beslenme içindeki yeri fazladır. Tüketim çok fazla olduğundan zaman zaman balık ithal edilmektedir.
Japonya Sanayisi
Japonya, II. Dünya Savaşı sonunda nüfus ve iş gücü kaybına uğrarken ekonomik olarak da büyük bir darbe almıştır. Hiroşima ve Nagazaki şehirleri atom bombasının etkisiyle çorak ve boş arazilere dönüşmüş, sanayi tesisleri, elektrik santralleri, tersaneler ve ulaşım ağları tümüyle tahrip edilmişti. Japonya savaştan 40 yıl gibi kısa bir süre içinde tüm kayıplarını telafi ettiği gibi, yeni ve güçlü bir ekonomi kurmayı başararak Dünya'daki en ileri teknolojiye sahip ülkelerden biri olmuştur. Günümüzde Japonya, ABD ve Almanya’dan sonra Dünya’nın 3. büyük ekonomik gücüdür.
Japonya, birçok sanayileşmiş ülkeden farklı olarak sanayinin gelişmesini destekleyecek ve onun ihtiyaçlarını karşılayacak enerji kaynakları ve madenlerden yoksun bir ülkedir. Bu nedenle de ithal ham maddelere bağımlılığı yüksektir. Günümüzde kömür, petrol, doğal gaz ve demir cevheri ile buğday, pamuk ve kereste gibi temel ham maddelerin % 90'dan fazlasını ithalat yoluyla karşılar. Bundan dolayı temel ham maddeler için Dünya pazarlarında rekabet etmek zorunda kalmakta ve uluslararası ticarette meydana gelebilecek bir karışıklık ya da kopukluktan kolaylıkla etkilenebilmektedir. Onun için Japonya, ham madde ithal ettiği ülkelerle ekonomik ve politik açıdan sıkı bir ilişki kurmuştur.
Japonya’da, çeşitli maden yatakları bulunmakla birlikte çoğunun rezervi sınırlıdır. Onun için ülke yer altı kaynakları bakımından fakirdir. Sanayi için gerekli olan madenler ve enerji kaynaklarının yalnızca küçük bir bölümü ülke içinden karşılanır. Ülkedeki en önemli yer altı kaynağı linyittir. Kömür, bakır, cıva, nikel, tungsten, gümüş, altın ve kükürt en önemli madenlerdendir.
Ülke enerji ihtiyacının büyük bir kısmını petrolden elde etmektedir. Çok az bir kısmını yerel olarak üretebilmektedir. 1955 yılına kadar en önemli enerji kaynağı kömür iken, günümüzde petroldür. Ülkede küçük yataklar hâlinde petrol olsa da petrol ürünlerinin tamamına yakınını Endonezya ve Suudi Arabistan’dan ithal eder. Ülke enerji kaynaklarına olan denizaşırı bağımlılığı azaltabilmek için bazı siyasi girişimlerde bulunmaktadır.
Önceleri ağır sanayiye ağırlık veren ülke, günümüzde ham madde ve enerji ihtiyacını azaltmak için hafif sanayiye yönelmiştir. Sürekli yeni teknolojiler kullanarak sanayi mallarının kalitesini ve rekabet gücünü artırmakta ve Dünya pazarlarını elinde tutmaktadır. Günümüzde elektrik, elektronik, optik alet ve makine üretiminde Dünya’da birinci, demir çelik sanayisinde ikinci sırada yer alır. Güneydoğu Asya ülkeleriyle ucuz işçilikte rekabet edemediği için, tekstil sanayisi fazla gelişme gösterememiştir. Japonya’da otomotiv sanayisi çok ileridir. Yılda 10 milyon otomobil ve 3,5 milyonun üzerinde çeşitli ticari araç üretmektedir.
Japonya'da sanayi tesislerinin büyük çoğunluğunun dar kıyı şeritlerinde toplanmasının nedenleri; ham madde alımlarının kolaylıkla sağlanması ve üretilen malların Dünya pazarlarına gönderilmesidir. Dünya’nın her yanına ihracat yapan Japonya'nın en çok ticaret yaptığı ülke ABD’dir. Almanya, Güney Kore, Tayvan ve Hong Kong diğer ticaret yaptığı ülkelerdir. İthalat malları arasında ağırlığı ham madde, gıda maddeleri ve petrol oluşturur.
Dış ticareti fazlalık veren Dünya’nın ender ülkelerinden biridir. Ülkenin yılda yaklaşık 100 milyar dolar ticaret fazlası vardır. Ülkenin Türkiye ile olan kültürel ve ticari ilişkileri oldukça iyi düzeydedir. Japonya'dan başta çeşitli makineler olmak üzere otomobil, gemi, televizyon, video, fotoğraf makinesi ve kimyasal maddeler satın almaktayız. Bunun karşılığında Japonya’ya tütün, çimento, fındık, balık, hazır giyim ürünleri, halı ve çeşitli gıda maddeleri satarız.
Japonya'da Ulaşım
Japonya’da ulaşım çok gelişmiştir. Ülke'de en fazla gelişen demir yolu ulaşımıdır. Tamamı elektrikli olan hatlarda hızlı trenler çalışır. Hızlı trenlerin saatteki hızı 300 km’yi bulur. Kara yolları da modern olup, çoğunluğu oto yollardan oluşur. Büyük Japon adaları dev köprüler ve tünellerle kara yoluyla birbirine bağlanmıştır. Her kilometre kare araziye yaklaşık üç kilometre yol düşmektedir. Bu değer, Fransa ve İngiltere’nin 2, ABD'nin 4,5 katıdır. Kara yolları yalnızca uzunluk olarak değil, alt ve üst yapılarıyla da üstündür.
Japonya’da çok sayıda uluslararası hava alanı bulunmaktadır. Ülkenin bir ada devleti olması, hava ulaşımının dış dünyayla bağlanmasında çok önemlidir. Japonya, Dünya hava ulaşımında kavşak noktasıdır. Tokyo ve Osaka gibi dev hava alanları ile Dünya'nın her tarafıyla bağlantı sağlanır. Deniz yolu da önemli ulaşım araçlarından biridir. İrili ufaklı binlerce adayı birbirine bağlamakta deniz ulaşımının önemini kavrayan ülke, teknolojinin son ürünlerini bu alanda da kullanmaktan geri kalmamıştır.
Japon Turizmi
Japonya, doğal güzellikleri ve ilginç kültürel yapısıyla görülmeye değer bir ülkedir. Japon halkının geleneksel ev tipleri, bahçeleri, tapınakları, sarayları, Buda heykelleri kültürel zenginliklerini oluşturur. Jeolojik yapısına bağlı olarak kaplıcaların ve volkanik dağların fazla olması, Japonya’yı turizm açısından çekici hâle getirmiştir.
Japonya'da turizmi dört mevsim canlı tutan organizasyonlar yapılır. Her yıl kış aylarında Hokkaido Adası’ndaki Sappora’da yapılan kar festivaline 2 milyona yakın insan katılmaktadır. İlkbahar mevsiminde ise çiçek festivalleri yapılır. Çiçek festivallerine her yıl binlerce insan katılarak sergilenen çiçekleri ilgiyle izler. Yaz aylarında ise havai fişek gösterileri ve festivaller düzenlenir. Her yıl milyonlarca insan tarafından izlenen havai fişek gösterileri Tokyo’da bulunan Sumida Nehri'nde yapılmaktadır.
Japonya, kişi başına düşen yıllık gelirin fazla olması ve önemli miktarda bütçe fazlası olması nedeniyle, dengeyi sağlamak amacıyla ülke dışına turizm seyahatleri düzenlemektedir. Devlet, bizzat insanları telkin ve teşviklerle kendi ülkelerinde olduğu kadar yurt dışına seyahat yapmaya özendirmektedir. Bu nedenle yurt dışına turist olarak giden insan sayısı, Japonya’ya gelen turist sayısına göre çok fazladır. Günümüzde, Dünya turizmine en çok katılan uluslar arasında Japonlar yer alır.
İngiltere
İngiltere çok önemli bir Avrupa ülkesidir. Sanayisi, siyasal etki gücü ve ekonomisiyle hala dünyanın en önemli ülkeleri arasındadır.
İngiltere'nin Coğrafi Konumu
Avrupa'nın kuzeybatısında yer alır. Kuzeybatısı ile güneybatısında Atlas Okyanusu, batısında İrlanda, doğusunda Kuzey Denizi ile güneyinde Manş Denizi yer alır. İngiltere’yi oluşturan adalar topluluğunun en büyüğü olan Britanya Adası ile Kuzey İrlanda ülke topraklarının tamamına yakınını meydana getirir. Ülke Dover Boğazı ile Avrupa anakarasına bağlanır.
Yüzey Şekilleri
Yüzey şekilleri bakımından karmaşık bir özellik gösteren ülke, kuzeyde Dağlık İskoçya Bölgesi, güneybatıda Galler Bölgesi, güneyde alçak alanlar olarak üç bölümde incelenebilir.
Dağlar ve Ovalar
Ülkenin kuzey, orta ve güneybatı bölümleri dağlıktır. Dağlar, I. jeolojik zamanda oluşmuş yaşlı kütleler olup, yükseltileri genellikle 1000 metreyi geçmez. İngiltere’nin kuzey kesimleri IV. zamanda buzullaşmaya uğramıştır. Buzulların oluşturduğu vadilerin ve alçak tepelik alanların suların altında kalması sonucu kıyıda yüzlerce koy, körfez ve ada meydana gelmiştir.
Ülkenin başlıca dağları; Higlands ve Grampien, Pen- nie, Cambrian dağlarıdır. Ülkedeki en yüksek zirve Grampien Dağları üzerinde yer alan Ben Nevis Doruğu(1343 m)’dur. Ülkenin doğu ve güney kesimleri çoğunlukla alçak ovalardan oluşur. Doğudaki bataklık alanlar kurutularak tarım alanı hâline dönüştürülmüştür.
Akarsu ve Göller
Ülkenin yüz ölçümünün küçük olması ve doğu batı yönünde daralması nedeniyle kısa boylu akarsular bulunur. En önemli akarsuları Thames ve Savern nehirleridir. Akarsuların rejimleri genellikle düzenlidir. Bunda ılıman okyanus ikliminin etkisi fazladır. Ülkede büyük göller yoktur.
İngiltere'nin İklimi ve Bitki Örtüsü
Ülke, ılıman okyanus ikliminin etkisindedir. Kışlar ılık, yazlar serin ve her mevsim yağışlı geçer. Gulf Stream sıcak okyanus akıntısı ülke iklimini ılımanlaştırmıştır. Orta kuşağın kuzey kesimlerinde yer almasına rağmen kış sıcaklık ortalamaları fazla düşük değildir. Batı rüzgârlarının etkisiyle her mevsim nemli ve yağışlıdır.
Her mevsim nemli ve yağışlı bir iklimin görülmesi, doğal bitki örtüsünün ormanlardan oluşmasına neden olmuştur. Ormanların bir kısmı günümüzde otlaklara ve tarım alanlarına dönüştürülmüştür.
Nüfus ve Yerleşme
İngiltere Dünya’nın yoğun nüfuslu ülkeleri arasındadır. Ülkede nüfusun dağılımı dengesizdir. Nüfusun dağılışı üzerinde doğal koşullar ile sanayi faaliyetleri etkili olmuştur. Nüfusun % 90'ı kentlerde yaşar. Yıllık nüfus artış hızı diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi düşüktür.
İngiltere Tarımı ve Hayvancılığı
Ülke topraklarının % 75’i tarıma elverişlidir. Ancak tarımda çalışan nüfus çok azdır. Çalışan nüfusun yaklaşık % 4'ü tarımda yer alır. Tarım yöntemleri çok gelişmiş olup, modern teknoloji sayesinde üretim fazladır. Ülkenin tarımsal ihtiyacının yarısından fazlasını karşılar. Ülkede en çok yetiştirilen ürünler; buğday, arpa, şeker pancarı, yulaf ve patatestir. Bağcılık ve sebze üretimi de yapılmaktadır. Hayvancılık faaliyetlerinde de modern yöntemler kullanılır. Otlaklarda yaygın olarak yapılan büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık daha çok süt hayvancılığı şeklinde yapılır. Adalar ülkesi olması ve açık denizlere kıyı olması nedeniyle balıkçılık gelişmiştir.
İngiltere Sanayisi
Dünya’da sanayileşme sürecini ilk yaşayan ülke, İngiltere'dir. Bu nedenle ülke başta Avrupa Kıtası olmak üzere Dünya’da sanayinin gelişimine öncülük etmiştir. İngiltere'nin sanayileşme sürecinin birçok Avrupa ülkesine göre önce başlamasında çeşitli faktörlerin etkisi vardır. Bu etkilerden başlıcalar şunlardır;
- Ülkenin Avrupa ana karasına göre daha özgür bir ortama sahip olması. Bunun sonucu birçok bilim, sanat ve fikir adamının bu ülkeye yerleşmesi ve mesleğini özgürce icra etmesine zemin hazırlanması
- Sanayi için gerekli en temel ham maddeler olan kömür ve demir yönünden zengin yer altı kaynaklarına sahip olması
- 19. yüzyıl başlarına kadar Avrupa’da görülen derebeylik mücadelesi, mezhep farkı huzursuzlukları, savaşlar gibi siyasal rahatsızlıklardan hiç etkilenmemiş ve siyasi istikrarını erken sağlamış olması
- Sahip olduğu deniz gücü sayesinde coğrafi keşifler sonrasında, doğal kaynaklar bakımından zengin olan birçok ülkeyi sömürgeleştirmesi. Bu ülkelerin doğal kaynaklarını önce yelkenli gemilerle daha sonra buharlı gemilerle ülkesine aktarması
- Bir ada devleti olan ülkenin, Avrupa ana karasına göre elverişli coğrafi konuma sahip olması
- İngiliz donanması ve güçlü ticaret filolarının, taşımacılığı kolaylaştırması
- Parlamentonun, kapitalizmin ilkeleri doğrultusunda iç piyasada özgür rekabeti önleyici bütün engelleri kaldırması
İngiltere’yi Dünya’nın sanayi merkezi hâline getiren ilk yenilikçi değişmeler pamuklu dokuma ve demircilik alanında olmuştur. Sanayi Devrimi’nin temel itici gücü ise pamuklu dokuma sanayisidir. Dokuma, yüzyıllardan beri İngiliz millî üretiminin önemli bir bölümünü oluşturmaktaydı. Sanayi Devrimi öncesi yünlü dokuma İngiltere'nin üstün olduğu alanlardan biriydi. Pek çok İngiliz ailesi yünlü dokumadan kazandığı tecrübeyi pamuklu dokuma sanayisine aktarmıştır.
İngiltere’nin Sanayi Devrimi’nin beşiği olmasının nedenleri; Sanayi Devrimi’ni hızlandıracak icatların, teknik buluşların, Birleşik Krallıkta gerçekleşmesi, siyasi, ekonomik ve sosyal avantajların bulunmasıdır. Günümüzde pek çok icadın İngiltere patentli olmasının nedenleri arasında Sanayi Devrimi’nin bu ülkede gerçekleşmesinin etkisi fazladır.
İngiltere'de eskiden elle ya da ayakla çevrilen bir tekerlekten meydana gelen iplik yapma makinesi kullanılıyordu. 1764 yılında Hargreaves iplik yapma makinesini icat etti. Bu icatla birlikte dokuma önemli bir uğraş hâline geldi. 1769’da Akrwright su gücü ile işleyen iplik makinesini icat etti. Bu makineyle ilk kez dayanıklı pamuk ipliği üretildi ve bundan yeni bir ürün olan İngiliz kumaşı üretildi. Hargreaves’in makinesinden farklı olarak su gücü ile işleyen bu makine, daha sonraları buhar gücüyle de işletildi. Buhar gücü, su gücünün olmadığı yerlerde de dokuma fabrikalarının kurulmasını sağladı. Manchester, fabrikaların çoğalmasıyla ilk sanayi şehri olarak ortaya çıktı.
Sanayi Devrimi’nin ilk aşamasında buhar, kömür ve demirin ortak kullanımı demir yolu çağını da açmıştır. Kömür yalnızca demir yollarında çalışan araçlara güç sağlamakta kalmamış, aynı zamanda demir yolları ile kömür çok uzaklara götürülmüştür. Böylece İngiltere'de kömürle çalışan makinelerin bulunduğu fabrikalar hem büyümüş hem de uzak yerlere kadar yayılmıştır.
İngiltere, Sanayi Devrimi’ne 6 milyon nüfusla girmişti. 80 yıl sonra nüfus 14 milyona ulaşmıştı. Yüzyıldan daha az bir sürede nüfusun iki katından fazla artması sanayi öncesi ülkelerde karşılaşılan bir durum değildi. Artan doğum oranının asıl sebebi erken evlilikler ve fazla çocuk sahibi olma isteğiydi. Doğumlar, yeni kurulan fabrikalarda çocuk iş gücüne olan talep yüzündendi. 1795 yılından sonra hükümetin çocuk sayısına göre aile yardımını artırması, teşvik primi uygulanması çocukları her zamankinden önemli hâle getirmiştir. Sanayi Devrimi ile birlikte görülen sosyoekonomik gelişmeler tıp alanında da kendini göstermiş, çocuk ölümleri azalmıştır. İngiltere'deki sanayileşme şehirleşmeyi de beraberinde getirmiştir. Köylüler yavaş yavaş köylerini terk ederek fabrikalarda çalışmak üzere şehirlere göç etmişlerdir.
İngiltere nüfusunun, 1700’lü yıllarda % 25’inden azı şehirlerde yaşıyordu. 1850'li yıllardan başlayarak çekim merkezi maden kömürü yataklarında yer alan sanayi merkezlerine doğru kaymaya başladı. Doğal olarak en çekici olanlar, Manchester ve Liverpool’daki dokuma tesisleri ve Penine Dağları kenarında yer alan maden yataklarıydı. 1800 ile 1900 yılları arasında şehirde yaşayanların oranı % 27’den % 64’e yükselmiş ve İngiltere nüfusunun yarıya yakını sanayileşmiş bölgelerde yaşamaya başlamıştı. Kırsal alanlardan şehirlere doğru olan bu göç, İngiltere’yi tarım ülkesinden sanayi ülkesi hâline getirdi. Artan sanayi tesisleri, çeşitlenen sanayi kolları ve hızlı bir artış gösteren üretim, doğal kaynakların ekonomik ve sosyal hayatta önem kazanmasına neden olmuştur.
16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Dünya’nın en büyük sömürge imparatorluklarından birini kuran ve Dünya’nın her yerindeki sömürgeleri nedeniyle üzerinde Güneş batmayan imparatorluk olarak adlandırılan İngiltere I. Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgelerinin birçoğunu kaybetti. Britanya adaları üzerindeki topraklar dışında tüm topraklarında bağımsız devletler kuruldu. Bağımsızlık hareketleri sonucunda eski sömürgeleri ile irtibatı kesmeyen İngiltere günümüzde eski sömürgeleriyle birlikte İngiliz Milletler Topluluğu’nu kurmuştur. İngiltere bugün eski gücünü yitirmesine rağmen hâlâ Dünya’nın en güçlü devletlerinden biridir.
İngiltere yer altı kaynakları bakımından fakir bir ülkedir. Ülke ekonomisini uzun yıllar ayakta tutan kömür günümüzde çok azalmıştır. En önemli yer altı kaynağı 1970'ten itibaren çıkarılan petrol ve doğal gazdır. Ülke petrol ihtiyacını kendi üretimi ile karşılar. İngiltere’de demir çelik, kimya, otomotiv, petrokimya, dokuma başlıca gelişme gösteren sanayi kollarıdır. Ülke ekonomisinde bankacılık, sigortacılık, ulaşım gibi hizmetler sektörü gün geçtikçe gelişmektedir. İngiltere'nin dış ticareti sürekli açık vermektedir. Dış ticaret açığını turizm, bankacılık gibi sektörlerden elde ettiği gelirlerle kapatmaya çalışmaktadır.
İngiltere’de olduğu gibi her ülke belli bir sanayileşme süreci yaşar. Sanayideki gelişmeleri zamanında izleyen ülkeler hızla gelişip kalkınırlar ve toplumlarını refaha kavuştururlar.
İngiltere'de Ulaşım
İngiltere çok gelişmiş bir ulaşım ağına sahiptir. Ülkedeki demir yolları eski önemini kaybetmiştir. Deniz ulaşımı, yük taşımacılığında ilk sırayı alır. Dünya'nın önemli deniz ticaret filolarından birisine sahip olan İngiltere, hava yolu taşımacılığında da ilk sıralarda yer alır. Kara yolu ulaşımı gelişmiştir. Kara yollarının önemli bir bölümü İse otoyol şeklindedir. Ülkedeki akarsular üzerinde önemli oranda akarsu taşımacılığı yapılmaktadır.
İngiltere Turizmi
Ülkeyi her yıl çok sayıda turist ziyaret etmektedir. 2004 yılında ülkeye 30 milyon turist gelmiş ve 30,4 milyar dolar turizm geliri elde edilmiştir, iklim özellikleri deniz turizminin gelişmesini engellemiştir. Ülkedeki tarihi yapılar en fazla ziyaret edilen yerler arasındadır.
Hindistan
Hindistan giderek büyük güç olmaya başlayan bir güney Asya ülkesidir. Nüfusu çok hızlı bir şekilde artmakta, buna paralel bir şekilde üretim miktarı da yükselmektedir.
Hindistan'ın Coğrafi Konumu
Hint Yarımadası’nın büyük bölümünü oluşturan Hindistan, yüz ölçüm bakımından Dünya’nın 7. büyük ülkesidir. Hindistan topraklarının tamamı Kuzey Yarım Küre’de yer alır. Güneyden Hint Okyanusu ile komşu olan ülke, doğudan Bengal Körfezi, batıdan Umman Denizi ile çevrilidir. Batıda Pakistan, doğuda Bangladeş ve Myanmar, kuzeyde Çin Halk Cumhuriyeti ile komşudur.
Yüzey Şekilleri
Dağlar, Ovalar ve Platolar
Ülkenin kuzeyinde Himalaya Dağları’nın uzantıları görülür. Bu dağlar, III. jeolojik zamanda oluşmuş, engebeli ve yüksek dağlardır. Bu dağlar üzerindeki en yüksek nokta Nanda Devi Tepesi’dir. (7816 m) Himalayalar’la, Dekkan Platosu arasında doğu - batı doğrultusunda uzanan Ganj Ovası bulunur. Bu ova, Ganj Nehri’nin taşıdığı alüvyonların buradaki çöküntü alanını doldurmasıyla oluşmuştur. Hindistan Yarımadası’nın büyük bir bölümü platolarla kaplıdır. Dekkan adı verilen bu aşınmış platoyu, kuzey ovalarından Vindiya Dağları ayırır. Platonun batı ve doğu kıyıları boyunca Batı ve Doğu Gat Dağları uzanır. Kuzeybatıda Tar Çölü'nün de bulunduğu Racastan Bölgesi yer alır. .
Hindistan'daki Akarsu ve Göller
En önemli akarsuları Ganj, Brahmaputra, Godavari ve Yamuna’dır. Bu akarsular içinde Ganj Nehri’nin Hintliler için ayrı bir önemi vardır. Hindistan, göl bakımından zengin değildir. Göller genellikle küçük çaplı olup, az sayıdadır.
Hindistan'ın İklimi ve Bitki Örtüsü
Ülkenin büyük bölümünde muson iklimi egemendir. Ülkede enlem ve yer şekillerine bağlı olarak sıcaklık ve yağış koşullarında önemli değişmeler görülür. Yüksek dağlık alanlarda kışlar çok soğuk geçer. Güneye doğru gidildikçe enlemin etkisiyle sıcaklıklar artar. Racastan Bölgesi’nin dışında kalan yerler yaz musonlarının etkisiyle bol yağış alır.
Kuzeydeki Himalayalar’ın yüksek olması ve doğu batı yönündeki uzanışı nedeniyle bol yağış alır. Çerapunçi yıllık 12 000 mm yağış ile, Dünya'nın en fazla yağış alan yeridir. Dekkan Platosu’nun doğu ve batısında yer alan Gat Dağları'nın denize dönük yamaçları da fazla yağış alır. Yağışlar yarımadanın iç kesimlerine doğru ve Racastan Bölgesi’nde azalır.
İklim ve toprak özelliklerine bağlı olarak da bitki örtüsü çeşitlilik gösterir. Ülkede güneyden kuzeye doğru; tropikal muson ormanları, çöl, kurakçıl bitkiler, iğne yapraklı ormanlar ile yüksek alpin çayırlar görülür.
Nüfus ve Yerleşme
Ülke, nüfus miktarı bakımından Dünya’nın ikinci büyük ülkesidir. Nüfusuna göre, toprakları daha az olduğu için nüfus yoğunluğu fazladır. Toplam nüfusu 1 milyarı geçer. Nüfus miktarı bakımından 2. sırada yer alan Hindistan’ın nüfus artışının fazla olması nedeniyle 20 yıl içinde 1. sırada yer alan Çin'i geçmesi beklenmektedir.
Hindistan'da nüfusun dağılımı dengesizdir. Ganj Ovası, Pencap, Ahmedabad, Bombay ve Korela Yarımadası’nın güneybatısı gerek tarihi yerleşmeleri barındırması gerekse tarım koşullarının elverişliliği nedeniyle Hindistan’ın en yoğun nüfuslu bölgeleridir. Ülkede çalışan nüfusun yarısından fazlası tarım sektöründe yer alır. Ülkede çalışan nüfusun % 64’ü tarım, % 20’si hizmet, % 16’sı sanayi alanında yer alır.
Hindistan'da Tarım ve Hayvancılık
Ülke genel olarak tarım ülkesidir. Topraklarının yarısı tarıma uygundur. Kış kuraklığı tarımsal verimi olumsuz olarak etkiler. Tarlaların % 30'undan fazlasında birden fazla ürün yetiştirilmektedir. Çok fazla nüfusu olan Hindistan’da, nüfusu beslemek için tarımsal verimin artırılması gerekmektedir. Bunun için çeşitli tarım yöntemleri uygulanmaktadır. Ancak geleneksel tarım yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkede tarımdan elde edilen gelirin % 80’ini bitkisel üretim ve tarla faaliyetleri oluşturmaktadır. Tarımsal üretim ülke ihtiyacını karşılayamadığı zaman dışarıdan tahıl ithal edilmektedir.
Üretim, mevsime göre iki ekim döneminde yapılmaktadır. Yağışlı bahar ve yaz mevsiminde tahıl (buğday) dışında), pamuk, jüt (Hint keneviri), yer fıstığı, çeltik ve mısır ekilir. Kurak kış mevsiminde ise buğday, baklagiller veya yağlı tohumlar yetiştirilir. Bunun yanında turunçgil, elma, armut, mango ve muz da ülkede yetiştirilen diğer ürünlerdir. Fakat ülkenin en önemli tarım ürünü pirinçtir. Pirinç tarımı, genelde bol yağışlı Bengal Havzası’nda yapılır.
Dünya pirinç üretiminde Çin'den sonra 2. sırada yer alan Hindistan; şeker kamışı, tütün ve pamuk üretimi bakımından Dünya'nın önde gelen ülkelerindendir. Hindistan’da jüt, çay, kahve, şeker kamışı üretimi oldukça fazladır. Hindistan, Dünya’da kauçuk üretiminde 3., mısır üretiminde 7., mercimek üretiminde ise 1. sırada yer alır.
Buna rağmen ülke ihtiyacını karşılamak amacıyla zaman zaman buğday, pirinç, mercimek gibi ürünleri ithal etmektedir. 1960’lı yıllardan itibaren tarımı geliştirmek ve daha fazla verim almak için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Verim değeri yüksek pirinç, buğday gibi ürünler yurt dışından getirilerek ürün artışına gidilmiştir.
Hindistan’ın tarım, hayvancılık ve ormancılığa ait genel özellikleri şunlardır:
- Hindistan, ABD’den sonra Dünya’nın en büyük tarımsal alanına sahip ülkesidir.
- İş gücünün % 50’sinden fazlası tarımda çalışmaktadır. Nüfus ve nüfus artış hızı ile birlikte tarım ürünleri ancak kendine yetmektedir.
- Tarımsal alan bakımından Dünya’da 2. sırada yer almaktadır. Buna rağmen, tarımsal üretim büyük ölçüde doğal koşullara bağlı olduğundan ancak üretim iç tüketimi karşılamaktadır.
- Tarım eski usullerle yapıldığından verim düşüktür. Tarımsal üretim ancak ülke ihtiyacını karşılamaktadır.
- İhracatında tarımsal ürünlerin payı azdır. Tarımda çalışan nüfus fazladır.
Hindistan büyükbaş hayvan sayısı bakımından Dünya’da 1. küçükbaş hayvan sayısı bakımından 2. sırada yer alır. Fakat bu yüksek hayvan potansiyeline rağmen, yeterli et ve süt üretimi sağlanamamaktadır. Bu durumun nedenleri arasında dini inanışlar ve hayvanlardan alınan verimin düşüklüğü gelir. Bu yüzden hayvan sayısının fazlalığı, hayvansal ürün ve beslenme yeterliliğine dönüşememektedir.
Hindistan'da üç ana tarım sistemi vardır: Emele yoğun tarım; tamamen el emeği ve hayvan gücü ile yapılır. Ürünün tarlaya ekimi, işlenmesi, taşınması ve dağıtımı insan ve hayvan gücüne dayanır. Plantasyon tarımı; geniş sahalarda kauçuk ve çay üretimi yapılmaktadır. Hindistan'da uygulanan "Yeşil Devrim” ile tarımda makine kullanılmaya ve verim değeri yüksek kaliteli tohumların ekimine başlanmıştır. Plantasyon tarımını büyük şirketler yapmaktadır. Buralarda üretilen ürünlerin bir bölümü ihraç edilmektedir. Göçebe tarım sistemi; arazinin sürekli olarak tarım yapmaya uygun olmadığı ormanlık sahalarda yapılır. Tarıma açılan bir sahada birkaç yıl tarım yapıldıktan sonra terk edilir, başka bir sahada tarım yapılmaya başlanır. Çünkü fazla yağıştan dolayı toprak ve topraktaki besin maddeleri taşınır.
Hindistan Sanayisi
Hindistan yer altı kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Başlıca yer altı kaynakları demir, çinko, bakır, boksit, doğal gazdır. Hidroelektrik enerji potansiyeli fazla olan ülkede, elektrik üretiminin büyük bir kısmı barajlardan sağlanır. Ancak, en büyük pay kömürden elde edilen termik santrallere aittir. Ülke sanayileşme yolunda önemli gelişmeler sağlamıştır. Sanayi kuruluşları maden yatakları çevresinde ve kıyılardaki büyük kentlerin çevresinde toplanmıştır. Dokuma, kimya, gıda, demir - çelik, makine başlıca sanayi kollarıdır. Ucuz iş gücü nedeniyle Dünya pazarlarında rekabet edebilmektedir. Özellikle tekstilin büyük bir kısmı ihraç edilmektedir.
Hindistan'da Ulaşım
Hindistan çok gelişmiş bir ulaşım ağına sahiptir. Ancak kara yollarının büyük bir kısmı yetersizdir. Dünya'nın en büyük demir yollarına sahip ülkede, yolcu ve yük taşımacılığında demir yollarının payı fazladır. Hava yollarıyla Dünya'nın birçok noktasıyla bağlantı sağlanır. Dış ticaretinin büyük bir kısmını deniz yoluyla yapan ülkenin en önemli limanları Kalküta, Madras ve Bombay’dır.
Hint Turizmi
Hindistan millî parkları, koruma altına alınan yaban sahaları, tarihî kalıntıları ve sahilleri ile turist çekmektedir. Babür Şah’ın yaptırdığı Agra şehrindeki Tac Mahal'i her yıl binlerce turist ziyaret etmektedir. Yine ülkenin koruma altına alınmış doğal güzellikleri ve sahilleri turistlerin uğrak yerlerindendir.
- Ekosistem ve Madde Döngüsü
- İnsan ve Doğa Etkileşimi
- Nüfusun Gelişimi, Dağılışı ve Nitelikleri
- Göçlerin Neden ve Sonuçları
- Ekonomik Faaliyetlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi
- İlk Uygarlıklar, Şehirlerin Fonksiyonları ve Nüfus Politikaları
- Göç ve Şehirleşmenin Ekonomiyle İlişkisi
- Kıtaların Keşfi ve Küçülen Dünya
- Ülkeler Arası Etkileşim
- Ülkeleri Tanıyalım I
- Ülkeleri Tanıyalım II
- Ülkeleri Tanıyalım III
- Küreselleşmenin Etkileri
- Doğal Afetler ve Etkileri
- Doğal Kaynaklar ve Çevre
- Doğal Kaynakların Kullanımının Küresel Etkileri