Göçlerin Nedenleri ve Sonuçları
İnsanların doğdukları yerden başka yerlere geçici veya sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir. Göçler iç göç ve dış göç olmak üzere ikiye ayrılır. İç göçler ülke sınırları içinde gerçekleşirken, dış göçler ülkeler ya da kıtalar arasında gerçekleşir, iç göçler ülke içindeki nüfusun dağılışını etkiler. Buna karşılık dış göçler ülkelerin ya da kıtaların nüfuslarını etkiler.
Göçler kalma sürelerine göre sürekli göçler ve geçici göçler olarak ikiye ayrılır. Sürekli göçler insanların bulundukları yerleri, başka yerlere tamamen yerleşmek üzere terk etmesidir. Geçici göçler sık rastlanan bir durumdur. Hayvancılık faaliyetleri için bir otlaktan diğerine yapılan yer değiştirmeler ile tarım alanlarında çalışmak amacıyla yapılan göçler geçici göçleri oluşturur. Yine insanların turizm amaçlı kısa süreli yer değiştirmeleri de geçici göçlere örnektir.
Bazı göçler kişinin kendi isteğiyle gerçekleşir. Bunlara gönüllü göç denir. Bazı göçler kendi istekleri dışında yapılır. Bunlara zorunlu göç denir. Afrika Kıtası’ndan Amerika Kıtası’na köle olarak götürülen kişilerin durumu zorunlu göçlere örnektir. Gönüllü göçlerde çekici faktörler etkili iken, zorunlu göçlerde itici faktörler etkilidir. Yine ülkeler arasındaki antlaşmalara bağlı olarak insanların yer değiştirmeleri de zorunlu göçler grubuna girmektedir.
Bazen bir kişi ya da bir aile göç ederken, bazen de insanlar topluluk hâlinde göç etmektedirler, insanlar tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar çok çeşitli nedenlerle göç etmişlerdir. Göçlerin başlıca nedenleri şunlardır:
- Doğal nedenler
- Sosyal nedenler
- Siyasi nedenler
- Ekonomik nedenler
Göç Türleri
Göçlerin tarihi çok eski dönemlere dayanmaktadır. Tarihin önceki dönemlerindeki göçler daha çok iklim değişmelerine bağlı olarak yapılıyordu. İnsanlar tarım ve hayvancılık açısından elverişli alanları elde etmeye yönelik göçler gerçekleştirmişlerdir. Çünkü nüfusun artması doğal kaynakların yetersiz kalmasına neden olmuştur. Bu nedenle, insanlar tarım ve hayvancılık potansiyeli fazla olan yerlere doğru göç etmişlerdir. Tarihten günümüze kadar gerçekleşen önemli göçlere ve bu göçlerin özelliklerine bakalım.
Kavimler Göçü
Kavimler göçü tarihteki en büyük kitlesel göç hareketlerinden biridir. 4. yüzyılın sonlarına doğru değişen Dünya iklimi birçok kavmin yaşadığı Orta Asya’yı olumsuz etkilemiştir. Kurak iklim koşullan, çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu kavimlerin Dünya’nın değişik bölgelerine göç etmelerine neden olmuştur. Uzun yıllar süren göç hareketleri göç edenlerin yollan boyunca diğer kavimleri de göçe zorlamıştır. Batıya doğru sürekli birbirini iten kavimler sonunda Avrupa’ya kadar ulaşarak Kavimler Göçü’nü başlatmıştır. Bu göçler Avrupa Kıtası’nın çehresini değiştirmiş ve yeni bir çağın başlamasına zemin hazırlamıştır.
Orta Asya’dan başlayan göçler çeşitli yolları izleyerek Dünya’nın farklı bölgelerine yayılmıştır. Kavimlerin izlediği başlıca göç yolları şunlardır.
- Kuzeye gidenler Sibirya’ya,
- Doğuya gidenler Çin ve Uzak Doğu ülkelerine
- Güneye gidenler Hindistan, Afganistan ve Çin’e
- Batıya gidenlerin bir kısmı Hazar Denizi’nin kuzeyinden Avrupa'ya, bir kısmı da Hazar Denizi’nin güneyinden İran, Irak, Suriye, Mısır ve Anadolu’ya göç etmişlerdir.
Yeni Dünya’ya Göçler
15. yüzyılın sonlarına doğru Amerika Kıtası’nın keşfedilmesi özellikle Avrupa’dan bu kıtaya göçlerin başlamasına neden oldu. Yaklaşık 60 milyon insanın yer değiştirdiği bu göçler, 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti.
Bu göç hareketleriyle Amerika Kıtası'nda yeni devletlerin kurulması Dünya tarihini değiştirecek gelişmelerin başlamasına neden oldu. Yeni Dünya olarak adlandırılan Amerika Kıtasına yapılan bu göç hareketi 19. yüzyılın ilk yarısında büyük bir hız kazandı. Avrupalı göçmenlerin çoğu; siyasal baskılardan kaçmak, dinsel inançlarını özgürce yerine getirebilmek, maceraya atılmak ya da ülkelerinde kendilerine tanınmayan fırsatlardan yararlanmak için vatanlarından ayrıldılar. Sanayi Devrimi ile gelişen teknoloji ve seyahat olanakları Amerika’ya yapılan bu göç hareketlerinin hızlanmasında en önemli etkenlerden biri olmuştur.
Mübadele Göçleri
Ülkeler arasında yapılan antlaşmalar gereği insanların yer değiştirmesine mübadele göçü denir. Bu göçlerinin en önemli özelliği, isteğe bağlı değil zorunlu olmasıdır. İnsanlara göç ederken geride bıraktıkları mallara eş değerde mallar verilmektedir. Lozan Barış Antlaşması’yla Yunanistan’da bulunan Türkler ile Türkiye’de bulunan Rumlar karşılıklı olarak yer değiştirmiştir. Ancak mübadele sözleşmesinde İstanbul’da oturan Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler mübadeleden muaf tutulmuştur.
30 Ocak 1923’te Türkiye ve Yunanistan’ın Lozan'da imzaladığı “Türk - Yunan Nüfus Mübadelesi’ne İlişkin Sözleşme ve Protokolü” nün birinci maddesi şöyledir:
“Türk topraklarında yerleşmiş bulunan Rum Ortodoks dininden Türk uyruklularla Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyrukluların, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir. Bu kimselerden hiçbiri, Türk hükümetinin izni olmadıkça Türkiye’ye, Yunan hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönüp orada yerleşemeyecektir."
Yukarıda belirtilen protokolle Anadolu'daki yaklaşık150 000 Rum Yunanistan’a, Yunanistan'daki 400 000
Türk Türkiye’ye göç etmiştir. Mübadele göçleri çeşitli dönemlerde Romanya ile Bulgaristan arasında da olta muştur. Ayrıca Bulgaristan, Romanya ve Eski Yugoslavya topraklarında yaşayan Türk nüfusun bir bölümü bu toprakların kaybedilmesinden sonra kitleler hâlinde Anadolu'ya göç etmişlerdir.
Beyin Göçleri
İyi eğitim almış yetişmiş insan gücünün başka ülkelere göç etmesi beyin göçü olarak nitelendirilebilir. Beyin göçleri ülkeler arasındaki gelişmişlik farkının artmasına neden olmaktadır. Çünkü sınırlı kaynaklarıyla yetiştirdikleri insanları kaybeden az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınmaları yavaşlamaktadır. Buna karşın gelişmiş ülkelerin yetişmiş insanlara daha iyi olanaklar sağlaması, bu ülkelerin kalkınmasını olumlu yönde etkilemiştir.
Beyin göçleri daha çok ekonomik ve siyasi nedenlere dayanır. Bir ülkedeki ekonomik koşulların yetersiz olması ve siyasi baskılar beyin göçlerini artırmaktadır. Bunun yanı sıra bilim ve teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar, işsizlik, eğitim sistemindeki çarpıklıklar beyin göçlerini doğuran diğer nedenler arasında gösterilebilir.
Beyin göçü veren ülkelerin başında Hindistan, Pakistan, Çin, Filipinler, Cezayir gibi ülkeler gelir. Türkiye en çok beyin göçü veren ülkeler sıralamasında 24. sırada yer almaktadır. Beyin göçü alan ülkeler arasında ABD, Kanada, Avustralya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Almanya ve Fransa gibi ülkeler yer alır.
İşçi Göçleri
II. Dünya Savaşı'na katılan ülkelerde savaş sonrasında önemli sayılabilecek iş gücü açığı ortaya çıkmıştır. Çünkü kalkınma hamlesi başlatan bu ülkelerde çalışabilecek iş gücü azdır. Bu durum ülkeler arasında işçi göçlerinin doğmasına neden olmuştur.
II. Dünya Savaşı sonrasındaki yıllarda Almanya başta olmak üzere Fransa, Belçika ve Avusturya gibi ülkeler yabancı işçi çalıştırmaya başlamıştır. Cezayir, Tunus, Fas, Türkiye ve Eski Yugoslavya gibi ülkeler ülke dışına işçi gönderen ülkelerin başında gelmektedir.
Türkiye'den Avrupa ülkelerine ilk işçi göçü 1958 - 1961 yılları arasında olmuştur. Türkiye Almanya ile 1961 yılında işçi göçü antlaşması yapmıştır. Daha sonraki yıllarda birçok diğer Avrupa ülkesiyle de işçi göçü antlaşmaları yapılmıştır.
Türkiye'den ülke dışına gerçekleştirilen işçi göçlerinin sayısı daha sonraki yıllarda da artarak devam etmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında etkili birkaç faktör vardır. Bu faktörlerin en önemlileri şunlardır:
- Hızlı nüfus artışı
- Kırsal nüfusun isteklerinin çeşitlenmesi ve artması
- Gelir dağılımı dengesizliği
- İşsizlik sorunu
- Düşük gelir seviyesi
Doğal Afetlerin Neden Olduğu Göçler
Deprem, sel, heyelan, volkanik püskürmeler, çölleşme ve kuraklık gibi nedenlerle yapılan göçler bu grupta yer alır. 4. ve 5. yüzyıllarda Hunlar ve Moğollar kuraklık nedeniyle Orta Asya’dan göç etmişlerdir. Çünkü iklim değişiklikleri nedeniyle meydana gelen kuraklık insanların yaşamını önemli ölçüde zorlaştırmıştır. Deprem göçlere neden olan önemli etkenlerden biridir. Ülkemizde Marmara depremi sonrasında bölgede yaşayan insanların bir kısmı başka bölgelere ve kırsal kesime göç etmiştir.
Heyelan sonucu meydana gelen göç hareketlerinden biri Kırgızistan'da yaşanmıştır. Kırgızistan'da 1994 yılında toprak kaymaları nedeniyle 270 000 kişi göç etmek zorunda kalmıştır. Sel olaylarına bağlı olarak meydana gelen göç olaylarından biri 1940’lı yıllarda İrlanda’da yaşanmıştır. Bu yıllarda İrlanda’da uzun süren yağışlara bağlı oluşan seller tarımı olumsuz etkilemiş ve binlerce İrlandalı göç etmek zorunda kalmıştır.
Göçün Mekânsal Etkileri
Göçler sosyoekonomik boyutu fazla olan nüfus hareketleridir. Göçlerin etkilerini yalnızca bazı bölgelerin nüfusunun azalması, bazı bölgelerin nüfusunun artması şeklinde değerlendirmek yanlış olur. Göç olayının aynı zamanda mekânsal birtakım etkileri görülmektedir. Bu durumu göç alan ve göç veren yerlerde ortaya çıkabilecek mekânsal etkiler olarak ikiye ayırabiliriz.
Göç Alan Yerleşim Merkezlerinde Ortaya Çıkabilecek Mekânsal Etkiler
Çok fazla göç alan bir yerleşim merkezinde göçlere bağlı olarak şu değişikliklerin görülmesi beklenir:
- Trafik sorunları ortaya çıkar.
- Yeni iş alanları ortaya çıkar, iş çeşidi artar.
- Yerleşmeye uygun olmayan alanlarda yapılan konutlar sel olaylarına zemin hazırlar.
- Taşıt sayısının artması ve ısınmada katı yakıtların kullanılması hava kirliliğini artırır.
- Kültürel çeşitlilik artar.
- Ormanlık alanlar tahrip edilerek yapılaşmaya açılır.
- Yerleşim alanlarının hızla büyümesiyle, fabrikalar yerleşim alanlarının içinde kalır.
- Gecekondu semtleri artar.
Göç Veren Yerleşim Merkezlerinde Ortaya Çıkabilecek Mekânsal Etkiler
Göç veren bir yerleşim merkezinde göçlere bağlı olarak şu değişikliklerin görülmesi beklenir:
- Kamu ve özel sektöre ait yatırımlar azalır.
- Okul, sağlık ocağı ve konutlar yetersiz nüfustan dolayı kapanır veya bakımsız kalır.
- Tarım alanları boş kalır, tarım ve hayvancılıkta verim azalır.
- Ekosistem ve Madde Döngüsü
- İnsan ve Doğa Etkileşimi
- Nüfusun Gelişimi, Dağılışı ve Nitelikleri
- Göçlerin Neden ve Sonuçları
- Ekonomik Faaliyetlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi
- İlk Uygarlıklar, Şehirlerin Fonksiyonları ve Nüfus Politikaları
- Göç ve Şehirleşmenin Ekonomiyle İlişkisi
- Kıtaların Keşfi ve Küçülen Dünya
- Ülkeler Arası Etkileşim
- Ülkeleri Tanıyalım I
- Ülkeleri Tanıyalım II
- Ülkeleri Tanıyalım III
- Küreselleşmenin Etkileri
- Doğal Afetler ve Etkileri
- Doğal Kaynaklar ve Çevre
- Doğal Kaynakların Kullanımının Küresel Etkileri