Küreselleşmenin Etkileri
İletişim ve ulaşım olanaklarının günden güne iyileşmesi sonucunda küreselleşme artmaktadır. Küreselleşmenin etkileri arasında küresel çapta kurulan siyasi ve ekonomik örgütler vardır. Bu örgütler ülkeler arası etkileşim için önemli bir işlev görür.
20. yüzyılda meydana gelen I. ve II. Dünya savaşlarında milyonlarca insan yaşamını yitirmiş, binlerce insan sakat kalmış, çok büyük maddi zararlar meydana gelmiştir. Bu tür durumların bir daha yaşanmaması için çeşitli siyasi örgütler kurulmuştur. İlk olarak I. Dünya Savaşı’ndan sonra Cemiyet-i Akvam kurulmuş, II. Dünya Savaşı'ndan sonra ise Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok uluslararası siyasi, askeri ve ekonomik örgütler kurulmuştur. Dünya çapında faaliyet gösteren başlıca örgütler şunlardır:
Küresel Örgütler
Küreselleşmenin etkisiyle birçok küresel örgüt kurulmuştur. Bu örgütler siyasi, ekonomik, askeri ve çevre ile alakalı olabilmektedir.
Siyasi Örgütler
Siyasi örgütler siyasi amaçlarla kurulan bölgesel veya bölgeler üstü teşkilatlardır. Bu teşkilatlardan en önemlisi küresel çapta etkili olan Birleşmiş Milletlerdir.
Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler, 24 Ekim 1945 tarihinde 51 üye ülkenin katılımıyla New York’ta kurulmuştur. Birleşmiş Milletler, II. Dünya Savaşı'nı kazanan ülkeler tarafından savaş sonunda çıkabilecek anlaşmazlıkları çözmek amacıyla kurulmuştur. Bu kuruluşun amaçları arasında; ülkeler arasındaki barış ve güvenliği korumak, barışı bozacak her türlü anlaşmazlığı çözmek, ulusların kendi kaderlerini belirleme haklarını sağlamak, ülkeler arasındaki dostluk ilişkileri ile ekonomik, kültürel ve toplumsal ilişkileri geliştirmek gösterilebilir. Birleşmiş Milletlerin 192 üyesi bulunmaktadır. Andorra, Tayvan, Monaco, Tonga, Nauru, Vatikan ve İsviçre BM Teşkilatına üye olmayan ülkelerdir. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucuları arasındadır. BM, amaçlarını yerine getirebilmek için çeşitli organlar kurmuştur. Bu organlar şunlardır:
Genel Kurul: Bir tartışma ve karar organıdır. Genel kurulda her üye devletin bir oy hakkı vardır. Genel kurul kararları tavsiye niteliğindedir. Hiçbir ülke için bağlayıcılığı yoktur. Yılda bir kez olağan toplanır. Gerekli görüldüğü anlarda olağanüstü de toplanabilir. Ekonomik ve Sosyal Konsey ile Vesayet Konseyi doğrudan Genel Kurul’un denetimindedir.
Güvenlik Konseyi: Beş daimi ve on geçici üyeden oluşur. Daimi üyeler; ABD, Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya’dır. Bu üyelerin veto hakları vardır. Bu ülkelerin onaylamadığı kararlar yürürlüğe girmez. Kararlara uymayan ülkelere karşı konsey kararı ile yaptırımlar uygulanabilir. Güvenlik Konseyi her ay toplanır. Sırayla daimi üyeler toplantıya başkanlık eder. Kararlarını beş daimi üye ile birlikte dokuz olumlu oyla alır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi çatışmanın olduğu bölgelere gözlemci gönderebilir, gerekirse de barış gücü askerleriyle müdahale edebilir.
Genel Sekreterlik: BM Teşkilâtı’nın en üst organıdır. Genel Sekreter, Genel Kurulca seçilir. BM'nin İdarî işlerini yürütmek ve arabuluculuk yapmak yetkilerine sahiptir.
Ekonomik ve Sosyal Konsey: Genel Kurul tarafından üç yıl için seçilmiş 54 üyeden oluşur. Ekonomik ve sosyal konularda genel kurula yardımcı olur.
Uluslararası Adalet Divanı: Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi tarafından dokuz yıl için seçilen on beş üyeden oluşmaktadır. Merkezi Hollanda’nın Lahey şehrindedir. Ülkeler arasındaki hukukî anlaşmazlıklarda görüş bildirir.
Birleşmiş Milletlerin uluslararası sorunlarla ilgilenmek ve Genel Kurul'a yardımcı olmak için birçok yardımcı organı da vardır. BM Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Para Fonu (IMF) bunların en önemlilerindendir.
Askeri Örgütler
Askeri iş birliğine dayanan örgütlerdir. En önemlisi Türkiye'nin de dahil olduğu NATO'dur.
NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü)
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün kısa adı olan NATO, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Doğu Bloğu ülkelerinden gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı ABD, Kanada, Belçika, Hollanda, Fransa, Danimarka, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Norveç ve Portekiz tarafından 9 Nisan 1949 tarihinde Washington'da kurulmuştur.
Antlaşma gereğince, üye devletlerden herhangi biri saldırıya uğradığında bu saldırı bütün NATO üyesi devletlere yapılmış sayılacak, bütün NATO kuvvetleri o ülkenin savunmasına yardımcı olacaklardır. Türkiye NATO’ya 1952 yılında üye olmuştur. Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra yapılan antlaşma çerçevesinde Kore'ye asker göndermiştir.
NATO’nun en yüksek sivil organı Kuzey Atlantik Konseyi’dir. Merkezi Belçika'nın başkenti Brüksel’dedir. Yılda iki ya da üç kez bakanlar düzeyinde, haftada bir- kez de sürekli temsilciler düzeyinde toplanır. Genel Sekreter konseye başkanlık eder. NATO'nun en yüksek askeri organı ise Askeri Komite’dir. Üye devletlerin genelkurmay başkanlarından oluşur. Barış döneminde üyelerin ortak savunmaları ile ilgili görüş bildirir.
Ekonomik Örgütler
Ekonomik işbirliğine dayanan örgütlerdir. OPEC, OECD, IMF ve Dünya Bankası bu örgütlerden en önemlileridir.
OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü)
1960 yılında Bağdat’ta petrol ihraç eden Suudi Arabistan, Kuveyt, Irak, İran ve Venezuela'nın birleşerek kurdukları bir örgüttür. Katar, Libya, Endonezya, Ekvador, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Gabon ve Angola OPEC’e sonradan katılan ülkelerdir. Bu ülkeler aynı zamanda yeni ülkelerin kuruluşa katılmasında veto hakkına da sahiptirler. OPEC’e üye ülkeler Dünya petrol ihracatının büyük bölümünü ellerinde tutarlar.
Dünya petrol fiyatlarının ve üretim miktarlarının belirlenmesinde büyük etkileri vardır. Alınan kararların üye ülkeler tarafından uygulanması konusunda herhangi bir yaptırım bulunmamaktadır.
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü)
14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi’ne dayanılarak kurulmuştur. Savaş yıkıntıları içindeki Avrupa’nın yeniden yapılandırılması amacıyla kurulan Avrupa Ekonomik İş Birliği Örgütü’nün doğrudan mirasçısıdır. Türkiye bu örgüte üye olmuştur. 1961 yılında ABD'nin ve Kanada’nın katılımıyla teşkilâtın sınırları Avrupa dışına çıkmış, daha sonra Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda katılmıştır.
OECD’nin başlıca hedefleri şöyle sıralanabilir.
- Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, tüm üye ülkelerde insanların yaşam standartlarını artırmaya çalışmak, gelişmeyi sağlayan ekonomik politikalara destek vermek
- İşsizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapmak
- Ülkeler arasında ayrım yapmaksızın Dünya ticaretinin geliştirilmesine katkı sağlamak
OECD'nin kararları bağlayıcı değildir. Örgütün beş yıl için seçilen bir genel sekreteri vardır.
IMF (Uluslararası Para Fonu)
1944 yılında, 44 devletin katılımı ile IMF'nin kurulması kararlaştırılmıştır. 1947 yılında IMF fiilen çalışmalarına başlamıştır. 2007 yılında üye ülkelerin sayısı 185'i bulmuştur. IMF ortaya çıkabilecek kısa vadeli ödeme güçlükleri İçin devletlere kredi vererek Dünya ticaretinin canlılığını korumayı hedefler.
IMF'nin kuruluş amaçları şunlardır:
- Dünya ticaretinin dengeli şekilde gelişmesini sağlayarak üye devletlerdeki istihdamı artırmak
- Ülkeler arasındaki para meselelerinin çözülmesi için ülkeler arasında iş birliği sağlamak
- Ülkelerin ödeme güçlüğü çekmemesi için gerekli çözümleri üretmek
- Devalüasyonlara engel olmak
IMF, üye ülkelerden bütçeleri fazla ya da açık verenlere müdahale etme hakkına sahiptir. Bunu Guvernörler heyeti aracılığı ile yapmaktadır. Guvernörlerin oy hakkı üye ülkelerin oy gücüyle sınırlıdır. Ülkelerin oy gücü ise iştirak ettiği sermaye ile orantılıdır. Buna göre, en fazla oy hakkı olan ülke en fazla sermaye ile üye olan ABD’dir. Türkiye IMF'ye 1947 yılında üye olmuştur. Türkiye, belli dönemlerde ekonomik sıkıntılarını gidermek için IMF’den kredi kullanma yoluna gitmiştir.
Dünya Bankası
1945 yılında Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası adıyla kurulmuş olan Dünya Bankası, 1947 yılında Birleşmiş Milletlerin özerk kuruluşlarından biri olma özelliği kazanmıştır. Kuruluşunun ilk yıllarında savaş sonrası Batı Avrupa ekonomilerinin İmarı için finansman sağlamış, daha sonraları gelişmekte olan ülkelere kredi vermeye başlamıştır.
Dünya Bankası’nda kararlar, üye ülkelerin Maliye Bakanları veya Merkez Bankası başkanlarından teşkil edilen Guvernörler Kurulu tarafından alınır. Ülke temsilcilerinin kullandıkları oylar eşit olmayıp, ilgili ülkelerin oy verme güçlerine bağlıdır. Oy verme gücü de Banka’ya ödedikleri aidatla bağlantılıdır. Dünya Bankası'na üye olan ülkeler aynı zamanda Uluslararası Para Fonu (IMF) üyesidir. Her iki kuruluşun toplantıları genellikle birlikte yapılır.
dan biri olma özelliği kazanmıştır. Kuruluşunun ilk yıllarında savaş sonrası Batı Avrupa ekonomilerinin İmarı için finansman sağlamış, daha sonraları gelişmekte olan ülkelere kredi vermeye başlamıştır.
Çevre Örgütleri
Gelişen sanayinin ve artan nüfusun çevreyi hızla tehdit etmesine çözüm amacıyla kurulan örgütlerdir. Bu örgütler içerisinde Yeşil Barış örgütü en etkin örgütlerden biridir.
Greenpeace (Yeşil Barış)
Dünya çapında çevre duyarlılığını artırmak için 1971 yılında kurulmuştur. Çalışmalarını bağımsız olarak sürdürebilmek için hiçbir kurum ve kuruluştan maddi destek almamaktadır. Çalışmalarının kaynağını bireylerden aldığı maddi ve manevi destekler oluşturmaktadır. Greenpeace, faaliyetlerinde bilimsel araştırmaları göz önüne almaktadır. Şiddete başvurmadan çevre sorunlarını basın yolu ile dile getirip kamuoyu oluşturmaya çalışır. Greenpeace 1991 yılında Türkiye'ye ofisini açmıştır.
Greenpeace’in çalışma alanları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Okyanus ve ormanların korunması
- Nükleer silahlanmaya ve nükleer kirlenmeye son verilmesi, zehirli kimyasal atıkların önüne geçilmesi
- Küresel ısınmanın engellenmesi
- Hayvan katliamlarının önüne geçilmesi
- Fosil yakıtların kullanımının kademeli olarak azaltılarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının teşvik edilmesi
Bölgesel Örgütler
Küresel çapta olmamasına rağmen birbirine yakın coğrafyaların katılımıyla kutulan örgütlerdir. Avrupa Birliği bu örgütlerden biridir.
Avrupa Birliği (AB)
25 Mart 1957'de Belçika, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda ve Lüksemburg tarafından kurulmuştur. Birliğin amacı, üye ülkeler arasında hizmet, sermaye ve iş gücünün serbest dolaşımını sağlamak, ekonomik ve siyasî politikaları uyumlu hâle getirmektir. Temel hedefi ise uzun dönemde birleşik bir Avrupa oluşturmaktır. 2007 yılına göre Avrupa Birliği 27 üye devletten oluşur. Bunlar; Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık (İngiltere), Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan’dır. Ayrıca birliğe katılmayı bekleyen üç aday ülke vardır. Bunlar da; Hırvatistan, Makedonya Cumhuriyeti ve Türkiye’dir.
Avrupa Birliği’nin başlıca organları Avrupa Komisyonu, Bakanlar Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Adalet Divan’dır.
Türkiye AB’ye girebilmek için ilk defa 1959 yılında müracaat etmiştir. 1999 yılı sonu itibariyle Türkiye AB’ye aday ülke olarak kabul edilmiş, 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren de üyelik müzakerelerine başlanmıştır.
Avrupa Birliği’nin başlıca organları Avrupa Komisyonu, Bakanlar Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Adalet Divan’dır.
Türkiye AB’ye girebilmek için ilk defa 1959 yılında müracaat etmiştir. 1999 yılı sonu itibariyle Türkiye AB’ye aday ülke olarak kabul edilmiş, 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren de üyelik müzakerelerine başlanmıştır.
KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı)
25 Haziran 1992’de kurulmuştur. Amacı, üye olan ülkeler arasında bölgesel ekonomik işbirliği yapmaktır. Üye olan ülkeler; Türkiye, Arnavutluk, Romanya, Azerbaycan, Rusya Federasyonu, Bulgaristan, Ermenistan, Ukrayna, Gürcistan, Yunanistan ve Moldova’dır. Görüldüğü gibi üye ülkeler arasında Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkeler de vardır.
NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Birliği)
ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanan ticaret antlaşmasıdır. Amacı, üyesi olduğu Kuzey Amerika ülkeleri arasında serbest ticari iş birliğini sağlamaktır.
AGİT (Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı)
AGİT, “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı" adı altında 1970'li yılların başında soğuk savaş koşullarındaki Avrupa’nın bölünmüşlüğüne son verilmesi, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve katılan devletler arasında bu amaca yönelik iş birliğinin geliştirilmesi düşüncesiyle kurulmuş teşkilattır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, 1973 yılında Helsinki’de çalışmalarına başlamıştır. İki yılı aşkın bir süre devam eden konferans 1975'de Helsinki Nihai Senedi’nin 33 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada tarafından devlet ve hükümet başkanları düzeyinde imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Avrupa Güvenlik ve iş Birliği Konferansı, 1994 yılında bugünkü adını alarak, Avrupa Güvenlik ve işbirliği Teşkilatı'na dönüşmüştür. Türkiye bu teşkilata 1999 yılında üye olmuştur.
Sıcak Çatışma Bölgeleri
Geçmişten günümüze insanlar arasında çeşitli nedenlerden dolayı sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunlar insanların oluşturduğu kabile ve devlet gibi sosyal yapıların arasında da söz konusu olmuştur. Devletler arasındaki sorunlar bazen sıcak çatışmalara neden olabilmektedir. Hatta bu sorunlar birden fazla ülkenin müdahalesi ile bölgesel ve uluslararası boyutlara ulaşarak I. ve II. Dünya savaşlarında olduğu gibi devletler arası sıcak çatışmalara neden olmaktadır.
Günümüzde Dünya’nın çeşitli bölgelerinde, değişik nedenlere dayanan çatışma bölgeleri mevcuttur. Orta Doğu, Kafkasya, Orta Asya, Orta ve Kuzey Afrika yakınımızda yer alan başlıca sıcak çatışmaların olduğu bölgelerdir. Çatışmalara neden olan faktörleri doğal, beşerî ve ekonomik unsurlar olarak ikiye ayırabiliriz.
Doğal Unsurlar
- Su kaynaklarının paylaşımı
- Toprak paylaşımı
- Yer altı zenginliklerinin paylaşımı
- Enerji kaynaklarının paylaşımı
Beşerî ve Ekonomik Unsurlar
- Ekonomik sorunlar
- Sınır sorunları
- Sivil ve ekonomik farklılıklar
- Geçmişe dayanan sorunlar
- Bağımsızlık istekleri
- Önemli ulaşım yollarının kontrolü
Geçmişten Günümüze Çatışmaların Eksilmediği Bölge: Orta Doğu
Orta Doğu tarihte de günümüzdeki gibi stratejik alanlardan biri olmuştur. İlk yerleşim alanlarının buralarda ortaya çıkması, ilk devlet örgütünün kurulması, ilk yazılı hukuk belgesinin oluşturulması, tarım ve ticaret şehirciliğinin ortaya çıkması Orta Doğu’nun önemini artırmıştır.
Günümüzde Dünya’daki petrol rezervlerinin büyük bölümüne sahip olması, üç dince kutsal sayılan mekânların bulunması, önemli ticaret yollarının kavşak noktasında olması gibi nedenlerden dolayı Orta Doğu önemini hâlâ korumaktadır.
Orta Doğu; ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihî nedenlerle günümüzde sıcak çatışma potansiyeline sahiptir. Orta Doğu’da geçmişten günümüze kadar sıcak çatışmalara neden olan faktörler incelendiğinde, iki önemli sorunun ön plana çıktığı görülür. Bunlar petrol ve su sorunudur.
Petrol Sorunu
Günümüzde Orta Doğu, zengin petrol yatakları ve bunların paylaşımı nedeniyle birçok sıcak çatışmaya sahne olmaktadır.
Ülkeler petrol arama ve işletme ayrıcalığını elde etmek için sürekli bir mücadele içindedirler. Dünya’da kullanılan en önemli enerji kaynağının petrol olduğu hatırlandığında, Orta Doğu'da söz sahibi olmanın ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır. Bu bölgeyi kontrol eden güç sadece kendi enerji açığını karşılamaz, aynı zamanda Orta Doğu petrollerine bağımlı olan diğer ülkeleri de kontrolünde tutar.
Orta Doğu’da İngiltere, Rusya ve ABD arasındaki mücadeleler petrole olan ihtiyacın iyice artmasıyla başlamış, günümüzde ABD ve müttefiklerinin Irak’ı İşgaline kadar dayanmıştır.
Su Sorunu
Günümüzde devletler arasında su kaynaklarının kullanımı ve paylaşımı önem kazanmıştır. Bunda artan nüfusa bağlı olarak su kullanımının artması ve iklim değişiklikleri sonucu su havzalarının daralmasının etkisi vardır. Dünya genelinde su sıkıntısı çeken 26 ülkeden 14’ü Orta Doğu ülkesidir. Bu durumda zengin su kaynaklarına sahip Türkiye’nin Orta Doğu’daki önemi daha iyi anlaşılır. Özellikle Türkiye’nin güneyinde yer alan Orta Doğu ülkeleri, sıcak ve kurak iklim özellikleri nedeniyle su sıkıntısı çekmektedirler.
Orta Doğu’daki su sorunu dikkatle incelendiğinde, su sorununun su rezervi ve kaynaklarından değil, ülkeler arasında ortak kullanıma açık olan su rezervlerinin paylaşımından kaynaklandığı görülür. Ortak kullanıma açık olan akarsulardan en önemlileri; Nil, Fırat, Dicle, Asi, Kura ve Aras nehirleridir.
Orta Doğu’da ortak su kullanımından kaynaklanan su sorunu Suudi Arabistan ve Güney Arap Yarımadası ülkeleri dışında tüm ülkeleri ilgilendirmektedir. Bu nedenle gelecekte Orta Doğu’daki savaşların nedeni olarak su olacağı düşülmektedir.
- Ekosistem ve Madde Döngüsü
- İnsan ve Doğa Etkileşimi
- Nüfusun Gelişimi, Dağılışı ve Nitelikleri
- Göçlerin Neden ve Sonuçları
- Ekonomik Faaliyetlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi
- İlk Uygarlıklar, Şehirlerin Fonksiyonları ve Nüfus Politikaları
- Göç ve Şehirleşmenin Ekonomiyle İlişkisi
- Kıtaların Keşfi ve Küçülen Dünya
- Ülkeler Arası Etkileşim
- Ülkeleri Tanıyalım I
- Ülkeleri Tanıyalım II
- Ülkeleri Tanıyalım III
- Küreselleşmenin Etkileri
- Doğal Afetler ve Etkileri
- Doğal Kaynaklar ve Çevre
- Doğal Kaynakların Kullanımının Küresel Etkileri