Nüfusun Gelişimi, Dağılışı ve Nitelikleri
Belirli bir zamanda, belirli sınırlar içinde yaşayan insan sayısına nüfus denir. Günümüzde nüfus ülkelerin kalkınmasında, doğal kaynakların işletilmesinde, üretim ile tüketim üzerinde ve ülkelerin tanınmasında son derece önemlidir. En küçük nüfus topluluğu ailedir.
Nüfus Sayımı
Ülkelerin toplam nüfusları nüfus sayımları ile belirlenir. Belirli bir zamanda, bir ülke sınırları içinde kişilere yönelik yapılan demografik, ekonomik ve sosyal verilerin toplanması ve bu verilerin değerlendirilmesi işlemine nüfus sayımı denir.
Dünya nüfusunun geçmişte olduğu gibi günümüzde de gerçek sayısı tam olarak bilinememektedir. Bu durumun nedeni nüfus sayımlarının her ülkede aynı dönemde yapılmaması ve bazı ülkelerde nüfus sayımı ve tahmini yapılmamasıdır. Bugün, Dünya nüfusuna ait veriler tahminlere dayanmaktadır.
İlk periyodik nüfus sayımı 1748 yılında İsveç’te yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde Danimarka (1769) ve İngiltere’de (1801) nüfus sayımları yapılmıştır. Osmanlı Devleti döneminde yapılan ilk nüfus sayımı II. Mahmut dönemine rastlamaktadır. 1831 yılında yapılan bu nüfus sayımında asker sayısı ve vergi yükümlülerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Türkiye’de periyodik nüfus sayımları Cumhuriyet'le birlikte 1927’de başlamıştır.
Dünya’nın en kalabalık ülkesi olan Çin’de ilk modern nüfus sayımı 1953 yılında yapılmıştır. Bu sayımda Dünya nüfusunun beşte birinin Çin’de yaşadığı tespit edilmiştir. Bu ülkede 1982 yılında yapılan ikinci nüfus sayımında 15 milyon kişi görev yapmış ve ülke nüfusu 1,2 milyar olarak tespit edilmiştir.
Nüfus Sayımları Neden Yapılır?
Önceki dönemlerde vergi verecek ve askere gidecek nüfusu belirlemek için nüfus sayımı yapılırken, günümüzde nüfusun niteliklerini belirlemek için nüfus sayımları yapılmaktadır. Çünkü bir ülkenin doğal kaynaklarının doğru kullanılması ve kalkınma önceliklerinin belirlenmesi için nüfusun niteliklerinin bilinmesi gerekir. Bazı ülkelerde periyodik olarak beş yılda bir nüfus sayımı yapılırken bazı ülkelerde on yıl arayla yapılmaktadır.
Nüfus, bir ülkenin önemli güç kaynaklarından biridir. Çünkü doğal ortamın zenginliklerinden faydalanma, ancak insan gücüyle olmaktadır. İnsanın doğal ortamdaki etkinliği, sayısının yanında kültürel, ekonomik ve teknik seviyesi ile yakından ilgilidir. Başka bir ifade ile doğal ortamda etkinliğinin artması ve doğal ortamın bazı özelliklerinin değiştirilmesi eğitilmiş insan gücü ile olmaktadır.
Dünya genelinde eğitim öğretime, bilimsel araştırmaya önem veren ülkeler doğal kaynakları sınırlı da olsa kalkınmışlar ve çoğu alanda ileri düzeye ulaşmışlardır. Örneğin, nüfusları daha az olmasına karşılık Almanya ve Japonya ekonomik alanda, Dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan Hindistan ve Çin’den daha ileri durumdadır.
Geleceğe dönük planlamaların doğru şekilde yapılabilmesi, nüfus gücünün doğru ve etkin şekilde kullanılabilmesi için periyodik nüfus sayımlarına ihtiyaç vardır.
Nüfus sayımları ile bir ülke nüfusunun; nüfus miktarı, yaş grupları, kent ve kır nüfusu, mesleklere göre dağılımı, eğitim öğretim durumu, nüfus hareketleri (göçler), cinsiyet durumu gibi özellikleri belirlenir.
Dünya Nüfusu Sürekli Artacak mı?
Genel olarak insanlık tarihi boyunca Dünya nüfusu sürekli olarak artmıştır. Artış oranı başlangıçta yavaş iken, son birkaç asır boyunca katlanarak artmıştır. Nüfus bilimi uzmanları, tarihi çağlar boyunca nüfus artışında üç büyük sıçrama döneminin yaşandığını belirtmektedir.
Bu dönemlerden birincisi, yaklaşık iki milyon yıl önce insanların alet yapımını keşfetmesiyle yaşanmıştır. Böylece yetersiz beslenme azalmış ve vahşi hayvanlara karşı mücadelede önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu durum nüfus artışını olumlu yönde etkilemiştir.
Dünya nüfusundaki ikinci sıçrama yaklaşık on bin yıl önce gerçekleşmiştir. İnsanların yerleşik hayata geçip tarımla uğraşmaya başlamaları nüfusun artmasını tetiklemiştir. Tarım ve hayvancılık artık daha fazla nüfusu besleme imkanı sunmuştur. Miladın başlangıcında dünya nüfusunun yaklaşık olarak 150 milyon ile 300 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Dünya nüfusundaki üçüncü sıçrama Sanayi Devrimi ile gerçekleşmiştir. Sanayi Devrimi ilk önce İngiltere'de başlamış ve buradan Avrupa’ya yayılmıştır. Bu dönemde Avrupa’da yaşam düzeyinin yükselmesi, iletişim ve taşımacılıkta önemli gelişmelerin yaşanması, tıp alanında ilerlemelerin olması ölüm hızının düşmesine neden olmuştur. Bu durum, doğum hızının değişmemesine rağmen nüfusun hızla artmasına neden olmuştur.
Sanayi Devrimi'nden sonra, büyük insan gruplarının Dünya'nın değişik bölgelerine göç etmesi ve buralarda koloniler kurması nüfus dağılışında önemli değişmelere neden olmuştur. Sanayi Devrimi, nüfus artışının yaraşıra nüfusun dağılışını ve demografik yapısını da değiştirmiştir. Sanayi Devrimi ile en önemli nüfus artışı ve değişimi Avrupa Kıtası'nda yaşanmıştır.
Dünya nüfusunun yıllara göre değişimini gösteren grafik incelendiğinde nüfusun 1650 -1950 yılları arasındaki 300 yıllık dönemde beş kat arttığı görülür. Buna karşılık Dünya nüfusu son elli yıl içinde iki kat artmıştır. Dünya nüfusu sürekli artmasına rağmen 1970 yılından itibaren nüfus artış hızı düşmeye başlamıştır.
Dünya nüfusunun geleceği ile ilgili yapılan araştırmalara göre, nüfus artışının 50- 100 yıl kadar daha süreceği, sonra duracağı tahmin edilmektedir. Dünya nüfusunun 10-15 milyara ulaştıktan sonra sabitleneceği öngörülmektedir.
Dünya Nüfusunun Alansal Dağılışı
Dünya’da nüfusun dağılışını gösteren bir harita incelendiğinde, nüfusun yeryüzüne eşit ve dengeli şekilde dağılmadığı görülmektedir. Dünya üzerinde nüfusun dağılışı yatay ve dikey yönde son derece düzensiz bir durum göstermektedir. Büyük şehirlerde bir kilometrekareye binlerce insan düşerken çöllerde ve kutuplarda binlerce kilometrekareye birkaç kişi düşmektedir. Deniz seviyesine yakın alanlar ile ovalar sık nüfuslanma- sına rağmen yüksek alanlar seyrek nüfuslanmıştır.
Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler
Yeryüzünde nüfusun dağılışını etkileyen faktörler doğal ve beşeri faktörler olmak üzere ikiye ayrılır.
Doğal faktörler
- İklim
- Bitki örtüsü
- Yer şekilleri
- Toprak özellikleri
- Su kaynakları
Beşerî faktörler
- Sanayi
- Tarım
- Yer altı kaynakları
- Ulaşım
- Turizm
- Tarihi faktörler
Dünya'da nüfusun dağılışını gösteren bir harita incelendiğinde, tespit edilen sık nüfuslu ve seyrek nüfuslu alanlar ile bu alanlardaki nüfuslanma özellikleri şu şekildedir:
Sık Nüfuslu Bölgeler
Asya Kıtası’nın güneyi ve güneydoğusu, Çin, Japonya, Hindistan, Bangladeş, Endonezya ve Malezya (muson bölgeleri)
Güneydoğu Asya kıyılarında verimli tarım alanlarının bulunduğu akarsu kenarları yoğun nüfuslanmıştır. Akarsuların taşıyıp biriktirdiği verimli alüvyal topraklar nüfusun yoğun olmasına neden olmuştur.
Güney Avrupa ve Batı Avrupa kıyıları
Dünya’da sık nüfuslanan yerlerden biri de Batı Avrupa kıyılarıdır. Ortalama yükseltinin az olması, ılıman iklim koşullarının görülmesi, toprakların tarıma uygun olması ve sanayinin gelişmiş olması nüfus yoğunluğunun fazla olmasının nedenleridir. Güney ve Batı Avrupa'da doğum oranları düşük olmasına rağmen göçle gelenlerin fazla olması nüfus yoğunluğunun artmasına neden olmuştur.
ABD'nin doğu kıyıları ve Japonya
Bu bölgelerde sanayi ve ticaretin gelişmiş olması nüfusun yoğun olmasına neden olmuştur.
Afrika’da Nil Havzası
Afrika Kıtası’ndaki Nil Nehri'nin havzası sık nüfuslanmıştır. Çünkü kurak iklim bölgesinde bulunan Nil Nehri tarımsal faaliyetler için büyük önem taşımaktadır. Buradaki yerleşmeler Nil Nehri boyunca kurulmuştur.
Seyrek Nüfuslu Bölgeler
Ekvatoral bölgedeki alçak ve sık ormanlık alanlar (Amazon ve Kongo havzaları)
Amazon ve Kongo nehirlerinin havzaları seyrek nüfuslanmıştır. Çünkü buralarda sıcaklık ve nemin fazla, bitki örtüsünün gür olması yerleşmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Sıcaklık ve nemin fazla olması bunaltıcı bir hava oluşturmaktadır. Bu nedenle iklim koşulları yerleşme ve ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkilemektedir.
Kutup bölgeleri(Antarktika Kıtası ve Grönland Adası)
Kutup bölgeleri yeryüzünde nüfusun en seyrek olduğu alanlardan biridir. Sıcaklık ortalamasının yıl boyunca düşük olması, toprak örtüsünün buzullarla kaplı olması gibi nedenler nüfusun çok az olmasına neden olmuştur. Antarktika Kıtası’nda araştırma ve gözlem istasyonları dışında yerleşik hayat bulunmaz.
Çöl bölgeleri (dönenceler çevresindeki çöller ve Orta Asya’daki çöl alanları)
Sıcak ve kurak iklim koşullarının görülmesi, toprak koşullarının elverişsiz olması çöl bölgelerinin seyrek nüfuslanmasına neden olmuştur.
Yüksek dağlık alanlar (Alp Dağları, Himalaya Dağları, Kayalık ve And dağlarının yüksek kesimleri)
Dağlık ve engebeli alanlar alçak ve düz alanlara göre yerleşmeye fazla elverişli değildir. Bu nedenle söz konusu alanlar yeryüzünün seyrek nüfuslu alanları arasında yer almaktadır.
Karaların fazla olmasından dolayı Dünya nüfusunun büyük bölümü Kuzey Yarım Küre’de toplanmıştır. Ekvatoral kuşak ve Kutup kuşağı olumsuz iklim koşulları nedeniyle seyrek nüfuslanırken, ılıman iklim kuşağı daha fazla nüfuslanmıştır. Genellikle kıta kenarları yoğun nüfuslanırken, kıtaların iç kısımları seyrek nüfuslanmıştır.
Kıta Nüfusları Neden Farklıdır?
Yıllar | Afrika | Asya | Avrupa | Amerika | Okyanusya | Toplam |
---|---|---|---|---|---|---|
1750 | 106 | 502 | 163 | 18 | 2 | 791 |
1800 | 107 | 635 | 203 | 31 | 2 | 978 |
1850 | 111 | 809 | 276 | 64 | 2 | 1650 |
1900 | 133 | 947 | 408 | 156 | 6 | 2522 |
1950 | 211 | 1402 | 547 | 339 | 13 | 3020 |
1960 | 276 | 1628 | 661 | 439 | 16 | 3698 |
1970 | 377 | 2050 | 720 | 532 | 19 | 4439 |
1980 | 492 | 2518 | 778 | 628 | 23 | 5269 |
1990 | 657 | 3018 | 798 | 769 | 27 | 6019 |
2000 | 811 | 3554 | 809 | 853 | 31 | 6410 |
Tabloda görüldüğü gibi Dünya nüfusu kıtalara dengeli şekilde dağılmamıştır. Yıllara göre nüfus artışı incelendiğinde 1750 -1950 yılları arasında Asya ve Avrupa kıtalarındaki nüfus artışının diğer kıtalara göre daha fazla olduğu görülmektedir. Asya Kıtası’ndaki nüfus artışının nedeni doğum oranlarının yüksek olmasıdır. Buna karşılık Avrupa Kıtası'nda Sanayi Devrimi sonrasında insanların yaşam düzeylerinin yükselmesi nüfus artışının fazla olmasına neden olmuştur.
Afrika Kıtası'ndaki doğum oranı diğer kıtalara göre oldukça yüksektir. Bu durum nüfusun hızla artmasına neden olmaktadır. Afrika, nüfus artış hızı en fazla olan kıtadır.
Kuzey Amerika Kıtası’nın göçler nedeniyle nüfus alması nüfus miktarını artırmaktadır. ABD ve Kanada, başka ülkelerden göç alan ülkelerin başında gelmektedir. Güney Amerika Kıtası’ndaki ülkelerde doğum oranlarının fazla olması nüfus artışına neden olmaktadır. Güney Amerika Kıtası’nda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin fazla olması nüfus artış hızının yüksek olmasına neden olmaktadır.
1950 - 2000 yılları arasındaki son elli yıllık döneme bakıldığında, Dünya nüfusunda gerek alansal dağılış bakımından gerekse sayısal artış bakımından önemli değişiklikler olduğu görülür. Bu dönemde tüm kıtalardaki nüfus artışının temel nedeni insanların yaşam düzeylerinin yükselmesidir. Kıtaların toplam nüfus miktarlarına bakıldığında bu dönemde en fazla nüfusun Asya ve Avrupa kıtalarında toplandığı görülür.
Günümüzde Asya Kıtası 3,8 milyar nüfusu ile Dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındırmaktadır. Son elli yıl içinde Asya Kıtası'nın nüfusu iki katına çıkmıştır.
Avrupa ve Asya kıtaları nüfus artış hızları bakımından farklılık göstermektedir. Avrupa Kıtası'nda doğum oranlarının hızla azalmasından dolayı nüfus artış hızı düşmektedir. Hatta son beş yıl içinde Avrupa Kıtası'nın nüfusunda azalma olmuştur. Asya Kıtası'nda ise nüfus artış hızı Avrupa Kıtası’na göre daha fazladır. Avustralya Kıtası, nüfus miktarı ve nüfus yoğunluğu en az olan kıtadır. Kıtada kilometrekareye yaklaşık 3 kişi düşmektedir. Nüfusun seyrek olmasının nedeni yerleşmenin yeni olduğu kıtalardan biri olması ve kıtanın büyük kısmını çöl alanlarının kaplamasıdır.
Dünya’da Nüfus Artışı
Sınırları belli bir alanda, belli bir süre içinde nüfus sayısındaki değişime nüfus artışı denir. Nüfus artışı % ya da %» olarak ifade edilir. 2005 yılına göre Dünya'nın yıllık nüfus artış oranı %o 11,5’tir. Yani her yıl 1000 kişilik nüfusa yaklaşık 12 kişi daha katılmaktadır.
Bunu daha belirgin şekilde açıklamak gerekirse, Dünya nüfusuna her saniyede 2 - 3 kişi, dakikada 140 kişi, her gün 200 bin kişi, her ay 6 milyon kişi, her yıl ise yaklaşık 73 milyon kişi katılmaktadır.
Dünya’da yaşam koşullarının sürekli değişmesi, Dünya nüfusunun da sayısal bakımdan sürekli değişmesine neden olmaktadır. Dünya nüfusunda sayısal değişimin yanı sıra artış hızı bakımından da değişiklikler görülmektedir.
Yukarıdaki grafik incelendiğinde, nüfus artış oranının yıllara göre değiştiği görülmektedir. 1965 -1970 yılları arasında durağan bir seyir izleyen Dünya nüfus artış oranı, 1970 yılından günümüze kadar sürekli düşüş eğilimi göstermektedir.
Dünya’da, doğum oranlarının ölüm oranlarından fazla olması sonucu nüfusun artmasına doğal nüfus artışı denir. Ancak bir ülke nüfusunun artmasında doğal nüfus artışının yanı sıra başka faktörler de etkili olabilir. Örneğin ülke sınırlarının değişmesi ve göçler de bir ülke nüfusunun artmasında ya da azalmasında etkili olabilmektedir. Örneğin, 1939 yılında Hatay’ın Türkiye’ye katılması ve 1950 - 1960 yılları arasında ülkemize yapılan dış göçler nüfusumuzun artmasına neden olmuştur.
Dünya’da nüfus artışını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen faktörler şunlardır:
- Beslenme olanaklarının artması
- Aile planlaması uygulamaları
- Kadının çalışma hayatına girmesi
- Savaşlar, doğal afetler
- Sağlık hizmetlerinin gelişmesi
- Eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesi
- Yaşam standardındaki değişmeler
Dünya genelindeki nüfus artış hızı ülkelere göre farklılık göstermektedir. Genellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde hızlı nüfus artışı görülürken, gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı oldukça düşüktür. Gelişmiş ülkelerde nüfus artışının düşük olmasının nedenleri ekonomik kalkınmanın geçekleştirilmesi, şehirleşme oranının yüksek olması, nüfus planlamasının yapılması ve kadının çalışma hayatına girmesidir. Buna karşılık az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızının yüksek olmasının en önemli nedeni doğum oranlarının yüksek olmasıdır.
Nüfus nasıl değişir?
Nüfus miktarındaki değişimleri doğum ve ölüm oranları arasındaki fark belirler.
- Doğumlar, ölümlerden fazla ise nüfus artar.
- Doğum ve ölüm oranları aynı ise nüfus artışı sabittir.
- Ölümler, doğumlardan fazla ise nüfus azalır.
Ülke | Doğum oranı (%) | Ölüm oranı (%) | Doğal artış (%) |
---|---|---|---|
Çin | 21 | 7 | 14 |
Hindistan | 31 | 10 | 21 |
Fransa | 13 | 10 | 3 |
Japonya | 12 | 8 | 4 |
Kenya | 47 | 10 | 37 |
Meksika | 17 | 6 | 11 |
İngiltere | 14 | 12 | 2 |
ABD | 14 | 9 | 5 |
Tabloda görüldüğü gibi ülkelerin doğal nüfus artışları farklılık göstermektedir. Bu durum üzerinde doğum ve ölüm oranlarının farklılık göstermesi etkili olmaktadır. Ancak doğum ve ölüm oranlarının arasındaki fark doğal değişimi verir. Bu basit hesapta göçler hesaba katılmaz.
Dünya genelinde kadın başına düşen bebek sayısı giderek azalmaktadır. Dünya’da kadın başına düşen doğurganlık oranı 1995 - 2000 yılları arasında 2,8 olmuştur. Buna karşılık gelişmiş ülkelerde bu oran 1970 yılında 2,6 iken, 1995-2000 yılları arasında 1,59'a düşmüştür. Benzer bir durum gelişmekte olan ülkelerde de görülmektedir. Örneğin, Meksika'da doğum oranı 1970 yılında 6,7 iken, 1995 - 2000 yılları arasında 2,5’e düşmüştür.
Daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi bir ülkenin nüfus artışında yalnızca doğum oranlarının ölüm oranlarından fazla olması etkili değildir. Göçler de nüfus artışında etkili olmaktadır. Bu durumu daha iyi açıklayabilmek için Jamaika ve Hong Kong'un doğum ve ölüm oranlarını gösteren tabloyu inceleyebiliriz.
Jamaika | Hong Kong | |
---|---|---|
Doğum | %27 | %18 |
Ölüm | %6 | %5 |
Doğal artış | %21 | %13 |
Gerçek artış | %12 | %33 |
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi ülkelerin doğal nüfus artışları ile gerçek yıllık artış oranları aynı olmamaktadır. Jamaika’da yıllık artışın doğal artıştan az olması, ülke dışına göç vermesi ile ilgilidir. Çünkü ülkenin yeterince gelişmemesi ve ekonomik zorluklar insanların diğer gelişmiş ülkelere göç etmesine neden olmaktadır.
Buna karşılık Hong Kong'da tersi bir durum görülür. Gerçek nüfus artışı doğal nüfus artışından daha fazladır. Bunun nedeni ekonomik olarak kalkınmanın fazla olmasından dolayı ülkeye dışarıdan yapılan göçlerdir. Bu ülkedeki nüfus artışında göçlerin payı, doğal nüfus artışının payından daha fazladır.
Dünya’daki nüfus artış hızı ülkelerin gelişmişlik durumuna göre değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı azdır. Bu ülkelerde yıllık nüfus artış hızı % 0 - 1 arasında değişmektedir. Doğum oranı az olduğu için bu ülkelerde genç nüfus azdır. Genç nüfusun az olması çeşitli alanlarda istihdam sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle bazı gelişmiş ülkeler başka ülkelerden göçmen kabul etmektedir.
Gelişmiş ülkelerde ortalama yaşam süresinin uzun olmasından dolayı 65 ve üzerindeki nüfus yaklaşık 150 milyon civarındadır. Bu miktarın gelecek yıllarda daha da artacağı öngörülmektedir. Buna karşılık az gelişmiş ülkelerde ortalama yaşam süresi gelişmiş ülkelere göre daha kısadır. Gelişmekte olan ülkelerde ortalama yaşam süresi giderek uzamaktadır. Bu durum gelecekte bu ülkelerde yaşlılık sorununun ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Az gelişmiş ülkelerde hızlı nüfus artışı da birtakım sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sorunları şu şekilde sıralayabiliriz.
- İşsizliğin artması
- Kalkınma hızının düşmesi
- Tasarrufların azalması
- Kişi başına düşen millî gelirin azalması
- Tüketimin artması
- İç ve dış göçlerin artması
- İhracatın azalması
- Demografik (nüfusa bağlı) yatırımların artması
- Çevre kirlenmesinin artması
- Belediye hizmetlerinin zorlaşması
- Konut yetersizliğinin ortaya çıkması
- İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasının zorlaşması
Nüfus Piramitleri ve Özellikleri
Bir bölge ya da ülkede nüfusun özelliklerini göstermede nüfus piramitleri kullanılır. Nüfus piramitlerinde nüfusun özellikleri, yaş grupları, cinsiyet durumu ve kalkınmışlık durumu gibi özellikler hakkında bilgi edinilebilir. Ülkelerin nüfusları, nüfus özelliklerine bağlı olarak; gelişen, durağan, gerileyen ve orta tip olmak üzere dörde ayrılır. Nüfus piramitlerinin incelenmesiyle, zamana ve ülkelere göre nüfus hareketleri ve nüfus özelliklerindeki değişimler gözlenebilmektedir. Aşağıda farklı gelişmişlik düzeylerine sahip ülkelerin nüfus piramitleri verilmiştir.
İkizkenar Üçgen Piramit
Düzgün üçgene benzeyen bu piramit yüksek doğum ve ölüm oranlarına sahip ülkelere aittir. Sanayi Devrimi öncesi toplumların çoğunda bu piramit örneği görülmüştür. Örneğin İngiltere’nin 1881 yılındaki, Hindistan'ın 1961 yılındaki nüfus piramitleri bu şekildedir. Günümüzde Bangladeş gibi yüksek doğum ve ölüm oranlarının yaşandığı ülkelerde görülmektedir.
Geniş Tabanlı Piramit
Geniş tabanlı nüfus piramidi, özellikle İran ve Nijerya gibi gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir.
Düzgün üçgen piramidine göre kenarları içe dönük bir özellik gösterir. Bu piramit, 0 - 5 yaş grubundaki ölüm oranlarının azalmaya başladığı, ancak doğum oranlarının yüksek olduğu ülkelerde görülür.
Dar Tabanlı Piramit
Arı kovanına benzeyen bu piramit, düşük doğum ve ölüm oranlarının olduğu ülkelerde görülür. Doğum oranının düşük olması nedeniyle piramidin tabanı dardır. Bu tür nüfus piramitleri İngiltere ve İsveç gibi kalkınmış ülkelerde görülmektedir.
Çan Şeklindeki Piramit
Çan şeklindeki bu piramit, uzun bir zaman sürecinde düşük doğum ve ölüm oranlarından sonra doğum oranlarının arttığı ülkelerde görülmektedir. ABD ve Kanada gibi ülkelere özgü bir nüfus piramididir.
Asimetrik Şekilli Piramit
Asimetrik şekilli nüfus piramidi, doğum oranının hızla azaldığı ülkelere aittir. Bu ülkelerde aynı zamanda ölüm oranı da düşüktür. Japonya gibi hızlı nüfus artışı sorunu yaşadıktan sonra hızla gelişen ülkelerde görülen bir piramit türüdür.
Nüfus piramitlerinden faydalanarak nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı öğrenilebilir. Genel olarak nüfus piramitlerinde 0-14 yaş grubu çocuk, 15-64 yaş grubu yetişkin (çalışan veya üretici), 65 ve daha yukarı yaş grubu ise yaşlı nüfus olarak kabul edilir. Nüfusun yaş yapısını belirleyen en önemli faktör doğum oranıdır. Doğum oranı yüksek olan ülkelerde genç nüfus oranı fazladır.
Nüfus, yaş itibariyle çalışan ve çalışmayanlardan (bağımlı) oluşur. Çalışan nüfus, hem kendinin hem de çalışmayanların ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara bakmak zorundadır. Bir ülkede bağımlı nüfusun fazla olması ekonomik açıdan birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenle nüfusun yaş gruplarına göre sayısının bilinmesi, insanların ihtiyaçlarını ve sosyal durumlarını belirlemek açısından önem taşımaktadır.
Genellikle az gelişmiş ya da ekonomik kalkınmasını henüz gerçekleştirememiş ülkelerde çocuk ve genç nüfus fazla, yaşlı nüfus oranı ise azdır. Çocuk ve yaşlı nüfus bağımlı nüfusu oluşturur. 15-65 yaş arasındaki üretici nüfus bağımlı nüfusa bakmak zorundadır. Bu durum nüfusa bağlı yatırımların da artmasına neden olmaktadır. Okul çağındaki nüfus, tüketici durumda olup üretici nüfusa önemli bir yük oluşturmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde doğum oranı az olduğu için çocuk nüfus oranı azdır. Ailedeki birey sayısı azdır. Anne, baba ve çocuklardan oluşan ve çekirdek aile olarak nitelendirilen bir yapı vardır. Gelişmiş ülkelerde çocuk nüfus az olmasına rağmen orta ve yaşlı nüfus oranı yüksektir. Bu ülkelerde üretici yani çalışan nüfus fazla olduğu için bağımlı nüfus oranı düşüktür.
Nüfus piramitlerinden nüfusun cinsiyet durumu ile ilgili bilgiler de öğrenilebilir. Genel olarak nüfus piramitlerinin sağ tarafı kadın nüfusu, sol tarafı ise erkek nüfusu göstermektedir.
Nüfusun cinsiyet oranları ülkeler arasında farklılık gösterdiği gibi, ülke içinde de farklılık gösterebilmektedir. Dünya genelinde gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus içinde kadın nüfus oranı erkek nüfus oranından fazladır. Buna karşılık az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde erkek nüfus oranı kadın nüfus oranından daha fazladır. Göçler de kadın ve erkek nüfus oranı üzerinde etkili olmaktadır.
Genel olarak göç veren ülkelerde ve bölgelerde kadın nüfus fazla iken, göç alan ülkelerde ve bölgelerde erkek nüfus daha fazladır. Savaş geçiren ülkelerde de kadın nüfus oranı erkek nüfustan daha fazla olmaktadır.
Nüfus piramitlerinin incelenmesiyle ülkelerin gelişmişlik düzeyi de öğrenilebilir. Genel olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde doğum oranı yüksek ve nüfus artış hızı fazladır. Gelişmiş ülkelerde ise doğum oranı düşük ve nüfus artış hızı az olduğu için genç nüfus azdır.
Ülke nüfuslarının yüz ölçümlerine göre kalabalık ya da seyrek olduğu nüfus yoğunluklarından öğrenilebilir. Nüfus yoğunlukları üç farklı şekilde hesaplanmaktadır.
Aritmetik yoğunluk: Belirli bir yerde yaşayan nüfusun, o yerin alanına bölünmesiyle bulunan sayı, aritmetik yoğunluktur.
Aritmetik yoğunluk = Nüfus/Yüz ölçümü
Tarımsal yoğunluk: Belirli bir yerde, tarımla geçinen nüfusun tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen yoğunluktur.
Tarımsal yoğunluk = Tarımsal nüfus/Tarımsal alan
Fizyolojik yoğunluk: Belirli bir yerde, toplam nüfusun tarımsal alanlara bölünmesiyle elde edilen yoğunluktur.
Fizyolojik yoğunluk = Toplam nüfus/Tarımsal alan
- Ekosistem ve Madde Döngüsü
- İnsan ve Doğa Etkileşimi
- Nüfusun Gelişimi, Dağılışı ve Nitelikleri
- Göçlerin Neden ve Sonuçları
- Ekonomik Faaliyetlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi
- İlk Uygarlıklar, Şehirlerin Fonksiyonları ve Nüfus Politikaları
- Göç ve Şehirleşmenin Ekonomiyle İlişkisi
- Kıtaların Keşfi ve Küçülen Dünya
- Ülkeler Arası Etkileşim
- Ülkeleri Tanıyalım I
- Ülkeleri Tanıyalım II
- Ülkeleri Tanıyalım III
- Küreselleşmenin Etkileri
- Doğal Afetler ve Etkileri
- Doğal Kaynaklar ve Çevre
- Doğal Kaynakların Kullanımının Küresel Etkileri