Klasik Koşullanma (Classical Conditioning) Nedir Nasıl Çalışır?

14.11.2016 - 20:38

Davranışçılık, Psikolojide ilk olarak 1913 yılında John Broadus Watson tarafından yayınlanan makaleyle ortaya çıkmış bir akım olup o dönemlerde kendine ciddi taraftar kitlesi edinmiştir.

klasik koşullanma

John Watson klasik koşullanma sürecinin (Pavlov'un gözlemlerine dayanan) insan psikolojisi'ni tüm yönleriyle açıklayacağını öne sürüyordu. İletişim kurmaktan emosyonel tepkilere kadar her şeyin uyarı(stimulus) ve yanıt(response)'lardan oluşan basit kalıpları olduğunu iddaa ediyordu. Watson bilinç ya da aklın davranışlarımızdaki rolünü ise kesin bir dille reddediyordu. Ona göre davranışlarımızdaki bireysel farklılıkların nedeni sadece yaşadığımız farklı tecrübelerdir.

Watsonun en bilinen sözü:

"Bana bir düzine sağlıklı bebek verin, iyi şekillenmiş,ve ben onları kendi dünyama özgü yetiştireyim, size garanti ediyorum eğiteceğim herhangi bir bebek benim seçeceğim uzmanlıktan herhangi birini; doktor, avukat, sanatçı, market şefi olabilir. Hatta ve hatta dilenci ya da hırsız da olabilir, yeteneklerine, eğilimlerine, tutkularına, uğraşılarına ve ırklarına bakılmaksızın bu saydıklarımın hepsini olabilirler."

(Give me a dozen healthy infants, well-formed, and my own specified world to bring them up in and I'll guarantee to take any one at random and train him to become any type of specialist I might select - doctor, lawyer, artist, merchant-chief and, yes, even beggar-man and thief, regardless of his talents, penchants, tendencies, abilities, vocations and the race of his ancestors-Watson,1924,p.104)

Klasik Koşullanma Örnekleri

Klasik koşullanma teorisi, ilişkilendirilme süreci(uyarı-yanıt ilişkisi) aracılığıyla yeni davranışlar öğrenilmesini açıklayan bir teoridir. Basitçe ifade etmek gerekirse iki farklı uyarı insanda veya hayvanda farklı öğrenilmiş yanıtlar oluşturabilir. Klasik koşullanmanın üç basamağı vardır. Uyarı-yanıt ilişkisi her basamakta kendine has terimlerle ifade ediliyor.

Birinci Basamak: Koşullanmadan ( Şartlanmadan) Önce

Bu basamakta şartsız (içgüdüsel, doğal) uyarılar organizmada yine şartsız yanıtlar üretir. Basit bir ifadeyle söylersek, çevredeki şartsız(unconditioned) bir uyarı benzer şekilde şartsız davranışlar ve yanıtlar oluşturur ve organizmanın doğasında olan bu davranışlar sonradan öğrenilemez yani şartsız uyarılar yeni davranış biçimleri kazandırmaz.

Örnek vermek gerekirse, grip virüsü organizmada öksürüğe neden olabilir. Ya da herhangi bir parfümün yarattığı koku kişide hoş bir intiba bırakabilir.

Bu basamak ayrıca nötral stimulus adı verilen ve kişiye etki etmeyen diğer stimuluslarla da ilgilidir. Nötral uyarılar herhangi bir kişi, obje, yer vs olabilir. Nötral stimuluslar klasik koşullanmada şartsız stimuluslarla eşleşmediği sürece yanıt oluşturmazlar.

İkinci Basamak: Koşullanma ( Şartlanma) Sırasında

Bu basamakta stimulus yanıt oluşturmaz (örnek nötral) ve şartsız stimulusla ilişkilidir bu noktada adı artık şartlı stimulus olmaya başlar.

Örneğin bir mide virüsü (şartsız uyarı) yediğiniz bir yiyecekle(şartlı uyarı) ilişkili size bulaşmış olabilir. Ya da koku(şartsız uyarı) size özel bir insanı(şartlı uyarı) hatırlatıyor da olabilir.

Bu basamak süresince olayı çözümleyebilmek için şartsız uyarılar her fırsatta şartlı uyarılarla ilişkili olmalıdır. Fakat ilişkinin her zaman ortaya çıkmasına, zamanla güçlenmesine gerek olmayan durumlar da vardır. Bu durumlar psikolojide tek denemede (tecrübede) öğrenme olarak da ifade edilen "One Trial Learning" durumudur.(Örneğin daha önce siren sesi hiç duymadınız ve ne yapmanız gerektiğini bilmiyorsunuz fakat siren sesini duyan arabaların ambulansa yol vermeye çalıştığını görüyorsunuz. Siren sesi ile ambulansa yol verme arasındaki ilişkiyi tek seferde öğrenebilir ve bir dahaki sefere siz de bu yolu vermeye çalışabilirsiniz. Bu durumu daha iyi öğrenebilmek için tekrar tekrar siren sesine maruz kalmanıza gerek yoktur. (Hâlbuki klasik koşullanmada uyaran-yanıt sıklığı arttıkça bağlantıda kuvvetlenme oluyordu. Burada ise tek seferde istenilen yanıt alınabilir. Zamanla bu yanıtta artma ya da azalma söz konusu değildir.)

Üçüncü Basamak: Koşullanma ( Şartlanma) Sonrası:

Bu basamakta ise şartlı uyarı şartsız uyarılarla ilişkilidir ve bu ilişkiden yeni şartlı yanıtlar oluşturabilir.

Örnek vermek gerekirse güzel kokulu bir kişi ( Şartlı uyarı) düşünelim. Bu güzel koku o kişiyi çekici kılabilir( Şartlı yanıt).Ayrıca çikolata(şartlı uyarı) yedikten sonra virüsle(şartsız uyarı) enfekte olan kişide mide bulantıları(şartlı yanıt) başlayabilir.

Küçük Albert Deneyi (Little Albert Experiment) (Fobiler)

Pavlov klasik koşullanmanın hayvanlara uygulanabilirliğini göstermişti. Peki ya insanlara uygulanabilir miydi? Meşhur deney (etik olarak ise sakıncalı diyebileceğimiz) Watson ve Rayner adlı iki bilim insanı tarafından yapıldı.

küçük albert deneyi

Küçük Albert 9 aylık bir çocuktu. Çeşitli uyarılara verdiği yanıtlar test ediliyordu.

Küçük Albert'e beyaz fare, tavşan, maymun ve çeşitli maskeler gösterildi. Küçük Albert hepsine duyarsız kaldı. Hayvanlara ve maskelerine hiç bir duygusal tepki vermiyordu. Fakat her nasılsa beyaz fare gösterilmesine eşzamanlı çekiçle çelik çubuğa vurulduğunda (çocuk çekici görmüyor) duyduğu ses Küçük Albert’i ürküttü. Çıkan gürültü dolayısıyla Küçük Albert ağlamaya başlamıştı.

Küçük Albert 11 aylığı geçtiğinde ise ona beyaz fare gösterildi ve arkasında tekrardan çekiçle çelik çubuğa vuruldu. Bu işlem gelecek 7 hafta içinde 7 kez daha yapıldı ve her seferinde Küçük Albert ağlamaya başladı. Zamanla Küçük Albert sadece beyaz fareyi gördüğü zaman bile korkmaya ve ağlamaya başlamıştı. (Eş zamanlı çekiçle ses çıkarılmadığı halde)

Buna ek olarak, Watson ve Rayner adlı bilim insanları Albert'in bir takım objelere karşı fobi geliştirmeye başladığını gözlemledi. Bu objeler Albert'e çekiç vurulmasıyla eşzamanlı gösterilen beyaz fareleri andıran nesnelerdi. Ailenin köpeği, kürk ceket, bazı pamuklar ve hatta noel baba maskesi. Bu işlem genelleştirme olarak bilinir.

Yani Watson ve Rayner gösterdi ki klasik koşullanma fobilerin oluşumunda önemli yere sahiptir. Fobiler gerçek dışı korkulardır. Fobide kişi korkar ama neden korktuğunu mantık çerçevesinde açıklayamaz.

Birkaç ay geçtikten sonra Küçük Albert tekrar gözlemlendi ve fareye olan korkusunda azalma olduğu fark edildi. Küçük Albert’in çekiç sesiyle fare arasında kurduğu ilişkinin (öğrenilmiş yanıt) zayıflamaya başladığı görüldü. Bu zayıflama sürecine psikolojide sönümlenme (extinction) denir. Fakat şartlı uyaranın orijinal biçiminde tekrarlamasıyla(beyaz fare gösterip arkasından çekiçle metal çubuğa vurup gürültü yapmak)tekrardan beyinde fare ve çekiç ilişkisi kuvvetlenmeye başlıyordu.

klasik koşullanma grafiği

Eğitim - Öğretim Sürecinde Klasik Koşullanma

Sınıflarda klasik koşullanma uygulamaları edimsel koşullanmaya göre daha az önemlidir fakat öğrencilerin öğrenme sürecinde olumlu izlenimler kazanmasında halen klasik koşullanmaya ihtiyaç vardır.

Eğer bir öğrenci okula dair olumsuz tecrübeler edinmişse bu durum okul fobisi, öğrenme güçlüğü gibi olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

Örnek vermek gerekirse, bir öğrenci okulda azarlanır, korkutulursa; öğrenme eylemini, okulunu küçük düşürüldüğü, azarlandığı durumlarla ilişkilendirebilir. Bu durum neden bazı öğrencilerin belli başlı akademik kariyer yoluna devam etmekten nefret ettiğini gösterebilir. Bu durum genellikle sınıfta öğretmeni tarafından azarlanan, küçük düşürülen öğrencilerde görülmektedir.

Önemli Değerlendirme

Klasik koşullanma dışarıdan (nurture) ve içerden (nature) gelen uyarılar vasıtasıyla bir şeyler öğrenmenin önemini vurgulamaktadır. Doğamız (nature) gereği nasıl yetiştirilmemiz (nurture) gerektiği konusunda bizlere yol gösterir. Fakat doğuştan(içerden) ve çevresel(dışarıdan) şekillenen davranışlarımızı açıklamada oldukça sınırlı bir bakış açısına sahiptir. Klasik koşullanmayı davranışlarımızı açıklamada yeterli olarak görürsek insan davranışlarının karmaşıklığını hafife almış oluruz. Evet, davranışlarımız diğer pek çok durum gibi genlerimiz(içeri) ve çevrenin(dışarı) ortak ürünü olarak meydana geliyor gibi durmaktadır fakat daha fazla açıklamaya ihtiyacımız olduğu kesindir.

Klasik koşullanma teorisi bilimsel bir teoridir. Çünkü kontrollü deneyler sonucunda ortaya çıkmış ve gözlemlenebilirdir. Örneğin Pavlov (1902) klasik şartlanma yöntemini kullanarak köpeğe zil çalınarak nasıl tükürük salgılatılabileceğini göstermiştir.

klasik koşullanma teorisi

Klasik koşullanma davranış üzerine indirgemeci yaklaşan bir teoridir. Çünkü bu teoride karmaşık davranışlarımız birden fazla uyarı-yanıt davranış ünitelerine ayrıştırılmış oluyor.

İndirgemeci yaklaşımın taraftarları bu yaklaşımın bilimsel olduğunu söyler. Karmaşık davranışları küçük parçalara ayırarak açıklamak bilimsel olabilir doğrudur fakat karşıt görüşteki kişiler ise indirgemeci yaklaşımın geçerliliğini eksik bulur. Onlara göre indirgemeci yaklaşım faydalı olabilir fakat konuyu bütünüyle açıklamaktan acizdir.

Klasik koşullanma teorisine son eleştiri ise teorinin deterministik (nedensellik içermesi) olması. Yani bireylerde özgür iradenin olanaklılığına kapıları kapatması. Klasik koşullanma davranışlarımızda kontrolümüz olmadığı savı yüzünden eleştirilir.

Deterministik yaklaşım psikolojiyi bilimsel sınıfa sokan en önemli metotlardan biridir. Bilim insanları, olayları önceden öngörebilecekleri kanunları keşfetmeğe isteğiyle yanıp tutuşurlar(en basitinde astronomların bilmem kaç yılında bir gök cisminin nerede olacağını hesaplayabilmesi, takvimler vs. hep bu tutkunun bir ürünüdür). Ancak davranış üzerine oluşturulan kanunlar (deterministik psikoloji gibi) varoluşun eşsizliği ve özgür iradeyi hiçe sayıyor gibi görünmektedir.

"Gerçekten yaşayan robotlar mıyız" sorusu Dostoyevski'nin de üzerinde kafa yorduğu konulardan birisidir: "İnsanların bilimden çok şey öğreneceğini (gerçi bu bence lükstür); insanların gerçekte hiçbir zaman iradelerinin, kaprislerinin olmadığını; bu yaratıkların ancak bir piyano taşı ya da org içindeki bir vida kadar değer taşıdıklarını söyleyeceksiniz. Bundan başka, insanlar, yeryüzünde doğa yasalarının hüküm sürdüğünü, yaptıkları her şeyin isteklerine göre değil, bu yasalara göre oluşturduğu gerçeğini öğreneceklerdir. Şu halde, bize yalnızca bu yasaları bulmak kalıyor, insanlar böylece davranışlarından sorumlu olmayacakları için yaşamak da kolaylaşacaktır.” (Yeraltından Notlar-iletişim yayınları Orhan Pamuk Önsözüyle sayfa 39)

Anahtar Terimler

Stimulus: Dış çevreden gelen, davranışlarımızı etkileyen herhangi uyarı. Örnek olarak Pavlov'un deneyinde kullandığı yiyecek bir stimulustur.

Response: Stimulus'a organizmanın verdiği yanıt. Örnek olarak Pavlov'un deneyinde yiyeceğe karşı verilen tükürük salgılaması bir yanıttır.

Şartsız stimulus: Dış çevrenin bir takım özellikleri organizmada istemsiz yanıtlar oluşturabilir.Örneğin gözümüze birşey kaçtığında kontrol dışı göz kırpma.

Şartlı stimulus: Dış çevreden gelen şartsız uyarıların yeni bir uyarıyla ilişkilendirilmesi.Örnek olarak Pavlov'un köpeğinin her zil çaldığında (şartsız uyarı) tükürük salgılamayı(şartlı uyarı)öğrenmesi. (Çünkü Pavlov her zil çaldığında köpeğine yemek verdiğinden köpek için zilin çalınması yemek verileceğini ifade etmekte.)

Şartlı yanıt: Şartlı uyarana verilen tepki.Yine Pavlov'un deneyinde köpeğin zil çaldığında tükürük salgılaması şartlı yanıta bir örnektir.

Sönümleme (extinction): Şartlı yanıt ile şartsız ve şartlı uyarı arasındaki ilişkinin zayıflaması. Örnek olarak zil çaldığı halde yiyeceğin getirilmemesi bir süre sonra Pavlov'un köpeğinde zil çaldığında verdiği tükürük salgısı yanıtında kaybolmaya neden olur.

Spontane düzelme (Spontaneous recovery): Sönümlenmeye başlamış bir uyarının aradan bir süre geçtikten sonra yeniden ortaya çıkması. Örneğin Pavlov bir kaç gün bekledikten sonra zili çaldığında köpeğin tekrar tükürük salgılaması.

Genelleştirme (Generalization): Benzer uyarıların aynı yanıtlara neden olması. Örneğin Pavlov'un köpeğinin hangi zil çalarsa çalsın hepsine aynı tepkiyi vermesi.

Ayırt edebilme (Discrimination): Genelleştirmenin zıttıdır. İki benzer uyarı arasındaki farklılıkları anlayabilme yeteneğidir. Örneğin Pavlov'un köpeğinin çalan iki farklı zilden sadece birinin yemekle ilişkili olduğunu fark edebilmesi durumu buna bir örnektir.


Etiketler:
  • psikoloji    
  • Yorumlar
    Yorum Yap