Unheimlich: Zorunlu Olarak Tekinsizlik

04.11.2016 - 19:03

Bu yazıda "Tekinsizlik Kavramı" farklı bir açıdan ele alınacaktır. Freud tarafından ortaya konan "Tekinsizlik" irdelenecektir.  

tekinsizlik - unheimlich

Freud’un kavramına temel oluşturan, hiçbir dilde kelimenin alındığı Almanca’da olduğu haliyle bulunmayan ve bir noktada anlamı tersine dönen bir kelime olan Unheimlich kelimesinde olduğu gibi bir durumdur. Kelime İngilizce’ye uncanny, Türkçe’ye tekinsiz olarak çevrilmiştir ancak bu dillerde Unheimlich ve Heimlich kelimesinde olan anlamca zıddına dönüşme durumu yoktur. Teorizasyonu Freud’a ait olan tekinsiz’in kavramsal yolculuğuna yeni okumalar eşlik etmiştir. “Unheimlich” sözcüğü kökenindeki çifte/karşıt değerlilik nedeniyle tartışmaların odağı olmuştur. Almanca’da “heimlich” sözcüğünün iki uzak anlam grubuyla açıklanan iki yüzü vardır: hem “evle ilgili, tanıdık, yakın” gibi anlamları, hem de “gizli, yasak, töredışı, yasadışı” gibi en azından çağrışımlarıyla neredeyse birbirine karşıt iki anlam grubunu birden içermektedir.

Heim ev, eve ait olan demektir. Belki bu noktada tanıdık, yani tekin olanın yatıştırıcılığından, tekinsiz olanın kaygı vericiliğine doğru bir süreklilik olduğu söylenebilir. Tanıdık-bildik olan, bastırılanın geri dönüşünde olduğu gibi her zaman yatıştırıcı değildir. Öte yandan yabancı ve tekinsiz de her zaman kaygı uyandırmaz. Tersine, kimi durumda özgürlük duygusu bile verebilir.

freud

Freud, Imago dergisinde (1919) yayımlanan “Tekinsizlik (The Uncanny)” başlıklı makalesinde, “tekinsizlik”ten şöyle bahseder: “Almanca bir kelime olan unheimlich, tanıdık, bildik, yerli anlamlarına gelen heimlich, heimisch kelimelerinin bariz bir şekilde zıddıdır ve bilinmediği, tanıdık gelmediği için ‘tekinsiz’in kesinlikle korkutucu olduğu sonucuna varmak bizi cezbeder. Elbette, yeni ve tanıdık olmayan her şey korkutucu olmak zorunda değildir, ancak bu ilişki tersine çevrilemez. Sadece diyebiliriz ki alışılmışın dışında olan şeyler kolayca korkutucu ve tekinsiz olabilir; bazı yeni şeyler korkutucu olabilir ama her anlamda değil tabi. Alışılmışın dışında ve tanıdık olmayan şeylerin tekinsiz olması için bunlara bir şeylerin eklenmesi gerekmektedir.1

Freud bu tanımlamadan sonra, Ernst Jentsh'in 1906 yılında yayımladığı "Tekinsizin Psikolojisi" adlı makalesindeki görüşlerini eleştirir. Freud'a göre tanım eksiktir. “O tekinsizlik hissinin oluşumundaki en temel faktörü zihinsel belirsizliğe bağlar; böylece tekinsiz, daima olması gerektiği yerde olup olmadığının bilinemediği bir şeydir. Çevresi ile daha iyi özdeşleşmiş kimseler, bu ortamdaki nesneler ya da olaylarla ilgili tekinsizlik hissini daha az duyumsayacaklardır.”2 Bu durumda tekinsiz olan yeni bir şeyin yarattığı heyecan değil, önceden bilindiği varsayılan bir şeyin şimdi kazandığı yabancılık niteliğinden doğan bir yeniden algılayıştır. Dolayısıyla tekinsizlik, şeylerin kendi niteliğinde değil, kavranışlarındadır, ya da bakanın algılayışındadır. Freud'a göre, tekinsizliğin oluşumu sadece zihinsel belirsizliğe bağlanarak açıklanamaz. Bilinçaltında bastırılan kimi çoklukların geri dönmesiyle yüzeye çıkan korku ve kaygıdır.

gölge red kit

Freudyen formüldeki “geri dönüş”, açığa çıkan şeyin tanıdık olmasıdır; madem ki geri gelmiştir, öteden beri bilinmektedir; olağan şartlarda karşılaşıldığında herhangi bir ürküntü yaratması beklenmemektedir; ancak “bastırılmış olmasının” bir sonucu olarak yeniden ortaya çıktığında tuhaflaşmış, anlaşılmaz biçimde yabancılaşmıştır ve bu nedenle karşılaşıldığında kuşku, endişe ve belirsizlik yaratmaktadır. Tekinsiz olan, muhakkak bir tekrar vurgusu taşır içinde. Yine Freud’un örneğiyle, insanın, yolunu kaybettiğinde, istemediği halde dönüp dönüp aynı noktaya çıkmasının yarattığı ürkütücü belirsizlik duygusuna benzer bir duygu yaratmaktadır tekinsiz olan.

Kaynaklar:

1: Sigmund Freud, “The ‘Uncanny” [1919] The Complete Psychological Works of Sigmund Freud. Trans: James Strachey (London: The Hogarth Press, 1964), p.233.

2: Massachusetts Institute of Technology, http://web.mit.edu/allanmc/www/freud1.pdf, (20.08.2012), s. 2. "He ascribes the essential factor in the production of the feeling of uncanniness to intellectual uncertainty; so that the uncanny would always be that in which one does not know where one is, as it were. The better orientated in his environment a person is, the less readily will he get the impression of something uncanny in regard to the objects and events in it.” Trans: Ferda Zambak


Etiketler:
  • psikoloji    
  • Yorumlar
    Yorum Yap