Talas Savaşı ve Türklerin Müslüman Olmaları
Türkler İslamyet'i kabul etmeden önce Moğalistan'dan tuna boylarına kadar çok geniş bir alana yayılmışlar, sınır bölgelerinde yabancı din ve kültürlerin etkisinde kalmışlardır.
Müslümanlar Türkler ile Sasani Devleti yıkıldıktan sonra komşu oldular. Hz. Osman Dönemi'nde başlayan ilişkiler Emeviler Dönemi'nde yoğunlaştı. Bu dönemde Müslümanlar ile Türkler arasında savaşlar yapıldı. Emevilerin yıkılmasına yol açan ayaklanmalarda Türklerin rolü olmuştur.
Abbasilerin İslam dünyasında egemenlik kurdukları sırada Türklerin Orta Asya'daki siyasi varlıkları epeyce zayıflamıştı. Çin bu durumdan faydalanarak Türkistan üzerine sefere çıktı. Çinlilere karşı tek başlarına karşı koyamayacaklarını anlayan Türkler Abbasilerden yardım istediler. Türk ve Arap orduları Talas nehri kıyısında yapılan savaşta Çin ordusunu mağlup ettiler (751).
Talas Savaşı'nın Sonuçları
- Türkler ile Müslüman Araplar arasındaki mücadeleler sona ermiştir.
- Orta Asya Çin egemenliği altına girmekten kurtulmuştur.
- İslamiyet Türkler arasında hızla yayılmıştır. İslamiyet'i kabul eden iilk Türk topluluğu Karluklar olmuştur.
- Türkler Abbasilerin hizmetine girerek görev yapmaya başlamışlardır.
- Talas Savaşı Türk - İslam tarihinin başlangıcı olmuştur.
- Türklerle Müslümanlar arasında ticari ilişkiler artmıştır.
- Dünya kültür tarihi bakımından önemli bir yere sahip olan kağıt Çin dışında da üretilmeye başlanmıştır.
Türklerin Müslüman Olma Nedenleri
Türklerin Müslüman olmalarını kolaylaştıran bazı etkenler şunlardır:
- Türkler arasında "Tek Tanrı" inancının olması
- İslamiyet'teki ahlak kurallarının çoğunun Türklerin ahlak anlayışına uygun olması
- Türklerin cihan hakimiyeti düşüncesiyle İslamiyet'in cihat anlayışının bağdaşması
- İslamiyet'teki cennet cehennem inancının önceden Türkler arasında yayılmış bulunması
- Abbasilerin ırkçı bir politika takip etmemesi
- Türklerin Müslüman tüccarlar ile ticaret yapmaları
- Türklerin göçebeliğin yanısıra yerleşik hayata geçmiş olmaları
Türklerin İslam Dünyasına Hizmetleri
- İslam dünyasının koruyuculuğunu üstlenmişlerdir.
- İslamiyet'in geniş alanlara yayılmasını sağlamışlardır.
- Halifeliği koruyarak varlığını sürdürmesini sağlamışlardır.
- Dağınık haldeki Müslümanları bir bayrak altına toplamışlardır.
- İslam kültür ve medeniyetinin gelişmesine ve yayılmasına katkıda bulunmuşlardır.
Türk - İslam Devletleri
Tolunoğulları (868 - 905)
Abbasi halifelerinin güçlerini yitirmelerinden sonra merkezdeki etkilerini kaybetmek istemeyen Türk komutanlar uzak eyaletlerin valilikleri kendilerine verildiği zaman yerlerine naibler gönderiyorlardı. Bu uygulama bu eyaletlerin valilerden bağımsız devlet kurmasına neden olmuştur.
Ahmet b. Tolun naib olarak gönderildiği Mısır'da bir süre sonra bağımsız hareket ederek Tolunoğulları Devleti'ni kurdu. Suriye'yi kendisine bağladı. Yerine geçen oğlu Humareveyh'ten sonra devlet zayıflamış ve Abbasiler tarafından yıkılmıştır (905).
Tolunoğulları Nil'in akışını düzenlediler, bentler ve su kanalları yaparak tarımı geliştirdiler. Ülkeyi sosyal ve dini tesisler ile süslediler.
Akşitler (935 - 969)
Abbasi halifesi tarafından önce Suriye, ardından ek olarak Mısır valisi yapılan Muhammed b. Toğaç burada kendi adına bir devlet kurdu. Abbasilerin İhşidler dedikleri bu devlet kısa sürede zayıflayarak Fatımiler tarafından yıkılmıştır.
Akşitler her alanda Tolunoğullarını taklit etmişler, ancak ekonomik ve siyasi açıdan onlara yetişemeişlerdir.
Not: Tolunoğulları ve Akşitlerin yönetim ve askeri Gücü Türklere dayanıyordu. Ancak yönettikleri halk Türk değildi. Bu onların çabuk yıkılmasına neden oldu.
Karahanlılar (840 - 1212)
840 yılında Uygurların yıkılmasından sonra Karluk, Çiğil, Yağma, ve Tuhsi Türkleri tarafından Karahanlılar Devleti kuruldu. Devletin ilk kurucusu Bilge Kül Kadir Han'dır.
Devletin gerçek kurucusu olarak kabul edilen Satuk Buğra Han Hükümdar olunca İslamiyet'i resmi din ilan etti. Bu andan itibaren Karahanlılar hızla İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlardır.
Satuk Buğra Han'dan sonra Karahanlılar Gaznelilerle Birleşerek Samanoğullaru Devleti'ni yıktılar (999).
Karahanlılar en parlak dönemini Yusuf Kadir Han zamanında yaşadılar. Onun ölümünden sonra Gaznelilere karşı başarılı olamayan Karahanlılarda kardeş kavgaları görülmüş ve devlet ikiye ayrılmıştır (1042).
Doğu Karahanlıları önce Selçuklulara daha sonra Karahitaylara bağlanmış, 1211'de yıkılmıştır.
Batı Karahanlılar ilk olarak Selçukluların, daha sonra da Karahitayların egemenliğine girdi. Son olarak Harzemşahlar Batı Karahanlıları yıktı (1212).
Not: Karahanlılar Orta Asya'da Türk - İslam kültür ve medeniyetinin temelini attılar.
Gazneliler (963 - 1187)
Samanoğullarının Horosan valisi Alp Tekin bu devletin zayıflamasından faydalanarak Afganistan'daki Gazne şehrine egemen oldu (963). Devletin adı kurulduğı Gazne şehrinden gelmektedir. Alp tekin öldükten sonra yönetim bir süre Türk komutanların kontrolünde kaldı. Sebük Tekin'den sonra da devlet babadan oğula geçen bir saltanat sistemine dönüştü.
Sebük Tekin Doğu Afganistan, Belucistan ve Toharistan'ı alarak devletin sınırlarını Hindistan'a kadar ulaştırmıştır.
Sebük Tekin'den sonra başa geçen Gazneli Mahmut Karahanlılarla birlikte Samanoğullarını yıkıp topraklarını paylaştı. Ardından İslamiyet'i yaymak için Hindistan'a seferler düzenledi. İslamiyet'in yayılmasında bu seferlerin büyük etkisi oldu ve Gazneli Mahmut İslam dünyasında çok önemli biri haline geldi. Gazneli Mahmut Abbasi halifesine baskı yapan Şii Büveyhoğullarıyla mücadele ederek Irak'ın kuzeyini ele geçirdi. Bu olaydan sonra Abbasi halifesi ona "Sultan" ünvanını verdi. Böylece Gazneli Mahmut Sultan ünvanını kullanan ilk Türk hükümdarı oldu.
Gazneli Mahmut'un vefatından sonra Gazneliler eski güçlerini devam ettiremediler. Sultan Mesut Dandanakan Savaşı'nda Selçuklulara yenildi (1040). Kısa bir süre sonra da öldürüldü (1041).
Bir süre sonra Selçuklular Gaznelilerin içişlerine karışmaya başladılar. Gaznelileri himaye ederek dış tehlikelerden korudular. Selçukluların yıkılmasından sonra Gurlular Gaznelilere son verdiler (1187).
Not: Gaznelerin egemen oldukları bölgede Türklerin azınlıkta olması yıkılmalarını kolaylaştırmıştır.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu (1038 - 1157)
Büyük Selçuklu Devleti Oğuzların Kınık boyu tarafından kurulmuştur. IX. yüzyıl sonlarından itibaren Oğuzlar Aral gölü çevresinde Oğuz Yabgu Devleti'ni kurdular. Devletin sübaşı görevini Kınık boy beyi Selçuk Bey yerine getiriyordu. Oğuz Yabgu Devleti'nin 1002'den önce Kıpçak akınları sonucunda yıkılması üzerine Selçuk Bey kendisine bağlı Oğuzlar ile birlikte Cend şehrine geldi. Burada Oğuzlar İslam dinini benimsediler. Bir süre sonra da Samanoğullarının sınırlarını koruma görevi üstlendiler.
Selçuk Bey'den sonra yerine Arslan Yabgu geçti. Bu dönemde Selçukluların güçlenmesinden çekinen Gazneli Mahmut, Arslan Yabgu'yu tutsak etmiştir.
Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi
Arslan Yabgu'dan sonra yönetim Tuğrul ve Çağrı beylere geçti. 1035 yılında Horasan'a gelen Selçuklular Gazneli Mesut'tan buraya yerleşmek için izin istediler. Gazneli Mesut bunu kabul etmedi ve Seçuklular üzerine ordu gönderdi. Savaşı Selçuklular kazandı. 1038'de bütün Horasan'a egemen olan Tuğrul Bey Nişabur'da adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilan etti.
Dandanakan Savaşı (1040)
Selçukluları Horasan'dan atmak isteyen Gazneli Mesut büyük bir ordu ile sefere çıktı. Dandakan kalesi önündeki savaşı Selçuklular kazandı (1040).
Sonuçları
- Büyük Selçuklu Devleti resmen kurulmuştur.
- Horosan'da Selçuklu egemenliği kesinleşmiştir.
- Selçukluların İslam dünyasındaki otoritesi artmıştır.
- Gazneliler yıkılaşa geçmiştir.
Pasinler savaşı (1048)
Çağrı Bey daha devlet kurulmadan önce 1018 yılında keşif amacıyla 3000 atlı ile Doğu Anadolu'ya gelmişti. Bu sefer sırasında Selçuklular Anadolu'nun Türkler için yeni bir yurt olabileceğini anladılar. Dandanakan Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya giren Selçuklular Pasinler'de ilk kez Bizans ordusu ile karşılaştılar. Pasinler Savaşı Selçukluların galibiyetiyle sonuçlandı (1048).
Bağdat Seferi
Abbasi halifesi Şii Büveyhoğullarının baskısına karşı Tuğrul Bey'den yardım istedi. 1055'te Bağdat'a giren Tuğrul Bey Büveyhoğullarını yıkarak halifeyi kurtardı. Halife bundan sonra Tuğrul Bey'e "Doğunun ve Batının hükümdarı" ünvanı verdi.
Not: İslam dünyasında Bağdat Seferi'nden sonra siyasi güç Selçukluların eline geçmiş, Abbasi halifeleri sadece dini otorite halene gelmiştir.
Alp Arslan Dönemi (1064 - 1072)
Tuğrul Bey'den sonra hükümdar Alp Arslan iç isyanları bastırdıktan sonra fetih hareketlerine devam etti. Bu fetihler sonucunda Azerbaycan, Kuzey Irak ve Suriye Türk yurdu haline gelmiştir.
Malazgirt Savaşı (1071)
Alp Arslan'ın Anadolu topraklarına akınlar yapması üzerine Bizans İmparatoru Romanos Diogenes büyük bir ordu ile Selçuklulara karşı sefere çıktı. Malazgirt ovasında yapılan savaşı Selçuklular kazandı (1071).
Sonuçları
- Anadolu'nun kapıları Türklere açılmıştır.
- Anadolu Türklerin yeni yurdu olmuştur.
- 1071 Türkiye Tarihi'nin başlangıcı kabul edilmiştir.
- İslam dünyası üzerindeki Bizans tehdidi son bulmuştur.
- Bizans, Türklere karşı Avrupalıları kışkırtarak Haçlı Seferlerinin başlamasında etkili olmuştur.
Melikşah Dönemi (1072 - 1092)
Alp Arslan'ın ölümünden sonra yerine oğlu Melikşah geçti. Büyük Selçuklu Devleti en geniş sınırlarana Melikşah zamanında ulaştı. Bu dönemde Selçuklular doğuda Seyhun ırmağı, batıda Akdeniz ve Marmara, kuzeyde Kafkas Dağları, güneyde Mısır ve Basra Körfezi'ne kadar sınırlarını genişlettiler. Karahanlılar ve Gazneliler Selçuklu egemenliğini tanıdılar.
Melikşah Dönemi'nin sonlarına doğru Batınilik tehlikesi ortaya çıktı. Şii Fatımilerin Selçukluları zayıflatmak ve kendi propaganları yaptırmak amacıyla yetiştirdikleri kişiler Kur'an ayetlerini kendilerine göre yorumlayarak Batınilik mezhebini kurdular. Bunların en ünlüsü Hasan Sabbah'tır. Batıniler düzenledikleri bir suikast ile Vezir Nizam'ül Mülk'ü öldürdüler. Kısa bir süre sonra Melikşah'ın da ölümü üzerine Selçuklularda iç mücadeleler baş göstermiş ve devlet zayıflamaya başlamıştır.
Selçukluların Dağılması
Melikşah'ın ölümünden sonra oğulları Mahmut, Mehmet Tapar ve Berkyaruk arasında taht kavgaları başladı. Bu dönemde Selçuklu tarihinde "Fetret Devri" denilmiştir.
1118'de tahta geçen Sultan Sencer Selçukluların son büyük hükümdarıdır. Sencer, devleti toplamaya çalıştı. Ancak 1141 yılında Katvan Savaşı'nda Karahitaylara yenilince itibarını kaybetti. 1153'te ayaklanan Oğuzlar üzerine sefer düzenledi. Bu seferde yenilerek esir oldu. Esaretten kurtulduktan kısa bir süre sonra öldü. Sencer'in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti sona erdi (1157).
Büyük Selçuklu Devleti'nin zayıflamasıyla birlikte şehzadeler bulundukları bölgelerde devletler kurdular. Sultan Sencer'in ölümünden sonra bağımsızlığını ilan eden bu devletler şunlardır:
- Horosan ve Irak Selçukluları
- Kirman Selçukluları
- Suriye Selçukluları
- Türkiye Selçukluları
Atabeylikler
Selçuklu Sultanları ülkenin çeşitli yerlerinde idareci olarak gönderilen küçük yaştaki şehzadelerin yanına atabey adı ile seçkin kişiler tayin ediyorlardı. Atabeylerin görevi şehzadeleri iyi bir idareci ve komutan olarak yetiştirmekti. Şehzadelerin yanında büyük nüfus sahibi olan atabeylerden bazıları devletin zayıflaması üzerine kendi devletlerini kurdular. Bunların en önemlileri şunlardır:
- Şam'da Böriler
- Musul ve Halep'te Zengiler
- Azerbaycan'da İldenizoğulları
- Fars'ta Salgurlular
- Erbil'de Beğ - Tekinoğulları
Selçukluların Yıkılma Nedenleri
- Ülkenin hanedan arasında bölüştürülmesi
- Atabeylerin bağımsızlık ilanları
- Batınilerin faaliyetleri
- Haçlı seferlerinin oluşturduğu zararlar
- Türkmenlerin devlete küstürülmesi
- Abbasi halifelerinin tekrar güçlü olmak istemeleri
Türk - İslam Devletlerinde Kültür ve Medeniyet
X. - XIII. yüzyıllar arasında kurulan Türk devletleri İslamiyet'i kabul ederek farklı bir kültürle tanışmış ve birbirlerini etkilemişlerdir. Türk devletleri bu dönemde geniş bir alana yayılmıştır. Bu geniş coğrafyada birleştirici ortak değer İslam'dı. Türk - İslam kaynaşması ilk defa Karahanlılarda başlamıştır. Karahanlılar Türk kimliklerini korurken Gazneliler ve Selçuklular İslam kültüründen oldukça etkilenmişlerdir.
1. Devlet Yönetimi
Türkler teşkilatçaydılar. Kısade süre geniş alanlara yayılıp bu bölgelerdeki insanları hakimiyet altına aldılar. Türklerin İslamiyet ile tanışdıktan sonra hakimiyet anlayışında bazı değişiklikler ortaya çıktı. Türk hükümdarlarının İslam halifesi tarafından onaylanması kuralı Selçuklular ve Gaznelilerde de uygulandı. Ancak halifenin bu dönemde yalnızca dini otoritesi vardı. Bu nedenle bu devletler halifeyi koruma altına alarak İslam dünyasının liderliğini üstlenmişlerdi. Türkler yönetimi altındaki milletlere adaletli davrandı. Bölge insanlarını devletin önemli memurluklarına getirdiler.
Türklerinn hakimiyet anlayışında göre hükümdar yeryüzünü yönetme hakkını (Kut) Tanrı'dan alıyordu. Bu anlayışa göre devlet, hanedanın ortak malıydı. Bu durum sık sık taht kavgalarına neden oluyor ve devletlerin yıkılmasını hızlandırıyordu. Türk - İslam hükümdarlarının çeşitli sembolleri vardı. Bunlar hutbe, sikke, tuğra, arma ve ünvan gibi sembollerdi.
2. Devlet Teşkilatı
İlk Türk - İslam devletlerinde yönetim küçük farklar dışında benzerdir. Karahanlılarda devletin başında han veya hakan ünvanlı bir hükümdar bulunuyordu. Karahanlılar kendilerinden önceki Türk devletlerinde olduğu gibi ikili teşkilatı benimsemişlerdi. Büyük Han devletin doğu kısmını idare eder, diğer han Büyük Han'a bağlı olarak devletin batısını yönetirdi. Hatunlar devlet yönetiminde söz sahibiydi. Kendilerine ait divanları ve emirlerinde görevliler vardı.
Gazneniler ve Selçuklularda hükümdarlar Abbasi halifelerinden mensur almaya önem vermişlerdir. Tolunoğulları ve Akşitler Abbasi devlet teşkilatını örnek almışlardır.
İlk Türk - İslam devletlerinde merkez teşkilatında hükümdara yardımcı olarak vezirlik kurumu oluşturulmuştu. Devlet işlerini yürütmek üzere Büyük Divan denilen bir kurul vardı. Ayrıca bu divana bağlı başka divanlar bulunuyordu.
- İstifa Divanı: Devletin mali işlerinden sorumluydu.
- Tuğra (İnşa) Divanı: Devletin iç ve dış yazışmalarını yürütürdü.
- İsraf Divanı: Devletin idari ve mali işlerinin yolunda gidip gitmediğini denetlerdi.
- Divan-ı Arz: Ordunun her türlü ihtiyacı ve askerlerin maaşlarıyla ilgilenilirdi.
Türk - İslam devletleri ülkeyi çeşitli bölge ve eyaletlere bölmüşlerdi. Bu idari birimlerin başında hanedan üyeleri veya askeri valiler yöneticilik yaparlardı. Selçuklularda hanedan üyesi valilere melik deniyordu. Bu melikler içişlerinde serbest dışişlerinde merkeze bağlıydı. Küçük yaştaki şehzadelerin yetiştirilmesi için yanlarına atabeyler veriliyordu. Türk devletlerinde merkez ile taşra arasında güçlü bir posta teşkilatı kurulmuştur.
3. Ordu Teşkilatı
İlk Türk - İslam devletlerinin ordularını büyük ölçüde Türkler oluşturuyordu. Hükümet teşkilatında İranlıların çokluğuna karşılık orduda Türklerin sayısı fazlaydı. Karahanlı ordusunub temelini Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri oluşturuyordu. Gazne ordusu gulamlar (köleler), muntazam birlikler, eyalet askerleri, ücretli askerler ve gönüllülerden meydana geliyordu. Gazne ordusunda başka uluslardan askerler de bulunuyordu. Ayrıca Gazneliler orduda filleri kullanıyorlardı.
Selçuklu ordusu döneminin en büyük ve en güçlü ordusuydu. Ordu şu bölümlerden oluşuyordu:
- Gulaman-ı Saray: Hassa ordusunun içinden seçilen askerlerden oluşuyordu. Saray muhafızı olarak görev yaparlardı.
- Hassa Ordusu: Esir edilen veya sonra para ile satın alınan gençlerden oluşuyordu. Hassa ordusu Türk devletlerinde genellikle 12 bin kişi civarında olmuştur. Yılda dört kez maaş alırlardı.
- İkta Askerleri: Devlet görevlilerine maaş karşılığında verilen toprakların vergi gelirlerinin bir kısmıyla yetiştirilen atlı askerlerdi. Askeri ikta sistemini Selçuklular geliştirmiştir.
- Türkmenler: Göçebe olarak yaşayan Türkmenler sınır bölgelerine yerleştirilerek hem sınırları korumuş hem de savaşlara katılmışlardır.
- Bağlı devletlerin ve beyliklerin askerleri
4. Adalet Teşkilatı
Türk - İslam devletlerinde adliye Şer'i ve Örfi yargı olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Kadılar Şer'i davalara bakardı. Kadıların başında Kadi'l Kudat bulunur ve kadıları kontrol ederdi. Örfi yazgı düzeni bozan ve kanunlara kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Örfi yargının başında Emir-i Dad bulunurdu. Ordu içindeki davalara Kazasker bakıyordu.
5. Sosyal Hayat
İlk Türk - İslam devletlerinde halk genellikle eski yaşam tarzını devam ettirmiştir. İslamiyet'in kabul edilmesinden sonra Türklerde göçebe yaşam kısmen devam etti. Yerleşik hayata geçenler ise tarım, ticaret ve el sanatlarıyla meşgul olmuştur. Türk devletlerinde devlet memurlukları genellikle babadan oğula geçiyordu. Devlet yönetiminde İranlıların büyük etkinliği vardı. Esnaf ve sanatkarlar kendi meslek gruplarına ait loncalar kurmuşlardı.
6. Ekonomik Hayat
Türk - İslam devletlerinde ev, bahçe, ağıl gibi emlak özel mülkiyete dahildi. Tarım arazisi, ormanlar, yaylak ve otlaklar ise devlet malıydı. Selçuklularda toprak dörde ayrılmıştı.
a. Has Toprakları
Geliri hükümdara ve hanedan üyelerine ayrılan topraklardır.
b. Mülk Toprakları
Şahıslara ait topraklardır. Sahipleri bu toprakları istedikleri gibi kullanmakta serbestti.
c. İkta Toprakları
Geliri hizmet veya maaş karşılığı olarak konutanlara, askerlere ve devlet adamlarına verilen topraklardır. Kendisine verilen toprağın vergisini toplayan ikta sahibi paranın bir kısmıyla atlı askerler beslerdi. İkta sahibi devlet hazinesinden azledilirse iktası da elinden alınırdı. İkta sahibi halktan tesbit edilmiş vergiden fazlasını isteyemezdi. Böyle bir durum olursa halkın şikayet etme hakkı vardı. Eğer şikayet haklı görülürse ikta sahibinin tımarı elinden alınırdı.
İkta sisteminin sağladığı faydalar şunlardır:
- Devlet hazinesinden para harcanmadan büyük ve güçlü bir ordu oluşturulmuştur.
- Üretimin sürekliliği ve artışı sağlanmıştır.
- İkta sahipleri bulundukları yerlerde idare ve güvenliği sağlamışlardır.
- Devlet otoritesi en uzak yerlere kadar yayılmıştır.
d. Vakıf Toprakaları
Hayır kurumlarının, eğitim ve sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için ayrılmış topraklardır.
Türkler kervan ticaretini canlandırmak için ticaret yolları üzerine kervansaraylar kurdular. Türk - İslam devletlerinde siyasi istikrar ve güvenliğin sağlanması, ticaret yollarının korunması ve kontrol altına alınması ekonomik hayatın gelişmesini sağlamıştır. Böylece Yakın Doğu, Orta Asya ve Doğu Avrupa arasında ticaret hız kazanmıştır. Türk devletlerinde ticaretin yanında tarım, demircilik, dokumacılık gibi sanayi dalları, el sanatları ve hayvancılık gelişmişti. Ekonomik hayat çok yönlü ve dengeliydi. Selçuklu hükümdarlarının bastırdıkları altın paralar devlet gelirlerinin arttığını göstermektedir.
7. Dil ve Edebiyat
Büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu bir bölgede kurulan Karahanlılar resmi dil olarak Türkçeyi kullanmışlardır. Çeşitli etnik grupların oluşturduğu Gaznelilerde saray ve orduda Türkçe konuşurken resmi dil Arapça idi. Selçuklularda bilim dili Arapça, resmi yazışma dili Farsça idi.
Türkler İslamiyet'i kabul etmelerinden sonra İslami Türk edebiyatı ortaya çıkmıştır. Bu alanda ilk örnekler Karahanlılar tarafından meydana getirilmiştir. Yönetim bilimi konusunda yazılan ilk Türkçe eser olan Yusuf Has Hacib'in yazdığı Kutadgu Bilig, ve Kaşgarlı Mahmut tarafından Türk dilinin güzelliğini ortaya koymak, Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılan Divan-ı Lügat-it Türk vardır. Ayrıca Edip Ahmet tarafından yazılan Atabet'l Hakayık ve Ahmet Yesevi'nin yazdığı Divan-ı Hikmet önemli eserlerdendir.
8. Bilim ve Sanat
Türk - İslam devletlerinde bilim ve sanat alanında pekçok bilgin, filozof ve sanatkar yetişmiştir. Hükümdarların bilgin ve sanatçıları himaye edip desteklemeleri bilim ve kültür hayatını canlandırmıştır. Türk - İslam devletleri çeşitli yerlerde medreseler açmışlardır. Karahanlılar İslam dünyasında dağınık bir halde yapılan eğitimi programlamışlardır. Burslu öğrencilik sistemini dünyada ilk kez uygulamışlardır. Karahanlılar'ı takip eden Selçuklular Bağdat'ta Nizamiye Medresesi'ni açtılar. Burada dini bilgilerin yanında felsefe, filoloji, matematik gibi bilimler okudulduğu için Nizamiye Medresesi dünyanın ilk üniversitesi sayılmaktadır.
Astronomi alanında önemli eserler yazılmış ve bir rasathane kurulmuştur. Melikşah Dönemi'nde bir heyet tarafından güneş yılına dayanan bir takvim yapılmış ve adına Celali takvimi denilmiştir. Türk İslam devletlerinde mimari gelişmiş ve yeni sanat anlayışı doğmuştur. Türk devletlerinde mimarinin yanısıra taş işçliği, kuyumculuk, hat, süsleme, minyatür ve ağaç işleri gibi sanat dalları da gelişmiştir.
Moğol İstilası ve Sonrası
1. Cengiz ve Moğol Devleti (1196 - 1227)
1196 yılında bütün Moğol reislerinin katıldığı kurultay'da Cengiz ismini ve Han ünvanını alan Timuçin Moğol Devleti'ni kurmuştur. Moğolca konuşan bütün kabileleri zamanla bir devlet çatısı altında toplayan Cengiz Han'dır. İlk olarak Pekin'i Cengiz ardından Batı seferine çıktı. Moğollar bir taraftan Meveraünnehir'i ele geçirdiler, diğer taraftan Hazar Denizi'nden Avrupa'ya yöneldiler. Batı seferi sonucunda bir çok şehir yakılıp yıkıldı. Fakat kısa bir süre sonra bu şehirler tekrar imar edildi. Cengiz Han'ın oğulları döneminde Türkistan - Çin ticareti hızla gelişti. Bunun sonucunda Batı Çin'de İslamiyet yayılmştır. Moğol istilasından kaçan Türkmenlerin çoğu, Anadolu'ya yerleşerek Anadolu'nun hızla Türkleşmesini sağlamıştır.
Moğol istilası Cengiz Han'ın ölümünden sonra da devam etti. Selçuklular Moğol egemenliğini tanıdılar. Avrupa'ya yapılan seferlerle Baltık Denizi'ne kadar ilerleyen Moğollar diğer yandan Macaristan'a ulaşmıştır. Türkler bu imparatorluk döneminde büyük ölçüde tek bayrak altına toplanmışlardır. Dağınık halde yaşayan Moğol kabilelerine ilk defa teşkilatlı devlet yönetimini tanıtan Cengiz Han olmuştur. Bu amaçla birçok yasa çıkarmıştır.
2. Moğol Devleti'nin Parçalanması
Cengiz Han Moğol adetlerine göre devleti dört oğlu arasında paylaştırılmıştı. Cengiz Han'ın ölümünden sonra devlet parçalanmıştır.
Altın Orda (1227 - 1502)
Cengiz Han'ın torunu Batu Han tarafından Batı Sibirya ve Kıpçak bozkırlarından Karadeniz'in kuzeyine kadar uzanan bölgede kurulmuştur. Berke Han Müslümanlığı kabul edince, devlet bir Türk - İslam devleti haline gelmiştir. Çünkü devletin topraklarında pek çok Türk yaşıyordu. Az sayıdaki Moğollar bu bölgede hızla Türkleşmişlerdi. XIV. yüzyıldan itibaren ülkede Moğolca yerini Türkçeye bırakmıştır. Timur'un arka arkaya yaptığı seferlere dayanamayan devlet parçalanmıştır. Bu devletin parçalanması Rusların birliğini kurmasına ve yayılmasına ortam hazırlamıştır.
İlhanılar (1256 - 1336)
İran'da Cengiz Han'ın torunu Hülagü tarafından kurulmuştur. Tebriz'i merkez yapan İlhanlılar İran, Irak, Azerbaycan ve Anadolu'ya hakim oldular. 1258 yılında Abbasileri ortadan kaldırdılar. İslamiyet, Gazan Han Dönemi'nde tam anlamıyla yayılmıştır. İslamiyet'le birlikte devlet Türkleşmeye de başlamıştır. Türkiye Selçukluların yıkılışında önemli tol oynayan İlhanlılar, yıkılıncaya kadar Anadolu'ya hakim oldular. İlhanlıar, içkarışıklıklar sonucu 1336 yılında yıkılmış, topraklarının bir bölümünde Celayirliler Devleti kurulmuştur.
Çağataylar (1227 - 1369)
Cengiz Han'ın oğlu Çağatay tarafından Doğu Türkistan'da kurulmuştur. Türk çoğunluğun bulunduğu bölgede kurulan devlet, XIII. yüzyılın başlarında islamiyet'i kabul etmiş ve hızla Türkleşmiştir. XIV. yüzyılın başlarından itibaren zayıflamaya başlayan devlette asıl kuvvet, komutanların ve emirlerin eline geçmiştir. Bu emirlerden Timur, Çağatayları kendi hakimiyetine almıştır.
Kubilay Hanlığı (1280 - 1369)
Cengiz Han'ın torunu Kubilay, Uygur Türklerinin de yardımıyla Çin'in tamamını fethederek merkezi Pekin olan Kubilay Hanlığı'nı kurdu (1280). Kubilay'dan sonra devlet zayıfladı ve Çinlilerin başlattıkları mücadele sonucunda Moğollar, Çin'in dışına çıkardılar (1368). Kubilay Hanlığı'nda diğer Moğol Devleti parçalarının aksine İslamiyet yerine Budizm ve Hristiyanlığın Katolik mezhebi yayılmış, Kubilay Hanlığı Çinlileşmiştir.
Timurlular (1370 - 1507)
Timur, Çağatay Devleti'nin topraklarında bir devlet kurdu. XIV. yüzyılın ikinci yarısına kurulan bu devlet, Hindistan'dan Anadolu'ya, Basra Körfezi'nden Aral gölüne ve Ukrayna'ya kadar ulaşmıştır. Timur, Kaşgar Hanlığı'nı kendine bağladı, Horasan ve Azerbaycan'ı ele geçirdi. Güney Rusya'ya iki sefer yaparak Altın Orda Devleti'ni yıktı. Bu durum Rusların güçlenmesine yol açtığından Türk dünyası için zararlı olmuştur. Timur Bağdat, Musul ve Güneydoğu Anadolu'ya aldıktan sonra Osmanlıları kendisine rakip olarak gördü. Ankara Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ni büyük bir mağlubiyete uğrattı (1402). Yıldırım Bayezid, Timur'a esir düştü. Timur daha sonra Çin seferine çıktıysa da yolda öldü (1405). Timur'dan sonra çocukları bir süre devleti yaşatmayı başardılar. Nihayet 1507'de Özbekler devletin siyasi varlığına son verdi. Timur hanedanından Babür, Özbeklerle mücadele ettiyse de Hindistan'a çekilmek zorunda kaldı. Hindistan'da yüzlerce yıl sürecek olan Babür Devleti'ni kurmuştur.
Harzemşahlar (1097 - 1231)
Kutbettin Muhammed (1097 - 1128) Selçıklu genel valisi olarak Harzem bölgesini yönetti. Atsız'ın oğlu İl-Arslan bağımsızlığını ilan etti ve Harzemşahlar ülkesini devlet haline getirdi. Sultan Alaeddin Muhammed zamanında en geniş sınırlara ulaştılar. Fakat Alaeddin Muhammed'in Cengiz İmparatorluğu ile çatışması, Harzemşahların sonunu getirdi (1220). Harzemşahlar Moğolların karşısında tutunamadılar. Muhammed'in oğlu Celaleddin Harzemşah (1220 -1231) Tebriz merkez olmak üzere devleti Azerbaycan'da yeniden kurdu. Fakat, Moğollarla yaptığı mücadelelerde başarılı olamadı. Daha sonra Doğu Anadolu'ya geldi. Celaleddin, Selçuklulara ait toprakları ele geçirmeye kalkınca Yassıçemen Savaşı yapıldı (1230). Alaeddin Keykubad'a yenilen Celaleddin'in ölümüyle Harzemşahlar Devleti sona erdi (1231).
Eyyubiler (1174 - 1250)
Mısır'daki Fatımi Devleti'nin Haçlı Seferleri karşısında zayıflamasıyla Mısır'da iç karışıklıklar artmıştı. Bu durum karşısında Mısır ileri gelenleri Musul Atabeyi Nureddin Mahmut Zengi'den yardım istediler. Mahmut Zengi değerli komutanlarından Selehaddin Eyyubi'yi Mısır'a gönderdi. Selehaddin Eyyubi, emrindeki Türk ordusu ile Fatımi Devleti'ne son vererek Eyyubi Devleti'ni kurdu. Selehaddin Eyyubi kısa sürede Suriye, Lübnan ve Hicaz'ı da kontrolüne aldı. Haçlılarla girdiği mücadele sonucunda Kudüste'ki Latin Krallığı'na son vererek kutsal şehri kurtardı. Kudüs'ü geri almak için yapılan III. Haçlı Seferi'nde Haçlılara karşı Selehaddin Eyyubi İslam dünyasını başarıyla savunmuştur.
Selehaddin Eyyubi'nin ölümünden sonra Eyyubi Devleti eski gücünü yitirdi. Hanedan üyeleri arasındaki çekişmeden dolayı Kölemenlerin yönetimdeki etkisi arttı. Kölemenlerin komutanı Aybey Eyyubi Devleti'ni yıktı (1250).
Memlükler (1250 - 1517)
Eyyubilerde ordu tamamen kölemenlerden oluşuyordu. Bu durum devlet yönetiminde Eyyubi hükümdarlarının etkisinin azalmasına neden oldu. Aybey, Eyyubi Devleti'ne son vererek Memlük Devleti'ni kurdu.
Mısır'da Memlük Devleti'nin kurulduğu sırada Moğol istilası bütün şiddeti ile devam ediyordu. Yeni kurulan Memlük Devleti'nin ordusu Moğolları durdurmak amacıyla yaptığı Ayn Calut Savaşı'nı kazanarak Moğolları ilk kez yenilgiye uğrattı (1260). Bu yenilgi ile Moğolların ilerleyişi durdu. Böylece Memlükler Moğol ilerleyişini durdurarak önemli bir başarı elde ettiler. Baybars Haçlılarla da mücadele etti. Baybars'tan sonraki sultanlar da Suriye sahillerindeki Haçlı kalıntılarıyla mücadele ederek başarılı oldular.
Abbasi İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra 1258'den 1517 yılına kadar halifelik Memlük Devleti'nin himayesinde kalmıştır. Memlüklerin siyasi varlığına 1517 yılında Yavuz Sultan Selim son vermiştir.
Memlüklerde hükümdarlık babadan oğula geçmiyordu. Memlük ordusunda başarılı olan komutanlar hükümdarlığa kadar yükselebiliyordu. Bütün emirlere hükümdar olma hakkının tanınması sık sık hükümdar değişikliğine ve istikrarın bozulmasına neden olmuştur.
Diğer Siyasi Gelişmeler
1. Karadeniz'in Kuzeyindeki Gelişmeler
Timur'un akınları sonucunda Altın Orta Devleti'nin parçalanmasıyla bu bölgede Kırım, Ejderhan, Kazan, Kasım, Küçüm ve Nogay Hanlıkları ortaya çıkmıştır. Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan bu hanlıkların tamamı zamanla zayıflatarak Rus egemenliğine girmiştir.
2. Türkistan, Hindistan ve İran'daki Gelişmeler
a. Şeybaniler (1428 - 1598)
Batı Türkistan'da hakimiyet kurmuş bir Türk hanedanıdır. Timur İmparatorluğu'nu yıktılar. Safevilerle uzun yıllar savaşan Şeybaniler yenilerek parçalandılar. Burada Hive, Buhara, ve Hokand Hanlıkları kuruldu. Bu hanlıklar daha sonra Rusya tarafından yıkıldılar.
b. Safeviler (1502 - 1736)
Şah İsmail tarafından İran topraklarında kurulmuştur. Devletin oluşumunda başta Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmenleri olmak üzere Anadolu'dan İran'a göçen Türkmenlerin büyük rolü vardır. İran, Horasan, Irak, Gürcistan, Azerbaycan, Dağıstan, Türkmenistan, Doğu Arabistan kıyılarına ve Doğu Anadolu'nun bir kısmına sahip olarak Osmanlılardan sonra en kuvvetli devlet olmuşlardır. Osmanlılar ile uzun süre mücadele eden Safevilere Avşarlar (1736 - 1750) son verdiler. Bir Türk hanedanı olan Avşarlar, Babürleri yenerek zayıflatmışlar ve Hindistan'da İngiliz hakimiyetine zemin hazırlanmıştır. İran'ı son olarak idare eden Türk hanedanı Kaçarlar olmuştur (1779 - 1925).
c. Hindistan Türk Sultanlıkları ve Babürler
Gaznelier ve Gurlulardan sonra Hindistan'da 1206 - 1413 yılları arasında Delhi Türk Sultanlığı egemen olmuştur. Devlet, Hindistan'da Türk kültür hayatının devamını sağlamıştır.
Babür Devleti
Özbeklerin Timurluları yıkması üzerine Hindistan'a çekilerek burayı fetheden Babürşah tarafından kurulmuştur (1526). Babür Devleti İngiliz sömürgeciliğinin hedefi haline gelmiş ve İngiliz saldırıları sonucunda yıkılmıştır (1858). Dünyanın en güzel mimari eserlerinden olan Tac Mahal Türbesi Babürlere aittir.
d. Kazak Hanlığı
Kazak Türkleri tarafından bugünkü Kazakistan'da kurulmuştur. 1848 yılında tamamen Rus egemenliğine girmiştir.
e. Yaka Türkmenleri
Türkmenistan Türkleri, Hazar Denizi'nin doğusunda Harezm, bugünkü Türkmenistan ve Horasan'da kalan Türkmenlerdir. Türkmenistan'ın tamamı 1890'da Rus istilasına uğradı. 1991'de bağımsızlıklarını ilan ettiler.
f. Doğu Türkistan
XV. yüzyıl başlarında Uygur ülkesinin önemli bir bölümünü içine alan bir hanlık olarak kuruldu. 1877'de Çin işgaline uğradı.
g. Azerbaycan Hanlıkları
Azerbaycan Atabeyliği'nin yıkılmasından sonra burası Moğol istilasına uğradı. Daha sonra İlhanlılar, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevilerin hakimetine girdi. Bir süre Osmanlı egenliğine kaldı. İran egemenliğinden sonra Gence, Karabağ ve Kaçar Hanlıkları kuruldu.
XIX. yüzyılında Rusya ile İran arasında paylaşıldı. I. Dünya Savaşı'nın sonunda Azerbaycan Cumhuriyeti kurulduysa da 1920'de Sovyetlerin işgaline uğradı. 1991 yılında yeniden bağımsızlığını ilan etmiştir.
- Tarih Bilimine Giriş
- Eskicağ Medeniyetleri
- İslamiyet'ten Önceki Türk Tarihi
- İslam Tarihi
- Türk Dünyası
- Ortaçağ'da Avrupa
- Türkiye Tarihi
- Osmanlı Kuruluş Devri
- Osmanlı Yükselme Devri
- Yeniçağ'da Avrupa
- XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu
- XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu
- Yakıncağ'da Avrupa
- XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu
- Osmanlı Kültür ve Uygarlığı
- XX. Yüzyılda Osmanlı Devleti
- 1. Dünya Savaşı ve Sonuçları
- Mondros Ateşkesi ve Cemiyetler
- 1.TBMM Devri
- Kurtuluş Savaşı
- Cumhuriyet Dönemi İç Olayları
- İnkılaplar
- Dış Politika
- Atatürk İlkeleri