Fecr-i Ati Edebiyatı - Konu detayı - Webders.net
Edebiyat

Fecr-i Ati Edebiyatı (1909 - 1912)

1901'de Servet-i Fünun dergisi kapatıldı. Bu dergi etrafında bir araya gelen Servet-i Fünun topluluÄŸu dağıldı ve bir daha toplanamadı. Edebiyat alanındaki bu boÅŸluÄŸu doldurmak amacıyla 1909 yılında bazı genç sanatçılar bir araya gelerek Fecr-i Âti toplu­luÄŸunu oluÅŸturdular. Yayımladıkları bir bildiri ile sanat anlayışlarını ortaya koydular.

Dönemin Özellikleri

  • “Sanat, ÅŸahsi ve muhteremdir (saygıdeÄŸerdir).” diyerek gayelerinin sanata ve edebiyata hizmet et­mek olduÄŸu”nu açıkladılar, Servet-i Fünuncuları yeteri kadar Batı edebiyatı yanlısı olmamakla suçladılar. Batı’daki edebiyat topluluklarından fay­dalanmak, en büyük gayeleri arasındadır.
  • Kendilerine özellikle Fransız edebiyatını örnek al­dılar. Yurdun sanata ve bilime ihtiyacı olduÄŸunu düÅŸünerek, edebiyatın önemini ve ciddiyetini hal­ka anlatmak gerektiÄŸi fikrini savundular.
  • Yapıtlarında aÅŸk ve tabiat konusunu iÅŸlediler.
  • Duygulu ve romantik bir aÅŸkı dile getirdiler.
  • Gerçekten uzak tabiat betimlemeleri yaptılar.
  • Fransız sembolistlerinden etkilendiler.
  • Dil ve üslup yönünden Servet-i Fünuncularla aynı doÄŸrultudadırlar. Dilleri ağır, sanatlı ve süslüdür. Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla doludur.

Sonuç olarak, Fecr-i Âti topluluÄŸu Servet-i Fünun topluluÄŸunun devamı olmuÅŸtur. Köklü bir yenilik, ori­jinallik saÄŸlayamadıkları için ve sanat anlayışlarında birlik ve bütünlük olmadığından 1912'de dağılmış­lardır. Dağılan sanatçıların bir kısmı Milli Edebiyat akımına dahil olurken bir kısmı da bağımsız olarak sanat yaÅŸamına devam etmiÅŸtir.

Dönemin BaÅŸlıca Sanatçıları:

  • Ahmet HaÅŸim
  • Refik Halit Karay
  • Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu
  • Fuat Köprülü
  • Ali Canip Yöntem

Ahmet HaÅŸim (1883 - 1933)

Fecr-i Âti topluluÄŸunun ve edebiyatımızın en önemli ÅŸairlerindendir. TopluluÄŸun dağılmasından sonra sanat yaÅŸamını bağımsız olarak sürdürdü. “Piyale” adlı ÅŸiir kitabının önsözünde, ÅŸiir hakkındaki düÅŸüncelerini, “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” baÅŸlığı altında yayımladı.

Sanatçıya göre ÅŸiir; duyulmak, hissedilmek için yazıl­malıdır. Bu, ÅŸiirin asıl özelliÄŸidir. Şiirde musiki, an­lamdan önce gelir, ÅŸiirde anlam aranmaz. Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Şiirde dil, bir açıklama aracı deÄŸildir; telkin görevi görür.

Şiirlerinde dış dünyayı, kendi iç dünyasıyla birleÅŸtirir ve iç dünyasında, ruhundan aldığı ÅŸekillerle yansıtır. Ona göre ÅŸiirin kaynağı “ÅŸuuraltıdır”.

YaÅŸadığı âlemde mutlu deÄŸildir. Onda iç dünyaya çekiliÅŸ, gerçeklerden kaçış hâkimdir, içinde bulun­duÄŸu hayattan uzaklaşıp hayali bir âleme sığınma arzusu vardır. “O Belde” adlı ÅŸiiri bu arzunun güzel bir örneÄŸidir.

Edebiyatımızda sembolizmin en önemli temsilcisi durumunda olan sanatçı, sanat için sanat görüÅŸüne baÄŸlı kalmıştır. Şiirlerindeki tabiatla ilgili kavramlar; akÅŸam, gurub (güneÅŸin batışı), ÅŸafak, mehtap, gece, göller, ormanlar, yıldızlar olarak karşımıza çıkar. Hece ölçüsünü köylü ölçüsü olarak nitelendiren sanatçı, bütün ÅŸiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır. Hece ölçüsünü musiki bakımından yetersiz bulur.

Dili süslü ve sanatlıdır. Son dönemlerindeki ÅŸiir­lerinde sadeleÅŸme görülür. Nazım ÅŸekillerinden en çok serbest müstezadı kullanmıştır. Şiirleri “Piyale” ve “Göl Saatleri” adlı yapıtlarında toplanmıştır. Sanatçı, edebiyatımızda düzyazılarıyla da tanınır. Bu yazılarında dili, ÅŸiirlerine göre sade bir biçimde kul­lanmıştır, nesirlerinde ÅŸiirsel bir hava hâkimdir.

Yapıtları:

Piyale, Göl Saatleri: Şiir
Gurebahane-i Laklakan, Bize Göre: Deneme, fıkra, sohbet, makale türündeki yazılarını içerir.
Frankfurt Seyahatnamesi: Gezi yazısı
Yorumlar
Sen de Yaz