Yunan Edebiyatı
Homeros (M.Ö. 7. yy)
Yunan duygu ve düÅŸüncesinin ilk ürünleri olan ilyada ve Odysseia adlı destanların derleyicisidir. Ä°lyada destanında, Yunanlıların Truvalılarla 10 yıl savaşıp, sonunda onları yenmeleri anlatılır. Ayrıca bu destanda eski Yunanlıların gelenek ve görenekleri, dini ve felsefi inançları ve Çanakkale yöresinin tarihi coÄŸrafyası hakkında önemli bilgiler vardır. Konusu, kuruluÅŸu ve anlatım yöntemleri bakımından Ä°lyada'dan farklı olan Odysseia'da ise Truva'nın yıkılışından sonra, yurdu Ä°thake'ye dönmek üzere yola çıkan Akha önderlerinden Odysseus'un on yıl süren yolculuÄŸu sırasında başından geçen olaylar anlatılır. Yapıtları ilk edebiyat ürünleri olmasına raÄŸmen saÄŸlam yapısı ve epik anlatımıyla dünya edebiyatının önemli yapıtlarından sayılır.
Yapıtları
Ä°lyada, Odysseia: Destan
Aisopos (M.Ö. 7. yy)
Fabl (kahramanları hayvan olan masal) ustası olarak tanınmış, fabllarında ibret dersi vermeye çalışmıştır. Daha çok Ezop diye bilinir.
AtinalIların "Aisopos masalı" diyerek söyleyegeldik- leri, milattan önceye ait masallar bu yazara dayandırılır. Hayvan masalları olan bu fabllarla ibret ve ahlak dersi verilir. Önceleri bir edebi tür sayılmayan bu fabllar, sonraki dönem ÅŸair ve yazarlarını, özellikle Fransız sanatçısı La Fontaine'i etkilemiÅŸtir.
Yapıtları
Aiskhylos (M.Ö. 5. yy)
Eski Yunan’da en büyük tragedya yazarıdır. Ä°lk defa, tragedyanın aktör sayısını ikiye çıkararak, koro yerine diyalogu ön plana çıkarmıştır. Tragedyalarında, tanrıların belirleyici gücüne önem vermiÅŸ; dünyayı ve insanları tanrıların, olması gerektiÄŸi gibi, iyi bir ÅŸekilde yönettiÄŸi, tanrılara isyan edenlerin cezalandırılması gerektiÄŸi tezini savunarak, yerleÅŸik düzeni, gelenekleri ve toplum ahlâkını benimsemiÅŸtir.
Yapıtları
Sophokles (M.Ö. 5. yy)
Eski Yunan edebiyatının üç büyük tragedya yazarın- 1 dan biridir. Tragedyalarında gerçeÄŸi deÄŸil, ideali, yani olanı deÄŸil, olması gerekeni göstermiÅŸtir. Tragedyalarında insanlar alınyazıları ve tanrılarla mücadele ederler. Ancak sonunda yenilen insanlar olur. Koronun önemini azaltmış, onu, eylemin dramatik etkisini yoÄŸunlaÅŸtıracak ÅŸekilde kullanmıştır.
Yapıtları
Aias, Antigone, Kral Oidipus, Elektra, Trakhis Kadınları, Oidipus Kolonos’ta: Tragedya
Euripides (M.Ö. 4. yy)
Eski Yunan edebiyatı tragedya yazarıdır. Edebiyatın yanı sıra, felsefeyle de ilgilenmiÅŸ, tiyatroya konu, dekor ve sahne düzeni bakımından yenilikler getirmiÅŸtir. Tragedyalarında, kadın rollerine önem vermiÅŸ; aÅŸk ve insan-tanrı mücadelesi yerine insanın kendi kendisiyle olan mücadelesini iÅŸlemiÅŸtir.
Yapıtları
Ä°phigenia, Helene, Medeia, Alkestis, Elektra, Herakles: Tragedya
Aristophanes (M.Ö. 4. yy)
Gelenekçi bir anlayışa sahip olup sanat, siyaset ve felsefe alanlarında yapılan yenilikleri ve yenilikçileri eleÅŸtirmiÅŸtir. Halk tabakaları arasındaki çatışmaları konu edinen ince yergili komedyalar yazmıştır. Yapıtlarında, dilinin zenginliÄŸinin yanında keskin alaycılığı göze çarpar.
Yapıtları
Platon (Eflatun)(M.Ö. 4. yy)
Ahlak ve erdem üzerine geliÅŸtirdiÄŸi düÅŸüncelerini, devlet-toplum-birey iliÅŸkisi içinde açıklayan bir düÅŸünürdür. Hocası Sokrates gibi, sokaklarda ve pazaryerlerinde öÄŸretim yapmak istememiÅŸ; tam tersine, ne yaptığını bilmeyen kuru kalabalıktan uzak bir yerde bir okul kurarak, seçkin öÄŸrenciler yetiÅŸtirmeyi düÅŸünmüÅŸtür. Bunun için meÅŸhur okulu Akademi'yi kurmuÅŸtur. Amacı, öÄŸrencilerine bilgi aÅŸkını aşılayarak, onları filozof bir yönetici olarak yetiÅŸtirmektir; bu yüzden ahlak ve siyasete ağırlık vermiÅŸ, ancak bunları mantık ve matematikle temellendirmeyi ihmal etmemiÅŸtir.
Yapıtları
Devlet, Diyaloglar: DüÅŸünce
Aristotales (M.Ö. 4. yy)
Mantığı, metafiziÄŸi, fiziÄŸi ve biyolojisiyle,' modern çaÄŸa kadar otorite olmuÅŸ Yunanlı bilim adamı ve düÅŸünürdür. Varlığın ne olduÄŸunu araÅŸtırmış, yapıtlarında bu doÄŸrultudaki düÅŸüncelerini dile getirmiÅŸtir. Hem Platon'un idealarına hem de Demokritos'un maddi atom görüÅŸüne karşı çıkmıştır. Ahlaki deÄŸerleri teminat altına alacak bir teori ve bilimsel doÄŸruları ortaya koyacak bir kuram, bilime ve ahlaka hakkını verebilmek için, atomlar veya idealar benzeri gözle görülemez varlıkların var oluÅŸunu öne sürmeyecek bir teori arayışı içinde olmuÅŸtur.
Yapıtları
Latin Edebiyatı
Latin edebiyatında aÅŸağıdaki sanatçılar karşısında verilen alanlarda tanınmıştır.
İtalyan Edebiyatı
Dante (1265 - 1321)
Rönesans’ı hazırlayan sanatçıların başında gelir. Ä°talya’nın önde gelen aÅŸk ÅŸairlerinden biri olarak üne kavuÅŸan sanatçı, ilk olarak “Yeni Hayat” adlı yapıtını yazar. Yapıt, sanatçının ÅŸiirlerini ve bu ÅŸiirlerin hangi sebeplerle yazıldığına dair açıklamalarını ve ÅŸiirlerin yapısal çözümlemelerini içeren bir düzyazı-ÅŸiir çalışmasıdır. Sonraları yoÄŸun felsefe çalışmalarına baÅŸlar; felsefi konularda ÅŸiirler yazmayı sürdürür. Bir ara bütün Ä°talya’yı kapsayan gezilere çıkar. “Belagat” ve “Şölen” adlı yapıtlarını kaleme alır. Bu yapıtlardan ilki, dil ve ÅŸiir üzerine görüÅŸlerini; Ä°kincisi ise felsefe üzerine düÅŸüncelerini ve felsefi bir bakış açısıyla ÅŸiirlerine iliÅŸkin yorumlarını içerir.
Sanatçı otuz beÅŸ yaşına kadar, günah-sevap kaygısı taşımadan yaÅŸar. Otuz beÅŸ yaşındayken Papa, herkese “Kiliseye dön!” çaÄŸrısı yapar. Ünlü sanatçı bu davete uyar ve mistik bir yaÅŸama döner. Bundan sonra, sanatçıya asıl ününü kazandıran “Ä°lahi Komedya”yı yazar.
Edebiyatımızda “Otuz BeÅŸ YaÅŸ” ÅŸiiriyle ün kazanmış Cahit Sıtkı da yine bu ÅŸiirinde, otuz beÅŸ yaşına gelince, Dante’nin ömrü yetmiÅŸ yaÅŸ olarak kabul eden görüÅŸünden hareketle: “YaÅŸ otuz beÅŸ! Yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün” diyerek yaÅŸamla yüzleÅŸir, ölümü ve ahireti hatırlar.
Yapıtları
Petrarca (1304 - 1374)
Hümanist düÅŸünceleri, ürik ÅŸiirleri ve ÅŸarkılarıyla Avrupa’da yüzyıllar boyu edebiyat ve düÅŸünce çevresinde etkili olmuÅŸtur. Lirik ÅŸiirleri kendinden sonraki dönemleri büyük ölçüde etkilemiÅŸtir. Onun gerçekçi ve bir o kadar da içli ÅŸiirlerinin en önemli etkileri Fransız ÅŸairleri Ronsard ve Lamartine'de görülmektedir. Ä°leride Ronsard'da göreceÄŸimiz "sone" tarzı, Petrarca'nın Ä°talyan halk edebiyatı kaynaklarına inerek bulduÄŸu ve kullandığı bir tarzdır. Şiirlerini Dante'nin izinde giderek, Ä°talyanca yazmıştır.
Yapıtları
Boccacio (1313 - 1375)
Dünya edebiyatında ilk öykü sayılan “Decameron” ile Batı edebiyatını geniÅŸ ölçüde etkilemiÅŸtir. Yazı dili olarak Latincenin kullanıldığı on dördüncü yüzyıl Ä°talya'sında, baÅŸyapıtı "Decameron"u halk aÄŸzıyla -Ä°talyanca- yazmış, bu kitabında hem bir çağın günlük yaÅŸama biçiminden gerçekçi gözlemler aktarmış, hem de Ä°talyan dilinin daha sonraki geliÅŸme aÅŸamalarına kaynak oluÅŸturacak bir düzyazı düzeni kurmuÅŸtur.
Bir ara ÅŸiir yazmaya kalkışsa da Dante'nin ve Petrarca'nın ÅŸiiriyle yarış edemeyeceÄŸini anlayınca ÅŸiiri bırakır. “Decameron”un ardından sanatçı, yaÅŸamı olduÄŸu gibi kabullenen iç dünyasında kırgınlıkların, sıkıntıların ağır bastığı bir kötümserliÄŸe yönelir. YaklaÅŸan yaÅŸlılığın eÅŸiÄŸinde kendini Latin klasiklerini incelemeye, filoloji çalışmalarına verir.
Yapıtları
Fransız Edebiyatı
Montaigne (1533 - 1592)
Dünya edebiyatında deneme türünün ilk örneklerini vermiÅŸ ve bu türün kurucusu kabul edilmiÅŸtir. Almanya ve Ä°talya'yı gezdikten sonra ÅŸatosuna çekilerek kendini bütünüyle felsefe ve edebiyata vermiÅŸtir. Felsefede akıl ilkelerine dayalı kuÅŸkucu bir yöntemi benimsemiÅŸtir. Ä°nsanı, özellikle de kendini büyük bir açık sözlülükle anlattığı, dünya edebiyatının baÅŸyapıtlarından olan “Denemeler” adlı yapıtı için: "Ben kitabımı yaptığım kadar, kitabım da beni yaptı." demiÅŸtir.
Denemeler'ini yazdığı yirmi yıl içinde (1572-1591) kendini kitabına, kitabını kendine göre ayarlamakla uÄŸraÅŸmıştır. Şatosunun kulesine öyle kapanmıştır ki ülkesini kasıp kavuran en kanlı kavgalar, evine kadar sokulan eli bıçaklı insanlar bile onu telaÅŸa düÅŸürmemiÅŸ, kitabını yazmaktan alıkoymamıştır.
Yapıtları
La Fontaine (1621 - 1695)
Fabl türündeki masallarıyla ünlü Fransız yazarı. Masallarında, hayvanlara ahlaki karakterler vererek onların ÅŸahıslarında bazı insan karakterlerini eleÅŸtirmiÅŸ bir ahlak dersi vermiÅŸtir. KonuÅŸma ÅŸeklinde akıcı ÅŸiirleri, fabllarındaki eleÅŸtirileri, incitmeden iÄŸneleme usulleri ile dünya edebiyatına büyük yapıtlar kazandırmıştır.
Masallarındaki konular, doÄŸu klasiklerinden alınmadır. La Fontaine'den çok önceleri yazılmış Beydeba'nın “Kelile ve Dimne” adlı yapıtındaki hikâyelerin pek çoÄŸu, sanatçı tarafından ÅŸiir ÅŸeklinde tekrarlanmıştır. Masalları çoÄŸunlukla herkesin anlayabileceÄŸi bir ÅŸekilde yazılmıştır. Canlı, hızlı, incelik ve nükte dolu bir anlatımı vardır. KiÅŸilerini hemen daima hayvanlar arasından seçerse de bazen insanları, bilhassa köylüleri de olaylara karıştırır. Masallarında karakter olarak daha çok; aslan, kurt, tilki, eÅŸek ve horozu kullanmış, kötüyü göstererek iyinin ne olduÄŸunu anlatmaya çalışmıştır.
Yapıtları
Fabllar: Fabl
Corneille (1606 - 1684)
Trajedinin ustası olarak kabul edilir. Klasik trajedinin kurallarına -akla uygunluk ve yer, zaman, olay birliÄŸi hariç- uymaktan kaçınmıştır. “Le Cid” adlı tragedyası sert eleÅŸtirilerle karşılaÅŸmış, Cid Tartışması olarak anılan ünlü tartışmanın çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bir süre sonra oyunlarının baÅŸarısızlığa uÄŸraması yüzünden, oyun yazmayı bırakarak ÅŸiire, oyunlarının yorumlu toplu basımlarının hazırlanmasına ve kuramsal yazıya yönelmiÅŸtir. Oyunları saray tiyatrosunda sergilense de Racine’in baÅŸarısı karşısında adı gölgelenmiÅŸtir.
Racine (1639 - 1699)
Ä°lk oyunlarını, Corneille’nin etkisinde yazmıştır; ancak Corneille'nin tersine o, klasik kurallara sıkı sıkıya baÄŸlı kalmıştır. Tragedya türünde oyunlar yazmış, oyunlarını, tragedya kurallarını aÅŸmadan döneme uydurmuÅŸtur. Corneille, tragedyalarında, erkek karakterleri daha baskın gösterirken; o, kadın ruhunun karmaşıklığını kullanarak kadın karakterleri daha baskın duruma getirmiÅŸtir. Oyun yazarlığında iyi bir dönemdeyken, XIV. Louis’in kendisine tarihçi olma teklifi yapmasıyla yazarlığı bırakmıştır.
Yapıtları
Moliere (1622 - 1673)
Yapıtlarında toplum yaÅŸamını yergici bir dille ele almıştır. Toplumundaki tipleri, töreleri ve kurumlan doÄŸal bir biçimde iÅŸlemiÅŸtir. Eski Yunan dönemi yapıtlarından da yararlanarak yeni bir komedi türü geliÅŸtirmiÅŸtir. Yapıtlarını “Komedyanın görevi, insana kusurlarını göstermektir.” ilkesiyle, yalın bir dille yazmıştır.
Yapıtları
Tartuffe, Cimri, Kibarlık Budalası, Hastalık Hastası, Zoraki Tabip, Gülünç Kibarlar: Komedi
J. J. Rousseau (1712 - 1778)
Yapıtlarında fazileti, hürriyeti ve eÅŸitliÄŸi savunmuÅŸtur. Fransız Ä°htilali’nin fikri hazırlayıcılarından biridir, insan doÄŸasına iliÅŸkin çözümlemeleriyle, insanın uygarlık tarafından deÄŸiÅŸtirilmemiÅŸ doÄŸal halinin birçok açıdan daha üstün olduÄŸu fikri ve modern demokrasi anlayışına temel oluÅŸturan toplumsal sözleÅŸme öÄŸretisiyle tanınmıştır.
Yapıtları
Chateaubriand (1768 - 1848)
Romantizm akımının öncülerinden sayılır. Fransız Ä°htilali’ne karşı “gerici” fikirlerin adeta bir temsilcisi gibi tanınmış, Fransız edebiyatının en yüksek seviyesine çıkmıştır. Ä°lk zamanlarında Rousseau’nun düÅŸüncelerine eÄŸilimli, din konusunda tamamen kayıtsız ve serbest düÅŸünceli olan sanatçı, 1798’de annesinin acıklı.ölümü üzerine dine yönelmiÅŸtir. Victor Hugo, Lamartine, Vigny gibi yazarlar ondan önemli ölçüde etkilenmiÅŸtir.
“Atala ve Rene” adlı romanında, romantik; romantik olduÄŸu kadar ilkel bir sevda masalını dile getirmiÅŸtir.
Yapıtları
Lamartine (1790 - 1869)
Klasik dönemden romantik döneme geçiÅŸin ilk ÅŸairlerindendir. Fransız ÅŸiirine yeni ve canlı bir yapı kazandırmıştır. Ä°lk ÅŸiiriyle ün kazanmasına ve genç romantik kuÅŸak tarafından üstat ilan edilmesine raÄŸmen, tercihini baÅŸka bir alanda kullanmış, diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atılmıştır. Geçimini büyük ölçüde kaleme aldığı yapıtlarıyla saÄŸlamaya çalışmıştır. Özellikle seri bir ÅŸekilde ÅŸiir yazmasıyla tanınmıştır.
Yapıtları
Victor Hugo (1802 - 1885)
Paris Hukuk Fakültesi’nde baÅŸladığı yüksek öÄŸreniminden maddi sıkıntılar yüzünden ayrılmış ve kendini kitaplara vermiÅŸtir, ilk ÅŸiirlerini de bu yıllarda yazmıştır. Annesinin ölümüyle sefaletin eÅŸiÄŸine gelen genç yazarı bu güç durumdan kurtaran yirmili yaÅŸlarda yayımlanan -kraliyet yanlısı- ÅŸiirleri olmuÅŸtur. Bu yaÅŸlarda, Chateaubriand’ın ilgisini çekmiÅŸ ve romantik akımı benimsemesinden sonra parlak bir geleceÄŸin kapısını aralamıştır. Fransa’da romantizmin sözcüsü sayılmış, yapıtlarında yurt ve insan sevgisi temalarını iÅŸlemiÅŸtir. Çok güçlü bir tekniÄŸe ve dile sahiptir.
“Cromwell” adlı oyunun önsözünde yaptığı açıklamalarla büyük ilgi toplamış, romantizmin önde gelen ismi olarak anılmıştır. Romantik dramın kurucusudur. “Gromwell” ve “Hernani” adlı oyunları, Paris’te, tıpkı Namık Kemal'in “Vatan Yahut Silistre”sinin OsmanlIda meydana getirdiÄŸi dalgalanmaya benzer bir heyecan uyandırmıştır. “Hernani” adlı piyesin oynanmasından sonra romantiklerle klasik edebiyat taraftarları arasında "Hernani Savaşı" denilen tartışma baÅŸlamış ve bu tartışma romantiklerin “klasisizm” karşısında kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Ä°lk romanı “Notre Dame’ın Kamburu”ndan sonra, çok sayıda ÅŸiir, piyes ve roman yazan sanatçı, 1851'de Fransa topraklarını terk ederek Channel Adaları’na yerleÅŸti. Burada yazdığı “Sefiller", onun en çok tanınan ve sevilen yapıtı olmuÅŸtur.
Yapıtları
Alexandre Duman Pere (1802 - 1870)
Fransız edebiyatının romantik yazarlarındandır. Bütün hayatı boyunca çoÄŸu roman, inceleme, dram olan çok sayıda yapıta imza atmıştır. Her zaman cumhuriyeti savunmuÅŸ, ancak 1851'deki darbeden sonra geçici bir süre ülke dışına çıkmak zorunda kalmıştır. Önce en yakın ülke Ä°talya'ya sonra sırayla Ä°sviçre, Ä°spanya, Belçika, Hollanda, Almanya, Ä°ngiltere ve Rusya’ya gitmiÅŸtir.
Edebiyat alanında önce oyunlar yazarak ünlenmiÅŸ; fakat kalıcılığını tarihsel macera romanlarıyla saÄŸlamıştır.
Yapıtları
Balzac (1799 - 1850)
Fransa’da romantizmin hâkim olduÄŸu bir dönemde realizmin öncülüÄŸünü yapmıştır. Yapıtlarında, yaÅŸadığı dönemin siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunlarının birey üzerindeki etkilerini, insanların yükselme tutkusu, para kazanma hırsı gibi konulan iÅŸlemiÅŸtir. Kahramanları bir romandan çıkıp diÄŸerine katılır. Ancak onun amacı, konusal bütünlük arz eden bir nehir romana ulaÅŸmak deÄŸil, parçalanmış hayatlardan yola çıkarak toplumsal yapıyı gözler önüne sermektir.
1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm -örf ve âdet incelemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici incelemeler- altında toplamaya karar vermiÅŸtir. Daha sonra bütün yapıtlarını “Ä°nsanlık Komedyası” adı altında toplamıştır. Romanlarında, Fransız toplumundaki karakterlerin hemen hepsini canlandırmıştır. Toplumun bu olaÄŸanüstü tasvirini gerçekleÅŸtirmek için, bir romandan ötekine geçen iki bine yakın karakter çizmiÅŸtir. OlaÄŸanüstü bir gözlem yeteneÄŸi ve güçlü bir hafızası olan sanatçı, kendisini baÅŸkalarının yerine koyup onların duygularını paylaÅŸmayı bilmiÅŸ, yapıtlarında nedenselliÄŸi ve arka plan ile karakterler arasındaki iliÅŸkiyi ustaca açıklamıştır.
Arkasında, 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde 135 yapıt bırakmıştır.
Yapıtları
Stendhal (1783 - 1842)
Romanlarında realizmin etkisiyle gerçekçi ruh tahlillerine yönelmiÅŸ, kendi yaÅŸamında olduÄŸu gibi hep toplumla zıtlaÅŸan kiÅŸileri iÅŸlemiÅŸtir. Romanlarında, gözlemlerini, psikolojik çözümlemelerini, sezgilerini, yalın üslubuyla birleÅŸtirmiÅŸtir. Roman anlayışını: “Roman, anayolda gezen bir aynadır. Bir an göklerin mavisini, bir an ayak altındaki çamurlu su birikintilerini yansıtır.” sözleriyle dile getirmiÅŸtir.
ÇaÄŸdaÅŸları tarafından önemi anlaşılamamış olsa da, psikolojiyi ön plana çıkaran romancılardan söz edildiÄŸinde akla ilk gelen adlardandır.
Yapıtları
Gustave Flaubert (1821 - 1880)
Fransız edebiyatının gerçekçi ilk romancısı sayılır. Paris’teki edebiyat çevrelerini ziyaret etmek dışında, hep yalnız yaÅŸamış ve sürekli edebiyatla ilgilenmiÅŸtir. Ä°lk romanı olan “Madam Bovary’’, 1857'de “Revue de Paris” dergisinde tefrika edildiÄŸinde devlet tarafından kamunun ahlak ve dini duygularına hakaret edildiÄŸi gerekçesiyle yasaklandıysa da dava beraatla sonuçlanmış, sanatçı ülke çapında ünlenmiÅŸtir. Sanatçı, bu romanda, romantik yapıtların etkisinde kalan ve bu yapıtlarda anlatılanları ciddiye alan bir kadının felakete nasıl sürüklendiÄŸini göstermeyi amaçlamıştır. Sanatçının bütün romana yayılan eleÅŸtirisi, en çok, Emma’nın -Madam Bovary romanının kadın kahramanı- okuduÄŸu romantik yapıtlara ve dolayısıyla romantizmedir.
Yapıtları
Emile Zola (1840 - 1902)
Natüralizmin kurucusu ve en önemli temsilcisidir. “Rugen Macquart’lar” adlı roman dizisiyle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Fransa toplumunun derinlemesine bir çözümlemesine giriÅŸmiÅŸtir. Toplam 21 kitaptan oluÅŸan “Rugen Macquart’lar”, onun en tanınmış romanları “Nana”, "Germinal” ve “Meyhane”yi de kapsar. Bu çalışmasıyla, Fransa’da natüralizm akımının da öncüsü olmuÅŸtur. Natüralizmi, gerçekçiliÄŸin sıradanlaÅŸtığı ve etkisini yitirdiÄŸi bir dönemde, kendi yöntemleriyle diÄŸerleri arasındaki ayrımı belirtmek için kullanmıştır.
Sanatçının edebiyat dışındaki ÅŸöhreti, “Dreyfus Davasında gösterdiÄŸi aydın tavrından kaynaklanmıştır. 1897’de Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden Yüzbaşı Dreyfus’u, hükümetin bütün baskılarına raÄŸmen savunmuÅŸ ve Fransa devlet baÅŸkanına hitaben yazdığı “Ä°tham Ediyorum” adlı makalesini yayımlamıştır.
Yapıtları
Alphonse Daudet (1840 - 1897)
Edebiyata ÅŸiirle baÅŸlamış, ardından öykü ve romana geçmiÅŸtir. Güçlü gözlemlerle, ÅŸiirsel bir anlatımla ve natüralist anlayışla yapıtlar ortaya koymuÅŸtur. Yapıtlarında betimleyici bir anlatıma önem vermiÅŸ, iyimser ve canlı bir dil kullanmıştır. Sanatçı, “DeÄŸirmenimden Mektuplar" adlı yapıtıyla tanınmıştır. Gerçek bir “kitap" dostu olan sanatçı, kitapların yararları konusunda da çeÅŸitli görüÅŸlerini kaleme almıştır. “Roman, hiçbir zaman tarihi olmayacak kiÅŸilerin tarihidir.” sözüyle roman anlayışını ortaya koymuÅŸtur.
Yapıtları
Goncourt KardeÅŸler (Edmond (1822 - 1896), Jules (1830 - 1870))
Gerçekçi anlayışla yapıtlar ortaya koymuÅŸlardır. Konularını 18. yy Fransız tarihinden alan romanlar yazmışlardır. Bir hizmetçi kızın yaÅŸamını konu alan “Germinie Lacarteux” adlı yapıtları, ilk natüralist romandır. “Roman anlatılmış ve tabiattan çıkartılmış belgelerle vücuda getirilmelidir. Tarihçiler, geçmiÅŸin hikâyecileri, romancılar da ÅŸimdinin hikâyecileridir.” sözüyle roman anlayışlarını ortaya koymuÅŸlardır.
Yapıtları
Guy De Maupasssant (1850 - 1893)
Klasik -olay öyküsü- öykücülüÄŸün kurucusudur. Natüralizmden etkilenmiÅŸ, daha çok, öykü türünde baÅŸarılı yapıtlar ortaya koymuÅŸtur. Yapıtlarında biçem, gözlem, içerik ve derinlik büyük bir uyum ve doÄŸallıkla yer alır.
Yapıtları
Jules Verne (1828 - 1905)
Bilimkurgu romanları yazmış, romanları daha çok, çocuklar tarafından okunmuÅŸtur. “Balonla BeÅŸ Hafta” adlı romanı ile büyük ün kazanmıştır. Sanatçı, birçok icadı önceden tahmin ettiÄŸi için "bilim falcısı" lakabı ile anılmıştır. Denizaltı yolculuÄŸu, uzay yolculuÄŸu gibi kendi zamanında olmayan birçok olaya yapıtlarında yer vermiÅŸtir.
Yapıtları
Charles Baudelaire (1821 - 1867)
Sembolizmin en önemli temsilcisidir. Fransız ÅŸiirinin yenileÅŸmesinde önemli rol oynamıştır. “Kötülük Çiçekleri” adlı yapıtındaki altı ÅŸiir kamu ahlakına aykırı bulunduÄŸu için sanatçı hakkında dava açılmıştır. Edgar Allan Poe'yu keÅŸfettikten sonra, onun ÅŸiirlerini Fransızcaya çevirmeye baÅŸlamıştır. 1860’da yayımladığı “Yapay Cennetler” adlı yapıtında uçlarda gezinen bir kiÅŸilik sergilemiÅŸ, 1862’de “Paris Sıkıntısı” adıyla mensur ÅŸiirlerini yayımlamıştır.
Yapıtları
Paul Verlaine (1844 - 1896)
Ä°lk dönemlerinde romantizme tepki olarak baÅŸlayan ve biçimsel yetkinlik temelinde öznellikten uzak,, arı bir ÅŸiire yönelen parnasçı ÅŸiir akımından etkilendi. Parnasçı ÅŸiir öncüsü Gautier’in savunduÄŸu, “resmi ÅŸiire dökme” anlayışına uygun olarak, 18. yüzyıl ressamlarının yapıtlarını, ÅŸiirlerinde yansıtmaya çalıştı. Ancak daha sonraki yıllarda sembolist ÅŸiirler yazmıştır. Çünkü ona göre önemli olan; kesinlikten uzak, belirsiz ve kapalı, kolay yakalanamayan, esnek ve uçucu bir ÅŸiir dilinin oluÅŸturulmasıdır.
Yapıtları
Artur Rimbaud (1854 - 1891)
Geleneklere karşı çıkan bir ÅŸiir anlayışı vardır. Sembolist ÅŸiirler yazmıştır. Şiirlerinde sert bir dille III. Napoleon'a, burjuva sınıfına ve katolik kilisesine saldırılarda bulunan sanatçının tek amacı, Paris'e gidip oradaki sanat çevrelerinin içine girmek ve ÅŸiirlerini yayımlatmaktır. 1871'de bu amacı gerçekleÅŸmiÅŸ ve ÅŸiirlerine hayran kalan Verlaine, sanatçıyı Paris'e davet etmiÅŸtir. Bir süre Verlaine’Ie gezgin bir hayat yaÅŸamışlardır. Sanatçı, bu süre boyunca daha sonra “Tanrısal Esinler” kitabında yayımlanacak ÅŸiirlerini yazmıştır. “Cehennemde Bir Mevsim” adlı yapıtında, ömrü boyunca yaptığı taÅŸkınlıkları dile getirir.
Yapıtları
Cehennemde Bir Mevsim, Tanrısal Esinler: Şiir
Mallarme (1842 - 1898)
Romantizm ve parnasizmin etkilerinden kurtulduktan sonra sembolist ÅŸiirler yazmıştır. Modern Batı ÅŸiirinin kurucusu sayılır. Sembolizmin önde gelen temsilci lerindendir. Ölmeden önce, tüm eserlerini geride bırakacağını‘iddia ettiÄŸi Hirodias’ı yazmaya koyulmuÅŸ; ancak bitirememlÅŸ ve defterinin son sayfasına vasiyetini yazmıştır: “inanın, çok güzel olacaktı!”
Yapıtları
Hirodias, Tüm Şiirler: Şiir
Andre Gide (1869 - 1951)
Bazı yapıtlarında dünyadan sınırsız tat alma, bazılarında da dünya nimetlerinden el çekmeyi iÅŸlemiÅŸtir. Sonraları sosyal konulara ilgi duymuÅŸ, sömürgeciliÄŸi eleÅŸtirmiÅŸtir.
Yapıtları
Alain (1868 - 1951)
Ä°nsanlığın mutluluÄŸa eriÅŸmesi tek amacıdır. Denemelerinde basit konulardan hareket ederek derin düÅŸüncelere ulaÅŸmıştır. Estetik alanındaki yapıtları, dünya çapında tanınmasını saÄŸlamıştır.
Yapıtları
Edebiyat Üstüne, Mesut Olmak Sanatı: Deneme
İngiliz Edebiyatı
Shakespeare (1564 - 1616)
Sadece Ä°ngiliz edebiyatının deÄŸil, dünya edebiyatının en büyük oyun yazarlarından biri olarak deÄŸerlendirilen sanatçı, oluÅŸturduÄŸu karakterlerle insan doÄŸasının en deÄŸiÅŸmez özelliklerini benzersiz bir ÅŸiir diliyle yansıtması dolayısıyla, oyunları, yaÅŸadığı yüzyıldan bu yana her çaÄŸda ve her ülkede sıkça sahnelenmiÅŸtir. Ayrıca manzum hikâyeleri, soneleri ve romantik ÅŸiirleri de vardır.
Yapıtları
Bacon (1561 - 1626)
Felsefesinin merkezinde bilim vardır. Bilimin insanları aydınlatma ve geliÅŸtirme iÅŸlevini öne çıkarmıştır. Ona göre bilim, doÄŸanın özüne yönelmelidir. DoÄŸayı deneyle kavramaya çalışmıştır. Pragmatizm ile sonuçlanacak olan deney temeline dayanan Ä°ngiliz felsefesinin ilk tohumlarını atmıştır. Ona göre bilimin baÅŸlıca yöntemi tümevarım yöntemidir. Yapıtlarıyla bilimin ve felsefenin, geliÅŸimini göstermiÅŸ, doÄŸa ve akıl arasında bir baÄŸ kurulabileceÄŸi fikrini yerleÅŸtirmiÅŸtir.
Yapıtları
Denemeler: Deneme
Daniel Defoe (1660 - 1731)
Robinson Crusoe adlı yapıtıyla tanınır. Sanatçıya büyük ün kazandıran bu yapıtta, Robinson Crusoe'nun, bindiÄŸi gemi batınca ıssız bir adaya çıkarak orada 28 yıl tek başına yaÅŸama mücadelesi veriÅŸi ve kendisine güvenen kiÅŸinin her güçlüÄŸü yeneceÄŸi anlatılır. Romanların yanı sıra ÅŸiir, öykü; tarihsel, dinsel, politik, didaktik ve ekonomik yazılar kaleme almıştır. Yapıtlarında, gerçekçi bir tarzda cesaret, mutluluk ve insan iradesinin verimli kullanılması gibi konuları iÅŸlemiÅŸtir.
Yapıtları
Robinson Crusoe: Roman
Jonathan Swift (1667 - 1745)
Ä°rlanda'nın sosyal, ekonomik ve siyasi problemleriyle ilgili yazılar yazmıştır. Ä°ngiliz edebiyatının en usta hiciv yazarı sayılır. Siyaset, din ve edebiyat alanlarında giriÅŸtiÄŸi polemiklerde etkili olmuÅŸtur. Art arda yayımlanan kitapları da oldukça ilgi görmüÅŸ ve parlak zekâsı hayranlık uyandırmıştır. Kendini Ä°rlanda'nın sorunları üzerinde çalışmaya ve yazmaya vermiÅŸ, Ä°ngiltere'nin baskıcı politikalarına karşı yaptığı mücadelesinde birbiri ardına çıkardığı siyasi broÅŸürlerle Ä°rlanda’da ulusal bir kahramana dönüÅŸmüÅŸtür. 1726 yılında tamamladığı "Gulliver'in Gezileri" ile de tüm zamanlara yayılan bir ün kazanmıştır. Mezarının başında kendisinin yazdığı ÅŸu cümle, onun karakterini yansıtır niteliktedir; "Burada, vahÅŸi haksızlıklar karşısında kalbi parça parça olan biri yatıyor!"
Yapıtları
Gulliver’in Gezileri: Roman
Charles Dickens (1812 - 1870)
Realist romanın öncülerindendir. Romanlarındaki kiÅŸileri çevresinden seçmiÅŸ, mizah ve acıyı birlikte iÅŸlemiÅŸtir. Yapıtlarında 19. yüzyıl Ä°ngiltere’sinin sorunlarını ele almıştır. 1840'lardaki romanlarında, dönemin kapitalist toplum düzeninin çeliÅŸki ve sorunlarına daha derinden yaklaÅŸmış, katı burjuva bencilliÄŸinin karşısına halkın içinden sade ve sıradan insanların saflığını ve temizliÄŸini çıkarmıştır. Dünya çapında eleÅŸtirel-gerçekçi bir romancı olan sanatçı, gerçekçi ve ayrıntılı betimlemenin büyük ustasıdır. KiÅŸileri tuhaf, gülünç, göze batıcı özelliklerle donatmış, insan ile onu kuÅŸatan toplumsal çevre arasındaki kopmaz bağı, etkili ve kolayca kavranır bir biçimde vermiÅŸtir. BaÅŸlarda anlatı yöntemi olarak 18. yüzyıl geleneklerine sımsıkı baÄŸlı kalan sanatçı, daha sonraki yıllarında, kiÅŸilerin ruhsal yapısına ve toplumsal çevrelerine çok daha derinden bakabilmeyi baÅŸarmıştır.
Yapıtları
Alman Edebiyatı
Goethe (1749 - 1832)
Romantizmin en önemli temsilcilerindendir. Yapıtlarıyla yalnızca Alman edebiyatını deÄŸil, dünya edebiyatını etkilemiÅŸ bir sanatçıdır.
Sanat yaÅŸamı üç dönemde incelenebilir: Üniversite yıllarından 1775’e kadar süren gençlik döneminin ilk yıllarındaki yapıtlarında, sanat dünyasındaki yapmacıklı aÅŸkları ve eÄŸlenceli yaÅŸamı iÅŸleyen bir anlayış egemendir. Ä°lk ÅŸiirlerini bu anlayışın etkisiyle yazmıştır. Şiir anlayışını: "Dünya o kadar büyük ve zengin ki, yaÅŸam da öylesine çeÅŸitli ki insan her zaman bunlardan ÅŸiir çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her ÅŸiirin bir durumdan doÄŸması gerekir, yani ÅŸiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir ÅŸey üzerine dayanmayan bir ÅŸiirin iyi olacağını sanmıyorum." sözleriyle ortaya koyar. Sanat dünyasında çok büyük yankılar uyandıran romanı ‘‘Genç Werther’in Acıları” bu gençlik dönemi nin ürünüdür. Sanatçı, hastalıklar ve sıkıntılarla geçen bu döneminde, geceleri, mezarlıklara, insana korku veren yerlere tek başına gitmeyi alışkanlık haline getirmiÅŸtir.
1775'te Weimar’a gidip Schiller’le tanıştıktan sonra 1805’e kadar uzayan yıllarda klasik sanat anlayışına baÄŸlanmıştır.
Özellikle, roman alanında “William Meister’in Çıraklık Yılları” ve ÅŸiirde “Baladlar”, en önemli yapıtlarıdır. Sanat yaÅŸamının bu döneminde, daha çok, oyun yazmıştır.
1805’ten sonraki döneminde ise, bir yandan “William Meister”in ikinci bölümünü ve “Gönül Yakınlıklarını tamamlamış, bir yandan da Ä°ranlı ÅŸair Hafızın gazellerinin biçiminden etkilenerek “DoÄŸu-Batı Divam”nı yazmıştır. Ama hepsinden önemlisi, 1770'ten beri tasarlayıp geliÅŸtirdiÄŸi “Faust”a son ÅŸeklini vermiÅŸtir. Bugün, sanatçının en tanınan ve sanatının doruÄŸu olarak kabul edilen yapıtı kuÅŸkusuz “Faust”tur. Sanatçı bu yapıtında kendisinin yaÅŸam felsefesini ortaya koymuÅŸtur.
Yapıtları
Schiller (1759 - 1805)
Alman edebiyatının ve romantizmin önde gelen isimlerinden Schiller, oyun ve ÅŸiirlerinin yanı sıra edebiyat teorisi alanındaki çalışmalarıyla da ün yapmış bir sanatçıdır. Olgunluk dönemi eserleri ruhun içsel özgürlüÄŸünü keÅŸfetmeye yönelmiÅŸtir. Ä°lk oyunu “Haydutlar”, özgürlük düÅŸüncesinin dile getiriliÅŸi bakımından hem tiyatro tarihi, hem de Almanya için bir ilktir. Ünlü çalışması “insanın Estetik EÄŸitimi Üzerine Mektuplar” adlı denemesinde yazar, estetik eÄŸitiminin yalnızca bireysel ruhun gerçek dengesi için deÄŸil; aynı zamanda uyumlu bir toplumsal geliÅŸme için de gerekli olduÄŸunu Ä°ddia eder.
Tarih çalışması “BirleÅŸik Hollanda’nın Ä°spanyol EgemenliÄŸine Karşı Ayaklanma Tarihi”nin ilk bölümü yazara yalnızca Jena Üniversitesi Tarih Bölümü profesörlüÄŸünü kazandırmaz; aynı zamanda Alman tarih biliminin önünü de açar.
“Mutluluk Şarkısı” sanatçının en çok tanınan yapıtlarından biridir. Bu yapıttaki ÅŸiirlerden esinlenen Beethoven bugün 9. Senfoni olarak bilinen ünlü bestesini yapmış, koro için bestelenen senfoninin sözleri bu parçadan alınmıştır. “Wilhelm Teli” adlı oyununun konusu; özgürlüÄŸü için savaÅŸan ve cesaretin timsali olarak görülen daÄŸlı bir adamın, gerçek bir halk kahramanının öyküsüdür.
Goethe'yle tanışmaları, her iki büyük edebiyatçının hayatında yeni bir dönem baÅŸlatmıştır. Sanatçı, Goethe’yi, yarım bıraktığı Faust'u tamamlamaya ikna etmiÅŸtir.
Yapıtları
Grimm KardeÅŸler (Vacob (1787 - 1865), Wilhelm(1786 - 1859))
Almanya’nın köylerini dolaÅŸarak masallar derleyip yayımlamışlardır. Ayrıca Almancanın tarihini ve gramerini içeren kitaplar yazmışlardır.
Yapıtları
İspanyol Edebiyatı
Cervantes (1547 - 1616)
YaÅŸamının son yıllarında ortaya çıkan ve modern hümanist düÅŸünceleri geleneksel Ä°spanyol halk edebiyatı ile birleÅŸtiren baÅŸyapıtları, Rönesans edebiyatının doruktaki baÅŸarıları arasında yer aldığı kadar, tüm dünya dillerine de çevrilmiÅŸtir. Sanatçının, dünya edebiyatının baÅŸyapıtları arasında yer alan yapıtı “Don KiÅŸot”, o günlerde çok tutulan ÅŸövalye romanlarına bir yergi olarak yazılmıştır. Modern romanının ilk örneÄŸi sayılan yapıtta, 17. yüzyılın baÅŸlarında çökmeye yüz tutan Ä°spanyol feodal toplumunun derinden eleÅŸtirel bir çözümlemesi yapılır. Sanatçı, bu romanda çizdiÄŸi tiplerle günümüze kadar pek çok sanatçı üzerinde etkili olmuÅŸtur.
Yapıtları
Amerikan Edebiyatı
Mark Twain (1835 - 1910)
Asıl adı Samuel Langhorne Clemens'tir. ilk gençlik yıllarında bir basımevinde çalışmış, bir süre sonra New York’a gitmiÅŸ, ardından ÅŸehirden ÅŸehire dolaÅŸmıştır. Bir ara Mississippi’de buharlı gemilerde çalışmış, iç savaÅŸtan sonra gazetelere mizah yazıları yazmış, Mark Twain adı altında gazete muhabirliÄŸi ve dergi yazarlığı yapmıştır. Ä°lk romanı olan “Tom Sawyer’ın Maceraları” yayımlanana kadar yazarlık konusunda deÄŸiÅŸik çalışmaları olmuÅŸtur, ilk kitabını “Mississippi’de Hayat” ve “Huckleberry Finn’in Maceraları” izlemiÅŸtir. Yapıtlarında, toplum gerçeklerini mizahi bir dille ele almıştır.
Yapıtları
Edgar Allen Poe (1809 - 1849)
Öykü -doÄŸaüstü korkutucu öÄŸeler içeren öyküler- yazarlığının yanı sıra edebiyat eleÅŸtirmenliÄŸi ve ÅŸairliÄŸi de çok önemlidir. Antik çaÄŸların üç birlik kuralı temelinde modern edebiyat kuramı oluÅŸturması, ÅŸiirlerinin esin kaynağını romantizmin gizemciliÄŸinde bulması onun daha sonra Fransız sembolist ÅŸairleri tarafından öncü sayılmasını saÄŸlamıştır. “Anabel Lee” adlı ÅŸiiri sanatçıyla adeta özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir. "Tümleme Felsefesi” baÅŸlıklı denemesi çaÄŸdaşı ve sonrasındaki ÅŸairlerin büyük esin kaynağı olmuÅŸtur.
Yapıtları
Hemingway (1899 - 1961)
Yapıtlarında yaÅŸam gerçeklerini sade bir dille iÅŸlemiÅŸtir. Ordudaki görevi sırasında ağır ÅŸekilde yaralanmış, hastanede tedavi gördüÄŸü sırada “Silahlara Veda” adlı yapıtını yazmaya baÅŸlamıştır. “GüneÅŸ de DoÄŸar” adlı yapıtında savaÅŸ yorgunu bir askerin anılarını anlatan sanatçı, daha sonra yayımlanan “Silahlara Veda” adlı yapıtı ile çok büyük yol katetmiÅŸtir. Yaralı bir askerin savaÅŸta bir hemÅŸireye duyduÄŸu aÅŸkın dile getirildiÄŸi bu romanda kahraman hem yaralanıyor hem de hamile olan sevgilisinin ölümüne dayanmaya çalışıyordur. Sanatçı böylelikle savaşın da anlamsızlığına deÄŸinmeyi amaçlamıştır. “Çanlar Kimin için Çalıyor” adlı yapıtıyla mesleÄŸinde artık zirveye ulaÅŸan sanatçı, daha sonra gerçek baÅŸyapıtı olan "ihtiyar Adam ve Deniz" adlı romanını yazmıştır. Bu romanında, insanın yaÅŸama nasıl baÄŸlanması gerektiÄŸini ve hayatta her ÅŸeyin boÅŸ olduÄŸuna dair düÅŸüncelerini ortaya koymuÅŸtur.
Yapıtları
John Steinbeck (1902 - 1968)
Yapıtları, önemli toplumsal deÄŸiÅŸimlerin yaÅŸandığı topraklarda, toplumsal gerçekliÄŸin ayrıntılı bir gözleme dayanan, tamamıyla gerçekçi birer yansımasıdır. Bu yönüyle sanatçının yapıtlarında natüralizmin özelikleri görülür.
Yoksul bir çiftçi ailesinin çocuÄŸu olan sanatçının, ırgatlık ve iÅŸçilik yaparken edindiÄŸi deneyimler, yapıtlarında iÅŸçilerin yaÅŸamlarını gerçekçi bir dille anlatmasına büyük katkı saÄŸlamıştır, ilk romanlarından baÅŸlayarak hep iÅŸçileri, yaÅŸam koÅŸullarını, iliÅŸkilerini anlattı, ilk yapıtı "Kenar Mahalle" yayımlandığında, yapıt büyük ilgi görmüÅŸtür. "Bitmeyen Kavga"da tarım iÅŸçilerinin grevi ve bu greve önderlik eden iki Marksisti anlatmış, Amerikan çalışma sistemine sert eleÅŸtiriler yöneltmiÅŸtir. "Fareler ve Ä°nsanlar"da iki göçmen iÅŸçi arasındaki garip ve karmaşık iliÅŸkinin öyküsünü anlatmıştır. En önemli yapıtı olan "Gazap Üzümleri"nde ise tarımdaki hızlı kapitalistleÅŸme sürecini anlatmıştır. II. Dünya Savaşı yıllarında daha çok ideolojik yapıtlar ortaya koymuÅŸ, sonraki yıllarda politikadan uzak, eÄŸlendirici yanı ağır basan, duygusal öÄŸelerin de yer aldığı yapıtlar kaleme almıştır.
Yapıtları
T. S. Eliot (1888 - 1965)
Amerikan asıllı olup Ä°ngiliz vatandaÅŸlığına geçmiÅŸ, Ä°ngiliz edebiyatının da önemli ÅŸairleri arasında sayılmıştır. Duyan, düÅŸünen, kendisiyle savaÅŸan ve sanatına büyük bir disiplinle baÄŸlı bir sanatçıdır. Şiirlerinde uygar dünyanın sorunlar karmaÅŸası içindeki konumunu, yaÅŸlı gezegenimizin umutla umutsuzluk arasındaki durumunu dile getirmiÅŸtir.
Yapıtları
Rus Edebiyatı
PuÅŸkin (1799 - 1837)
Modern Rus edebiyatının kurucusu sayılır. Şiirlerinde romantizmin izleri görülür, ilk ÅŸiirleri toplumsal içerikli taÅŸlama niteliÄŸindedir. Basılmadığı halde, kopyaları elden ele dolaÅŸmıştır. Ä°syankâr ÅŸiirleri dolayısıyla önce Kafkasya'ya, sonra Moldova'ya sürülmüÅŸtür. Sürgündeki üç yıl içinde ÅŸiir yazmaya devam etmiÅŸ, “Yevgeniy Onegin” adlı ÅŸiir-romanının ilk bölümlerini kaleme almıştır. “Boris Godunov” adlı oyununun sahnelenmesi yasaklanmıştır. Şairi kıskananların iftiraları yüzünden düelloya mecbur kalmış, Peters- burg'daki düelloda ağır yaralanmış ve iki gün sonra ölmüÅŸtür. Üstadı Jukovskiy, onun ölümünden sonra: "Rus ÅŸiirinin güneÅŸi battı." ifadesini kullanmıştır.
Yapıtları
Gogol (1809 - 1852)
Yapıtlarında insan davranışlarını gerçekçi bir biçimde iÅŸlemiÅŸtir. Mizahi yönü ağır basan bir üslubu vardır. Roman ve öyküleri ile dikkatleri bir anda üzerine toplamış, özellikle "MüfettiÅŸ” oyunu ve “Palto" öyküsündeki, Rusya’nın siyasi ve toplumsal meselelerine yönelik eleÅŸtirileri büyük bir övgü toplamıştır. Oyununun sahnelenmesinden kısa bir süre sonra Rusya’dan ayrılan Gogol Roma’ya yerleÅŸmiÅŸtir. Buradan yazdığı yazılarında giderek muhafazakâr bir tavır takınması Rusya’daki arkadaÅŸları ile arasının açılmasına yol açmış ve zaten hassas bir dengede seyreden iç dünyasını iyice altüst etmiÅŸtir. GeçirdiÄŸi bir sinir krizi ile en önemli yapıtı “Ölü Canlar”ı yakmış, odasına kapanmış birkaç gün içerisinde ölmüÅŸtür
Yapıtları
Turgenyev (1818 - 1883)
Gerçekçi Rus romancılığının kurucularından sayılmıştır. Romanları Rus aydın ve yazarlarının sert eleÅŸtirilerine yol açmıştır. Realizm akımının en iyi temsilcilerinden olan sanatçı, romanlarının konularını güncel ve sosyal olaylardan almıştır. En ünlü ve dikkate deÄŸer romanı olan "Babalar ve OÄŸullar", iki kuÅŸak arasındaki çekiÅŸmeyi, daha doÄŸrusu, gericiliÄŸi temsil eden liberal soylularla, ilericiliÄŸi temsil eden demokrat aydınlar arasındaki görüÅŸ ayrılığını ve mücadeleyi göstermek için yazılmıştır. Daha yayımlanır yayımlanmaz ülke çapında bir fırtınanın kopmasına, özellikle romanın kahramanı, nihilist diye nitelenen Bazarov tipi çeÅŸitli tartışmalara ve hatta birbiriyle çeliÅŸen yorumların yapılmasına yol açmıştır.
Yapıtları
Rudin, Babalar ve OÄŸullar, Duman: Roman
Çehov (1860 - 1904)
Modern -durum öyküsü- öykücülüÄŸün kurucusudur. Dünya edebiyatına, öykü sanatını temelinden deÄŸiÅŸtiren yüzlerce öykü; tiyatro sanatına “Martı”, “Vanya Dayı”, “Üç Kız kardeÅŸ” ve “ViÅŸne Bahçesi” gibi baÅŸyapıtlar armaÄŸan eden sanatçı, aynı zamanda iyi bir doktordur. DoktorluÄŸundan da gelen gözlem gücüyle tıp, hastalar, hastalıklar, hastaneler, hekimler üstüne öyküler de kaleme almıştır. Oyunlarında ihtilal öncesi umutsuzca yaÅŸayan soyluların ve aydınların iç dünyasını baÅŸarılı bir biçimde yansıtmıştır.
Yapıtları
Gorki (1868 - 1936)
Güçlü bir gözlemcidir. Yapıtlarının konularını yaÅŸadığı yoksulluk dönemlerinden seçmiÅŸ, yapıtlarını gerçekçi bir yaklaşımla oluÅŸturmuÅŸtur. Zaman zaman uzun felsefi tartışmalara girerek yapıtlarının sanatsal düzeyini düÅŸürmüÅŸtür. En önemli yapıtı Rus Devrimi’ne adadığı “Ana”dır.
Yapıtları
Dostoyevski (1821 - 1881)
Realizmin güçlü temsilcilerindendir. Dine ve geleneklere baÄŸlı kalmış, yapıtlarında ruh tahlillerine geniÅŸ bir biçimde yer vermiÅŸtir. Kısa bir süre askerlik yaptıktan sonra ayrılıp edebiyatla uÄŸraÅŸmaya baÅŸlamıştır. Ä°lk romanı “Ä°nsancıklar” Rusya’nın toplumsal romanı sayılır. Yapıtlarında, iki dünya savaşı arasında yaÅŸayan kuÅŸağı rahatsız eden ahlaksal, dinsel, siyasal konuları etkileyici söyleyiÅŸle dile getirmiÅŸtir. Gözlemlerinin keskinliÄŸi, ayrıntılara verdiÄŸi önem, karmakarışık yaÅŸamından çıkardığı saÄŸlam karakterleri ve roman kurgulamadaki ustalığıyla Avrupa'da ve ülkesinde kendisinden sonra gelen hemen tüm yazarlar üzerinde etkili olmuÅŸtur. Batılı ülkelerin edebiyat ve düÅŸün yaÅŸamında önemli bir rol oynamıştır.
Tolstoy (1828 - 1910)
Realizmin güçlü temsilcilerindendir. Yapıtlarında, ahlakçı bir üslup sergilemiÅŸ, kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaÅŸayışını gerçekten büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduÄŸu kadar, bir filozof bir eÄŸitimci olarak da ün kazanmıştır. GeniÅŸ halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, periÅŸan durumu onu çok üzdüÄŸünden, bütün servetini köylülere dağıtmış, her haliyle onlar gibi yaÅŸamaya baÅŸlamıştır.
Napolyon SavaÅŸları sırasında, yazdığı "SavaÅŸ ve Barış", yaÅŸama sunulan bir destan olarak nitelendirilmiÅŸtir. Bu romanda geniÅŸ bir zaman sürecinden bahsedilmesi, somut özelliklerin canlandırılmasında kaydedilen yüksek baÅŸarı düzeyi, sayıları beÅŸ yüzü aÅŸan sayıda kiÅŸiyi içermesi, öykünün dallanıp budaklanarak ilerlemesi bu romanı baÅŸyapıtlardan biri haline getirmiÅŸtir.
Yapıtları
DiriliÅŸ, SavaÅŸ ve Barış, Hacı Murat, Anna Karenina, Kazaklar, Ä°van Ä°lyiç’in Ölümü: Roman
- Yazınsal Türler
- Söz Sanatları
- İslam Öncesi ve İslam Dönemi Türk Edebiyatı
- Halk Edebiyatı
- Divan Edebiyatı
- Edebiyat Akımları
- Tanzimat Edebiyatı
- Serveti Fünun Edebiyatı
- Fecr-i Ati Edebiyatı
- Milli Edebiyat
- Cumhuriyet Edebiyatı
- Batı Edebiyatı
- Türk Edebiyatı Kitap Özetleri I
- Türk Edebiyatı Kitap Özetleri II
- Dünya Edebiyatı Kitap Özetleri