Batı Edebiyatı - Konu detayı - Webders.net
Edebiyat

Yunan Edebiyatı

Homeros (M.Ö. 7. yy)

Yunan duygu ve düÅŸüncesinin ilk ürünleri olan ilyada ve Odysseia adlı destanların derleyicisidir. Ä°lyada destanında, Yunanlıların Truvalılarla 10 yıl savaşıp, sonunda onları yenmeleri anlatılır. Ayrıca bu destan­da eski Yunanlıların gelenek ve görenekleri, dini ve felsefi inançları ve Çanakkale yöresinin tarihi coÄŸrafyası hakkında önemli bilgiler vardır. Konusu, kuruluÅŸu ve anlatım yöntemleri bakımından Ä°lyada'dan farklı olan Odysseia'da ise Truva'nın yıkılışından sonra, yurdu Ä°thake'ye dönmek üzere yola çıkan Akha önderlerinden Odysseus'un on yıl süren yolcu­luÄŸu sırasında başından geçen olaylar anlatılır. Yapıtları ilk edebiyat ürünleri olmasına raÄŸmen saÄŸ­lam yapısı ve epik anlatımıyla dünya edebiyatının önemli yapıtlarından sayılır.

Yapıtları

Ä°lyada, Odysseia: Destan

Aisopos (M.Ö. 7. yy)

Fabl (kahramanları hayvan olan masal) ustası olarak tanınmış, fabllarında ibret dersi vermeye çalışmıştır. Daha çok Ezop diye bilinir. 

AtinalIların "Aisopos masalı" diyerek söyleyegeldik- leri, milattan önceye ait masallar bu yazara da­yandırılır. Hayvan masalları olan bu fabllarla ibret ve ahlak dersi verilir. Önceleri bir edebi tür sayılmayan bu fabllar, sonraki dönem ÅŸair ve yazarlarını, özellik­le Fransız sanatçısı La Fontaine'i etkilemiÅŸtir.

Yapıtları

Ezop Masalları: Fabl türünde masal

Aiskhylos (M.Ö. 5. yy)

Eski Yunan’da en büyük tragedya yazarıdır. Ä°lk defa, tragedyanın aktör sayısını ikiye çıkararak, koro yerine diyalogu ön plana çıkarmıştır. Tragedyalarında, tan­rıların belirleyici gücüne önem vermiÅŸ; dünyayı ve in­sanları tanrıların, olması gerektiÄŸi gibi, iyi bir ÅŸekilde yönettiÄŸi, tanrılara isyan edenlerin cezalandırılması gerektiÄŸi tezini savunarak, yerleÅŸik düzeni, gelenek­leri ve toplum ahlâkını benimsemiÅŸtir.

Yapıtları

Zincire VurulmuÅŸ Prometheus, Persler, Yalva­ran Kızlar, Agamemnon: Tragedya

Sophokles (M.Ö. 5. yy)

Eski Yunan edebiyatının üç büyük tragedya yazarın- 1 dan biridir. Tragedyalarında gerçeÄŸi deÄŸil, ideali, ya­ni olanı deÄŸil, olması gerekeni göstermiÅŸtir. Traged­yalarında insanlar alınyazıları ve tanrılarla mücadele ederler. Ancak sonunda yenilen insanlar olur. Koro­nun önemini azaltmış, onu, eylemin dramatik etkisini yoÄŸunlaÅŸtıracak ÅŸekilde kullanmıştır.

Yapıtları

Aias, Antigone, Kral Oidipus, Elektra, Trakhis Kadınları, Oidipus Kolonos’ta: Tragedya

Euripides (M.Ö. 4. yy)

Eski Yunan edebiyatı tragedya yazarıdır. Edebiyatın yanı sıra, felsefeyle de ilgilenmiÅŸ, tiyatroya konu, dekor ve sahne düzeni bakımından yenilikler getir­miÅŸtir. Tragedyalarında, kadın rollerine önem vermiÅŸ; aÅŸk ve insan-tanrı mücadelesi yerine insanın kendi kendisiyle olan mücadelesini iÅŸlemiÅŸtir.

Yapıtları

Ä°phigenia, Helene, Medeia, Alkestis, Elektra, Herakles: Tragedya

Aristophanes (M.Ö. 4. yy)

Gelenekçi bir anlayışa sahip olup sanat, siyaset ve felsefe alanlarında yapılan yenilikleri ve yenilikçileri eleÅŸtirmiÅŸtir. Halk tabakaları arasındaki çatışmaları konu edinen ince yergili komedyalar yazmıştır. Yapıtlarında, dilinin zenginliÄŸinin yanında keskin alaycılığı göze çarpar.

Yapıtları

EÅŸekarıları, KurbaÄŸalar, KuÅŸlar, Atlılar, Bulut­lar: Komedya

Platon (Eflatun)(M.Ö. 4. yy)

Ahlak ve erdem üzerine geliÅŸtirdiÄŸi düÅŸüncelerini, devlet-toplum-birey iliÅŸkisi içinde açıklayan bir düÅŸünürdür. Hocası Sokrates gibi, sokaklarda ve pazaryerlerinde öÄŸretim yapmak istememiÅŸ; tam ter­sine, ne yaptığını bilmeyen kuru kalabalıktan uzak bir yerde bir okul kurarak, seçkin öÄŸrenciler yetiÅŸtirmeyi düÅŸünmüÅŸtür. Bunun için meÅŸhur okulu Akademi'yi kurmuÅŸtur. Amacı, öÄŸrencilerine bilgi aÅŸkını aşıla­yarak, onları filozof bir yönetici olarak yetiÅŸtirmektir; bu yüzden ahlak ve siyasete ağırlık vermiÅŸ, ancak bunları mantık ve matematikle temellendirmeyi ihmal etmemiÅŸtir.

Yapıtları

Devlet, Diyaloglar: DüÅŸünce

Aristotales (M.Ö. 4. yy)

Mantığı, metafiziÄŸi, fiziÄŸi ve biyolojisiyle,' modern çaÄŸa kadar otorite olmuÅŸ Yunanlı bilim adamı ve düÅŸünürdür. Varlığın ne olduÄŸunu araÅŸtırmış, yapıt­larında bu doÄŸrultudaki düÅŸüncelerini dile getirmiÅŸtir. Hem Platon'un idealarına hem de Demokritos'un maddi atom görüÅŸüne karşı çıkmıştır. Ahlaki deÄŸer­leri teminat altına alacak bir teori ve bilimsel doÄŸru­ları ortaya koyacak bir kuram, bilime ve ahlaka hakkını verebilmek için, atomlar veya idealar benzeri gözle görülemez varlıkların var oluÅŸunu öne sürme­yecek bir teori arayışı içinde olmuÅŸtur.

Yapıtları

Organon, Metafizik, Politika, Poetika, Niko- makhos'a Ahlak: DüÅŸünce

Latin Edebiyatı

Latin edebiyatında aÅŸağıdaki sanatçılar karşısında verilen alanlarda tanınmıştır.

Cecero: Söylev
Vergillius: Pastoral ve epik ÅŸiir
Horatus: Satirik ve didaktik ÅŸiir
Seneca: Felsefe ve tragedya
Platus: Komedya

İtalyan Edebiyatı

Dante (1265 - 1321)

Rönesans’ı hazırlayan sanatçıların başında gelir. Ä°talya’nın önde gelen aÅŸk ÅŸairlerinden biri olarak üne kavuÅŸan sanatçı, ilk olarak “Yeni Hayat” adlı yapıtını yazar. Yapıt, sanatçının ÅŸiirlerini ve bu ÅŸiirlerin hangi sebeplerle yazıldığına dair açıklamalarını ve ÅŸiirlerin yapısal çözümlemelerini içeren bir düzyazı-ÅŸiir çalış­masıdır. Sonraları yoÄŸun felsefe çalışmalarına baÅŸlar; felsefi konularda ÅŸiirler yazmayı sürdürür. Bir ara bütün Ä°talya’yı kapsayan gezilere çıkar. “Belagat” ve “Şölen” adlı yapıtlarını kaleme alır. Bu yapıtlardan il­ki, dil ve ÅŸiir üzerine görüÅŸlerini; Ä°kincisi ise felsefe üzerine düÅŸüncelerini ve felsefi bir bakış açısıyla ÅŸiir­lerine iliÅŸkin yorumlarını içerir.

Sanatçı otuz beÅŸ yaşına kadar, günah-sevap kaygısı taşımadan yaÅŸar. Otuz beÅŸ yaşındayken Papa, herkese “Kiliseye dön!” çaÄŸrısı yapar. Ünlü sanatçı bu davete uyar ve mistik bir yaÅŸama döner. Bundan sonra, sanatçıya asıl ününü kazandıran “Ä°lahi Komedya”yı yazar.

Edebiyatımızda “Otuz BeÅŸ YaÅŸ” ÅŸiiriyle ün kazanmış Cahit Sıtkı da yine bu ÅŸiirinde, otuz beÅŸ yaşına gelince, Dante’nin ömrü yetmiÅŸ yaÅŸ olarak kabul eden görüÅŸünden hareketle: “YaÅŸ otuz beÅŸ! Yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün” diyerek yaÅŸamla yüzleÅŸir, ölümü ve ahireti hatırlar.

Yapıtları

Ä°lahi Komedya: Teolojik ve felsefi konuları içerir. Destan tarzında yazıldığından yapay destan olarak kabul edilir. Sanatçının Cehennem, Araf ve Cennet'e yaptığı hayali bir seyahatin öyküsüdür.
Yeni Hayat: Şiir ve ÅŸiir yorumları
Belagat, Şölen: Dil, ÅŸiir ve felsefeyle ilgili düÅŸün­celerini içerir.

Petrarca (1304 - 1374)

Hümanist düÅŸünceleri, ürik ÅŸiirleri ve ÅŸarkılarıyla Avrupa’da yüzyıllar boyu edebiyat ve düÅŸünce çevresinde etkili olmuÅŸtur. Lirik ÅŸiirleri kendinden sonraki dönemleri büyük ölçüde etkilemiÅŸtir. Onun gerçekçi ve bir o kadar da içli ÅŸiirlerinin en önemli etkileri Fransız ÅŸairleri Ronsard ve Lamartine'de görülmektedir. Ä°leride Ronsard'da göreceÄŸimiz "sone" tarzı, Petrarca'nın Ä°talyan halk edebiyatı kay­naklarına inerek bulduÄŸu ve kullandığı bir tarzdır. Şiirlerini Dante'nin izinde giderek, Ä°talyanca yaz­mıştır.

Yapıtları

Afrika: Romalı Komutan Scipio’yu anlatan destan

Boccacio (1313 - 1375)

Dünya edebiyatında ilk öykü sayılan “Decameron” ile Batı edebiyatını geniÅŸ ölçüde etkilemiÅŸtir. Yazı dili olarak Latincenin kullanıldığı on dördüncü yüzyıl Ä°talya'sında, baÅŸyapıtı "Decameron"u halk aÄŸzıyla -Ä°talyanca- yazmış, bu kitabında hem bir çağın günlük yaÅŸama biçiminden gerçekçi gözlemler aktarmış, hem de Ä°talyan dilinin daha sonraki geliÅŸme aÅŸamalarına kaynak oluÅŸturacak bir düzyazı düzeni kurmuÅŸtur.

Bir ara ÅŸiir yazmaya kalkışsa da Dante'nin ve Petrarca'nın ÅŸiiriyle yarış edemeyeceÄŸini anlayınca ÅŸiiri bırakır. “Decameron”un ardından sanatçı, yaÅŸamı olduÄŸu gibi kabullenen iç dünyasında kırgın­lıkların, sıkıntıların ağır bastığı bir kötümserliÄŸe yönelir. YaklaÅŸan yaÅŸlılığın eÅŸiÄŸinde kendini Latin klasiklerini incelemeye, filoloji çalışmalarına verir.

Yapıtları

Decameron: Öykü. 1348'de Avrupa'da büyük bir veba salgını olur. Salgın boyunca tanık olduÄŸu olaylardan etkilenen sanatçı, 1348'de baÅŸlayıp bitirdiÄŸi bu yapıtında salgın günlerinin Floransa'sını ele alır. Yapıt, biçimsel yönleriyle "ortaçaÄŸ" temalarına baÄŸlı kalsa da, hümanizmanın tohum­larını taşıyan bir kültürün habercisidir.

Fransız Edebiyatı

Montaigne (1533 - 1592)

Dünya edebiyatında deneme türünün ilk örneklerini vermiÅŸ ve bu türün kurucusu kabul edilmiÅŸtir. Almanya ve Ä°talya'yı gezdikten sonra ÅŸatosuna çekilerek kendini bütünüyle felsefe ve edebiyata ver­miÅŸtir. Felsefede akıl ilkelerine dayalı kuÅŸkucu bir yöntemi benimsemiÅŸtir. Ä°nsanı, özellikle de kendini büyük bir açık sözlülükle anlattığı, dünya edebiyatının baÅŸyapıtlarından olan “Denemeler” adlı yapıtı için: "Ben kitabımı yaptığım kadar, kitabım da beni yaptı." demiÅŸtir.

Denemeler'ini yazdığı yirmi yıl içinde (1572-1591) kendini kitabına, kitabını kendine göre ayarlamakla uÄŸraÅŸmıştır. Şatosunun kulesine öyle kapanmıştır ki ülkesini kasıp kavuran en kanlı kavgalar, evine kadar sokulan eli bıçaklı insanlar bile onu telaÅŸa düÅŸürme­miÅŸ, kitabını yazmaktan alıkoymamıştır.

Yapıtları

Denemeler: Deneme

La Fontaine (1621 - 1695)

Fabl türündeki masallarıyla ünlü Fransız yazarı. Masallarında, hayvanlara ahlaki karakterler vererek onların ÅŸahıslarında bazı insan karakterlerini eleÅŸtir­miÅŸ bir ahlak dersi vermiÅŸtir. KonuÅŸma ÅŸeklinde akıcı ÅŸiirleri, fabllarındaki eleÅŸtirileri, incitmeden iÄŸneleme usulleri ile dünya edebiyatına büyük yapıtlar kazandırmıştır.

Masallarındaki konular, doÄŸu klasiklerinden alınma­dır. La Fontaine'den çok önceleri yazılmış Beydeba'nın “Kelile ve Dimne” adlı yapıtındaki hikâyelerin pek çoÄŸu, sanatçı tarafından ÅŸiir ÅŸeklinde tekrarlan­mıştır. Masalları çoÄŸunlukla herkesin anlayabileceÄŸi bir ÅŸekilde yazılmıştır. Canlı, hızlı, incelik ve nükte do­lu bir anlatımı vardır. KiÅŸilerini hemen daima hayvan­lar arasından seçerse de bazen insanları, bilhassa köylüleri de olaylara karıştırır. Masallarında karakter olarak daha çok; aslan, kurt, tilki, eÅŸek ve horozu kul­lanmış, kötüyü göstererek iyinin ne olduÄŸunu anlat­maya çalışmıştır.

Yapıtları

Fabllar: Fabl

Corneille (1606 - 1684)

Trajedinin ustası olarak kabul edilir. Klasik trajedinin kurallarına -akla uygunluk ve yer, zaman, olay birliÄŸi hariç- uymaktan kaçınmıştır. “Le Cid” adlı tragedyası sert eleÅŸtirilerle karşılaÅŸmış, Cid Tartışması olarak anılan ünlü tartışmanın çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bir süre sonra oyunlarının baÅŸarısızlığa uÄŸraması yüzünden, oyun yazmayı bırakarak ÅŸiire, oyunlarının yorumlu toplu basımlarının hazırlanmasına ve ku­ramsal yazıya yönelmiÅŸtir. Oyunları saray tiyatrosun­da sergilense de Racine’in baÅŸarısı karşısında adı gölgelenmiÅŸtir.

Le Cid, Horace, Cinna: Tragedya

Racine (1639 - 1699)

Ä°lk oyunlarını, Corneille’nin etkisinde yazmıştır; ancak Corneille'nin tersine o, klasik kurallara sıkı sıkıya baÄŸlı kalmıştır. Tragedya türünde oyunlar yazmış, oyunlarını, tragedya kurallarını aÅŸmadan döneme uy­durmuÅŸtur. Corneille, tragedyalarında, erkek karak­terleri daha baskın gösterirken; o, kadın ruhunun karmaşıklığını kullanarak kadın karakterleri daha baskın duruma getirmiÅŸtir. Oyun yazarlığında iyi bir dönemdeyken, XIV. Louis’in kendisine tarihçi olma teklifi yapmasıyla yazarlığı bırakmıştır.

Yapıtları

Andromak, Phaidra, Davacılar: Tragedya

Moliere (1622 - 1673)

Yapıtlarında toplum yaÅŸamını yergici bir dille ele almıştır. Toplumundaki tipleri, töreleri ve kurumlan doÄŸal bir biçimde iÅŸlemiÅŸtir. Eski Yunan dönemi yapıtlarından da yararlanarak yeni bir komedi türü geliÅŸtirmiÅŸtir. Yapıtlarını “Komedyanın görevi, insana kusurlarını göstermektir.” ilkesiyle, yalın bir dille yazmıştır.

Yapıtları

Tartuffe, Cimri, Kibarlık Budalası, Hastalık Hastası, Zoraki Tabip, Gülünç Kibarlar: Komedi

J. J. Rousseau (1712 - 1778)

Yapıtlarında fazileti, hürriyeti ve eÅŸitliÄŸi savunmuÅŸtur. Fransız Ä°htilali’nin fikri hazırlayıcılarından biridir, insan doÄŸasına iliÅŸkin çözümlemeleriyle, insanın uygarlık tarafından deÄŸiÅŸtirilmemiÅŸ doÄŸal halinin birçok açı­dan daha üstün olduÄŸu fikri ve modern demokrasi anlayışına temel oluÅŸturan toplumsal sözleÅŸme öÄŸretisiyle tanınmıştır.

Yapıtları

Ä°tiraflar, Toplum SözleÅŸmesi: DüÅŸünce
Emile: Roman

Chateaubriand (1768 - 1848)

Romantizm akımının öncülerinden sayılır. Fransız Ä°htilali’ne karşı “gerici” fikirlerin adeta bir temsilcisi gibi tanınmış, Fransız edebiyatının en yüksek seviye­sine çıkmıştır. Ä°lk zamanlarında Rousseau’nun dü­ÅŸüncelerine eÄŸilimli, din konusunda tamamen kayıt­sız ve serbest düÅŸünceli olan sanatçı, 1798’de an­nesinin acıklı.ölümü üzerine dine yönelmiÅŸtir. Victor Hugo, Lamartine, Vigny gibi yazarlar ondan önemli ölçüde etkilenmiÅŸtir.

“Atala ve Rene” adlı romanında, romantik; romantik olduÄŸu kadar ilkel bir sevda masalını dile getirmiÅŸtir.

Yapıtları

Devrimler Üzerine Deneme: Deneme
Atala ve Rene: Roman

Lamartine (1790 - 1869)

Klasik dönemden romantik döneme geçiÅŸin ilk ÅŸair­lerindendir. Fransız ÅŸiirine yeni ve canlı bir yapı kazandırmıştır. Ä°lk ÅŸiiriyle ün kazanmasına ve genç romantik kuÅŸak tarafından üstat ilan edilmesine raÄŸ­men, tercihini baÅŸka bir alanda kullanmış, diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atılmıştır. Geçimini büyük ölçüde kaleme aldığı yapıtlarıyla saÄŸlamaya çalışmıştır. Özellikle seri bir ÅŸekilde ÅŸiir yazmasıyla tanınmıştır.

Yapıtları

Şairane DuyuÅŸlar, Tefekkürler: Şiir
Graziella: Roman

Victor Hugo (1802 - 1885)

Paris Hukuk Fakültesi’nde baÅŸladığı yüksek öÄŸreni­minden maddi sıkıntılar yüzünden ayrılmış ve kendi­ni kitaplara vermiÅŸtir, ilk ÅŸiirlerini de bu yıllarda yazmıştır. Annesinin ölümüyle sefaletin eÅŸiÄŸine gelen genç yazarı bu güç durumdan kurtaran yirmili yaÅŸlar­da yayımlanan -kraliyet yanlısı- ÅŸiirleri olmuÅŸtur. Bu yaÅŸlarda, Chateaubriand’ın ilgisini çekmiÅŸ ve roman­tik akımı benimsemesinden sonra parlak bir gele­ceÄŸin kapısını aralamıştır. Fransa’da romantizmin sözcüsü sayılmış, yapıtlarında yurt ve insan sevgisi temalarını iÅŸlemiÅŸtir. Çok güçlü bir tekniÄŸe ve dile sahiptir.

“Cromwell” adlı oyunun önsözünde yaptığı açıkla­malarla büyük ilgi toplamış, romantizmin önde gelen ismi olarak anılmıştır. Romantik dramın kurucusudur. “Gromwell” ve “Hernani” adlı oyunları, Paris’te, tıpkı Namık Kemal'in “Vatan Yahut Silistre”sinin Osman­lIda meydana getirdiÄŸi dalgalanmaya benzer bir heyecan uyandırmıştır. “Hernani” adlı piyesin oynan­masından sonra romantiklerle klasik edebiyat ta­raftarları arasında "Hernani Savaşı" denilen tartışma baÅŸlamış ve bu tartışma romantiklerin “klasisizm” karşısında kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.

Ä°lk romanı “Notre Dame’ın Kamburu”ndan sonra, çok sayıda ÅŸiir, piyes ve roman yazan sanatçı, 1851'de Fransa topraklarını terk ederek Channel Adaları’na yerleÅŸti. Burada yazdığı “Sefiller", onun en çok tanı­nan ve sevilen yapıtı olmuÅŸtur.

Yapıtları

Sefiller, Notre Dame’ın Kamburu: Roman
Cromwell, Hernani: Oyun

Alexandre Duman Pere (1802 - 1870)

Fransız edebiyatının romantik yazarlarındandır. Bütün hayatı boyunca çoÄŸu roman, inceleme, dram olan çok sayıda yapıta imza atmıştır. Her zaman cumhuriyeti savunmuÅŸ, ancak 1851'deki darbeden sonra geçici bir süre ülke dışına çıkmak zorunda kalmıştır. Önce en yakın ülke Ä°talya'ya sonra sırayla Ä°sviçre, Ä°spanya, Belçika, Hollanda, Almanya, Ä°n­giltere ve Rusya’ya gitmiÅŸtir.

Edebiyat alanında önce oyunlar yazarak ünlenmiÅŸ; fakat kalıcılığını tarihsel macera romanlarıyla saÄŸ­lamıştır.

Yapıtları

Üç SilahÅŸörler, Monte Kristo Kontu, Demir Maske, Siyah Lale: Roman

Balzac (1799 - 1850)

Fransa’da romantizmin hâkim olduÄŸu bir dönemde realizmin öncülüÄŸünü yapmıştır. Yapıtlarında, yaÅŸa­dığı dönemin siyasal, ekonomik ve toplumsal sorun­larının birey üzerindeki etkilerini, insanların yükselme tutkusu, para kazanma hırsı gibi konulan iÅŸlemiÅŸtir. Kahramanları bir romandan çıkıp diÄŸerine katılır. Ancak onun amacı, konusal bütünlük arz eden bir nehir romana ulaÅŸmak deÄŸil, parçalanmış hayatlar­dan yola çıkarak toplumsal yapıyı gözler önüne ser­mektir.

1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm -örf ve âdet in­celemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici in­celemeler- altında toplamaya karar vermiÅŸtir. Daha sonra bütün yapıtlarını “Ä°nsanlık Komedyası” adı al­tında toplamıştır. Romanlarında, Fransız toplumundaki karakterlerin hemen hepsini canlandırmıştır. Toplumun bu olaÄŸanüstü tasvirini gerçekleÅŸtirmek için, bir romandan ötekine geçen iki bine yakın ka­rakter çizmiÅŸtir. OlaÄŸanüstü bir gözlem yeteneÄŸi ve güçlü bir hafızası olan sanatçı, kendisini baÅŸkalarının yerine koyup onların duygularını paylaÅŸmayı bilmiÅŸ, yapıtlarında nedenselliÄŸi ve arka plan ile karakterler arasındaki iliÅŸkiyi ustaca açıklamıştır.

Arkasında, 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde 135 yapıt bırakmıştır.

Yapıtları

Goriot Baba, Vadideki Zambak, Eugenie Grandet, Otuz Yaşındaki Kadın, Köylüler, Köy Hekimi, Ä°ki Gelinin Hatıraları: Roman

Stendhal (1783 - 1842)

Romanlarında realizmin etkisiyle gerçekçi ruh tahlil­lerine yönelmiÅŸ, kendi yaÅŸamında olduÄŸu gibi hep toplumla zıtlaÅŸan kiÅŸileri iÅŸlemiÅŸtir. Romanlarında, gözlemlerini, psikolojik çözümlemelerini, sezgilerini, yalın üslubuyla birleÅŸtirmiÅŸtir. Roman anlayışını: “Roman, anayolda gezen bir aynadır. Bir an göklerin mavisini, bir an ayak altındaki çamurlu su birikintileri­ni yansıtır.” sözleriyle dile getirmiÅŸtir.

ÇaÄŸdaÅŸları tarafından önemi anlaşılamamış olsa da, psikolojiyi ön plana çıkaran romancılardan söz edildiÄŸinde akla ilk gelen adlardandır.

Yapıtları

Kızıl ve Kara, Parma Manastırı: Roman

Gustave Flaubert (1821 - 1880)

Fransız edebiyatının gerçekçi ilk romancısı sayılır. Paris’teki edebiyat çevrelerini ziyaret etmek dışında, hep yalnız yaÅŸamış ve sürekli edebiyatla ilgilenmiÅŸ­tir. Ä°lk romanı olan “Madam Bovary’’, 1857'de “Revue de Paris” dergisinde tefrika edildiÄŸinde devlet tarafın­dan kamunun ahlak ve dini duygularına hakaret edildiÄŸi gerekçesiyle yasaklandıysa da dava beraatla sonuçlanmış, sanatçı ülke çapında ünlenmiÅŸtir. Sanatçı, bu romanda, romantik yapıtların etkisinde kalan ve bu yapıtlarda anlatılanları ciddiye alan bir kadının felakete nasıl sürüklendiÄŸini göstermeyi amaçlamıştır. Sanatçının bütün romana yayılan eleÅŸtirisi, en çok, Emma’nın -Madam Bovary romanı­nın kadın kahramanı- okuduÄŸu romantik yapıtlara ve dolayısıyla romantizmedir.

Yapıtları

Madam Bovary, Saiambo: Roman
Üç Hikâye: Öykü

Emile Zola (1840 - 1902)

Natüralizmin kurucusu ve en önemli temsilcisidir. “Rugen Macquart’lar” adlı roman dizisiyle 19. yüz­yılın ikinci yarısından itibaren Fransa toplumunun de­rinlemesine bir çözümlemesine giriÅŸmiÅŸtir. Toplam 21 kitaptan oluÅŸan “Rugen Macquart’lar”, onun en tanınmış romanları “Nana”, "Germinal” ve “Meyhane”yi de kapsar. Bu çalışmasıyla, Fransa’da natüralizm akımının da öncüsü olmuÅŸtur. Natüralizmi, ger­çekçiliÄŸin sıradanlaÅŸtığı ve etkisini yitirdiÄŸi bir dö­nemde, kendi yöntemleriyle diÄŸerleri arasındaki ay­rımı belirtmek için kullanmıştır.

Sanatçının edebiyat dışındaki ÅŸöhreti, “Dreyfus Da­vasında gösterdiÄŸi aydın tavrından kaynaklanmıştır. 1897’de Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden Yüzbaşı Dreyfus’u, hükümetin bütün baskılarına raÄŸmen sa­vunmuÅŸ ve Fransa devlet baÅŸkanına hitaben yazdığı “Ä°tham Ediyorum” adlı makalesini yayımlamıştır.

Yapıtları

Meyhane, Germinal, Nana, Toprak: Roman
Rugen Macquart’lar: Fransız toplumunu çözüm­leyen roman dizisi

Alphonse Daudet (1840 - 1897)

Edebiyata ÅŸiirle baÅŸlamış, ardından öykü ve romana geçmiÅŸtir. Güçlü gözlemlerle, ÅŸiirsel bir anlatımla ve natüralist anlayışla yapıtlar ortaya koymuÅŸtur. Yapıtlarında betimleyici bir anlatıma önem vermiÅŸ, iyimser ve canlı bir dil kullanmıştır. Sanatçı, “DeÄŸir­menimden Mektuplar" adlı yapıtıyla tanınmıştır. Gerçek bir “kitap" dostu olan sanatçı, kitapların yarar­ları konusunda da çeÅŸitli görüÅŸlerini kaleme almıştır. “Roman, hiçbir zaman tarihi olmayacak kiÅŸilerin tari­hidir.” sözüyle roman anlayışını ortaya koymuÅŸtur.

Yapıtları

DeÄŸirmenimden Mektuplar, Pazartesi Hikâye­leri: Öykü

Goncourt KardeÅŸler (Edmond (1822 - 1896), Jules (1830 - 1870)) 

Gerçekçi anlayışla yapıtlar ortaya koymuÅŸlardır. Konularını 18. yy Fransız tarihinden alan romanlar yazmışlardır. Bir hizmetçi kızın yaÅŸamını konu alan “Germinie Lacarteux” adlı yapıtları, ilk natüralist ro­mandır. “Roman anlatılmış ve tabiattan çıkartılmış belgelerle vücuda getirilmelidir. Tarihçiler, geçmiÅŸin hikâyecileri, romancılar da ÅŸimdinin hikâyecileridir.” sözüyle roman anlayışlarını ortaya koymuÅŸlardır.

Yapıtları

Germinie Lacarteux, Charles Demailly, Renee Mauperin: Roman
Journal: Günlük

Guy De Maupasssant (1850 - 1893)

Klasik -olay öyküsü- öykücülüÄŸün kurucusudur. Natüralizmden etkilenmiÅŸ, daha çok, öykü türünde baÅŸarılı yapıtlar ortaya koymuÅŸtur. Yapıtlarında biçem, gözlem, içerik ve derinlik büyük bir uyum ve doÄŸallıkla yer alır.

Yapıtları

Ay Işığı, Tombalak, Güzel Dost, Kartopu: Öykü

Jules Verne (1828 - 1905)

Bilimkurgu romanları yazmış, romanları daha çok, çocuklar tarafından okunmuÅŸtur. “Balonla BeÅŸ Hafta” adlı romanı ile büyük ün kazanmıştır. Sanatçı, birçok icadı önceden tahmin ettiÄŸi için "bilim falcısı" lakabı ile anılmıştır. Denizaltı yolculuÄŸu, uzay yolculuÄŸu gibi kendi zamanında olmayan birçok olaya yapıtlarında yer vermiÅŸtir.

Yapıtları

Balonla BeÅŸ Hafta, Dünyanın Merkezine Yolcu­luk, Ay’a Yolculuk, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Seksen Günde Devr-i Âlem, Kaptan Grant'ın Çocukları: Roman

Charles Baudelaire (1821 - 1867)

Sembolizmin en önemli temsilcisidir. Fransız ÅŸiirinin yenileÅŸmesinde önemli rol oynamıştır. “Kötülük Çiçekleri” adlı yapıtındaki altı ÅŸiir kamu ahlakına aykırı bulunduÄŸu için sanatçı hakkında dava açılmıştır. Edgar Allan Poe'yu keÅŸfettikten sonra, onun ÅŸiirlerini Fransızcaya çevirmeye baÅŸlamıştır. 1860’da yayımladığı “Yapay Cennetler” adlı yapıtın­da uçlarda gezinen bir kiÅŸilik sergilemiÅŸ, 1862’de “Paris Sıkıntısı” adıyla mensur ÅŸiirlerini yayımlamıştır.

Yapıtları

Kötülük (Elem) Çiçekleri, Yapay Cennetler: Şiir
Paris Sıkıntısı: Mensur şiir

Paul Verlaine (1844 - 1896)

Ä°lk dönemlerinde romantizme tepki olarak baÅŸlayan ve biçimsel yetkinlik temelinde öznellikten uzak,, arı bir ÅŸiire yönelen parnasçı ÅŸiir akımından etkilendi. Parnasçı ÅŸiir öncüsü Gautier’in savunduÄŸu, “resmi ÅŸi­ire dökme” anlayışına uygun olarak, 18. yüzyıl res­samlarının yapıtlarını, ÅŸiirlerinde yansıtmaya çalıştı. Ancak daha sonraki yıllarda sembolist ÅŸiirler yaz­mıştır. Çünkü ona göre önemli olan; kesinlikten uzak, belirsiz ve kapalı, kolay yakalanamayan, esnek ve uçucu bir ÅŸiir dilinin oluÅŸturulmasıdır.

Yapıtları

Zühal Şiirleri, Güzel Şarkı, Usluluk: Şiir

Artur Rimbaud (1854 - 1891)

Geleneklere karşı çıkan bir ÅŸiir anlayışı vardır. Sembolist ÅŸiirler yazmıştır. Şiirlerinde sert bir dille III. Napoleon'a, burjuva sınıfına ve katolik kilisesine saldırılarda bulunan sanatçının tek amacı, Paris'e gidip oradaki sanat çevrelerinin içine girmek ve ÅŸiir­lerini yayımlatmaktır. 1871'de bu amacı gerçek­leÅŸmiÅŸ ve ÅŸiirlerine hayran kalan Verlaine, sanatçıyı Paris'e davet etmiÅŸtir. Bir süre Verlaine’Ie gezgin bir hayat yaÅŸamışlardır. Sanatçı, bu süre boyunca daha sonra “Tanrısal Esinler” kitabında yayımlanacak ÅŸiir­lerini yazmıştır. “Cehennemde Bir Mevsim” adlı yapı­tında, ömrü boyunca yaptığı taÅŸkınlıkları dile getirir.

Yapıtları

Cehennemde Bir Mevsim, Tanrısal Esinler: Şiir

Mallarme (1842 - 1898)

Romantizm ve parnasizmin etkilerinden kurtulduktan sonra sembolist ÅŸiirler yazmıştır. Modern Batı ÅŸiirinin kurucusu sayılır. Sembolizmin önde gelen temsilci lerindendir. Ölmeden önce, tüm eserlerini geride bırakacağını‘iddia ettiÄŸi Hirodias’ı yazmaya koyul­muÅŸ; ancak bitirememlÅŸ ve defterinin son sayfasına vasiyetini yazmıştır: “inanın, çok güzel olacaktı!”

Yapıtları

Hirodias, Tüm Şiirler: Şiir

Andre Gide (1869 - 1951)

Bazı yapıtlarında dünyadan sınırsız tat alma, bazılarında da dünya nimetlerinden el çekmeyi iÅŸlemiÅŸtir. Sonraları sosyal konulara ilgi duymuÅŸ, sömürgeciliÄŸi eleÅŸtirmiÅŸtir.

Yapıtları

Dünya Nimetleri, Denemeler: Deneme

Alain (1868 - 1951)

Ä°nsanlığın mutluluÄŸa eriÅŸmesi tek amacıdır. Denemelerinde basit konulardan hareket ederek de­rin düÅŸüncelere ulaÅŸmıştır. Estetik alanındaki yapıt­ları, dünya çapında tanınmasını saÄŸlamıştır.

Yapıtları

Edebiyat Üstüne, Mesut Olmak Sanatı: Deneme

İngiliz Edebiyatı

Shakespeare (1564 - 1616)

Sadece Ä°ngiliz edebiyatının deÄŸil, dünya edebiyatının en büyük oyun yazarlarından biri olarak deÄŸer­lendirilen sanatçı, oluÅŸturduÄŸu karakterlerle insan doÄŸasının en deÄŸiÅŸmez özelliklerini benzersiz bir ÅŸiir diliyle yansıtması dolayısıyla, oyunları, yaÅŸadığı yüzyıldan bu yana her çaÄŸda ve her ülkede sıkça sahnelenmiÅŸtir. Ayrıca manzum hikâyeleri, soneleri ve romantik ÅŸiirleri de vardır.

Yapıtları

Hamlet, Machbeth, Romeo ve Jülyet, Venedik Taciri, Othello, Kral Lear, Hırçın Kız, Yanlış­lıklar Komedyası, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Jül Sezar: Tiyatro

Bacon (1561 - 1626)

Felsefesinin merkezinde bilim vardır. Bilimin insanları aydınlatma ve geliÅŸtirme iÅŸlevini öne çıkarmıştır. Ona göre bilim, doÄŸanın özüne yönelmelidir. DoÄŸayı deneyle kavramaya çalışmıştır. Pragmatizm ile sonuçlanacak olan deney temeline dayanan Ä°ngiliz felsefesinin ilk tohumlarını atmıştır. Ona göre bilimin baÅŸlıca yöntemi tümevarım yöntemidir. Yapıtlarıyla bilimin ve felsefenin, geliÅŸimini göstermiÅŸ, doÄŸa ve akıl arasında bir baÄŸ kurulabileceÄŸi fikrini yerleÅŸtirmiÅŸtir. 

Yapıtları

Denemeler: Deneme

Daniel Defoe (1660 - 1731)

Robinson Crusoe adlı yapıtıyla tanınır. Sanatçıya büyük ün kazandıran bu yapıtta, Robinson Crusoe'nun, bindiÄŸi gemi batınca ıssız bir adaya çıkarak orada 28 yıl tek başına yaÅŸama mücadelesi veriÅŸi ve kendisine güvenen kiÅŸinin her güçlüÄŸü ye­neceÄŸi anlatılır. Romanların yanı sıra ÅŸiir, öykü; tarih­sel, dinsel, politik, didaktik ve ekonomik yazılar ka­leme almıştır. Yapıtlarında, gerçekçi bir tarzda ce­saret, mutluluk ve insan iradesinin verimli kullanıl­ması gibi konuları iÅŸlemiÅŸtir.

Yapıtları

Robinson Crusoe: Roman

Jonathan Swift (1667 - 1745)

Ä°rlanda'nın sosyal, ekonomik ve siyasi problemleriyle ilgili yazılar yazmıştır. Ä°ngiliz edebiyatının en usta hi­civ yazarı sayılır. Siyaset, din ve edebiyat alanlarında giriÅŸtiÄŸi polemiklerde etkili olmuÅŸtur. Art arda yayım­lanan kitapları da oldukça ilgi görmüÅŸ ve parlak zekâsı hayranlık uyandırmıştır. Kendini Ä°rlanda'nın sorunları üzerinde çalışmaya ve yazmaya vermiÅŸ, Ä°ngiltere'nin baskıcı politikalarına karşı yaptığı mü­cadelesinde birbiri ardına çıkardığı siyasi broÅŸürlerle Ä°rlanda’da ulusal bir kahramana dönüÅŸmüÅŸtür. 1726 yılında tamamladığı "Gulliver'in Gezileri" ile de tüm zamanlara yayılan bir ün kazanmıştır. Mezarının başında kendisinin yazdığı ÅŸu cümle, onun karakterini yansıtır niteliktedir; "Burada, vahÅŸi haksız­lıklar karşısında kalbi parça parça olan biri yatıyor!"

Yapıtları

Gulliver’in Gezileri: Roman

Charles Dickens (1812 - 1870)

Realist romanın öncülerindendir. Romanlarındaki kiÅŸileri çevresinden seçmiÅŸ, mizah ve acıyı birlikte iÅŸlemiÅŸtir. Yapıtlarında 19. yüzyıl Ä°ngiltere’sinin sorun­larını ele almıştır. 1840'lardaki romanlarında, döne­min kapitalist toplum düzeninin çeliÅŸki ve sorunlarına daha derinden yaklaÅŸmış, katı burjuva bencilliÄŸinin karşısına halkın içinden sade ve sıradan insanların saflığını ve temizliÄŸini çıkarmıştır. Dünya çapında eleÅŸtirel-gerçekçi bir romancı olan sanatçı, gerçekçi ve ayrıntılı betimlemenin büyük ustasıdır. KiÅŸileri tuhaf, gülünç, göze batıcı özelliklerle donatmış, insan ile onu kuÅŸatan toplumsal çevre arasındaki kopmaz bağı, etkili ve kolayca kavranır bir biçimde vermiÅŸtir. BaÅŸlarda anlatı yöntemi olarak 18. yüzyıl gelenekle­rine sımsıkı baÄŸlı kalan sanatçı, daha sonraki yılların­da, kiÅŸilerin ruhsal yapısına ve toplumsal çevrelerine çok daha derinden bakabilmeyi baÅŸarmıştır.

Yapıtları

Oliver Twist, Pickwick’in Kâğıtları, David Copperfield, Antikacı Dükkânı, Ä°ki Şehrin Hikâyesi, Büyük Umutlar: Roman

Alman Edebiyatı

Goethe (1749 - 1832)

Romantizmin en önemli temsilcilerindendir. Yapıtla­rıyla yalnızca Alman edebiyatını deÄŸil, dünya edebi­yatını etkilemiÅŸ bir sanatçıdır.

Sanat yaÅŸamı üç dönemde incelenebilir: Üniversite yıllarından 1775’e kadar süren gençlik döneminin ilk yıllarındaki yapıtlarında, sanat dünyasındaki yap­macıklı aÅŸkları ve eÄŸlenceli yaÅŸamı iÅŸleyen bir anlayış egemendir. Ä°lk ÅŸiirlerini bu anlayışın etkisiyle yazmıştır. Şiir anlayışını: "Dünya o kadar büyük ve zengin ki, yaÅŸam da öylesine çeÅŸitli ki insan her za­man bunlardan ÅŸiir çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her ÅŸiirin bir durumdan doÄŸması gerekir, yani ÅŸiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir ÅŸey üzerine dayan­mayan bir ÅŸiirin iyi olacağını sanmıyorum." sözleriyle ortaya koyar. Sanat dünyasında çok büyük yankılar uyandıran romanı ‘‘Genç Werther’in Acıları” bu genç­lik dönemi nin ürünüdür. Sanatçı, hastalıklar ve sıkın­tılarla geçen bu döneminde, geceleri, mezarlıklara, insana korku veren yerlere tek başına gitmeyi alışkanlık haline getirmiÅŸtir.

1775'te Weimar’a gidip Schiller’le tanıştıktan sonra 1805’e kadar uzayan yıllarda klasik sanat anlayışına baÄŸlanmıştır.

Özellikle, roman alanında “William Meister’in Çıraklık Yılları” ve ÅŸiirde “Baladlar”, en önemli yapıtlarıdır. Sanat yaÅŸamının bu döneminde, daha çok, oyun yazmıştır.

1805’ten sonraki döneminde ise, bir yandan “William Meister”in ikinci bölümünü ve “Gönül Yakınlıklarını tamamlamış, bir yandan da Ä°ranlı ÅŸair Hafızın gazel­lerinin biçiminden etkilenerek “DoÄŸu-Batı Divam”nı yazmıştır. Ama hepsinden önemlisi, 1770'ten beri tasarlayıp geliÅŸtirdiÄŸi “Faust”a son ÅŸeklini vermiÅŸtir. Bugün, sanatçının en tanınan ve sanatının doruÄŸu olarak kabul edilen yapıtı kuÅŸkusuz “Faust”tur. Sanatçı bu yapıtında kendisinin yaÅŸam felsefesini or­taya koymuÅŸtur.

Yapıtları

Genç Werther’in Acıları, Wilhelm Meisterin Çıraklık Yıllan, Gönül Yakınlıkları: Roman
Faust, Stella, Egmont, Pandora, Ciavio: Oyun
Baladlar, Toplum Türküleri, DoÄŸu-Batı Divanı, Sevgi Üçlemesi: Şiir
İtalya Yolculuğu, Fransa Seferi: Anı

Schiller (1759 - 1805)

Alman edebiyatının ve romantizmin önde gelen isim­lerinden Schiller, oyun ve ÅŸiirlerinin yanı sıra edebiyat teorisi alanındaki çalışmalarıyla da ün yapmış bir sanatçıdır. Olgunluk dönemi eserleri ruhun içsel öz­gürlüÄŸünü keÅŸfetmeye yönelmiÅŸtir. Ä°lk oyunu “Hay­dutlar”, özgürlük düÅŸüncesinin dile getiriliÅŸi bakımın­dan hem tiyatro tarihi, hem de Almanya için bir ilktir. Ünlü çalışması “insanın Estetik EÄŸitimi Üzerine Mek­tuplar” adlı denemesinde yazar, estetik eÄŸitiminin yalnızca bireysel ruhun gerçek dengesi için deÄŸil; aynı zamanda uyumlu bir toplumsal geliÅŸme için de gerekli olduÄŸunu Ä°ddia eder.

Tarih çalışması “BirleÅŸik Hollanda’nın Ä°spanyol EgemenliÄŸine Karşı Ayaklanma Tarihi”nin ilk bölümü yazara yalnızca Jena Üniversitesi Tarih Bölümü pro­fesörlüÄŸünü kazandırmaz; aynı zamanda Alman tarih biliminin önünü de açar.

“Mutluluk Şarkısı” sanatçının en çok tanınan yapıt­larından biridir. Bu yapıttaki ÅŸiirlerden esinlenen Beethoven bugün 9. Senfoni olarak bilinen ünlü bes­tesini yapmış, koro için bestelenen senfoninin sözleri bu parçadan alınmıştır. “Wilhelm Teli” adlı oyununun konusu; özgürlüÄŸü için savaÅŸan ve cesaretin timsali olarak görülen daÄŸlı bir adamın, gerçek bir halk kah­ramanının öyküsüdür.

Goethe'yle tanışmaları, her iki büyük edebiyatçının hayatında yeni bir dönem baÅŸlatmıştır. Sanatçı, Goethe’yi, yarım bıraktığı Faust'u tamamlamaya ikna etmiÅŸtir. 

Yapıtları

Haydutlar, Wilhelm Teil, Don Carlos: Oyun
Ä°nsanın Estetik EÄŸitimi Üzerine Mektuplar: Deneme
Mutluluk Şarkısı: Şiir

Grimm KardeÅŸler (Vacob (1787 - 1865), Wilhelm(1786 - 1859))

Almanya’nın köylerini dolaÅŸarak masallar derleyip yayımlamışlardır. Ayrıca Almancanın tarihini ve gramerini içeren kitaplar yazmışlardır.

Yapıtları

Pamuk Prensesle Yedi Cüceler, Bremen Mızıkacıları, Büyülü Şato, Altın Saçlı Kız, Çizmeli Kedi, Kül Kedisi: Masal

İspanyol Edebiyatı

Cervantes (1547 - 1616)

YaÅŸamının son yıllarında ortaya çıkan ve modern hü­manist düÅŸünceleri geleneksel Ä°spanyol halk edebiyatı ile birleÅŸtiren baÅŸyapıtları, Rönesans ede­biyatının doruktaki baÅŸarıları arasında yer aldığı kadar, tüm dünya dillerine de çevrilmiÅŸtir. Sanatçının, dünya edebiyatının baÅŸyapıtları arasında yer alan yapıtı “Don KiÅŸot”, o günlerde çok tutulan ÅŸövalye ro­manlarına bir yergi olarak yazılmıştır. Modern ro­manının ilk örneÄŸi sayılan yapıtta, 17. yüzyılın baÅŸlarında çökmeye yüz tutan Ä°spanyol feodal toplumunun derinden eleÅŸtirel bir çözümlemesi yapılır. Sanatçı, bu romanda çizdiÄŸi tiplerle günü­müze kadar pek çok sanatçı üzerinde etkili olmuÅŸtur.

Yapıtları

Don KiÅŸot, Galatea: Roman

Amerikan Edebiyatı

Mark Twain (1835 - 1910)

Asıl adı Samuel Langhorne Clemens'tir. ilk gençlik yıllarında bir basımevinde çalışmış, bir süre sonra New York’a gitmiÅŸ, ardından ÅŸehirden ÅŸehire dolaÅŸmıştır. Bir ara Mississippi’de buharlı gemilerde çalışmış, iç savaÅŸtan sonra gazetelere mizah yazıları yazmış, Mark Twain adı altında gazete muhabirliÄŸi ve dergi yazarlığı yapmıştır. Ä°lk romanı olan “Tom Sawyer’ın Maceraları” yayımlanana kadar yazarlık ko­nusunda deÄŸiÅŸik çalışmaları olmuÅŸtur, ilk kitabını “Mississippi’de Hayat” ve “Huckleberry Finn’in Ma­ceraları” izlemiÅŸtir. Yapıtlarında, toplum gerçeklerini mizahi bir dille ele almıştır.

Yapıtları

Tom Sawyer’in Maceraları, Huckleberry Finn’in Maceraları, Mississippi’de Hayat: Roman

Edgar Allen Poe (1809 - 1849)

Öykü -doÄŸaüstü korkutucu öÄŸeler içeren öyküler- yazarlığının yanı sıra edebiyat eleÅŸtirmenliÄŸi ve ÅŸair­liÄŸi de çok önemlidir. Antik çaÄŸların üç birlik kuralı temelinde modern edebiyat kuramı oluÅŸturması, ÅŸiir­lerinin esin kaynağını romantizmin gizemciliÄŸinde bulması onun daha sonra Fransız sembolist ÅŸairleri tarafından öncü sayılmasını saÄŸlamıştır. “Anabel Lee” adlı ÅŸiiri sanatçıyla adeta özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir. "Tümleme Felsefesi” baÅŸlıklı denemesi çaÄŸdaşı ve sonrasındaki ÅŸairlerin büyük esin kaynağı olmuÅŸtur.

Yapıtları

Anabel Lee: Şiir
Morg Sokağı Cinayeti: Öykü

Hemingway (1899 - 1961)

Yapıtlarında yaÅŸam gerçeklerini sade bir dille iÅŸ­lemiÅŸtir. Ordudaki görevi sırasında ağır ÅŸekilde ya­ralanmış, hastanede tedavi gördüÄŸü sırada “Silah­lara Veda” adlı yapıtını yazmaya baÅŸlamıştır. “GüneÅŸ de DoÄŸar” adlı yapıtında savaÅŸ yorgunu bir askerin anılarını anlatan sanatçı, daha sonra yayımlanan “Si­lahlara Veda” adlı yapıtı ile çok büyük yol katetmiÅŸtir. Yaralı bir askerin savaÅŸta bir hemÅŸireye duyduÄŸu aÅŸkın dile getirildiÄŸi bu romanda kahraman hem yaralanıyor hem de hamile olan sevgilisinin ölümüne dayanmaya çalışıyordur. Sanatçı böylelikle savaşın da anlamsızlığına deÄŸinmeyi amaçlamıştır. “Çanlar Kimin için Çalıyor” adlı yapıtıyla mesleÄŸinde artık zir­veye ulaÅŸan sanatçı, daha sonra gerçek baÅŸyapıtı olan "ihtiyar Adam ve Deniz" adlı romanını yazmıştır. Bu romanında, insanın yaÅŸama nasıl baÄŸlanması gerektiÄŸini ve hayatta her ÅŸeyin boÅŸ olduÄŸuna dair düÅŸüncelerini ortaya koymuÅŸtur.

Yapıtları

GüneÅŸ de DoÄŸar, Silahlara Veda, Çanlar Kimin Ä°çin Çalıyor, Ä°htiyar Adam ve Deniz: Roman

John Steinbeck (1902 - 1968)

Yapıtları, önemli toplumsal deÄŸiÅŸimlerin yaÅŸandığı topraklarda, toplumsal gerçekliÄŸin ayrıntılı bir göz­leme dayanan, tamamıyla gerçekçi birer yansı­masıdır. Bu yönüyle sanatçının yapıtlarında natüralizmin özelikleri görülür.

Yoksul bir çiftçi ailesinin çocuÄŸu olan sanatçının, ır­gatlık ve iÅŸçilik yaparken edindiÄŸi deneyimler, yapıt­larında iÅŸçilerin yaÅŸamlarını gerçekçi bir dille anlat­masına büyük katkı saÄŸlamıştır, ilk romanlarından baÅŸlayarak hep iÅŸçileri, yaÅŸam koÅŸullarını, iliÅŸkilerini anlattı, ilk yapıtı "Kenar Mahalle" yayımlandığında, yapıt büyük ilgi görmüÅŸtür. "Bitmeyen Kavga"da tarım iÅŸçilerinin grevi ve bu greve önderlik eden iki Marksisti anlatmış, Amerikan çalışma sistemine sert eleÅŸtiriler yöneltmiÅŸtir. "Fareler ve Ä°nsanlar"da iki göç­men iÅŸçi arasındaki garip ve karmaşık iliÅŸkinin öyküsünü anlatmıştır. En önemli yapıtı olan "Gazap Üzümleri"nde ise tarımdaki hızlı kapitalistleÅŸme sürecini anlatmıştır. II. Dünya Savaşı yıllarında daha çok ideolojik yapıtlar ortaya koymuÅŸ, sonraki yıllarda politikadan uzak, eÄŸlendirici yanı ağır basan, duy­gusal öÄŸelerin de yer aldığı yapıtlar kaleme almıştır.

Yapıtları

Kenar Mahaile, Bitmeyen Kavga, Fareler ve Ä°n­sanlar, Gazap Üzümleri, Sardalya Sokağı, Acı Hayatlar, Cennetin DoÄŸusu: Roman

T. S. Eliot (1888 - 1965)

Amerikan asıllı olup Ä°ngiliz vatandaÅŸlığına geçmiÅŸ, Ä°ngiliz edebiyatının da önemli ÅŸairleri arasında sayılmıştır. Duyan, düÅŸünen, kendisiyle savaÅŸan ve sanatına büyük bir disiplinle baÄŸlı bir sanatçıdır. Şiirlerinde uygar dünyanın sorunlar karmaÅŸası için­deki konumunu, yaÅŸlı gezegenimizin umutla umut­suzluk arasındaki durumunu dile getirmiÅŸtir.

Yapıtları

Çorak Ülke, BoÅŸ Adamlar: Şiir
Edebiyat Üzerine DüÅŸünceler, Denemeler: EleÅŸtiri, deneme
Katedralde Cinayet, Kokteyl Parti, Kutlu ÇarÅŸamba: Oyun

Rus Edebiyatı

PuÅŸkin (1799 - 1837)

Modern Rus edebiyatının kurucusu sayılır. Şiirlerinde romantizmin izleri görülür, ilk ÅŸiirleri toplumsal içerik­li taÅŸlama niteliÄŸindedir. Basılmadığı halde, kopyaları elden ele dolaÅŸmıştır. Ä°syankâr ÅŸiirleri dolayısıyla ön­ce Kafkasya'ya, sonra Moldova'ya sürülmüÅŸtür. Sürgündeki üç yıl içinde ÅŸiir yazmaya devam etmiÅŸ, “Yevgeniy Onegin” adlı ÅŸiir-romanının ilk bölümlerini kaleme almıştır. “Boris Godunov” adlı oyununun sahnelenmesi yasaklanmıştır. Şairi kıskananların ifti­raları yüzünden düelloya mecbur kalmış, Peters- burg'daki düelloda ağır yaralanmış ve iki gün sonra ölmüÅŸtür. Üstadı Jukovskiy, onun ölümünden sonra: "Rus ÅŸiirinin güneÅŸi battı." ifadesini kullanmıştır.

Yapıtları

Yüzbaşının Kızı: Roman
Yegeniy Onegin: Şiir-roman
Maça Kızı:Öykü
Çingeneler: Şiir
Boris Godunov: Oyun

Gogol (1809 - 1852)

Yapıtlarında insan davranışlarını gerçekçi bir biçimde iÅŸlemiÅŸtir. Mizahi yönü ağır basan bir üslubu vardır. Roman ve öyküleri ile dikkatleri bir anda üzerine toplamış, özellikle "MüfettiÅŸ” oyunu ve “Palto" öy­küsündeki, Rusya’nın siyasi ve toplumsal meselele­rine yönelik eleÅŸtirileri büyük bir övgü toplamıştır. Oyununun sahnelenmesinden kısa bir süre sonra Rusya’dan ayrılan Gogol Roma’ya yerleÅŸmiÅŸtir. Buradan yazdığı yazılarında giderek muhafazakâr bir tavır takınması Rusya’daki arkadaÅŸları ile arasının açılmasına yol açmış ve zaten hassas bir dengede seyreden iç dünyasını iyice altüst etmiÅŸtir. GeçirdiÄŸi bir sinir krizi ile en önemli yapıtı “Ölü Canlar”ı yakmış, odasına kapanmış birkaç gün içerisinde ölmüÅŸtür

Yapıtları 

Ölü Canlar, TaraÅŸ Bulba: Roman
MüfettiÅŸ: Oyun
Palto: Öykü

Turgenyev (1818 - 1883)

Gerçekçi Rus romancılığının kurucularından sayıl­mıştır. Romanları Rus aydın ve yazarlarının sert eleÅŸ­tirilerine yol açmıştır. Realizm akımının en iyi temsil­cilerinden olan sanatçı, romanlarının konularını gün­cel ve sosyal olaylardan almıştır. En ünlü ve dikkate deÄŸer romanı olan "Babalar ve OÄŸullar", iki kuÅŸak arasındaki çekiÅŸmeyi, daha doÄŸrusu, gericiliÄŸi temsil eden liberal soylularla, ilericiliÄŸi temsil eden demokrat aydınlar arasındaki görüÅŸ ayrılığını ve mü­cadeleyi göstermek için yazılmıştır. Daha yayımlanır yayımlanmaz ülke çapında bir fırtınanın kopmasına, özellikle romanın kahramanı, nihilist diye nitelenen Bazarov tipi çeÅŸitli tartışmalara ve hatta birbiriyle çeliÅŸen yorumların yapılmasına yol açmıştır.

Yapıtları

Rudin, Babalar ve OÄŸullar, Duman: Roman 

Çehov (1860 - 1904) 

 Modern -durum öyküsü- öykücülüÄŸün kurucusudur. Dünya edebiyatına, öykü sanatını temelinden deÄŸiÅŸ­tiren yüzlerce öykü; tiyatro sanatına “Martı”, “Vanya Dayı”, “Üç Kız kardeÅŸ” ve “ViÅŸne Bahçesi” gibi baÅŸ­yapıtlar armaÄŸan eden sanatçı, aynı zamanda iyi bir doktordur. DoktorluÄŸundan da gelen gözlem gücüy­le tıp, hastalar, hastalıklar, hastaneler, hekimler üstüne öyküler de kaleme almıştır. Oyunlarında ihti­lal öncesi umutsuzca yaÅŸayan soyluların ve aydın­ların iç dünyasını baÅŸarılı bir biçimde yansıtmıştır.

Yapıtları

Martı, Vanya Dayı, ViÅŸne Bahçesi: Oyun
Köylüler, Altı Numaralı KoÄŸuÅŸ, Hikâyeler: Öykü

Gorki (1868 - 1936)

Güçlü bir gözlemcidir. Yapıtlarının konularını yaÅŸa­dığı yoksulluk dönemlerinden seçmiÅŸ, yapıtlarını gerçekçi bir yaklaşımla oluÅŸturmuÅŸtur. Zaman za­man uzun felsefi tartışmalara girerek yapıtlarının sa­natsal düzeyini düÅŸürmüÅŸtür. En önemli yapıtı Rus Devrimi’ne adadığı “Ana”dır.

Yapıtları

Ana, Foma, Küçük Burjuvalar: Roman
Ä°talya Hikâyeleri: Öykü 

Dostoyevski (1821 - 1881)

Realizmin güçlü temsilcilerindendir. Dine ve ge­leneklere baÄŸlı kalmış, yapıtlarında ruh tahlillerine geniÅŸ bir biçimde yer vermiÅŸtir. Kısa bir süre askerlik yaptıktan sonra ayrılıp edebiyatla uÄŸraÅŸmaya baÅŸ­lamıştır. Ä°lk romanı “Ä°nsancıklar” Rusya’nın toplumsal romanı sayılır. Yapıtlarında, iki dünya savaşı arasında yaÅŸayan kuÅŸağı rahatsız eden ahlaksal, dinsel, siyasal konuları etkileyici söyleyiÅŸle dile getirmiÅŸtir. Gözlemlerinin keskinliÄŸi, ayrıntılara verdiÄŸi önem, kar­makarışık yaÅŸamından çıkardığı saÄŸlam karakterleri ve roman kurgulamadaki ustalığıyla Avrupa'da ve ülkesinde kendisinden sonra gelen hemen tüm yazarlar üzerinde etkili olmuÅŸtur. Batılı ülkelerin ede­biyat ve düÅŸün yaÅŸamında önemli bir rol oynamıştır.

Yapıtları
 
Ä°nsancıklar, Öteki, Suç ve Ceza, Karamazof KardeÅŸler, Budala, Ezilenler, Beyaz Geceler, Ecinniler, Kumarbaz, Yeraltından Notlar, Ölüler Evinden Anılar: Roman

Tolstoy (1828 - 1910)

Realizmin güçlü temsilcilerindendir. Yapıtlarında, ahlakçı bir üslup sergilemiÅŸ, kendi ülkesinin toplum­sal siyasal çalkantılarını, halkının yaÅŸayışını gerçek­ten büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiy­atın en büyük temsilcilerinden olduÄŸu kadar, bir filo­zof bir eÄŸitimci olarak da ün kazanmıştır. GeniÅŸ halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, periÅŸan durumu onu çok üzdüÄŸünden, bütün servetini köylülere dağıtmış, her haliyle onlar gibi yaÅŸamaya baÅŸlamıştır.

Napolyon SavaÅŸları sırasında, yazdığı "SavaÅŸ ve Barış", yaÅŸama sunulan bir destan olarak nite­lendirilmiÅŸtir. Bu romanda geniÅŸ bir zaman sürecin­den bahsedilmesi, somut özelliklerin canlandırıl­masında kaydedilen yüksek baÅŸarı düzeyi, sayıları beÅŸ yüzü aÅŸan sayıda kiÅŸiyi içermesi, öykünün dal­lanıp budaklanarak ilerlemesi bu romanı baÅŸyapıtlar­dan biri haline getirmiÅŸtir.

Yapıtları

DiriliÅŸ, SavaÅŸ ve Barış, Hacı Murat, Anna Karenina, Kazaklar, Ä°van Ä°lyiç’in Ölümü: Roman

Yorumlar
Sen de Yaz