Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
1923’ten günümüze, Cumhuriyet’in kurulmasının ardından, Türk toplumunun yerli sanat etkinliklerine büyük önem verilip, Batı ve Doğu klasikleri Türkçeye kazandırıldı. Latin kökenli harflerin kabulü ve dil devrimi, özellikle yeni Türk edebiyatının daha geniş kitlelere ulaşmasında büyük rol oynadı.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde de biçim ve içerik yönünden büyük değişiklikler oldu.
Beş Hececiler'in yolundan giden bazı şairler, halk kaynaklarına yöneldiler, Anadolu'yu ve Türk tarihini konu edinerek, ulusçuluk bilincini güçlendirmeye çalıştılar.
1928'de "Yedi Meşale" adlı ortak bir kitap çıkaran ve "Yedi Meşaleciler" adıyla anılan şairler, sürekli ve etkili bir topluluk oluşturamadılar.
Türk şiirine 1940- 1955 yılları arasında egemen olan Garip akımı, geleneksel Türk şiiriyle bağını kopardı; Batılı çağdaş ozanlara, özellikle gerçeküstücülere ilgi gösterdi; ölçüsüz, uyaksız, söz ve anlam oyunlarından uzak bir şiir türü geliştirildi.
Garip akımına tepki olarak doğan İkinci Yeni akımı üyeleri, özgür çağrışım yöntemini kullandılar, soyutlamaya yönelerek, “anlaşılmaz bir şiir" türü oluşturdular.
Cumhuriyet dönemi Türk romanı ve öyküsü de, Anadolu insanının gerçeklerine, sorunlarına yöneldi, 1930 yıllarından sonra toplumcu-gerçekçi roman akımının doğması, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yaşayan insanların yaşamını, sorunlarını gerçekçi gözlemlere dayalı olarak yansıtma olanağı sağladı. Cumhuriyet ve sonrasında eleştiri ve edebiyat tarihi çalışmaları daha sağlam bir bilimsel temele oturtuldu. Türk edebiyatının aşağı yukarı bütün dönemleri, bu dönemlerle ilgili akımlar, topluluklar ve genel olarak edebiyatçıların yaşam öyküleri, yapıtları üstüne çeşitli yayınlar yapıldı.
Beş Hececiler
Şiire I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarında başlayan, Mütareke yıllarında şöhret kazanan topluluk, şiirlerinde Anadolu'yu ve Anadolu insanını işlemiştir. Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik işledikleri başlıca konulardır. Hecenin beş şairi diye anılan bu sanatçılar, Milli Edebiyat akımından etkilenmiş ve aruzu bırakarak şiirlerinde heceyi kullanmaya başlamışlardır.
Topluluğun Özellikleri
- Şiirde sade ve özentisiz olmayı, süsten uzak kalmayı tercih etmişlerdir.
- İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmışlar, daha . sonra heceye geçmişlerdir.
- Şiirlerinde memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
- Yerli-milli sanat ve tarih motiflerini ele alarak yaşanan hayat dilimleriyle örülü bir memleket edebiyatı meydana getirmeye yönelmişlerdir.
- Hece ölçüsü ile serbest müstezat yazmayı da denemişlerdir.
- Dize kümelerinde dörtlük esasına bağlı kalmamışlar, yeni yeni biçimler aramışlardır.
- Düzyazıdaki sözdizimini şiire aktarmışlardır.
Topluluğun Sanatçıları
- Faruk Nafiz Çamlıbel
- Yusuf Ziya Ortaç
- Enis Behiç Koryürek
- Halit Fahri Ozansoy
- Orhan Seyfi Orhon
Faruk Nafiz Çamlıbel (1898 - 1973)
Şiir dilinde yeni bir söyleyiş çığırı açmış, hececi çağdaşlarının en üstünlerinden sayılmış ve şiir üslubu, sonra yetişen hece şairlerini etkilemiştir. Hececilerin en genci fakat en başarılı ismidir. Bireysel konulara yönelmiştir. Şiirlerinde Anadolu’yu, memleket sevgisini anlatmıştır. Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlıktır. Lirik şiirleri de vardır. “Sanat” adlı şiirinde, uygulamaya çalıştığı “Memleket Edebiyatı"nın bir felsefesi vardır.
Yapıtları
Enis Behiç Korkürek (1892 - 1949)
Aruzla yazdığı ilk şiirlerinde aşk konusunu işlemiştir. Balkan Savaşı yıllarında Ziya Gökalp'in tavsiyesiyle heceyi benimsemiş ve Milli Edebiyat akımına bağlanmıştır. Bu yıllarda, onu üne kavuşturan, ulusal duygularla yüklü kahramanlık şiirleri yazmıştır. Bir yandan da hece ölçüsü üzerinde çalışarak kimi durak değişikliklerini, bir şiirde çeşitli hece kalıplarını kullanmayı denemiştir.
Yapıtları
Halit Fahri Ozansoy (1891 - 1971)
Önce aruz ölçüsüyle duygusal şiirler yazmış; sonra Milli Edebiyat akımından etkilenmiş “Aruza Veda” adlı şiiriyle aruz ölçüsünü bırakıp hece ölçüsüyle şiir yazmaya başlamıştır. Şiirlerinde, konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmıştır. Şiirlerinde çoğunlukla egzotik sahnelere, hüzün ve melankoli gibi bireysel duygulara, aşk ve ölüm temalarına yer vermiştir.
Yapıtları
Baykuş, Nedim, Hayalet: Oyun
Yusuf Ziya Ortaç
Orhan Seyfi Orhon'la birlikte çıkardığı “Akbaba" mizah dergisini ömrünün sonuna kadar yayımlamıştır. Şiirlerinde günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir. Şiire aruz ölçüsüyle başlamış, Ziya Gökalp'in etkisiyle hece ölçüsünü benimsemiş ve başarılı şiirler yazmıştır. Hecenin beş şairinden biri olarak ünlenmiştir. Şiirleri; Türk Yurdu, Servet-i Fünun ve Büyük Mecmua adlı dergilerde yayımlanmıştır. “Akbaba” dergisinde akıcı bir dille, rahat okunur bir tarzda yazdığı fıkralarında, siyasal mizahın özgün örneklerini vermiştir. Şiir ve gülmece yazılarının yanı sıra roman, öykü ve oyunlar da yazmıştır.
Yapıtları
Orhan Seyfi Orhon (1890 - 1972)
1917’de Yeni Mecmua’da çıkan şiirleriyle adını duyurmuştur. Şiire aruz ölçüsüyle başlamış, “Fırtına ve Kar” isimli uzun şiirinde bunun başarılı bir örneğini vermiştir. Daha sonra Milli Edebiyat ve Genç Kalemler akımlarının etkisinde kalarak hece ölçüsüne dönmüştür. Hece ölçüsü ile yazdığı şiirlerinde yalın bir dil kullanmıştır. Divan şiiri kalıplarını hece ölçüsüne uyarlayarak yazdığı gazel benzeri şiirleri de vardır.
Yapıtları
Yedi Meşaleciler
İlkelerini, “samimilik, içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik” şeklinde açıklayan topluluk, yeni bir edebiyat, farklı bir şiir oluşturmak amacıyla bir araya gelmiştir. İlk ürünlerini 1928'de “Yedi Meşale" adlı kitapta toplarlar. Kitabın önsözünde çıkış amaçlarını: "Yazılarımızı ortak yayımlamamızın sebebi, ülkemizde son edebi akımları gösterecek toplu bir yapıt meydana getirmek isteğidir.” şeklinde açıklarlar.
Topluluğun Özellikleri
- Beş Hececiler’i eleştirmiş ve onlara karşı çıkmışlardır.
- Milli Edebiyatçıların gerçekçilikten ve içtenlikten uzak yurt sevgilerine karşı içtenliği savunmuşlardır.
- Batı edebiyatını, özellikle Fransız edebiyatını kendilerine örnek alıp izleyeceklerini söylemelerine rağmen, Beş Hececiler’in yolundan gitmişlerdir
Dönemin Sanatçıları
- Ziya Osman Saba
- Sabri Esat Siyavuşgil
- Yaşar Nabi Nayır
- Kenan Hulusi Koray
- Cevdet Kudret Solok
- Muammer Lütfi
- Vasfi Mahir Kocatürk
Ziya Osman Saba (1910 - 1957)
Yedi Meşaleciler’in şiire en bağlı şairi olan sanatçı, şiirlerinde; çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, Allah'a kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm düşüncesi, öte dünya özlemi gibi konuları işlemiştir. 1940'tan sonra serbest şekillerle de şiir yazmıştır; Üzgün, yumuşak, açık ve duru şiirler onun genel özelliğidir. Öykülerinde de genellikle bir anı atmosferi görülür.
Yapıtları
Vasfi Mahir Kocatürk (1907 - 1961)
İlkin epik şiirleri ile tanınmıştır. Âşık tarzında yazdığı şiirlerinde kahramanlık, fedakârlık, millî şuur, vatan ve millet sevgisi temalarını işlemiştir. Manzum oyun, çocuk hikâyeleri, tarih ve edebiyat araştırmaları alanında yapıtlar ortaya koymuştur.
Yapıtları
Cevdet Kudret Solok (1907 - 1992)
Edebiyata şiirle başlamış; daha sonra oyun, hikâye, 2 roman türünde yapıtlar kaleme almıştır. İncelemeler | ve ders kitapları hazırlamıştır.
Yapıtları
Kenan Hulusi Koray (1906 - 1943)
Hikâye, mensur şiir denemeleri, eleştiri ve röportajlar yayımlamıştır. İlk hikâyeleri, konusu Arap dünyasından olan masala benzer denemelerdir. Zamanla gerçekçi hikâyeler yazmaya başlamış, hikâyelerinin kahramanlarını İstanbullulardan seçmiştir.
Yapıtları
Yaşar Nabi Nayır (1908 - 1981)
Edebiyata şiirle girmiş; sonraları öykü, roman, oyun, gezi yazıları, deneme türlerinde yapıtlar kaleme almıştır, Varlık dergisinin ve Varlık Yayınevi’nin sahibidir. Batı edebiyatından kitaplar çevirmiş, antoloji ve derleme alanında çalışmalar ortaya koymuştur.
Yapıtları
Sabri Esat Siyavuşgil
Edebiyata çeşitli dergilerde şiirler yayımlayarak başlamış; sonra psikoloji, eğitim, folklor konularında araştırmalara yönelmiş ve çeviriler yapmıştır. Bir süre değişik gazetelerde fıkra yazarlığı da yapmıştır. “Yedi Meşale” dergisi kapandıktan sonra ekspresyonist bir ressam edasıyla eşya ve görünüm betimlemeleri üzerine temellenen yeni, canlı şiirler yazmıştır.
Yapıtları
Muammer Lütfi Bahşi (1903 - 1947)
“Yedi Meşale” dergisi kapandıktan sonra Yedi Meşalecilerln renkli hayal dünyalarının uzağında kalmıştır. Çeşitli dergi ve gazetelerde kendi başına şiirler yayımlamıştır. Şiir kitabı yayımlamamıştır.
Garipçiler (Birinci Yeni)
1940’ta Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat üçlüsü; şiirde var olan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe başkaldıran şiirlerini “Garip” adıyla bir kitapta topladılar. Bu ad, zamanla hem üç şairi yansıtan bir kimlik kazandı hem de Türk şiirinde yeni başlayan bir şiir akımını yansıttı.
Topluluğun Özellikleri
- Şiirde her türlü kurala ve önceden belirlenmiş kalıplara karşı çıkmış, kuralsızlığı kural edinmişlerdir.
- Şiirde ölçü, uyak ve dörtlüğe karşı çıkmışlardır.
- Şairaneliği, mecazlı söyleyişleri, söz sanatlarını kabul etmemişlerdir.
- Şiirde o döneme kadar işlenmemiş konulan ele almışlardır.
- Konuşma dili ile, sıradan konuları işlemişlerdir.
- Şiirlerinin başlıca konuları, günlük hayat, sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve hayattaki bazı garipliklerdir.
- Halk deyişlerinden yararlanmışlar, toplumsal yergiye yer vermişlerdir.
Topluluğun Sanatçıları
- Orhan Veli Kanık
- Melih Cevder Anday
- Oktay Rifah Horozcu
Orhan Veli Kanık (1914 - 1950)
1941'de arkadaşlarıyla birlikte yayımladıkları “Garip” adlı şiir kitabı ve yazdığı “Önsöz”, Türk şiirinin günden güne eskimiş değerlerini yıkmış, şiire başka bir açıdan bakılmasını sağlamıştır.
Sanatçı, bu önsözde Garip akımının ilkelerini şöyle sıralamıştır: Ölçüye baş kaldırıp serbestçe yazmak, uyağı şiir için gerekli görmekten vazgeçmek, şairane duygularla, parlak görüntüleri şiirden silmek, şiiri hayal gücünün kapalı duvarlarından kurtarıp sokağa, gerçek hayata çıkarmak, yapmacıksız, doğal bir söyleyişle günlük yaşayış içinde halktan insanları yakalamak, her çeşit sözcüğü, konuyu şiire sokmak, halk deyişlerinden yararlanmak, toplumla ilgili yergiye yer vermek.
Yapıtları
Oktay Rifat Horozcu (1914 - 1988)
Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Türk şiirine damgasını vuran Garip akımının öncülerindendir. Garip dönemi şiirlerinde, kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarını lirik öğelerden yoksun bir biçimde dile getirmiştir. “Perçemli Sokak” adlı yapıtıyla Türk şiirinde İkinci Yeni denilen akıma, imgeci bir şiire yönelmiştir. Türkçenin ses zenginliğini, geniş bir sözcük dağarcığıyla ustalıkla kullanan sanatçı, şiirlerinde yer yer gerçeküstücü görüntülere yer vermiş, kimi zaman klasik şiir geleneğine göndermeler yapmıştır.
Yapıtları
Melih Cevdet Anday (1915 - 2002)
İlk şiirlerinde, dönemin ortak dil beğenisini simgeleyen söyleyişlere kapılmıştır. “Mavi iklimlerde, dal dal erguvan açan rüyalar” biçiminde duyarlılıkları yansıtmaya çalışırken, kendi yaşamından uzak söyleyişlere öykünmüştür. Sonraki şiirlerinde toplumsal bir çizgi izlemiştir. Düzyazılarında çoğunlukla yoğun bir düşünce ile şiirsel, esprili, özlü bir dil vardır
Yapıtları
İkinci Yeniciler
Tam anlamıyla bir edebiyat dönemi ya da şiir topluluğu değildir. 1955 -1965 yılları arasında şairlerimizden bir kısmını etkilemiş bir şiir akımıdır. Orhan Veli ve arkadaşlarının oluşturduğu Garip akımı, diğer adıyla Birinci Yeni’den birçok noktada ayrılır. Hatta ikinci Yeni’yi bir bakıma Garip şiirine bir tepki gibi görmek de mümkündür. 1950'li yılların başlarında, şiirde yalnız küçük olayların anlatılmaya başlandığı görülür. Şiirde alelade bir dil kullanılır olmuştur ve şiirin ölçüsü basitlik ve aleladelik gibi görülmektedir. Şairler, Garip akımının ‘kopyalarını’ üreterek renksiz, cansız, coşkusuz şiirler ortaya koymaya başlamışlardır. Şiirdeki bu yöneliş karşısında, bazı şairler, Garipçiler’in ve onları takip edenlerin aksine; basitlik, aleladelik ve sadelikten ayrılan şiirler yazmaya başladılar. Başlangıçta bir arada bulunmayan bu şairlerin, kendi arayış ve sezgilerinin ürünü olan şiirler, sonradan ortak benzerlikler dolayısıyla “İkinci Yeni” adıyla anılır olmuştur.
Topluluğun Özellikleri
- Şiirde öyküleyici anlatım yolu terk edilmelidir, anlatım kapalı va soyut olmalıdır.
- Şiir dili, konuşma dilinden uzak ve özgün olmalı; mantık dokusundan arındırılmalıdır.
- Ahlak, erdem, gerçek gibi değerler şiirin amacı olmamalıdır.
- Şiirde ahenk, ölçü ve uyakla değil; musiki ve anlatım zenginliğiyle sağlanmalıdır.
Topluluğun Başlıca Sanatçıları
- Cemal Süreya
- Sezai Karakoç
- Ece Ayhan
- Edip Cansever
- İlhan Berk
- Turgut Uyar
- Ülkü Tamer
- Tevfik Akdağ
Cemal Süreya (1931 - 1990)
İkinci Yeni akımında kendine ayrı bir yer edinmiş ve “Diriliş” dergisini çıkarmıştır. Şiirlerinde İslami düşünceyi modern şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştırmıştır. Mistizmden, enbiya-evliya kıssalarından yararlanmış; çarpıcı benzetme ve imgelerle, denenmemiş sentezlere ulaşmıştır. Yeni, kapalı ve karanlık bir imge evreniyle ikinci Yeni akımının en önemli şairleri arasında yer almıştır. Ayrıca çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı yapmıştır.
Yapıtları
Sezai Karakoç (1933 - ....)
İkinci Yeni akımında kendine ayrı bir yer edinmiş ve “Diriliş” dergisini çıkarmıştır. Şiirlerinde İslami düşünceyi modern şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştırmıştır. Mistizmden, enbiya-evliya kıssalarından yararlanmış; çarpıcı benzetme ve imgelerle, denenmemiş sentezlere ulaşmıştır. Yeni, kapalı ve karanlık bir imge evreniyle ikinci Yeni akımının en önemli şairleri arasında yer almıştır. Ayrıca çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı yapmıştır.
Yapıtları
İlhan Berk (1918 - 2008)
İlkin “İstanbul” adlı kitabındaki şiirleriyle tanınmıştır. Çeşitli değişimlerden geçerek İkinci Yeni şiir görüşünü benimsemiş; şiirleriyle olduğu kadar, şiir üzerine yazı ve konferanslarıyla da tartışmalara konu olmuştur. Şiirlerinde Batı Hıristiyan ve klasik Yunan kültürünün etkileri görülür.
Yapıtları
Edip Cansever (1928 - 1986)
Yapıtları
İkindi Üstü, Dirlik-Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Umutsuzlar Parkı, Nerde Antigone, Tragedyala, Çağrılmayan Yakup, Kirli Ağustos, Şairin Seyir Defteri, Yeniden, Bezik Oynayan Kadınlar, İlkyaz Şikâyetleri, Oteller Kenti: Şiir
Ece Ayhan (1931 - 2002)
Yeni motifler, karanlık çağrışım atkılarıyla ördüğü şiirleri; onu, ikinci Yeni akımının en çok sözü edilen şairlerinden biri haline getirmiştir.
Yapıtları
Turgut Uyar (1927 - 1985)
Yapıtları
Tevfik Akdağ (1932 - 1993)
İkinci Yeni’nin saklı sularından diye nitelendirilmiştir. Değişik dergilerde şiirlerini yayımlamış, “Şimdilik” adlı bir dergi çıkarmıştır.
Yapıtları
Ülkü Tamer (1937 - ....)
Çevirmenlik, aktörlük, yayın yönetmeliği yaptı. İkinci Yeni ile başladığı şiirinde, her zaman kendine özgü olmayı başardı. Türkü, koşma tadında, masalların, doğa görüntülerinin, çocuksu duyarlığını yansıtan özgür çağrışımların beslediği neşeli, humor yüklü şiirler yazdı. Canlandırdığı dünyaya giderek toplumsal kaygılarla pekişen ölüm izleğini, kendi çocukluk dönemini yaşadığı yöreden yerel renkleri ve yaşam izlerini, izdüşümlerini taşıdı. İkinci Yeni'nin, çağdaş İngiliz şiirini yakından izleyen, çeviriler yapan, Batı etkilerine açık bir şairidir. Özellikle 1960‘ların ikinci yarısında yazdıklarıyla kapalı şiir anlayışının kusursuz örneklerini vermiştir.
Yapıtları
Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901 - 1962)
Öykü, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi ve şiir türünde yapıtları vardır. En önemli yönü şairliğidir. Şiirlerinde temel unsur musiki, his ve hayaldir. Sanatçının şiirlerinde dış öğe olarak “ahenk”, iç öğe olarak “zaman” kavramıyla “bilinçaltı” ağır basar. Sanatçı, renkli ve pürüzsüz görüntüleriyle, insanı içten kavrayan bir üsluba sahiptir. Şiirlerini sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazmıştır. Şiirleriyle olduğu kadar, psikolojik öykü, roman ve edebi incelemeleriyle de tanınır. Öykü ve romanlarında kendi dönemindeki toplum yaşamını, bu yaşamın çelişkilerini ortaya koymuştur. Sanatçının roman ve öykülerinde psikolojik yön önemli bir yer tutar. Sanatçı, dili başarıyla kullanmıştır.
Yapıtları
Abdülhak Şinasi Hisar (1883 - 1963)
Eleştiri yazıları ve romanlarıyla tanınır. Yapıtlarında görgü, anı, betimleme, kültür unsurları, mutluluklarla geçmiş gençliği ve 20. yüzyıl başlarındaki rahat İstanbul yaşamı ağır basar. Sanatlı, uzun cümleleri vardır.
Peyami Safa (1899 - 1961)
Konuya hâkim, kuvvetli üslubu ve yapıtlarını ören zengin düşünce öğeleri ile edebiyatımızda ateşli ve enerjik sanat hamleleri göstermiş güçlü bir kalemdir. Edebiyata i. Dünya Savaşı yıllarında başlamış olan sanatçı daha çok kişisel gayretleri ile özellikle Batının düşünce hareketlerini yakından takip ederek, felsefe ve psikoloji alanlarında geniş bilgiler edinmiştir. Romanlarında psikolojik tahlillere önem vermiş ve bunda da başarılı olmuştur. “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” adiı romanında kendi hayatının bir bölümünü anlatmıştır. Edebi düzeyini beğenmediği yapıtlarını “Server Bedii” takma adıyla yayımlamıştır.
Yapıtları
Memduh Şevket Esendal (1899 - 1952)
Sanatçı, halkın içinden, ilgi çekmeyen kişileri ve onların önemsiz görünen davranışlarını konu edinir. Onların yaşayışlarının gülünç, iyi ve kötü yönlerini okuyucuya sevdirerek anlatır. Bütün kişileri sevimlidir, onların düzensizliklerini bile hoş göstermeyi başarmıştır. Öykülerindeki kişileri her zaman çevremizde görür, tanır gibi oluruz. Öyküye bir yalınlık getirmiş, onu gereksiz süslemelerden kurtararak halktan kişilere ve basit görünüşlü gerçek olaylara yöneltmiştir. Yapıtlarında konuşma dilini kullanmıştır. Öykülerinde güçlü bir gözlem sezilir. Edebiyatımızda, “Çehov” tarzı denilen modern öykünün temsilcisidir.
Yapıtları
Sait Faik Abasıyanık (1906 - 1954)
Edebiyatımızda, öykü alanında yeni bir dönem başlatmıştır. İşitilmemiş, okunmamış sözler, yadırganan bir üslup, konu sayılamayacak kadar aykırı karşılanan konular... Bütün bunlar edebiyatımız için, hepsi de ilk olan dikkatlerin, ilgilenişlerin, duygulanma tarzlarının ve önemseyişlerin ortaya çıkardığı bir kişiliktir.
Yazmanın kendisi için bir ihtiyaç olduğuna inanmıştır. Gözlemci ve gerçekçi bir yazardır. Toplumu konu alan öykülerinde toplumdaki bazı problemleri işler. Düşüncelerini ve hayallerini içtenlikle anlatır. Öykülerinde, yakından tanıdığı, gözlemlediği kişileri okuyucularına tanıtır. Kişileri, yaşadıkları çevreye ve karakterlerine uygun olarak ele alır ve anlatır. Burgazada, deniz, doğa, ihtiyarlar, boyacı çocuklar, balıkçı kahveleri... onun öykülerinde sık sık rastlanan öğelerdir. Öykülerini yapmaciklıktan ve sanat kaygısından uzak bir dille yazmıştır. Edebiyatımızda, “Çehov” tarzı denilen modern öykünün temsilcisidir.
Yapıtları
Halikarnas Balıkçısı (1886 - 1973)
Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. Halikarnas, Bodrum’un antik çağdaki ismidir. 1925’te yazdığı "Hapishanede idama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmaya Nasıl Giderler" adlı öyküsü yüzünden Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı ve Bodrum'da üç yıl sürgün cezasına çarptırıldı. Cezası bittikten sonra çok sevdiği Bodrum'a yerleşti ve 1947'ye kadar Bodrum'da yaşadı. Bodrum'a olan sevgisini şu dizeleriyle dile getirmiştir: “Yokuş başına geldiğinde Bodrum'u göreceksin / Sanma ki geldiğin gibi gideceksin / Senden öncekiler de böyleydiler / Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler.”
Deniz öyküleriyle tanınmış bir sanatçımızdır. Yapıtlarında genellikle Ege, Akdeniz kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olayları işlemiştir, içinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve inatçı denizi, denizin emrindeki balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitoloji hâzinesinden yararlanarak, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan; ama sürükleyip götüren bir anlatımla öykü ve romanlarına yansıtmayı başarmıştır.
Yapıtları
Falih Rıfkı Atay (1894 - 1971)
Türkçeyi en yalın ve en duru bir anlatıma ulaştıran yazarlarımızdan biridir. Yapıtlarını kısa cümlelerle ve sade bir dille oluşturmuştur. Sanatçının dilimizin gelişmesinde ve özellikle Cumhuriyet’ten sonraki Türk gezi edebiyatının oluşumunda yadsınamaz bir yeri vardır.
Yapıtlarında dış ülkelerde gördüklerini anlatırken sırası geldikçe Türkiye ile gezdiği yerler arasında karşılaştırmalar yaparak önemli noktalara değinir.
Yapıtları
Eflatun Cem Güney (1896 - 1981)
Folklor alanında araştırmalar yapmış, Halk şairlerimiz üzerine incelemelerde bulunmuştur. Halk hikâyelerini, masal ve efsaneleri yapılarını bozmadan derlemiştir. Edebiyatımızda daha çok “masal yazarı” olarak tanınmıştır.
Yapıtları
Mithat Cemal Kuntay (1885 - 1956)
Vatan ve millet sevgisi temalı epik ve lirik şiirleri ile tanınmıştır. Oyunları, monografileri bir de romanı vardır. Türk aruzunun son devirde güçlü temsilcilerindendir.
Ruşen Eşref Ünaydın (1892 - 1959)
Devrin ileri gelenleri ile yaptığı röportajlarla tanınmıştır. Bu röportajlarını “Diyorlar ki” adı ile kitap haline getirmiştir, ilk defa Mustafa Kemal Paşayı, uzun bir röportajla Türk okuyucusuna tanıtmıştır. 1919 yılında Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele'ye katılmıştır.
Yapıtları
Aka Gündüz (1885 - 1958)
Edebiyat-ı Cedide şairleri tarzında şiirler yazarak edebiyat dünyasına girmiştir. Enis Safvet, Avni, Muallim ve Serkenkebîn takma adlarıyla edebi ve mizahi şiirler ve yazılar kaleme almıştır. Yapıtlarında imparatorluktan ulusal devlete geçiş dönemini anlatmış; Rumeli'de düşman elinde kalan Türk topraklarının karşısında duyduğu ıstırabı dile getirmiştir.
Yapıtları
Arif Nihat Asya (1904 - 1975)
Şiirlerinde aruz ve hece ölçüsünü başarıyla kullanmanın yanı sıra, serbest şiirler de yazmıştır. Halk ve Divan şiiri biçimlerinin yanında modern şiir biçimlerini de kullanmıştır. En çok da rubai yazmıştır. Şiirlerinde genellikle; kahramanlık, tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzellikleri gibi temaları dile getirmiştir. Edebiyatımızda Bayrak şairi olarak tanınmıştır.
Yapıtları
Nurullah Ataç (1898 - 1957)
Cumhuriyet sonrası,edebiyatımızda bir yol gösterici görevi üstlenmiştir. Yaşadığı dönemde deneme türünün başarılı bir temsilcisi olmuştur. Ayrıca edebiyatımıızda eleştiri türünün gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Genç sanatçıların tanınmasında öncülük etmiştir.
Türkçenin özleşmesi, arınması için yılmadan çalışmış, bu uğurda yazdığı yazılarda hiçbir yabancı sözcük kullanmadığı da olmuştur. Kendine özgü, devrik cümleleri çoğunlukla kullanmış, yeni bir dil ve anlatım biçimi oluşturmuştur. Anlatımda devrik cümlenin, konuşma dilinin gerekliliğini savunmuş ve bunları yapıtlarında uygulamıştır. Deneme, söyleşi, eleştiri ve çeviri alanında birçok yapıt ortaya koymuştur.
Yapıtları
Suut Kemal Yetkin (1903 - 1980)
İlkin Suut Saffet imzasıyla şiir ve mensur şiirler yazmıştır. Estetik, sanat, felsefe, resim, İslam sanatları konularındaki yapıtlarının yanı sıra, 1940'tan sonra deneme türünde yapıtlar kaleme almıştır. Edebiyatın türlü konuları üzerinde özlü düşüncelerini, zaman zaman; yalın bir anlatımla kaleme alarak deneme türünün en başarılı temsilcilerinden biri olmuştur.
Yapıtları
Sabahattin Eyyüboğlu (1908 - 1973)
Sanat sorunlarımızla toplumsal sorunlarımızı kuvvetli bir kültürle araştıran sanatçıdır. Tarihimiz içinde Anadolu'nun en bilinçli yorumcularındandır. Olaylara Batı kültürünün geniş açısından bakar. Köklü ve derin bir kültürün temsilcisi, Anadolu âşığı bir gönül adamıdır. Halk gerçeğine inanmış, demokrasi tutkunu bir düşünürdür. Ona göre “yurt" demek, birçok uygarlığı beslemiş, potasında eritmiş Anadolu demektir. Anadolu, Anadolu halkı, Atatürk tutkunluğu, demokrasi, halk sanatı, halk dili, halk eğitimi en çok üzerinde durduğu ana konulardır. Halkı hor görenlere her fırsatta çatar. Daha çok, deneme, eleştiri ve inceleme türünde yapıt vermiştir. Yapıtlarıyla dilimizin gelişmesine ve edebiyatımızın ulusal ve evrensel bir nitelik kazanmasına katkıda bulunmuştur.
Yapıtları
Ahmet Kutsi Tecer (1901 - 1967)
Şiirlerinde yer yer Anadolu halk motiflerini işleyen sanatçı, duygulu şiirler ve memleket şiirleriyle tanınmıştır. Hece ölçüsüne yeni biçimler arayışı da başka bir özelliğidir. Batılı şiir anlayışından âşık tarzı söyleyişe yönelmiştir. Türk halk şiirinden yararlanarak yazdığı şiirleri vardır. Şiirlerinde iç duygu ve bununla birlikte gelişen hafif sesli bir musiki havası vardır. Ayrıca Âşık Veysel’in edebiyatımızda tanınmasına katkıda bulunmuştur.
Yapıtları
Ahmet Muhip Dıranas (1908 - 1980)
Fransız sembolist şiirinin öncülerinden Baudelaire'in etkisi altında kalan sanatçı, “biçim" ve “ahenk”i kaygı edinmiş, yeni bir yapı içinde ruhun dalgalanışlarını dile getirmeye çalışmıştır. Şiirlerinde konu olarak Anadolu’yu, memleket manzaralarını, doğa ve tarih sevgisini, aşkı, ölümü, hatıraları işlemiş, destanımsı şiirler de yazmıştır. Şiirde yeni bir bütünlük kurmaya çalışmış, ölçü ve uyağa sıkı sıkıya bağlı kalmış, sese ve ahenge önem vermiştir.
Gerek Fransız şiiri, gerekse kendinden önceki kuşaktan ustaları Ahmet Haşim ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan aldığı etkileri sanatına yedirerek özgün bir şiire ulaşmıştır. Hece ölçüsü sınırlarında kalarak ama durak ve vurgu yerlerini değiştirerek gelenekselde çağdaşlığı yakalayan, çağrışım gücü yüksek, yurdu, insanı ve doğası ile barışık, alışılmadık deyiş örgüsüyle unutulmaz şiirler yazmıştır. Adı, “Fahriye Abla” şiiriyle adeta özdeşleşmiştir.
Yapıtları
Kemalettin Kamu (1901 - 1948)
Kurtuluş Savaşı sırasındaki şiirleriyle dikkat çekmiştir. Sanat yaşamına aruz ölçüsüyle yazdığı şiirlerle başlamış, daha sonra Milli Edebiyat akımından etkilenerek hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. İlk şiirlerinde vatan sevgisi, Milli Mücadele yılları; sonraki şiirlerinde aşk, gurbet, yalnızlık gibi konuları İşlemiştir. Şiirlerinde sağlam bir söyleyiş ve ahenk vardır. “Bingöl Çobanlan", “Gurbet” en tanınmış şiirleridir. Şiirleri, ölümünden sonra, “Kemalettin Kamu, Hayatı, Şahsiyeti ve Şiirleri" adlı kitapta toplanmıştır.
Cahit Sıtkı Tarancı (1910 - 1956)
İlk şiirleri, temiz dili ve yeni buluşlarıyla dönemin edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırmıştır. Belli duyguları hece ölçüsüne bağlı olarak işlediği bu dönemde şiirleri; Ahmed Hamdi, Necip Fazıl etkilen taşırken giderek Fransız sembolistlerin etkisinde kalan sanatçı, “yaşama güzelliği” içinde “ölümlü olma” bilincine varan; bunun acısını çekerek “ölüm ve yalnızlık” karşısında duygulanan bir şair olarak tanınmıştır. Ölümü unutabildiği şiirlerinde mutludur. Şiirlerinde “ölüm korkusu" ile “yaşama sevinci" iç içedir.
Daha sonra yayımladığı şiirlerde Garip hareketinin yönelişlerinden esinlenmiştir. Hece ölçüsünde durakları atarak yeni uyumlar arama kaygılarına bağlı eski tekniği değiştirip biçimde daha serbest, konularda yaşama, gerçeğe daha açık şiirler yazmıştır. Şiirlerini; sade, yalın, ahenkli bir söyleyişle, konuşma diliyle oluşturmuştur. Şiirlerinde iç sıkıntılarını, karamsarlığı ve özellikle ölüm konusunu işlemiştir.
Yapıtları
Cahit Külebi (1917 - 1997)
Şiirlerinde, yalın bir dil ile, zaman zaman kötümser, güvensiz, kendi türküsünü söylemiştir. Yarım uyaklar, iç sesler, duygu ve düşüncelerine eklediği zarif benzetmelerle özgün bir söyleyişe sahiptir. Yurt köşelerindeki yaşamı, modern bir biçim ve yeni bir romantizmle yaşatma, anılarla güçlü, içten bir duyarlık, onun şiirlerinin başlıca özelliğidir.
Yapıtları
Necip Fazıl Kısakürek (1904 - 1983)
Modern Türk şiirinin mistik şairidir. Düzyazı türünde yapıtları da olmasına rağmen asıl güçlü yanı şairliğidir. Halk şiirimizin öz ve biçim yapısından yararlanmış, ona Batılı, modern bir özellik kazandırmış, sonraları dinsel duyuşlarda karar kılmıştır. Şiirlerinde esrarlı iç âlemini, felsefi görüşlerini, etkileyici bir anlatım, temiz ve berrak bir Türkçeyle dile getirmiştir. İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten sonra gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde okumuş, Paris'te geçen bohem günlerinden sonra Türkiye’ye dönmüştür. Paris dönüşü yayımladığı “Örümcek Ağı” ve “Kaldırımlar” adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta çağdaşı şairlerin en önüne çıkarmıştır. Henüz otuz yaşına basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı “Ben ve Ötesi” de en az öncekiler kadar beğenilmiştir. Şöhretinin ve bohem tarzı yaşamının zirvesindeyken 1934 yılı sanatçı için bir dönüm noktası olmuştur. Çünkü yaşam felsefesinin değişmesine neden olan ve Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz veren Abdülhakim Arvasi ile bu dönemde tanışmış, ondan bir daha kopmamıştır. Üstün bir ahlak felsefesini savunduğu tiyatro yapıtlarını birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması da bu döneme rastlar.
1943’te dinsel ve siyasal kimliği ön plana çıkan “Büyük Doğu” adlı dergiyi çıkarmıştır. Bu dergide yazılarıyla iktidarlara cephe alan sanatçı, birçok kez mahkemelik olmuş, hapse girmiştir. 1962 yılından itibaren hemen hemen tüm Anadolu şehirlerinde verdiği konferanslarla büyük ilgi toplamıştır. Bu konferanslarda inanç ve ideal duygusunun insanın yaşamında oldukça önemli bir yer tuttuğunu söyleyen sanatçı, bu değerlerle ulusal varlığımızı daha iyi anlayabileceğimizi önemle vurgulamıştır.
Yapıtları
Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914 - 2008)
İlk şiirlerini “Havaya Çizilen Dünya’’ adlı yapıtıyla yayımlayan sanatçı, “Çocuk ve Allah’’ adlı yapıtında soyut konulara yönelmiştir. Bu yapıtında, varlığın gizlerinin araştırılışını, çocukluk dünyasını, insan yaşamının ince ayrıntılarını, genellikle klasik kıta biçimlerinde ve uyaklı şiirlerle, o güne kadar şiirimizde örneği bulunmayan imgelerle, kişisel yaşamın en uzak anılarından, çağrışımlarından kaynaklanan bir lirizmle yansıtmıştır. Şiirlerini yalın ve duru bir Türkçeyle oluşturmuştur. Önceleri ölçülü ve uyaklı şiirler yazmış, daha sonra serbest şiire yönelmiştir.
Her yapıtında yeni konulara ve yeni söyleyiş özelliklerine yer vermiş, zamanla bireysel çizgiden uzaklaşarak toplumsal anlayışta şiirler yazmıştır. Destan tarzında yazdığı şiirleri bunun en güzel örneğidir, Kurtuluş Savaşı ile ilgili epik-lirik şiirler de yazmıştır. Sanat anlayışını şu cümlesi özetler durumdadır:' "Sanat yapıtı hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."
Yapıtları
Behçet Necatigil (1916 - 1979)
Zengin bir sözcük dağarcığı ve özgün bir söyleyişi vardır. Şiir anlayışını şöyle açıklamıştır; “Ben mum alevinde pervane gibi hep aynı odakta yazdım şiirlerimi, ev ve her günkü yaşamlar... Toplumun ve imkânlarımın bana bağışladığı dar dörtgende gözlerimi her açışımda karşımda büyük şehrin insanlarını ev, aile ve çevrelerini buldum.”
Yapıtları
Haldun Taner (1915 - 1986)
Gazetelerde sanat ve kültür yazıları, fıkralar yazmıştır. Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan sanatçı; büyük şehrin tipik ve türedi yaşamlarına yer verdiği öyküleriyle tanınmıştır. Özellikle 1960 sonrası tiyatro alanında “ulusal” bir sahnenin oluşturulması yönünde çaba harcadı. “Keşanlı Ali Destanı” adlı yapıtı edebiyatımızda ilk epik tiyatro örneğidir.
Yapıtları
Tarık Buğra (1918 - 1994)
Bir süre öykü yazdıktan sonra romana geçti. Sanatçı, varlık ve olayların iç yüzünü araştırmış, entelektüel planda, yapıtlarını çözümleyici bir yöntemle oluşturmuştur. Yapıtlarına kattığı yoğun bir anlatışa paralel, şiirli bir atmosfer, onu tanıtan özelliklerin başında gelir. Yapıtlarında ideal tipler ortaya koymuştur.
Yapıtları
Necati Cumalı (1921 - 2001)
Yapıtlarında Anadolu ve özellikle Ege yöresindeki köy ve kasabalarda yaşayanların sorunlarını işledi. Köylünün doğa ile savaşını, konuşma dilinin doğallığından yararlanarak ortaya koydu.
Yapıtları
Sadri Ertem (1900 - 1943)
Yapıtları
Fakir Baykurt (1929 - 1999)
“Yılanların Öcü” adlı romanından sonra roman yazmaya yöneldi. Türk köylüsünü kendi zihni olgusu içinde şematik olarak değerlendirmiş ve sosyal gerçeklerin dışına çıkarak olumsuz tiplemelere gitmiştir. Basit, kolay okunur tasvirlerle Türk insanını karikatürize etmiş, mübalağalı anlatımlara yer vermiştir.
Yapıtları
Oğuz Atay (1934 - 1977)
Yapıtlarında toplum kurallarıyla çatışan aydınların iç dünyasını işlemiştir.
Yapıtları
Kemal Tahir (1910 - 1971)
Sanat yaşamına önce şiir, sonra öykülerle giren sanatçı, yapıtlarının konularını Çankırı, Çorum dolaylarından, cezaevi yaşantılarından, Kurtuluş Savaşı’ndan, eşkıya menkıbelerinden almış; yapıtlarında törelere bağlı köy düzeni ve sorunlarını incelemiş ve eleştirmiştir. Yerli dekor ve renkleri ustalıkla kullanarak gerçek bir Anadolu romanı oluşturmuştur.
Yapıtları
Orhan Kemal (1914 - 1970)
Yapıtlarında köyden kente göç eden mutsuz, yoksul insanları, ezilen köylüleri, toprak ağalarını, memurları, hapistekileri, Adana ve İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşayan halkı gerçekçi bir gözle anlatır. İlk yapıtlarında sadece gözlemlerini aktarmakla yetinmiş, son yapıtlarında yol göstericilik görevi üstlenmiştir.
Yapıtları
Yaşar Kemal (1922 - ....)
Yapıtlarında çoğunlukla Çukurova bölgesini, bu bölgenin insanlarını ve toplumsal gerçeklerini şiirsel bir dille anlatmıştır. Yaptığı uzun doğa betimlemeleri renkli, ayrıntılı ve etkileyicidir. Yapıtlarında Halk edebiyatından yararlanmıştır.
Yapıtları
Orhan Asena (1922 - 2001)
Yazın yaşamına şiirle başlamış, daha sonra öykü ve tiyatro türünde yapıtlar ortaya koymuştur. Yazın dünyasındaki ününü tiyatro türündeki yapıtlarıyla kazanmıştır. Yazarın yapıtlarında ele aldığı konular psikolojik ve toplumsal alanları da kapsayacak biçimde çeşitlilik gösterir.
Yapıtları
Recep Bilginer (1922 - 2005)
Yazın yaşamına şiir yazarak başlamış, daha sonra oyun yazarlığına yönelmiştir. Yapıtlarında konu olarak toplumdaki aksaklıkları seçmiş, daha çok, köylülerin sorunlarını dile getirmiştir.
Yapıtları
Refik Erduran (1928 - ....)
Oyunlarında toplumsal bozuklukları başarıyla işlemiş; ahlaki değerlere önemli bir yer ayırmıştır. Çeşitli dergilerde mizah yazıları yazmış, değişik gazetelerde fıkralar kaleme almıştır.
Yapıtları
Turan Oflazoğlu (1932 - ....)
Günümüz oyun yazarlarındandır. Çok sayıda ünlü yapıtı çevirmiş ve edebiyatımıza kazandırmıştır. Kafka, Nietsche, Rilke, Shakespeare gibi yazarlardan çeviriler yapmıştır.
Yapıtları
Zeki Ömer Defne (1903 - 1992)
Kendine özgü şiir anlayışıyla Halk şiiri arasında bir köprü kurmaya çalışmıştır. Halk şiiri ve halk ağzı söyleyişlerinden etkilenmiş, günlük olaylardan uzak bir dünyanın güzelliklerini anlatmıştır. Bazı illerimiz için yazdığı güzellemelerde Halk şiiri geleneğinde yer alan motifleri kullanmıştır.
Yapıtları
Çoşkun Ertepınar (1914 - 2005)
Yapıtları
Oktay Akbal (1923 - ....)
Yapıtlarında, sıradan insanların hayatını, dramını, gelenek ve görenekler karşısındaki tutumlarını, sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı düştükleri ümitsizlikleri dile getirmiştir. Öyküleri, ince duygulu, aydın bir orta sınıf insanının toplum törelerine uyamazlık ve bireysel ümitsizliklerini belirten; bu yönüyle birinci ve üçüncü kişilerin iç monologları görünümündedir.
Yapıtları
Sabahattin Kudret Aksal (1920 - 1993)
İlk şiirlerinde Orhan Veli ve Oktay Rifat’ın etkisinde kalmış, yaşamın gündelik akışında bireysel sevinç ve mutlulukları dile getirmiştir. 1960'lardan sonra düşünce yönü ağır basan şiirler yazmıştır. Bu şiirlerinde kişinin evrendeki yerini, değerini aramaya çalışmış; felsefi düşünceye ağırlık vermiştir. Öykü ve tiyatrolarında ruh tahlillerine ve biçim kaygısına önem vermiştir.
Yapıtları
Salah Birsel (1919 - 1999)
1955’ten sonra Garip şiirinden tamamen sıyrılarak bağımsız bir şiir yapısı kurmuş; konularını alaysamalı bir tutumla işlemiştir. Denemelerinde şiirin ve edebiyatın kuramlarını ortaya koymuştur.
Yapıtları
Orhan Şaik Gökyay (1902 - 1994)
Şiirlerinde Âşık edebiyatı geleneğinin havası hâkimdir. Özellikle “Bu Vatan Kimin” şiiri çok ünlüdür. Eleştiri ve edebiyat araştırmalarıyla tanınmıştır. Türk Divan ve Halk edebiyatlarının pek çok sorununu işlemiş, birçok çalışma ortaya koymuştur. “Dedem Korkut'un Kitabı” bu yayınları arasında önemli bir yer tutar.
Yapıtları
Bedri Rahmi Eyuboğlu (1911 - 1975)
Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler ve yazılar yayımladı. Şiirlerinde Halk edebiyatının bazı özelliklerini görmek mümkündür.
Yapıtları
Ceyhun Atuf Kansu (1919 - 1978)
İlkin Halk şiiri geleneğine bağlı şiirler yazmıştır. Sonraları yeni şiiri benimsemiş ve 1940 kuşağının toplumcu şairlerinin kuşağına katılmıştır. Yaşadığı toprakların dertlerini, acılarını, sevinçlerini ve özlemlerini dile getirmiştir.
Yapıtları
Ömer Bedrettin Uşaklı (1904 - 1946)
Şekil olarak hececilere bağlı olmasına rağmen, özde onlardan ayrılır. Memuriyeti dolayısıyla Anadolu'da bulunduğu sıralarda Anadolu tabiatına olan hayranlığını şiirlerinde dile getirmiştir. Şiirlerinde hassas ve içli bir söyleyiş vardır.
Yapıtları
Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sarıkız Mermerleri: Şiir
Şevket Rado (1913 - 1988)
Şevket Hıfzı imzasıyla yazdığı şiirlerini “Varlık" dergisinde yayımlamış, edebiyatımızda radyo sohbetleriyle tanınmıştır.
Yapıtları
Attila İlhan (1925 - 2005)
Garip Akımı ve ikinci Yeni şiirine karşı çıkmış; Maviciler adıyla tanınan toplumcu gerçekçi şiir akımını başlatmıştır. Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirmiştir. Yapıtlarında toplumsal konulardan bireysel konulara kadar bir dizi konuyu kültürel doku zenginliği ile ele | almıştır. Bağımsızlık, adalet, eşitlik, özgürlük, barış, halkçılık gibi temaları evrensele yakın bir söylemle işlemiştir. Yapıtlarında işlediği bireysel temaların başında, kişinin kendi olma isteği gelir. Eleştirilerinde toplumcu gerçekçilik ilkelerine bağlı kalmıştır. “Sisler Bulvarı", “Yağmur Kaçağı”, “Ben Sana Mecburum” şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkilemiştir. ilk romanı “Sokaktaki Adam’dan sonraki romanlarında tarihsel konulara ağırlık vermeye başlamıştır.
Yapıtları
Rıfat Ilgaz (1911 - 1993)
1940-1950 yıllarında güçlenmiş toplumcu şiirin önde gelen temsilcilerinden biridir. Yapıtlarında yoksulların yaşamını, mizahi öğelerle yansıtmıştır.
Yapıtları
Sabahattin Ali (1907 - 1948)
Yapıtlarında, Anadolu köy kasaba hayatından aldığı acıklı konuları gerçekçi bir anlayışla işlemiştir. Sanat gücünü daha çok, öykülerinde göstermiştir. Güçlü doğa betimlemeleriyle örülü; çok sert çizgili bu öykülere çarpıcı bir tragedya niteliği katmıştır.
Yapıtları
- Yazınsal Türler
- Söz Sanatları
- İslam Öncesi ve İslam Dönemi Türk Edebiyatı
- Halk Edebiyatı
- Divan Edebiyatı
- Edebiyat Akımları
- Tanzimat Edebiyatı
- Serveti Fünun Edebiyatı
- Fecr-i Ati Edebiyatı
- Milli Edebiyat
- Cumhuriyet Edebiyatı
- Batı Edebiyatı
- Türk Edebiyatı Kitap Özetleri I
- Türk Edebiyatı Kitap Özetleri II
- Dünya Edebiyatı Kitap Özetleri