Biyolojik Çeşitlilik (Biyoçeşitlilik) ve Önemi
Biyolojik çeşitlilik veya biyoçeşitlilik; çeşitli tipteki ve işlevdeki ekosistemleri, bu ekosistemdeki komünitelerin tür zenginliğini, her türün popülasyonları arasındaki ve içerisindeki genetik farklılıkları kapsayan zenginlikler bütünüdür.
Biyolojik çeşitliliğin canlılar için önemi büyüktür. Canlılar arasında çeşitlilik sayesinde ekolojik denge sağlanmaktadır.
Biyolojik Çeşitliliğin Unsurları
Biyolojik çeşitliliğin temelini oluşturan dört ana unsur vardır. Bunlar:
- Ekosistem çeşitliliği
- İşlevsel çeşitlilik
- Tür çeşitliliği
- Genetik çeşitlilik
Şeklinde sıralanabilir. Şimdi biyoçeşitlilik açısından bu kavramları ele alalım.
Ekosistem Çeşitliliği
Belirli bir alanda yaşayan canlılar ile bu canlıların etkileşim içinde oldukları cansız çevreyi içine alan yapı ekosistem olarak tanımlanır. Bu açıdan ekosistem o bölgedeki canlı ve cansız tüm faktörleri içeren, madde ve enerji döngüleri ile birbirine bağlı bir bütünü ifade eder. Bu ekolojik bütün biyolojik çeşitliliğin temel unsurlarındandır.
Ekosistem çeşitliliği biyolojik çeşitliliğin bir türüdür. Bir bölgede bulunan ekosistemlerdeki varyasyon veya tüm gezegendeki ekosistemlerdeki farklılığı kapsayabilir. Ekolojik çeşitlilik hem karasal hem de sudaki ekosistemlerdeki çeşitliliği içerir. Ekolojik çeşitlilik, aynı zamanda, farklı niş sayısı, trofik seviyelerin sayısı ve diğer ekolojik süreçler de dahil olmak üzere bir biyolojik topluluğun bütün değişkenlerinden kaynaklanabilir.
Küresel ölçekte ekosistem çeşitliliğine bir örnek, çöller, ormanlar, çayırlık alanlar, sulak alanlar ve okyanuslar gibi ekosistemlerde çeşitlilik olacaktır. Ekolojik çeşitlilik, biyolojik çeşitliliğin en büyük ölçeğidir ve her ekosistem içerisinde, hem türlerin hem de genetik çeşitliliğin büyük bir yansıması vardır.
İşlevsel Çeşitlilik
Ekosistemlerin çeşitliliğinin yanında işlevleri de biyoçeşitlilik açısından önemli ve dikkate alınması gereken bir unsurdur.
Bir ekosistemin çevreye sağladığı yarar bir diğer ekosistemin çevreye sağladığı yarardan farklı olabilir. Örneğin, deniz ekosistemleri içerdikleri alglerle fotosentez olayı için atmosferdeki büyük miktarda CO2 alarak sera etkisini ve küresel ısınmayı azaltıcı yönde bir işlev görürken, orman ekosistemleri içerdikleri çok yıllık odunsu bitkilerle toprak erozyonunun oluşumunu engelleme işlevini yerine getirir.
Tür Çeşitliliği
Tür, aralarında çiftleşip verimli yavrular oluşturabilen benzer bireyler topluluğudur. Tür çeşitliliği ise bir bölgedeki farklı türlerin sayısını ve bolluğunu ifade eder. Örneğin, on farklı türü içine alan bir ekosistem üç farklı türü içine alan bir ekosistemden daha zengindir.
Dünyamızda tür çeşitliliği ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe genellikle azalır. Bir bölgedeki tür çeşitliliği bölgenin iklimsel özellikleri ve coğrafik koşullarıyla ilişkili olarak farklılık gösterebilir.
Genetik Çeşitlilik
Gen; DNA’nın belirli bir özelliğe şifre veren anlamlı bölümüdür. Bir türü oluşturan bireyler arasında genetik farklılıklar görülür. Her türün bireylerinin genetik farklılıkları o türün kendi içinde genetik çeşitliliği olarak değerlendirilir. Bu tür içi çeşitlilik türlerin değişen çevre koşullarına uyum sağlayabilmelerine olanak sağlar. Ayrıca tür içindeki bu genetik çeşitlilik özellikle bitki ve hayvanların ıslahında ve melezleştirilmesinde gen kaynağı oluşturur.
Farklı türleri arasındaki genetik fark aynı türe göre çok daha fazladır. Genetik çeşitlilik esas olarak tür içinde geçerli bir kavramdır. Çünkü farklı türlerden olan canlıların verimli nesil üretmeleri imkansızdır.
Biyolojik Çeşitliliğin (Biyoçeşitliliğin) Önemi
Biyolojik çeşitliliğin önemi ekolojik yararlar ve ekonomik yararlar olarak ele alınabilir. Bunun dışında doğayı güzelleştirme, hayatı renklendirme gibi estetik yararlar da vardır.
Biyoçeşitliliğin Ekolojik Faydaları
Biyolojik çeşitliliğin ekolojik faydaları yeryüzündeki madde ve enerji döngülerine katkıları ile ilgilidir.
Başta toprağın zengin ve verimli hale getirilmesi biyoçeşitliliğin ekolojik bir hizmetidir. Bu önemli hizmet azot bağlayıcı bakteriler, çeşitli mantarlar, toprak solucanları gibi birçok canlı türünün etkileşimiyle ortaya çıkmaktadır.
Aynı şekilde suların temizlenmesi (otobiyolojik temizleme) yine bu ortamda yaşayan yararlı algler, bakteriler ve su bitkileri tarafından gerçekleştirilir. Atmosferdeki oksijen kaynağı da fotosentez yapan bitkiler, algler ve siyanobakterilerdir. Havayı temizleyen bu oksijen gazı aynı zamanda pek çok mikroorganizma, hayvan ve insanların solunum yapabilmesi için zorunludur. Ayrıca havadaki karbondioksitin (CO2) alınıp bağlanması çok çeşitli üretici canlılar tarafından sağlanmaktadır.
Biyoçeşitliliğin Ekonomik Faydaları
Biyolojik çeşitliliğin ekonomik faydaları besin, ilaç ve sanayi hammaddeleri için oluşturduğu kaynaktan ileri gelir.
Biyoçeşitliliğin ekonomik değerinin en somut örneği bitkisel ve hayvansal besinlerimizin kaynağını oluşturmasıdır. İnsanlar beslenmek için çok çeşitli bitkilerin yaprakları, meyveleri, kökleri ve tohumları gibi kısımlarını tüketmektedirler. Bitkisel besin maddeleri doğrudan ya da dolaylı olarak tüm besinlerimizin %75’ini oluşturmaktadır. Bunun yanında farklı tür hayvanların et, süt ve yumurtaları da insan beslenmesinin geri kalan kısmını meydana getirmektedir.
Biyoçeşitliliğin ekonomik yararlarından bir diğeri ilaç hammaddelerine kaynak oluşturmasıdır. İnsanlar sağlıklı yaşamak ve hastalıkların tedavisi için bitkisel ve hayvansal kaynaklardan elde edilen etken maddeleri içeren ilaçlara gereksinim duymaktadır.
Biyolojik çeşitliğinin ekonomik faydalarından bir diğeri de sanayi hammaddelerinin elde edilmesine kaynaklık etmesidir. Pamuk, keten, kenevir, ipek, reçineler, çeşitli boyalar ve kozmetik ürünlerin elde edilmesi için çok farklı bitki ve hayvan türlerinden yararlanılmaktadır. Aynı şekilde mobilyacılıkta kullanılan kerestelerin karşılanması yaklaşık 200 farklı tür ağaçtan sağlanmaktadır.
Biyolojik Çeşitlilik Kaybı ve Nedenleri
Yeryüzünde canlıların yaşamını devam ettirebilmesi için verimli topraklara, kirlenmemiş suya ve temiz bir havaya ihtiyacı vardır. Bunun yanında tüm canlılar enerji ve madde döngüleriyle birbirine bağlıdır. Biyoçeşitlilik zenginliği yeryüzü için yararlı olacak ekosistem hizmetlerinin sunulabilmesi için oldukça önemlidir. Bu ekosistem hizmetlerinin bazıları oksijen üretimi, karbondioksit tutulması, azot bağlanması, iklimsel değişimlerin düzenlenmesi şeklinde sıralanabilir.
Çevrebilimciler biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin bize sunduğu bu hizmetlere dolar cinsinden değer biçtiklerinde yıllık yaklaşık 35 trilyon dolar gibi bir tutar hesaplamışlardır.
Ancak hayatın devamı için bu derece değerli hizmetler üreten biyoçeşitlilik günümüzde önemli açıdan tehdit altındadır. Bu nedenle biyolojik çeşitliliğin korunması son derece önemlidir.
Biyoçeşitlilik krizi olarak adlandırılan bu azalma ve kaybın en önemli nedenleri şöyle sıralanabilir:
- Canlıların doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi
- Yabancı türlerin ekosistemlere sokulması
- Doğal kaynakların kontrolsüz ve aşırı kullanılması
- Çevre kirliliği sonucu besin zincirleri ve madde döngülerinin bozulması
- Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri
Şeklinde sıralanabilir. Şimdi bu maddeleri tek tek ele alalım.
Canlıların Doğal Yaşam Alanlarının Tahrip Edilmesi
Bir canlının doğal olarak yaşadığı ve ürediği yer bu canlının habitatı olarak tanımlanır. Günümüzde biyoçeşitlilik kaybının önemli nedenlerinden biri de işte bu habitatların özellikle insan kaynaklı faaliyetler sonucu tahrip edilmesidir.
Plansız kentleşme, tarımsal faaliyetler, yol ve baraj inşa çalışmaları, madencilik faaliyetleri, orman yangınları ve çevre kirliliği nedeniyle canlıların doğal yaşam alanları bazen parçalara ayrılıp bölünmekte; bazen de tamamen ortadan kalkmaktadır.
Farklı canlı türlerinin doğan yaşam ortamlarının bölünmesi ve tahrip edilmesinden etkilenme oranları aynı değildir. Bazı türlerin değişen ortam koşullarına dayanma gücü veya yeni ortamlara yayılma becerisi diğerlerinden daha fazladır. Eğer bir canlı türünün yeni ortamlara yayılma ve yerleşme hızı, bozulmuş eski ortamındaki yok olma hızından yüksekse o canlı türü varlığını sürdürebilir.
Ancak bazı canlı türlerinin yayılma ve yeni ortamlara uyum yetenekleri yok denecek kadar azdır. İşte sadece belirli bir bölge ve ekolojik ortamda yaşamaya uyum sağlamış; farklı ortamlara yayılma yeteneği olmayan bu türlere endemik türler adı verilir. Dolayısıyla endemik türlerin yer aldığı habitatların tahrip edilmesi biyoçeşitlilik kaybını hızlandırır.
Yabancı Türlerin Ekosistemlere Sokulması
Doğal yaşam alanları farklı olduğu halde başka yaşam alanlarına yerleşen ve yayılan türlere egzotik (işgalci) türler adı verilir. Bu işgalci türler başka bir bölgeden bilerek ya da bilmeyerek yeni bir bölgeye taşınmış olabilir. Bu türlerin en önemli özelliği geniş bir dayanma gücüne ve uyum yeteneğine sahip olup farklı ekolojik koşullarda da yaşayıp çoğalabilmeleridir.
Dolayısıyla yabancı türlerin yeni ekosistemlere sokulması bu ekosistemlerde ana vatanlarında bulunan doğal düşmanları ve hastalık etmenleri bulunmadığından işgalci türlere daha hızlı gelişip çoğalabilme olanağı sunar. Bu da ekosistemdeki ev sahibi türün tehlikeye girmesi anlamına gelir.
Doğal Kaynakların Kontrolsüz ve Aşırı Kullanılması
Günümüzde ekosistemlerin insanlara sunduğu doğal kaynaklar artan beslenme ve hammadde ihtiyacı yüzünden kontrolsüz ve aşırı kullanılmaktadır.
Genel olarak aşırı kullanma ekosistemdeki bitki, hayvan veya doğal bir kaynağın insanlar tarafından tüketim hızının ekosistem tarafından bu canlıların ve kaynakların yerine konma hızını aştığı anlamına gelir.
Biyolojik çeşitliğin korunması açısından aşırı kaynak kullanımına dikkat etmek gerekir.
Çevre Kirliliği Sonucu Besin Zincirleri ve Madde Döngülerinin Bozulması
Çevre kirliliği yol açtığı çok boyutlu sorunlar nedeniyle ekosistemlerdeki besin zincirleri ve madde döngülerinin bozulmasına; bunun neticesi olarak da biyoçeşitlilik kaybına sebep olmaktadır.
Çevre kirliliği, özellikle ekosistemlerdeki kilit taşı türlere zarar verir. Kilit taşı türler; ekosistem işleyişinde ve devamlılığında ekolojik nişleri nedeniyle hayati öneme sahip türlerdir. Bu türler ekosistemlerde sahip oldukları biyokütle oranından beklenmeyecek ölçüde çok daha geniş çevresel etkilere sahiptir. Dolayısıyla ekosistemlerde bir kilit taşı tür yok olunca ekosistem de hızla bozulmakta ve diğer birçok canlı türü de bundan olumsuz etkilenmektedir.
Örneğin, ekosistemler için kilit taşı türlerden biri azot bağlayıcı bakterilerdir. Bu bakterilerin yok olması bitkileri; bu da otçul ve etçil hayvanları etkilemektedir. Sonuç olarak bir canlının neslinin tükenmesi domino etkisi yaratarak aynı besin zincirinde yer alan diğer canlı türlerinin de yok olmasına neden olmaktadır.
Ayrıca çevre kirliliği madde döngülerin bozulmasına da yol açarak biyoçeşitlilik kaybına sebep olur.
Tüm bunlar göz önüne alındığında çevre kirliliğinin biyolojik çeşitlilik üzerine olumsuz etkileri oluşmadan önlem alınması gerekmektedir. Bunun için de ekosistemdeki gösterge (indikatör) türlerin izlenmesi önemlidir. Gösterge türler; çevresindeki yararlı veya zararlı maddelerden birine karşı oldukça duyarlı olan; ekolojik toleransı düşük türlerdir.
Küresel Isınma ve İklim Değişiklikleri
Sera etkisi ve sonucunda küresel ısınma günümüzde kara, deniz ve atmosfer etkileşimlerini farklılaştırarak iklim değişikliklerine yol açmaktadır. Bu da ekosistemlerdeki bazı türlerin yok olmasına, bazı türlerin de yaşam alanlarının değişmesine yol açarak biyolojik çeşitliliğe olumsuz etki yapmaktadır.
Küresel ısınma özellikle sıcaklık artışına duyarlı olan veya dar sıcaklık aralıklarında üreme ve yaşama yeteneğine sahip canlıları olumsuz etkileyecektir.
Ülkemizdeki Biyolojik Çeşitlilik
Ülkemizin doğa güzellikleri açısından bir cennet olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye biyolojik çeşitlilik bakımından da Dünya içerisinde çok önemli bir yerdedir.
Ülkemizin üç kıtayı birleştiren bir sahada yer alması, değişik iklim ve toprak yapılarının birlikte görülmesi, ılıman kuşakta yer alması ve eski bir yerleşim yeri olması gibi özelliklerinden dolayı biyoçeşitliliği hayli yüksektir.
Türkiye hem tür çeşitliliğine hem de genetik çeşitliliğe sahiptir. Hem karasal ekosistemlerin hem de su ekosistemlerinin birlikte görüldü, yarımada şeklindeki ülkemiz bir biyolojik cennettir.
Ancak ülkemizin biyolojik çeşitliliğini yeterince değerlendiremiyor ve koruyamıyoruz. Bu konuda yapılan çalışmalar mevcut fakat yeterli düzeyde değil maalesef.
Yukarıdaki görselde ülkemize özgü hayvanlardan bazıları gösterilmiştir.
Ülkemizdeki endemik hayvanlardan bazıları:
- Abant alası
- Toros kurbağası
- Kapadokya kertenkelesi
- Hopa engereği
- Van kedisi
- Sivas kangalı
- İspermeçet balinası
Ülkemizdeki endemik bitkilerden bazıları:
- Kral eğreltisi
- Konya gaşağı
- Çan çiçeği
- Yanar döner çiçeği
- Kasnak meşesi
- Datça hurması
- Ankara çiğdemi
- İspir meşesi
- İzmir adaçayı
Yukarıda sayılan örnekler ülkemize özgü türlerin sadece küçük bir bölümüdür.
Etiketler:
Son Eklenenler
- Tarımla İlgili Meslekler
- Matematiği İyi Olmayanlar Hangi Mesleği Seçmeli?
- Antropoloji Nedir?
- Dünyanın Kaç Türlü Hareketi Vardır?
- Toplumsal Düzeni Sağlayan Kurallar Nelerdir?
- Cumhuriyet Yönetiminin Değerleri Nelerdir?
- İklim ve Hava Olayları Arasındaki Fark
- 1 Asal Sayı Mıdır?
- Homeostasi nedir?
- 2 ile Bölünebilme Kuralı