Toplumsal Yapı Nedir?
Toplum yaşamının varlığı ve sürekliliği için yerine getirilmesi zorunlu olan temel toplumsal işlevler vardır. Bunlar neslin sürdürülmesi, üyelerin toplumsallaşması (sosyalleşmesi), bireylerin hayata bir anlam ve gayeyle bağlanması, elde edilen mal ve hizmetlerin üretim ve paylaşılması gibi işlevlerdir, işte sosyal yapı, bu temel işlevleri yerine getirmek için oluşan öğelerin birlikte uyumlu bir bütün oluşturmasıdır. Sosyal yapı kendisini oluşturan unsurların toplamından farklıdır. Yapı kendini oluşturan parçaların bütünüdür. Bu bütün belli temel işlevleri yerine getiren parçalardan oluşur. Bir okulun yapısı; sınıflardan, idari odalardan, öğrencilerden, öğretmenlerden, oluşan unsurlar arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallardan meydana gelir.
Okulu meydana getiren öğeler karşılıklı ve düzenli sosyal ilişkiler içindedir, işlevlerini ancak bu ilişkiler içinde yerine getirebilir. Sonuçta okulun yapısal bütünlüğü çıkar.
Toplum da yapısal bir bütünü oluşturur. Dolayısıyla toplumsal yapı çeşitli işlevleri yerine getiren öğelerden ve bunların karşılıklı ilişkilerinden oluşur. Şu halde toplumun yapısını İncelerken onu oluşturan unsurları açıklamak, bu unsurların işlevlerini belirleyerek nasıl bir bütün oluşturduğunu görmek ve bütünü tam olarak kavramak gerekir.
Toplumsal yapı bireylerin, grupların, kurumların düzenlenmiş toplumsal İlişkilerinin bir bütünüdür. Başka bir deyişle sosyal yapı içinde sosyal ilişki ve olayların meydana geldiği, sosyal kurum ve grupların yer aldığı, toplumun şekil ve çevresiyle ilgili dış görünüşüdür.
Sosyal yapı dış görünüşü itibariyle statiktir. Fakat içinde birbirini tamamlayan karşılıklı ilişkilerde bulunan kurum ve gruplar yer almaktadır. Her toplumun kendine özgü sosyal yapısı vardır. Aynı zamanda sosyal yapı aynı toplum içinde zamanla değişebilir niteliğe sahiptir.
Sosyal yapının sosyal ilişkiler ağı diyebileceğimiz bir kültürel yapısı, bir de toplumun şekil ve çerçevesi olarak belirttiğimiz fiziki yapı adını verdiğimiz dış görünüşü vardır. Sosyal ilişkiler, statüler, roller, sosyal değerler kültürel (manevi) yapıyı; nüfusun yerleşim tarzına göre oluşan köy ve şehir yaşayışı fiziki yapıyı oluşturur.
Sosyal yapı; “sosyal ilişki”, “sosyal olay”, “sosyal grup” gibi unsurlardan oluşur.
Toplumsal İlişki
Toplumsal ilişki birbirinden haberli, belli bir süre devam eden belli bir amaç etrafında en az iki insan arasında gerçekleşen sosyal bir bağdır. Bir ilişkinin toplumsal ilişki olabilmesi için aşağıdaki şartlar gereklidir.
- En az iki insan arasında olması
- İlişkilerin bir anlam taşıması
- Belli bir süre devam etmesi
- Bireylerin karşılıklı etkileşimde bulunması gereklidir.
Sosyal ilişkiler sadece iki insan arasında olmayıp, insan ile grup, grup ile grup arasında da olabilir. Ayrıca sosyal ilişkiler konu, amaç ve fonksiyon açısından da farklılık gösterirler. Olumlu ya da olumsuz şekillerde olabilir. Sosyal ilişkiler birincil ve ikincil olmak üzere ikiye ayrılır.
Birincil İlişkiler
Aralarında yakın bağlar bulunan, az sayıda üyeden oluşan gruplarda ortaya çıkan uzun süreli ilişkilerdir. Bu tür ilişkilerde grubun çıkarı kişisel çıkarlardan önde gelir. Sosyal ilişkide bulunan insanlar birbirleri hakkında bilgi sahibidirler ve ayrıca ilişkiler yüz yüzedir. Bu ilişkiler resmi olmayan denetim yollarıyla kontrol edilir.
Birincil ilişkilerin özellikleri
- Karşılıklı ve yüz yüzedir.
- Bireylerin birbirlerine karşı ilişkilerinde karşılıklı saygı, güven, anlayış ve samimiyet vardır.
- Geleneksel değerlere göre şekil aldığı için yazılı kurallara bağlı değildir.
- İlişkiler uzun sürelidir.
- Bireyler arasındaki sosyal etkileşim güçlüdür.
- Daha çok küçük gruplarda görülür. (Oyun grubu, aile, arkadaş grubu, komşuluk)
İkincil İlişkiler
Yüzeysel, duygusal olmayan ilişkilerdir. Bireysel çıkarlar doğrultusunda kurulan bu ilişkilerde taraflar birbirleri hakkında sınırlı bilgiye sahiptir.
İkincil ilişkilerin özellikleri
- İkincil ilişkiler resmi denetim yollarıyla kontrol edilir.
- Daha kısa sürelidir.
- İlişkilerin boyutu yazılı kurallarla belirlenmiştir.
- Sosyal etkileşim zayıftır.
- Kitle iletişim araçları bu tür ilişkilerde önemli bir yere sahiptir.
- Daha çok büyük gruplarda görülen bir ilişki şeklidir. (Şehir, meclis, siyasi parti gibi)
Toplumsal İlişkilerle İlgili Kavramlar
Toplumsal Değer
Değerler insanların iyiyi, doğruyu, güzeli ve çirkini tanımlamak için koymuş oldukları standartlardır. Diğer bir deyişle hangi toplumsal davranışların iyi ve doğru olduğunu belirten ve toplumun bireyleri tarafından paylaşılan fikir ve ölçütlerdir. Toplumsal değerler toplum üyelerini birbirine yaklaştıran, bir arada tutan ve toplumun devamını sağlayan güçlerdir.
Toplumsal değerlerin temelinde ahlaki İnanç ve ilkeler vardır. Kişi doğduğu an sosyal değerleri hazır bulur. Vatanseverlik, misafirperverlik, büyüklere saygı birer toplumsal değerdir.
Toplumsal Norm
Sosyal normlar, toplumsal düzeni sağlayan, doğru ile yanlışı, olumlu ile olumsuzu belirleyen uyulması zorunlu yaptırımı olan kurallar sistemidir.
Normlar belirli bir toplumda yaşayan insanların ne şekilde hareket etmeleri gerektiğine ilişkin kurallardan oluşur. Normlar toplumda ödül ve ceza ile güvence altına alınırlar. Ödül ve cezalar resmi olabileceği gibi gayri resmi de olabilir. Örneğin hırsızlık yapan birey mahkemelerce cezalandırılabileceği gibi toplum tarafından dışlanarak da cezalandırılabilir.
Normlar bireylerin toplumsallaşma süreci içersinde öğrenilir ve alışkanlık halini alırlar. Normlar bu şekilde benimsenip alışkanlık halini aldığında, toplumsal normlara kural olduğu için değil uyulması gerektiğini düşündüğümüzden dolayı kendiliğimizden uyarız. Normları şekillendiren faktör ise değerlerdir.
Toplumsal Kontrol
Toplumda bireylerin sosyal değer ve normlara uygun davranmaları için oluşturulan denetim mekanizmalarıdır. Sosyal kontrol ödül ve ceza yolu ile kazanılır. Kontrol resmi ve resmi olmayan yollarla sağlanır. Örneğin “devlet” resmi bir kontrol mekanizması iken “aile” resmi olmayan bir kontrol mekanizmasıdır.
Toplumsal Sapma
Toplumdaki kuralsızlık ve düzensizliktir, insanların toplumsal normlara uygun olmayan biçimde davranmasıdır. Durkheim’e göre, sosyal kuralların gücünün azalması veya yetersizliği sonucunda bireyin davranışları ile değer sistemi arasındaki uyumun bozulması ve sosyal dayanışmanın azalmasıdır.
Anomi
Toplumdaki kontrol mekanizmalarının çökmesi sonucu genel bir kuralsızlık halidir. Toplumsal sapmanın tüm toplumda hâkim olmasıdır.
Bir toplumda anominin hâkim olması durumunda;
- Sosyal görüşlerde ayrılık artar.
- Sorumluluk duygusu zayıflar.
- Yönetime karşı güvensizlik oluşur. Toplumsal değerlere bağlılık zayıflar.
- Suça eğilim artar.
- İntihar, ölüm, boşanma oranlan yükselir.
Toplumsal Olay ve Toplumsal Olgu
Toplumsal Olay: Başlama ve bitiş zamanları belli, tek ve somut olan toplum içinde gerçekleşen ve insan ilişkilerinden doğan değişimdir.
Sosyal olaylar insan ilişkilerinden doğar ama bireyin her olaya katılması zorunlu değildir. Bir trafik kazası veya bir boşanma olayı bireyin katılmadığı olaylardır. Toplumsal olaylar bireye baskı yaparak bireyin belli kalıplar içinde davranmasını sağlarlar.
Sosyal olay insanlar arasındaki ilişkiler sonucu ortaya çıkan bir defa olup biten sosyal oluşumlardır. 2002 yılında yapılan genel seçimler, 1071 Malazgirt Savaşı, 1453 İstanbul’un Fethi sosyal olaya örnek verilebilir.
Toplumsal olayların özellikleri
- Sosyal olaylar kolektiftirler.
- Sosyal olaylar zorlayıcıdırlar.
- Sosyal olaylar istatistikî olarak ifade edilerek ölçülebilir.
- Sosyal olaylar toplumdan topluma ve aynı toplumda zamanla değişebilir.
- Sosyal olaylar sosyalleşme süreciyle öğrenilir.
- Sosyal olayların başlangıcı, bitiş süresi ve yeri bellidir.
Toplumsal olgu: Toplumsal olaylar sonucunda ulaşılan genellemelere sosyal olgu denir.
Sosyal olgu sosyal yaşayış içindeki belli türden değişmelerin değil, aynı türden olan birçok değişmenin ortak adıdır.
Sosyal olgu sosyal olaylara göre daha sürekli ve geneldir. Sanayileşme, kentleşme, seçim, devrim, boşanma, evlilik birer sosyal olgu iken Ali’nin intiharı, 2004 yerel seçimleri, Roma imparatorluğunun yıkılması birer sosyal olaydır.
Toplumsal Tabakalaşma ve Toplumsal Hareketlilik
1. Toplumsal Tabakalaşma
Toplumsal tabakalaşma toplumu oluşturan bireylerin bir ya da daha fazla ölçüye göre aşamalı (hiyerarşik) olarak sıralanmasıdır. Her insan toplum içinde belirli bir özelliğine göre kendisine tanım bulur, işçi, patron, öğretmen, fakir, zengin, mühendis, kapıcı, doktor gibi tanımlamalar bizi toplumda belli bir yere yerleştirir. Fertlerin bu şekilde belirli özelliklerine göre gruplandırması ve bu grupların birbirine göre aşağı ve yukarı olarak derecelendirilmesine “toplumsal tabakalaşma”, benzer özellikteki insanların oluşturduğu bu kategorilere İse “toplumsal tabaka” denir.
Toplumsal tabakalaşma evrensel bir olgudur. Günümüzdeki bütün toplumlarda ve hatta ilkel topluluklarda da görülmektedir. İlkel topluluklarda köle, efendi, soylu, kabile, şövalye, burjuva gibi birçok özellik toplumsal tabakalaşmanın belirleyicisi olmuştur.
Sosyolog Max Weber tabakalaşmada üç temel kriter olduğunu söylemektedir. Bunlar “ekonomik durum”, “politik güç” ve “sosyal prestij”dir.
Toplumsal Mesafe: Tabakalar arasındaki farklılıkları ifade eder. Fiziki mesafeden farklı bir kavramdır. Örneğin işçi ile işveren arasında önemli bir toplumsal mesafe (statü farkı) bulunurken, farklı şehirlerde çalışan iki işçi arasında fiziksel uzaklık olsa da toplumsal mesafe yoktur.
Toplumsal Sınıf: Eğitim seviyesi, gelir düzeyi, yaşam biçimi gibi özelikler bakımından birbirine benzeyen ve bunun bilincinde olan insanların oluşturduğu kategoridir. Sosyal sınıfı belirleyen üç önemli kıstas vardır. Bunlar; gelir farkı, yaşam biçimindeki farklılıklar ve sınıf bilincidir. Kişi aynı anda birden fazla toplumsal sınıf içinde bulunabilir.
Sosyolojide nüfusun toplumsal yapı içinde tabakalar halinde farklılaşması tabakalaşma piramidi adı verilen şekillerle gösterilir.
Gelişmiş toplumlarda orta tabaka fazla, alt ve üst tabakalar ise dardır, bu durum toplumdaki gelir dağılımının adaletli olduğunu gösterir. Az gelişmiş toplumlarda ise alt tabaka geniştir, orta tabaka daha dar, üst tabaka ise en dardır.
2. Toplumsal Hareketlilik
Bireylerin tabakalar arası veya bir tabaka içerisinde yer değiştirmesine toplumsal hareketlilik denir. İki türlüdür.
a) Dikey Hareketlilik: Bireyin toplum içinde hiyerarşik düzen bakımından bir tabakadan diğerine yükselmesi veya düşmesidir. Yani farklı tabakalar arasındaki geçiştir. Bu tür hareketlilikte, kişilerin yaşam tarzında önemli değişiklikler olur. Örneğin inşaatta işçi olarak çalışan birisi zamanla gelişerek inşaat yapan bir müteahhit olması. Bir işverenin iflas ederek başka bir işverenin yanında işçi olması buna örnektir.
b) Yatay Hareketlilik: Bireylerin yaşam biçiminde belirgin değişikliğin olmadığı, aynı tabaka içersinde meslek veya yer bakımından meydana gelen değişikliklerdir. Bir işçinin iş yerini değiştirmesi, tarımda çalışan işçinin sanayide çalışmaya başlaması veya bulunduğu yerde iş sıkıntısı olduğundan dolayı kişinin başka bir şehre göç etmesi yatay hareketliliktir. Yatay hareketlilik iki şekilde görülür;
Coğrafi hareketlilik: Toplumda yaşanan göç olayları yatay hareketliliktir. Coğrafi hareketliliğin nedeni ekonomik veya sel, deprem, heyelan gibi doğal afetler nedeniyle yaşanan göçler veya mevsimlik işgücü göçleri bu türden hareketliliktir.
Mesleki hareketlilik: Aynı toplumsal tabaka içerisindeki statü değişiklikleridir. İnşaat işçisinin bu işi bırakarak seyyar satıcılık yapmaya başlaması gibi.
3. Toplumsal Tabakalaşma Türleri
a) Kapalı Tabakalaşma: Tabakalar arası geçiş yoktur. Bu tabakalaşma türünde statüler doğumla birlikte belirlenir. Kölelik ve kast sistemi buna örnektir. Kişi doğduğu anda anne ve babasının bulunduğu toplumsal tabakaya mensup olur.
b) Yarı Kapalı Tabakalaşma: Tabakalar arasında sınırlı da olsa dikey hareketliliğin mümkün olduğu tabakalaşmadır. Bu sistemde ekonomik ve siyasi birtakım zümreler vardır ve bu zümrelere tanınan bir takım haklar vardır. Zümreler arasında geçiş olabilir ancak bu kişinin kendi çabasıyla değil, ana otoritenin onayıyla gerçekleşir. Avrupa feodalite dönemindeki; krallar, soylular (toprak sahipleri, askerler, din adamları), hür vatandaşlar, köleler bu sistemdeki sınıflar arasında, lonca sisteminde yarı kapalı tabakalaşma sistemi vardır. Osmanlı Devleti’ndeki ahilik yarı kapalı tabakalaşmaya uygun bir örnek verilebilir.
c) Açık Tabakalaşma: Tabakalar arası geçişin mümkün ve kolay olduğu tabakalaşma türüdür. Bu tabakalaşmanın belirgin özelliği demokratik toplumlarda görülüyor olmasıdır. Tabakaların hukuki ve dini koruması yoktur ve birey zekâsı ve yeteneklerini kullanarak başka tabakaya geçme olanağına sahiptir. Bu hakkın gerçekleştirilmesi için “fırsat eşitliği” temel ilke olarak kabul edilmiştir.
4. Toplumsal Tabakalaşma İle İlgili Kavramlar
a) Toplumsal Statü: Bir kişinin belli bir anda toplumda sahip olduğu yeri ve konumudur. Mühendis, öğretmen, kapıcı, işçi, anne, erkek, çocuk olma statü örnekleridir. Statülerin bazıları doğuştan gelir bazıları ise sonradan kazanılır. Cinsiyet, soy, ırk, yaş doğuştan gelen statülerdir. Bu statülere verilmiş statü denir. Bazı statüler ise eğitim öğretim ve özel yetenekler yolu ile kazanılır. Örneğin doktor, futbolcu, sanatçı olma böyledir. Bu türden statülere ise “kazanılmış statü” denir.
Bir insanın aynı anda birden fazla statüsü olabilir. Bir kişi aynı anda öğretmen, baba, kardeş ve dernek başkanı olabilir. Kişi ne kadar çok sosyal gruba katılırsa o kadar fazla statüye sahiptir.
Kişinin sahip olduğu birçok statüsü içinde baskın olan ve diğer insanların kişiyi daha çok tanımladığı özelliğine “anahtar statü” denir. Anahtar statü içinde bulunduğumuz gruba göre değişiklik gösterir.
b) Toplumsal Rol: Statünün gerektirdiği davranış biçimidir. Toplum bireylerden sahip olduğu statüye uygun biçimde davranışlar beklemektedir. Toplumun statüden beklediği bu davranışların bütününe toplumsal rol denir. Bireyler sosyal ilişkileri, sosyal roller aracılığıyla sağlarlar. Kişi statünün gerektirdiği rolü yerine getirmediği durumlarda belli yaptırımlarla karşılaşabilir. Örneğin, çocuk babasının yanında çocuk olmasının getirdiği rol olan saygılı olmayı yerine getirmezse, öğretmen öğretici olma rolünü yerine getirmezse bir takım yaptırımlar ortaya çıkabilir.
Bireyin sahip olduğu anahtar statünün getirdiği role ise anahtar rol denir. Anahtar rol kişinin diğer rollerini de etkileyerek davranışlarının şekillenmesini sağlar.
Rol Çatışması: Bireyin sahip olduğu birçok rolün aynı anda aktif duruma geçmesidir, insanlar sahip oldukları statülerinin gerektirdiği rolleri gerektiği yerlerin dışında, kullanılmaması gereken durumlarda da kullanırsa rol çatışması içine düşmüş olur. Örneğin, müdür ve eş olan kişinin evde eşine karşı da müdür rolünün gerektirdiği otoriterlikle davranması, ya da hem öğretmen hem de anne olan kişinin çocuğunun sınav kâğıdını okurken anne gibi mi yoksa öğretmen gibi mi davranması gerektiği hakkında şüpheye düşmesi rol çatışmasıdır. Bazen bir bireyin sahip olduğu roller birbirini kolaylaştırabilir. Buna da rol pekiştirme denir. Örneğin ana okul öğretmenin rolü kendi çocuğunu yetiştirirken faydalı olabilir.
Sosyal Prestij: Statünün gerektirdiği rollerin yapılması sonucunda elde edilen toplumsal saygınlıktır. Toplumsal saygınlık kişinin kendisi tarafından belirlenir. Örneğin, kişinin sahip olduğu mesleğin statüsü çok yüksek olsa da kişinin mesleğinde başarısız olması toplumsal prestijinin olumsuz olmasına sebep olur.