Toplumsal Kurum Nedir?
Sosyolojideki birçok kavram gibi kurum kavramı da günlük dilden farklı bir anlamda kullanılmaktadır. Toplumsal kurumlar insanların bazı ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile oluşturulan davranış örüntülerinin, rollerin ve ilişkilerin bileşimidir. Örneğin, aile, din, eğitim, hukuk birer toplumsal kurumdur. Bu kurumlar insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla örgütlenerek toplum genelinde bir bütün oluşturur. Kurumlar, bünyesindeki bireylere bir takım statüler ve roller yükler ve bireyler bu rolleri gerçekleştirerek kurumun amacını gerçekleştirirler.
Toplumsal kurumların özellikleri;
- Toplumsal kurumlar toplumun bazı gereksinimlerini karşılar.
- Toplumsal kurumlar zamanla değişikliğe uğrarlar. Toplum ihtiyaçlarında meydana gelen değişme toplumsal kurumun da değişmesine yol açar.
- Bir toplumsal kurumun bazı işlevlerini zamanla başka bir toplumsal kurum üstlenebilir. Örneğin aile kurumu günümüzde bazı İşlevlerini eğitim kurumuna devretmiştir.
- Toplumsal kurumlar birbirlerini karşılıklı olarak etkiler. Bir toplumsal kurumdaki değişme diğer toplumsal kurumlarda değişmeye neden olur.
- Toplumsal kurumlar taşıdıkları değer ve kurallarla bireyi belli davranışlara zorlar. Örneğin, ekonomi kurumu bireylerin ekonomik davranışlarını şekillendirir.
- Bazı toplumsal kurumlar diğerlerine göre daha baskındır ve onları şekillendirir. Max Weber’e göre, en hakim kurum dindir.
- Bir toplumsal kurumun fonksiyonunu yerine getirememesi yeni toplumsal kurumların doğmasına neden olur.
Toplumsal kurumlar temel ve yardımcı kurumlar olarak İkiye ayrılır. Temel kurumlar tek başına bir toplumsal görevi yerine getirirken yardımcı kurumlar temel kurumların fonksiyonunu yerine getirmesini kolaylaştıran kurumlardır. Örneğin “Devlet” bir temel kurum iken devletin yasama, yürütme, yargı organları, ordu, polis gibi kurumlan yardımcı toplumsal kurumlardır. Temel toplumsal kurumlar aile, hukuk, eğitim, devlet ve ekonomidir.
Aile
Aynı soydan geldiğine inanan, belirli normlarla birbirine bağlanmış, ana, baba ve çocuklardan oluşmuş, aralarında içten, sıcak ve güven verici ilişkilerin bulunduğu en küçük toplumsal kurumdur.
Ailenin özellikleri
- Aile, topluma yeni üyeler katma, çocukları toplumsallaştırma, üyelerinin biyolojik ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılama bakımından en temel toplumsal kurumdur.
- Aile, evrensel ve her toplumun sürekliliği için vazgeçilmez bir kurumdur.
- Aile, toplumun bir aynasıdır. Toplumun genel özellikleri ailenin yapısında kendini gösterir. Fizikte atom, biyolojide hücre ne ise sosyolojide de aile odur.
- Aile, yazılı olan ve olmayan kurallar İle biçimi belirlenmiş bir kurumdur. Eşlerin İlişkileri, ekonomik ihtiyaçların karşılanması, aile kurumunun kurulması ve dağıtılması gibi özellikler gerek yazılı olmayan ve geleneklere dayalı kurallarla gerekse yazılı hukuk kuralları ile belirlenmiştir.
- Ailenin yapı ve işlevleri zamanla değişebilir.
- Aile üyeleri arasında statü ve rol ayrımı vardır. Bu statü ve roller üyelerine belirli sorumluluklar yükler.
Ailenin İşlevleri
Ailenin biyolojik, psikolojik, eğitim, sosyalleşme ve ekonomik olmak üzere dört fonksiyonu vardır.
1. Biyolojik İşlevi: Aile neslin devamını toplumsal değer yargılarına ters düşmeyecek meşru bir şekilde karşılanmasını sağlar. Bununla toplumun ve soyun devamı sağlanır.
2. Psikolojik İşlevi: Aile üyelerinin duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılar. Bu da öncelikle içten ve karşılıklı sevgi ve saygı ile karşılanır. Sevgi, şefkat, güven ihtiyacı en iyi şekilde ailede karşılanır. Bireyin yalnızlığını gidereceği en temel kurum ailedir.
3. Eğitim ve Sosyalleşme İşlevi: Aile çocukların topluma hazırlanmasını sağlayan ilk kurumdur. Toplumsallaşma aile içinde gerçekleşir. Birey topluma uyum sağlamayı, sosyal ilişkiler kurmayı, topluma ait kültürel özellikleri aile içinde öğrenir. Çocukların ilk öğretmenleri anne ve babalardır. Ahlak ve kişilik gelişiminin ilk temeli ailede alınır.
4. Ekonomik İşlevi: Aile aynı zamanda tüketim ve üretim birimidir. Bireyler ekonomik ihtiyaçlarını da aile içinde giderirler. Özellikle sanayi öncesi dönemde her aile aynı zamanda bir tarım topluluğu olarak üretim birimiydi, Günümüzde İse daha çok tüketim birimi olarak ortaya çıkar. Aile bireyleri aynı zamanda ekonomik İşbirliği yaptıklarından dolayı ihtiyaçların giderilmesi daha kolay sağlanır.
Aile Türleri
Toplumsal kurumlar zamanla ve toplumun ihtiyaçları çerçevesinde yapısal ve işlevsel değişikliğe uğrar. Aile kurumu da içinde bulunduğu topluma ve tarihsel sürece bağlı olarak farklılıklar göstermiştir.
Bu farklılaşmalar, farklı aile türlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Buna göre aileler büyüklüğüne ve otoriteye göre farklı olarak sınıflandırılmaktadır.
1. Büyüklüğüne Göre Aile
Geleneksel Geniş Aile: Evli bir çifti, bunların çocuklarını ve akrabalık bağı bulunan diğer bireyleri (anne, baba, gelin, torun) içine alan kalabalık ailelerdir. Geniş aile kendi içinde birçok aileyi de barındırır. Daha çok kırsal kesimde tarımla uğraşan toplumlarda görülür. Aile içinde akrabalık ilişkileri kuvvetlidir. Ailenin en yaşlı erkek üyesi aile reisi konumundadır.
Çekirdek Aile: Şehir ailesi, modern aile ve dar aile olarak- ta adlandırılan bu aile anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşur. Çekirdek aile de akrabalık ilişkileri zayıflamış olmakla beraber, kendi içinde paylaşımın arttığı bir ailedir. Daha çok şehirlerde ve sanayi toplumlarında görülür. Üretimden çok tüketime yönelik bir ailedir. Bu aile daha eşitlikçi ve geleneklerin, baskısının daha az hissedildiği bir ailedir. Çekirdek aile üretim ve eğitim fonksiyonlarının bir kısmını başka toplumsal kurumlara devretmiştir.
2. Otoritenin Uygulanışına Göre Aile
Anaerkil Aile: Toplumların avcılık ve toplayıcılıkla devamını sağladıkları toplumlarda görülür. Ailede kadın egemenliği daha fazladır. Erkeklerin avcılık için aile dışında bulunması sebebi ile kadın ailede yönetici konumundadır. Çocukların bakılması, ailenin dıştan gelen tehlikelere karşı korunması, hayvan yetiştirme ve evcilleştirme, yaralılarla ilgilenme kadının sorumluluğundadır. Soy, kadın tarafından ilerlemektedir. Bazı topluluklarda kadın birden fazla erkekle evlenebilir. Bu aile türüne Kanada yerlilerinde, Eskimolarda ve bazı Afrika kabilelerinde rastlanmaktadır.
Ataerkil (Baba ailesi) Aile: Erkek egemenliğinin olduğu ailelerdir. Daha çok tarım toplumlarında ortaya çıkar. Aile ile ilgili kararları erkek verir ve aile üyeleri bu karara uyarlar. Akrabalık baba soyundan ilerler. Kadının sosyal statüsü erkeğe göre düşüktür ve erkek birden fazla kadınla evlenebilir. Ailelerin tüm malları erkeğin tasarrufu altındadır.
Modern (Eşitlikçi-Demokratik) Aile: Sanayi toplumlarıyla birlikte kadının üretimdeki yeri artmış ve aile içinde otorite eşit dağılmış ve kararlar demokratik bir şekilde alınmaya başlamıştır. Bu eşitlik hukuki bir zemine oturtularak garanti altına alınmıştır.
Evlilik
Evlilik, çiftlerin aile kurmak amacıyla yaptıkları ve toplum tarafından onaylanan bir anlaşmadır. Bu anlaşma ile eşler karşılıklı olarak bazı hak ve sorumluluklar alır. Ailenin kurulması ve devamının sağlanması için evlilik olarak adlandırılan bu anlaşma gereklidir.
Evlilik daha çok hukuki bir işlem olarak görülmekle birlikte kültürel öğeler, görenekler ve gelenekler evliliğin toplumdan topluma değişmesine sebep olmaktadır.
Ekonomik koşullar, gelenekler, nüfus özellikleri ve otoritenin eşler arasında kullanılması durumuna göre evlilik farklılık göstermektedir. Evlilik türleri şu şekilde sınıflandırılabilir.
Evlilik Türleri
1. Eş Sayısına Göre
a) Monogami: Tek eşle evlenme
b) Poligami: Çok eşle evlenme. Bu evlilik türü kadın ve erkeğin çok eşle evlenmesi durumuna göre ayrılır.
2. Yerleşme Çevresine Göre:
Eşler, evlendikten sonra yerleştikleri yere göre değerlendirilir.
Patrilokal: Evlenen kadının erkeğin ailesinin yanına yerleşmesidir.
Matrilokal: Evlenen erkeğin kadının ailesinin yanına yerleşmesidir.
Neolokal: Evlenen çiftlerin ailelerinden ayrı bir yere yerleşmesidir.
3. Eşin Seçildiği Gruba Göre
Endogami: Kişinin mensup olduğu grup içinden biriyle evlenmesidir. Aynı kast, köy, oymak veya akrabalardan biriyle evlenme.
Egzogami: Kişinin grup dışından birisiyle evlenmesidir.
4. Dul Kalan Eşin Evlenmesi Durumuna Göre:
Levirat: Eşi ölen kadının kocasının kardeşlerinden birisiyle evlenme zorunluluğudur. (Kısaca, kayın evliliği)
Sororat: Eşi ölen erkeğin karısının kardeşlerinden birisiyle evlenme zorunluluğudur. (Kısaca, baldız evliliği)
Boşanma
Boşanma evliliğin hukuken sonlandırılmasıdır. Evlenme ile kurulan aile, boşanma ile yıkılır. Boşanmanın biçimi ve nedenleri toplumdan topluma değişiklik gösterir. Bazı toplumlarda boşanma kolayken bazı toplumlarda zor, hatta imkânsızdır. Eşlerin haklarının korunması için evlenme gibi boşanmada bir takım hukuki kurallarla belirlenmiştir. Boşanma ile ilgili yapılan araştırmalarda ulaşılan sonuçlar;
- Boşanmanın en önemli nedeni, şiddetli geçimsizliktir.
- Şehirlerde boşanma kırsal kesimden daha fazladır.
- Çocukların varlığı boşanmayı engelleyen bir faktördür.
- Boşanma en çok evliliğin ilk beş yılında görülmektedir.
Hukuk
Hukuk kişilerin birbiriyle ve toplumla ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Toplumun dağılmaması, ihtiyaçları giderilmesi, güven içinde yaşanılması için işleyen bir hukuk şarttır.
Hukuk kurallarının diğer kurallardan farkı zorlayıcılığı olmasıdır. Hukuk kuralları devlet tarafından tanınmış ve kabul edilmiştir. Bu kurallara uyma bir zorunluluktur. Uyulması devletin kuvvet kullanma hakkı ile garanti altına alınmıştır. Devlet hukuk kurallarına uyulup uyulmadığını mahkemeler aracılığı ile denetler ve yine hukukun verdiği hak ölçüsünde kuvvet kullanarak uyulmasını sağlar.
Hukuk kurallarının temelinde iki temel ilke vardır. Bunlar; doğal haklar ve adalet ilkesidir. İnsanın doğal haklarından en önemlileri yaşam hakkı, eşitlik, özgürlük ve mülkiyet hakkıdır. Adalet ise herkese hak ettiği şeyi vermektir. Yani hakkı olana hakkını, hakka saldırana ise cezasını vermektir. Hukukun özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz;
- Yaptırım gücü olan ve yaptırımı devlet tarafından sağlanan kurallar bütünüdür.
- Yaptırım gücü diğer kurumlara göre daha kuvvetlidir.
- Toplumdan topluma ve aynı toplumda zamanla değişir.
- Eşitlik ve adalet ilkesine dayanır.
- Her toplumda bulunur, bu bakımdan evrenseldir.
- Topluma göre genel ve nesneldir, öznel olamaz.
Din
Toplumla ilgili her türlü olguyu inceleyen sosyoloji toplumsal hayata yön veren dini de sosyal bir olgu olarak ele almıştır. Sosyoloji dini incelerken onu doğru ve yanlış olarak değerlendirmeyip toplumsal yaşam içersindeki yeri, etkileri ve toplumdan topluma değişmesi yönüyle ele almıştır.
Tarih boyunca dinsiz bir toplum görülmemiştir. En ilkel kavimlerden günümüz çağdaş toplumlarına kadar her toplumun inandığı bir kutsal olmuştur. Dinlerin hepsinde bulunan ortak özellik kutsal bir şeye inanma fikridir. Genel anlamda din, kutsallığına ve yüceliğine inanılan bir güç karşısında boyun eğmektir. Durkheim ise dini bir kutsala inanan ve manevi bir birlik oluşturan insan topluluğunun belirli inanış, ayin ve ibadetleri olarak tanımlamıştır.
Her din, inanılması gereken bir takım inançları ve bu inançlarla ilişkili ve yapılması aynı ölçüde zorunlu olan ayin ve ibadetleri içerir. İnançlar dinin özünü oluşturur, İbadet ve ayinler ise inançların pekiştirilmesine hizmet ederler.
a) Dinin İşlevleri
Güven ve huzur sağlar: Din, insana güç ve güven verir, iç rahatlığı sağlar, insan kontrol edemediği olaylar karşısında güçsüzlüğünün ve acizliğinin getirdiği manevi boşluğu dinle giderir.
Toplumsal kontrolü sağlar: Dindeki sevap, günah, cennet ve cehennem gibi kavramlar insanların davranışlarının doğru ve iyi olana yönlendirilmesini sağlar.
Toplumsal dayanışmayı kuvvetlendirir: Din toplumda ortak bir değer olarak insanları birbirine yakınlaştırır. Örneğin, aynı dine inananların kardeş olduğunu belirterek ihtiyacı olanlara yardım etmeyi teşvik eder.
Ahlaklı davranmaya yöneltir: Dinler emir ve buyruklarıyla İnsana iyi ile kötü olanları bildirir. Ayrıca iyi olana teşvik ederek ahlaklı yaşamamızı sağlar.
Ölümü göğüslemeyi kolaylaştırır: Din ölümden sonraki yaşam inancıyla insanların hem kendi ölümlerini hem de yakınlarının ölümlerini kabullenmesini sağlar.
b) Din Türleri
Dinin her toplumda bulunduğunu daha önce belirtmiştik. Geçmişten günümüze ve günümüzde farklı toplumlarda farklı dinler olmuştur. Bu dinler şu şekilde ele alınabilir.
Fetişizm: En ilkel inanç sistemlerindendir. İçinde kutsal bir güç olduğuna inanılan cansız nesnelere İnanma ve onlardan yardım beklemedir. Fetişizm putperestlik olarak da adlandırılabilir.
Totemizm: Klan topluluklarında görülür. Klan üyelerinin kutsal saydığı ve o klanı koruduğuna inanılan canlılar ve nesnelerdir. Totem aynı zamanda o klanın adı ve sembolünü oluşturur. Totemizm ile fetişizm arasındaki fark, totemin ortak olarak kutsal, fetişin(put) ise kişisel olarak kutsal olmasıdır.
Animizm (Ruha Tapma): Bazı sosyologlara göre İlk dindir. Toplumda ata ruhlarının başka bir dünyada yaşadıklarına ve bu dünyaya müdahale ettiklerine inanılır.
Natürizm: Doğa güçlerine tapma biçimindeki din anlayışıdır. Yıldırım, gök gürültüsü, ay ve güneş tutulmaları, gibi olaylar ile yüksek bir dağ, büyük bir şelale gibi insanda korku, hayranlık, dehşet uyandıran doğa olayları veya nesnelere tapınma olarak ortaya çıkar.
Politeizm (Çok Tanrıcılık): insanların her doğa olayının farklı bir tanrının yönetiminde olduğuna inandıkları din anlayışıdır. Bu inanışta güneşten, denizden, ölümden, rüzgârdan farklı farklı tanrılar sorumludur. Tanrılar kendi içlerinde insanlar gibi yaşamaktadır. Onlarında kavgaları, aşkları bulunur. Eski Yunan, Hint ve Mısır’da bu dini İnanış yaygındı.
Monoteizm (Tek Tanrıcılık): Evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olarak tek bir varlığa inanılan dindir. Semavi dinler denilen Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet tek tanrılı dinlerdir.
c) Laiklik
Laiklik dinle ilgisi bulunmayan düşünce, kuruluş anlamına gelir. Laiklik aslında hukuki bir terimdir. Siyasi ve hukuki gücün dinin elinden alınmasını İfade eder.
Bütün bu tanımlardan hareketle laiklik, siyasal bir kuruluş olan devleti, din kurallarına dayandırmayan ve kişilerin dinsel inanç ve ibadet özgürlüklerini her tür karşıt inancın saldırısına karşı, din farkı gözetmeksizin korumayı gerçekleştiren siyasal bir sistemdir.
Laiklik bu şekilde tanımlanmakla birlikte farklı toplumlarda farklı laiklik uygulamaları ortaya çıkmıştır. Bunlar;
Dine düşman laiklik anlayışı: Dine karşı düşman olunan ve laikliğin dinsizlik olarak algılandığı durumlardır. Özellikle bir dönem komünist devletlerde görülmüştür.
Baskıcı laiklik: Devletin dini inanç ve hayata gerekil gördüğü durumlarda müdahale edebildiği laikliktir. Devlet istemesi durumunda halkın İbadet ve dini hayatına sınırlama koyabilmektedir.
Hürriyetçi laiklik: Devletin yasa ve uygulamalarının dini temele dayanmaması ile birlikte halkın dini inanç ve ibadetlerine müdahale edilmediği, inanma ve ibadet etme hakkının bizzat devlet tarafından garanti altına alındığı laiklik şeklidir.
Eğitim
Eğitim, yetişkin nesiller tarafından sosyal hayata hazır olmayan nesiller üzerinde uygulanan bir işlemdir. Eğitim, bilgi, davranış ve yeteneklerin geliştirilmesi ve kazandırılması için uygulanan sürekli faaliyetler dizisidir. Eğitim toplumun değerlerini ve kültürünü bireye aktararak hem bireyin sosyalleşmesini hem de toplumun devamını sağlar.
Eğitimin işlevleri
- Toplumun kültürel değerlerini yeni kuşaklara aktarır.
- Bireylerin sosyalleşmesini sağlar.
- Bireylere mesleki ve bilimsel bilgi aktarır. Böylece bireylerin yaşam seviyesinin yükselmesini sağlar.
- Bilimsel gelişmelere katkıda bulunur.
- Kişilere iletişim ve işbirliği yeteneği kazandırır.
- Bireylerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimini sağlar.
- Bireylerin akılcı (rasyonel) düşünme yeteneğini geliştirerek yeniliğe ve gelişime açık, fiziki ve sosyal çevresini anlayabilen kişiler olmasını sağlar.
Eğitim faaliyetleri örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere iki ana bölümden oluşur.
Örgün Eğitim
Belirlenen zamanda ve belirlenen mekânlarda sistemli ve düzenli şekilde gerçekleşen eğitimdir. Okullar, kreşler, üniversiteler örgün eğitim kurumlandır.
Yaygın Eğitim
Toplum içinde eğitim farklarının azaltılması, bireylere farklı yetenek alanları açılması amacı ile örgün eğitimin yetersiz kaldığı veya kitlelere ulaşılamadığı zamanlarda uygulanan eğitimdir. Bilgisayarla uzaktan eğitim, açık öğretim, halk eğitim kursları yaygın eğitimin örnekleridir.