Osmanlı Devletine Genel Bakış
Osmanlı tarihini anlamak için Osmanlı Devletine genel bakış yapmamız gerekir. Bunu da Osmanlı padişahları ve Osmanlı Devletinin diğer devletlerle ilişkisi çerçevesinde yapmaktayız. Osmanlı tarihini iyi anlamak için Osmanlı padişahları listesi hakkında bilgi sahibi olmalı ve önemli olaylara karşılık gelen Osmanlı padişahlarını tanımalıyız.
Osmanlı Padişahları
Osmanlı padişahlarını sırasıyla kendi dönemleri içerisinde inceleyebiliriz.
Kuruluş Dönemi Osmanlı Padişahları
Osman Bey (1299 - 1324): Kayı Aşiretini, aşiretten beyliğe dönüştüren, devletin temellerini atan kişidir. Bizans'a yönelik fetih hareketleri yaparak sınırları genişletmiştir. İlk Osmanlı Parası bu dönemde basılmıştır.
Orhan Bey (1324 - 1362): Beyliği devlet haline getiren ve ilk devlet teşkilatlanmasını başlatan ikinci padişahtır. Divan Teşkilatı, Yaya ve Müsellem adıyla ilk sürekli ve düzenli ordu, İznik'te ilk medrese bu dönemde kurulmuştur. Bu dönemde; Anadolu Türk siyasi Birliğini kurma çalışması başlatılmıştır.
Karesioğulları ortadan kaldırılarak Balıkesir ve çevresi ele geçirilmiştir. Rumeli'ye bu dönemde geçiş yapılmış birçok bölge fethedilmiş ve buralara Anadolu'dan Türkmenler getirilerek İskân Politikası uygulanmıştır.
I. Murat (1362 - 1389): Rumeli'deki fetih hareketleri hız kazanmıştır. Rumeli'de sınırların genişlemesi üzerine Osmanlı Devletinin ilk eyaleti olan Rumeli Beylerbeyliği kurulmuştur. Haçlılarla ilk savaşlar bu dönemde başlamıştır. Veziriazamlık, Kazaskerlik ve Defterdarlık makamları kurulmuştur. Yeniçeri ocağı kurulmuş ve devşirme sistemi uygulanmaya başlamıştır. Topçu Ocağı açılmış, ilk defa Tımar Sistemi uygulanmıştır.
I. Bayezid (1389 - 1402): Anadolu'da ki Türk siyasi birliği büyük oranda sağlanmıştır. Osmanlı Devleti'nin Anadolu'daki sınırlarının genişlemesi üzerine idareyi kolaylaştırmak için, Osmanlı Devleti'nin ikinci eyaleti olan Anadolu Beylerbeyliği kurulmuştur.
Timur'un Osmanlı Devletine yönelik saldırıya geçmesi üzerine 1402'de iki Türk Hükümdarı Ankara'nın Çubuk Ovasında karşı karşıya geldi. Ancak Ankara Savaşında Bayezid yenilmiştir.
Ankara Savaşından sonra Timur, Osmanlı Devletinin topraklarını Yıldırım Bayezid'in dört oğlu arasında pay etmiştir. İsa, Musa, Süleyman ve Mehmet adlı şehzadeler arasında 11 yıl süren taht kavgalarına neden olmuştur. Bu döneme Fetret Devri denilmiştir.
Fetret: Sözlük anlamı bunalımdır. Ancak Tarih terminolojisinde devletin hükümdarsız geçirmiş olduğu döneme denilir.
Anakara Savaşından sonra Timur, Yıldırım Bayezid tarafından ortadan kaldırılan Türk Beyliklerin tekrar kurmuş, Anadolu'dan çekilmiştir. Bu durum Anadolu Türk Siyasi birliğinin bozulmasına neden olmuştur.
Çelebi Mehmet I. (1413 - 1421): On bir yıllık taht kavgasından sonra tek başına Osmanlı Devletinin tahtına geçmiştir. Devleti derleyip toplamasından ötürü Osmanlı Devletinin ikinci kurucusu olarak görülmektedir.
Murat II. (1421 - 1451): Kuruluş Dönemi son hükümdarıdır. Hükümdarlığının ilk dönemleri pek başarılı geçmemiştir. Osmanlı Devleti'nin Avrupalı devletlerle yaptığı ilk siyasi anlaşma olan Edirne - Segedin anlaşması imzalanmıştır. Haçlılarla Varna ve II. Kosova Meydan Savaşları yapılmış haçlı orduları yenilgiye uğratılmıştır.
Yükselme Dönemi Osmanlı Padişahları
Mehmet II. Fatih (1451 - 1481): Osmanlı Devleti Bu dönemde imparatorluk haline gelmiştir. İstanbul fethedilmiş, Başkent İstanbul'a taşınmıştır. Topkapı sarayı yapılmış ve Saray içi okul olan Enderun Mektebi açılmıştır. Sahnı Seman Medresesi açılmıştır. Osmanlı Devletinin İlk yazılı kanunu Kanunname i Ali Osman hazırlanmış, Kardeş katli caiz hale getirilmiştir. Osmanlı Devletinin ilk altın parası yine bu dönemde basılmıştır.
Bayezid II. (1481 - 1512): Fatih Sultan Mehmet'in vefatından sonra tahta çıkmışsa da uzun bir süre kardeşi cem sultan meselesiyle ilgilenmek zorunda kalmıştır. Sefavi devletliyle ilk sorunlar bu dönemde yaşanmaya başlanmıştır.
Selim I. Yavuz (1512 - 1520): Babasına karşı taht kavgasına girişmiş ancak başarısız olmuşsa da Yeniçerilerin Yavuz lehine İstanbul da isyan etmesi üzerine Osmanlı tahtına geçmiştir. Sefavi ( İran) meselesini çözmek için Şah İsmail üzerine hareket etmiş Çaldıran Savaşında Şah İsmail'i yenilgiye uğratmıştır. Bu savaş Sefavi tehlikesini uzun bir süre ortadan kaldırmıştır. Turnadağ Savaşıyla da Dulkadiroğlu Beyliği ortadan kaldırılmıştır.
Anadolu Türk Beylikleri içerisinde en son ortadan kaldırılan beyliktir. Bu beyliğin yıkılmasıyla Anadolu Türk Siyasi birliği kesin olarak sağlanmış, aynı zamanda Osmanlı Devleti Memlükler'le sınır olmuştur.
İslam Siyasi birliğini sağlamayı düşünen Yavuz Sultan Selim Memlükler üzerine iki sefer düzenlemiştir. 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye Savaşlarıyla bu devleti yenilgiye uğratarak Mısır'ı ele geçirmiştir.
Memlük Devletinin yıkılması ve Mısır'ın Osmanlı Devletinin eline geçmiş olmasıyla;
- Kutsal emanetler İstanbul'a getirildi.
- Halifelik makamı Osmanlı'ya geçmiş, Osmanlı bu tarih itibariyle Teokratik bir devlet haline gelmiştir.
- Mısır'ın zenginlikleri ele geçirilmiştir.
Baharat Yolu Osmanlı Devletinin kontrolüne girmişse de Osmanlı Coğrafik Keşiflerden dolayı bu ticaret yolundan pek fazla istifade edememiştir.
Süleyman I. Kanuni (1520 - 1566) Osmanlı Padişahları içinde en uzun tahtta kalan kişidir. Bunun döneminde Osmanlı büyük bir imparatorluk haline gelmiştir.
Selim II. Sarı (1566 - 1574): Sokullu'nun devlet yönetiminde etkili olduğu dönem olmuştur.
III. Murat (1574 - 1595): Sokullu Mehmet bu dönemde de etkili olmuştur.
Duraklama Dönemi Padişahları
III. Mehmet (1595 - 1603): 8 yıl kadar bir süre tahtta kalmıştır. Devlet bu dönemde durakla
I. Ahmet (1603 - 1617): Ekber ve Erşad sistemini getirmiştir.
Ekber ve Erşad sistemi Osmanlı Devletinde ki ilk veraset sistemidir. Bu sistemle birlikte hükümdardan sonra tahta kimin geçeceği belirlenmiş, belirsizlik ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
I. Mustafa (1617 - 1618) (1622 - 1623): İki defa tahta çıkmıştır. Akli dengesi yerinde değildir.
II. Osman (1618 - 1622): Yeniçeriler tarafından öldürülen ilk Osmanlı padişahıdır.
IV. Murat (1623 - 1640) : Bugünkü Türk - İran sınırı çizildi. Kasrı Şirin Anlaşması bu padişah döneminde imzalanmıştır.
Deli İbrahim (1640 - 1648): Devlet idaresi konusunda yetersiz kalmıştır.
lV. Mehmet (1648 - 1687): Uzun süre tahtta kalmıştır. Devlet bu dönemde de bir ilerleme gösterememiştir.
II. Süleyman (1687 - 1691): 4 yıllık kısa bir saltanat dönemi olmuştur.
II. Ahmet (1691 - 1695): 4 süren bir hükümdarlık dönemi olmuştur.
II. Mustafa (1695 - 1703) - 1699 Karlofça Antlaşması ile ilk toprak kaybı bu dönemde olmuştur.
Gerileme Dönemi Osmanlı Padişahları
lll. Ahmet (1703 - 1730): İlk batı tarzı ıslahatlar yapılmaya başlanmıştır.
I. Mahmut (1730 - 1754): Batı tarzı ilk askeri ıslahatlar yapılmıştır.
III. Osman (1754 - 1757): 3 sene gibi kısa bir dönem hükümdar olmuştur.
III. Mustafa (1757 - 1774): İlk defa iç borçlanmaya gidilmiştir. Küçük Kaynarca Antlaşması bu döneminde imzalanmıştır.
I. Abdülhamit (1774 - 1789): Yerli malı özendirilmeye çalışılarak, kapitülasyonların olumsuz etkisi giderilmeye çalışılmıştır. Yerli üreticinin yabancı tüccarlara karşı rekabeti arttırılmaya çalışılmıştır.
III. Selim (1789 - 1807): Reform niteliğinde ıslahat yapan ilk padişahtır. Kötü gidişi durmurmak için köklü değişimler yapmıştır. Ancak Genç Osman gibi yeniçeriler tarafından öldürülmüştür.
IV. Mustafa (1807 - 1808): Çok kısa bir yönetim süresinde etkili olamamıştır.
II. Mahmut (1808 - 1839): Osmanlı Devletinin geleneksel yapısına son vererek, yenilikçi bir düzen içine sokan padişahtır. Yeniçeri Ocağını kaldırarak yerine yeni bir ordu kurmuştur. III. Selim'in yolundan gitmiştir.
Abdülmecit (1839 - 1861): İlk dış borç alınmış, Tazminat ve ıslahat fermanı bu dönemde ilan edilmiştir.
Sultan Abdülaziz (1861 - 1876): Avrupa'ya ilk seyahat eden padişahtır. Şüpheli bir şekilde öldürülmüştür.
V. Murat (1876-1876): Hükümdarlık süresi en kısa olan padişahtır.
II. Abdülhamit (1876 - 1909): I. ve II. meşrutiyet onun zamanında ilan edilmiş, Osmanlı Devleti Meşruti - Monarşik bir yapıya geçmiştir. İlk Anayasal düzen ve ilk Mebusan Meclisi bu padişah dönemine geçilmiştir. Hükümdar devlet yönetiminde çok etkili olmuştur.
V. Mehmet Reşat (1909 - 1918): Trablusgarp, Balkan savaşları, I. Dünya savaşına girilmiştir. Hükümdarın devlet idaresinde ciddi bir etkisi olmamıştır.
VI. Mehmet Vahdettin (1918 - 1922): Osmanlı Devletinin son Padişahıdır. TBMM'nin 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmasıyla birlikte İngilizlere sığınarak yurt dışına çıkmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Olaylar ve Antlaşmalar
Osmanlı Devletinde olaylar ve antlaşmaları komşu devletler ile olan ilişkiler çerçevesinde inceleyeceğiz.
Osmanlı Bizans İlişkileri
Osmanlı Bizans ilişkileri Osmanlı Devletinin kuruluşundan Bizans'ın yıkılmasına kadar devam etmiştir.
Kuruluş Dönemi Osmanlı Bizans İlişkileri
Bir Uç beyliği olan Osmanoğulları Bizans'a karşı fetih politikası yürütmeye başlamıştır.
Osman Bey zamanında 1301 Koyunhisar Savaşı (Bizanslı tekfurlarla yapılan ilk savaş.) yapılmıştır. Karacahisar, Yarhisar, Yundhisar, İnegöl ve Bilecik Bizans'tan alınmıştır.
Osman Beyin isteği üzerine Orhan Bey Bursa'yı kuşatmış ve feth etmiştir. Bursa Başkent yapılmıştır.
Orhan Bey Döneminde Rumeli'ye ilk defa geçilerek fetih hareketi başlatılmış Gelibolu, Bolayır, Çorlu, Lüleburgaz, Malkara ve Keşan bölgeleri ele geçirilmiştir.
I. Murat zamanında 1363 Sazlıdere Savaşı ile Edirne Bizans'tan alınmış ve başkent Edirne'ye taşınmıştır. Osmanlı Devletinin Balkanlardaki hızlı büyümesi, Bizans'ında kışkırtmasıyla haçlı saldırılarına dönüşmüştür.
Yıldırım Bayezid 1391 İstanbul'u kuşatmıştır. Bu kuşatma 1396 Niğbolu Savaşı ile kaldırılmıştır. 1397 İstanbul'u yeniden kuşatan Yıldırım Bayezit Anadolu'da başlayan Timur tehlikesine karşı Bizans'la 1401 İstanbul Antlaşmasını yaparak kuşatmayı kaldırmıştır. Bu antlaşmayla Osmanlı ilk kez imtiyaz elde etmiştir.
1402 Ankara Savaşı'nda Osmanlı yenilince Bizans'ın ömrü uzamıştır.
Yükselme Dönemi Osmanlı Bizans İlişkisi
Fatih Sultan Mehmet 1453'teki İstanbul kuşatmasıyla Bizans Devleti'ne son vermiştir.
Fatih zamanında Mora yarımadasının alınmasıyla Bizans İmparatorluğunun yeniden canlandırılması umutları sona erdirilmiştir.
Osmanlı Memlük İlişkileri
Osmanlı Memlük ilişkileri Yükselme döneminde başlayıp sona ermiştir. Çünkü Memlükler bu dönemde yıkılmışlardır.
Yükselme Dönemi Osmanlı Memlük İlişkileri
Osmanlı - Memlük ilişkileri Fatih Sultan Mehmet'in Hicaz suyollarını yaptırmak istemesiyle bozuldu. Ancak siyasi gerginlik Fatih Sultan Mehmet'in ani ölümünden dolayı savaşların II. Bayezid dönemine sarkmasına neden olmuştur.
ll. Bayezit zamanında ilk savaşlar yapılmış ancak sonuç alınamamıştır. 16 yıl süren savaş sonrasında Adana - Tarsus hattının Mekke ve Medine'nin vakıf toprağı olarak Memlükler'e bırakılmasına karar verilmiştir.
Yavuz Sultan Selim, 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye Savaşı ile Osmanlı Devleti, Memlükler'e son vererek Mısırı kendisine bağlamıştır.
Osmanlı İran İlişkileri
Osmanlı İran ilişkileri Yükselme Döneminde başlamıştır.
Yükselme Dönemi Osmanlı İran İlişkileri
Osmanlı - İran ilişkileri ilk olarak ll. Bayezit döneminde, Şah İsmail'in Şiiliği yayarak Anadolu'yu ele geçirmek istemesiyle başlamıştır. Ancak II Bayezid'in Şah İsmail'e karşı pasif politikası Osmanlı Devlerinde Şehzadeler sorununun yaşanmasına neden olmuştur. Bu sorun daha sonraki zamanlarda
Yavuzun babasına karşı taht kavgasına girişmesine zemin hazırlamıştır.
Yavuz Sultan Selim 1514 Çaldıran Savaşı'nda Şah İsmail'i yenilgiye uğratarak Şah İsmail'in Anadolu'da ki faaliyetlerine son verilmiştir. (İran'la yapılan ilk savaştır.) Kanuni Sultan Süleyman zamanında İran'a yönelik üç sefer yapılmıştır. Seferler Sonucunda İran'ın Barış istemesi üzerine İran'la yapılan ilk resmi antlaşma olan1555 Amasya Antlaşması yapılmıştır.
Durakla Dönemi Osmanlı İran İlişkileri
Duraklama döneminde Osmanlı Devleti ile İran arasında ki sınır savaşları devam etmiştir.
III. Murat döneminde İran'da ortaya çıkan iç karışıklıklardan istifade etmek isteyen Osmanlı Devleti İran'a savaş ilan etmiştir. Yapılan savaşlarda başarılı olunmuş, İran'ın barış istemesi üzerine 1590'da Ferhat Paşa Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmıştır.
I. Ahmet Döneminde Osmanlı Devleti Batıda Avusturya ile savaşırken, Anadolu'da çıkan Celali İsyanları ile de uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu durumdan istifade etmek isteyen İran, Ferhat Paşa Analaşmasıyla kaybettiği yerleri geri almak için Osmanlıya savaş ilan etmiştir. Yapılan savaşları Osmanlı Devleti kaybetmiş, 1612 Nasuh Paşa Antlaşması imzalanmıştır. Nasuh Paşa Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Ferhat Paşa Antlaşması ile aldığı yerler geri vermiştir. Karşılığında İran Osmanlı Devletine iki yüz deve yükü ipek vergi vermesine karar kılınmıştır.
I. Mustafa Döneminde İran Nasuh paşa Anlaşmasıyla ödemeyi kabul ettiği vergiyi kesmiştir. Osmanlı Devleti bunun üzerine tekrar İran'a savaş ilan etmiştir. Ancak yapılan savaşlarda pek fazla başarılı olunamasa da, İran'ın barış istemesi üzerine bu sefer taraflar arasında 1618 Serav Antlaşması imzalanmıştır. Anlaşmaya göre; Nasuh Paşa anlaşmasıyla kabul edilen sınır esas kabul edilmiş, İran'ın ödeyeceği vergi yarıya indirilmiştir.
III. Murat Yeniçeri Ocağını düzene soktuktan sonra İran meselesine kesin çözüm bulmak için, Revan ve Bağdat seferlerini düzenlemiştir. Revan seferinde Osmanlı orduları başarılı olmuş, Revan ve Tebriz bölgeleri alınmıştır. Ordunun geri çekilmesini fırsat bilen İran karşı saldırıya geçerek buraları geri almıştır. IV. Murat bunun üzerine Bağdat seferine çıkmış, Bağdat ve çevresini ele geçirmiştir. İran'ın barış istemesi ile iki taraf arasında 1639'da Kasr-ı Şirin Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Bağdat ve civarı Osmanlı Devletine, Revan ve Azerbaycan İran'a bırakılmıştır.
Zağros Dağları iki ülke arasında sınır olarak kabul edilmiştir.
Gerileme Dönemi Osmanlı İran İlişkisi
Mahmut döneminde 1732 Ahmet Paşa Antlaşması imzalanmış Aras ırmağı iki devlet arasında sınır kabul edilmiştir. Ancak bu sınır iki tarafı da memnun etmemiştir. 1736 tarihine gelindiğinde
İran'ın Bağdat'a saldırması üzerine savaşlar başlamıştır.
Osmanlı Devletinin savaşı kazanması üzerine İstanbul Anlaşması imzalanmıştır.
1746'da ise Kerden Antlaşması imzalanmış ancak bu anlaşma Kasr-ı Şirin Anlaşmasının genel tekrarı halinde olmuştur.
1776 İran yeniden saldırıya geçmişse de başarılı olamayarak 1779'da geri çekilmiştir. Bir daha sorun yaşanmamıştır.
Osmanlı Venedik ilişkileri
Osmanlı Venedik ilişkileri Kuruluş Döneminden başlamıştır.
Kuruluş Dönemi Osmanlı Venedik İlişkileri
İlk Osmanlı - Venedik ilişkileri kuruluş dönemin itibariyle başlamıştır.
Çelebi Mehmet zamanında denizlere indirilen Osmanlı donanmasının ege denizinde Venediklilere ait birkaç parça gemiyi esir alması gerginliği arttırmıştır. Osmanlı Devleti ile Venedikliler arasında yapılan ilk deniz savaşlarında Osmanlı Devleti başarısız olmuştur.
Osmanlı Devletinin ilk deniz savaşlarında yenilgiye uğraması, donanmasının zayıf olduğunu göstermektedir.
Yükselme Dönemi Osmanlı Venedik İlişkileri
Fatih Sultan Mehmet zamanında Ege Adalarının alınması ve boğazların kontrolü Osmanlı Devletinin eline geçmesi, deniz ticaretiyle uğraşan Venediklilerin ticari açıdan zarara uğramalarına neden olmuştur. Fatih zamanında bu sebepten Venediklilerle on altı yıl süren savaşlar yapılmış, sonunda 1479 İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma neticesinde Venediklilere kapitülasyonlar verilmiştir.
Osmanlı Devletinin tarihinde ilk defa Kapitülasyon verdiği devlet Venediklilerdir. Fatih Sultan Mehmet, o dönemlerde sıkça yaşanan ve sürekli Haçlılara denizlerde destek veren Venediği kendine çekmek, Akdeniz ve Karadeniz ticaretini canlı tutmak amacıyla Kapitülasyonları vermiştir. Ancak verilen bu ayrıcalıklar iki hükümdarın hayatıyla sınırlı tutulmuştur. Fatihin ölümü ile biten Kapitülasyonlardan sonra Venediklerle yine savaşlar başlamıştır.
Venedik her fırsatta Osmanlı'ya karşı düzenlenen Haçlı donanmasına katılmıştır.
II. Selim döneminde Sokullu Mehmet Paşanın itirazlarına rağmen Doğu Akdeniz'i kontrolde tutan Kıbrıs Adası kuşatılmış ve Venediğin elinden alınmıştır. Bu olay Doğu Akdeniz'de Osmanlı Devletinin gücünü arttırmışsa da Haçlı Seferine neden olmuştur.
Duraklama Dönemi Osmanlı Venedik İlişkileri
Sultan İbrahim dönemine gelindiğinde, Venediklilerin Akdeniz'de önemli bir üssü olan Girit Adası, Osmanlı Donanması tarafından kuşatıldı. Ancak Venedik, Osmanlı Devletinin Girit'te ki kuşatmaya yardım ulaştırmasını engellemek için donanmasıyla birlikte Çanakkale Boğazını ablukaya almıştır. Osmanlı Devleti uzun bir yıl bu ablukayı kırıp kuşatmadaki ordusuna askeri yardım ulaştıramamış, kuşatma uzamıştır. Osmanlı Sadrazamlarından Köprülü Mehmet Paşa döneminde, yapılan girişimlerle abluka kırılmış, Girit'te ki kuşatmaya askeri yardım ulaştırılmıştır. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa zamanında ise Girit Adası 24 yıl kuşatma altında kaldıktan sonra alınabilmiştir. Venediklilerle yapılan 1669 Kandiye Antlaşması ile Girit Adası IV. Mehmet Döneminde Osmanlı Devletine bırakılmıştır.
Osmanlı'yı Avrupa'dan atmak için oluşturulan Kutsal İttifaka katılan Venedik ile ilişkiler tekrar bozuldu. Yapılan savaşlarda Osmanlı Devleti üst üste yenilgiler aldı. Osmanlı bu yenilgiler üzerine barış istemek zorunda kalmış, 1699 Karlofça Antlaşmasını imzalamıştır. Bu anlaşmaya göre Osmanlı Devleti Mora yarımadası ve Dalmaçya kıyıları Venedik'e II. Mustafa Döneminde bırakmıştır.
Gerileme Dönemi Osmanlı Venedik İlişkileri
Osmanlı Devleti Gerileme döneminde kaybettiği toprakları geri almak için politika uygulamaya çalışmıştır. Karlofça anlaşmasıyla Venedik'e kaptırdığı toprakları geri almak için girdiği savaşlarda başarılı olmuştur. Ancak Karlofça anlaşmasının garantör devleti olan Avusturya'nın olaya müdahale etmesiyle Osmanlı, Avusturya savaşları başlamıştır.
Osmanlı Avusturya İlişkileri
Osmanlı Avusturya ilişkileri Yükselme Döneminde başlamıştır.
Yükselme Dönemi Osmanlı Avusturya İlişkileri
Kanuni Sultan Süleyman Döneminde 1526 Mohaç Meydan Savaşı ile Macaristan Osmanlı Devletinin hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı Devleti batıda Avusturya ile sınır haline gelmiştir.
1533'de Avusturya İstanbul'a elçilik heyeti göndermiş, yapılan görüşmeler sonucunda İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. 1529’da Avusturya, Macaristan topraklarında hak iddia ederek Budin'i kuşatması üzerine Kanuni Sultan Süleyman sefere çıkarak Budin'i geri almış, ileri hareketini devam ettirerek Avusturya'nın başkenti olan Viyana'yı kuşatmıştır. l. Viyana Kuşatması kışın yaklaşmasından dolayı kaldırılarak ordu İstanbul'a geri dönmüştür.
1533'de Avusturya İstanbul'a elçilik heyeti göndermiş, yapılan görüşmeler sonucunda İstanbul Antlaşması imzalanmıştır.
İstanbul Anlaşmasıyla Avusturya, Osmanlı Devletinin siyasi üstünlüğünü kabul etmiştir.
1541'de Avusturya'nın, Macaristan'a saldırması üzerine Kanuni Sultan Süleyman Macaristan'a yeniden sefer düzenledi. Yapılan savaşta Osmanlı Devleti başarılı olmuş, ancak bu sefer sonucunda Osmanlı Devleti, Macaristan topraklarını üçe taksim ederek, Kuzey Macaristan'ı Avusturya'ya bırakmıştır. 1566'da Avusturya'nın Osmanlı sınırlarını ihlal etmesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman son yaşında Avusturya'ya tekrar sefer düzenledi. Avusturya'nın Zigetvar Kalesi kuşatılarak alındı.
Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferidir. Kanuni Zigetvar Kalesi kuşatması sırasında vefat etmiş, Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa bu durumu ordudan gizlemiştir. Kale alındıktan sonra ordu İstanbul'a geri dönmüştür.
Duraklama Dönemi Osmanlı Avusturya İlişkileri
Duraklama döneminde Macar toprakları yüzünden Osmanlı - Avusturya savaşları devam etmiştir. Haçova Meydan Muharebesi'nde Osmanlı Devleti, Avusturya'yı yenilgiye uğratarak Eğri, Kanije ve Estergon kalelerini fethetmiştir.
1606'da Zitvatoruk Antlaşması ile Osmanlı Avrupa'daki siyasi üstünlüğünü kaybetmiştir.
1664'de Vasvar Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma Osmanlı Devletinin lehine olmuştur.
1683'te Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Avusturya'nın başkenti Viyana'yı kuşatmıştır. ll. Viyana kuşatması büyük bir bozgunla sonuçlanmıştır. Bozgunundan sonra Osmanlı Devletini Avrupa'dan atmak isteyen, Avrupalı devletler büyük bir haçlı ittifakı kurmuştur. Oluşturulan Kutsal ittifak'a Avusturya'ya da katılmıştır. Yapılan uzun savaşlarda Osmanlı Devleti başarısız olmuş ve barış istemiştir.1699'da Karlofça Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Osmanlı Devleti, Temeşvar ve Banat yaylası hariç Macaristan'ı, Avusturya'ya bırakmak zorunda kalmıştır.
Gerileme Dönemi Osmanlı Avusturya İlişkileri
Osmanlı Devleti Gerileme döneminde Karlofça Anlaşmasıyla kaybettiği yerleri geri almak için faaliyet yürütmeye başlamıştır. Bu amaçla Avusturya'ya karşı Petervaradin Savaşını yapmış, ancak yapılan savaşı Osmanlı Devleti kaybetmiştir. 1718 tarihinde Pasarofça Antlaşması imzalanmıştır. (lll. Ahmet). Bu anlaşmanın imzalanmasında arabulucu olarak İngiltere ve Hollanda Osmanlı Devletine yardım etmiş olduğundan, Osmanlı bu devletlere kapitülasyonlar vermiştir.
Bu antlaşmayla; Belgrat, Avusturya'ya bırakılmıştır. Osmanlı Devleti Pasarofça Anlaşmasıyla genel politikasında değişiklik yaparak Mevcut topraklarını koruma politikasına geçiş yapmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman Döneminde İstanbul Anlaşmasıyla, Avusturya'ya karşı siyasi üstünlük sağlanmıştı. Ancak Zitvatoruk anlaşmasıyla bu siyasi üstünlük kaybedilmiştir.
Osmanlı Devleti ilk ıslahat hareketlerini Duraklama döneminde başlatmıştır. Duraklama Döneminde yapılan ıslahatların tamamı gelenekseldir. Yani bu dönem ıslahatları Osmanlı Devletinin kendine özgüdür. Ancak Pasarofça Anlaşmasıyla birlikte Osmanlı Devleti, Avrupa'nın gerisinde kalmış olduğunun farkına varmıştır. Pasarofça anlaşmasından sonra yapılan ıslahatlar, Avrupai tarzda gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devletinin ilk olarak Avrupai tarzda ıslahat hareketine giriştiği dönem ise Lale Devri dönemidir.
1738'de Avusturya ve Rusya Osmanlı devletine karşı ittifak kurmuş, Osmanlı Devletine savaş ilan etmişlerdir. Osmanlı Devleti savaşta üstün durumdayken Fransa'nın arabuluculuğu ile taraflar arasında 1739 Belgrat Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayla Belgrat geri alınmıştır. Osmanlı Devleti arabulucu olarak görev yapan Fransa'ya kapitülasyonları süresiz hale getirmiştir.
Avusturya ile imzalanan son antlaşma III. Selim Dönemi’nde imzalanan 1791 Ziştovi Antlaşması’dır.
Osmanlı Lehistan İlişkileri
Osmanlı Lehistan İlişkileri Yükselme Döneminin sonunda başlamıştır.
Yükselme Döneminde İlişkiler
Sokullu Mehmet Paşa Döneminde Lehistan'a yapılan seferle birlikte Lehistan, Osmanlı Devletine bağlanmıştır.
Duraklama Dönemi Osmanlı Lehistan İlişkileri
Lehistan'la sorunlar Duraklama Dönemi itibariyle yoğunlaşmıştır. Lehistan'ın Osmanlı Devletine bağlı bulunan Boğdan'a saldırması ile Osmanlı - Lehistan savaşları başlamıştır. Osmanlı Devleti Lehistan'ın en önemli kalesi olan Hotin Kalesini kuşatmış ise de Yeniçerilerin gevşek davranması sebebiyle kale alınamamıştır. Lehistan'ın barış isteği üzerine iki taraf arasında Hotin Anlaşması imzalanmıştır.
Hotin Kalesi kuşatmasında Yeniçerilerin savaşmak istememesini gören Genç Osman, bu ocağın bozulmuş olduğunun farkına varan ilk Osmanlı padişahı olmuştur.
Lehistan'ın Ukrayna'yı işgal etmesiyle savaşlar yeniden başlamıştır. 1672 Bucaş Antlaşması imzalanmıştır.
Osmanlı'nın batıda en son toprak kazandığı ve en geniş sınırlara ulaştığı anlaşmadır.
II. Viyana bozgunundan sonra Osmanlı'ya karşı kurulan Kutsal İttifak içine Lehistan da katılmıştır. 1699 Karlofça Antlaşması ile Lehistan'a podolya ve Ukrayna toprakları verilmiştir.
Osmanlı Fransa İlişkileri
Yükselme Döneminde Osmanlı Fransa ilişkileri başlamıştır.
Yükselme Dönemi Osmanlı Fransa İlişkileri
Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken Avrupa'nın hâkimiyetini ele geçirmek için Fransa ile mücadeleye girişmiş, yapılan savaşta Fransız kıralı Fransuva Şarlken'e esir düşmüştür. Fransız kralının annesi bu olay üzerine Kanuni Sultan Süleyman'dan yardım istemiştir. Osmanlı Devleti Macaristan'a yaptığı seferde Haçlılarla yapığı Mohaç Meydan Savaşını kazanmış bu zaferden sonra Şarlken Fransuva'yı serbest bırakmıştır.
1535'te Fransa İstanbul'a bir elçilik heyeti göndermiş yapılan görüşmelerle Osmanlı Devleti Fransa'ya Kapitülasyonları vermiştir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransa'ya Kapitülasyonları vermesindeki sebepler;
- Avrupa Hıristiyan birliğini bozmak,
- Akdeniz ticaretini geliştirmek
- Kutsal Roma Germen İmparatorluğuna karşı, Fransa'yı destekleyerek güçlenmesini önlemektir.
Gerileme Dönemi Osmanlı Fransa İlişkileri
1740'ta Fransa'ya verilen kapitülasyonlar süresiz hale getirilmiştir.
1789 Fransız ihtilalinden sonra Fransa yayılmacı bir siyaset izlemeye başlamıştır. Özellikle Napolyon Bonapart Avrupa'yı ve Akdeniz'i ele geçirmek için izlediği bu politika Osmanlı ile karşı karşıya gelmelerine neden olacaktır.
İngiltere'nin sömürgelerine giden yolu kesmek, hâkimiyetini Hindistan yönünde genişletmek isteyen Fransa Mısır'ı 1798 yılında işgal etti. İngiltere ve Rusya'nın desteğiyle 1801 El - Ariş Antlaşması ile Fransa Mısır'dan çekildi.
Osmanlı - Fransız savaşı, 1802'de imzalanan Paris Antlaşması ile son buldu.
Napolyon Bonapart Osmanlı Devleti'ni Rusya'ya karşı kışkırtıp 1806 savaşının çıkmasına sebep olduğu halde savaşın sonunda Rus çarı ile Tilsit Antlaşması'nı yaptı. Bu antlaşma ile Fransa ve Rusya Osmanlı topraklarını paylaşma konularını görüştüler.
Mısır'da istediğini elde edemeyen Fransa Osmanlı'nın Kuzey Afrika'daki diğer topraklarına yöneldi. 1830'da Cezayir'i 1881'de Tunus'u daha sonra Fas'ı alarak buralarda sömürgeler oluşturdu.
Fransa Kırım savaşı sırasında İngiltere ile birlikte Osmanlı'nın yanında yer aldı. Islahat fermanı Fransız devlet adamları öncülüğünde hazırlandı.
Yunan isyanı sırasında İngiltere, Fransa, Rusya donanmaları Navarin'de Osmanlı donanmasını yaktılar.
Fransa Akdenizde etkinlik kurmak ve uzak doğuya giden yolları denetim altına almak için, Mısır sorunu sırasında Fransa, Kavalalı Mehmet Ali paşa'nın yanında yer aldı ve 1840 Londra Konferansı'na katılmadı.
Ermeni isyanı sırasında Rusya'ya karşı İngiltere'nin politikasını destekledi. Doğu Akdeniz'den sıcak denizlere inmeye çalışan Ruslara karşı politika izledi. Kurtuluş Savaşı'nda Fransa Anadolu topraklarını işgal etti. Kilikya bölgesindeki Ermenileri silahlandırarak milli mücadeleyi engellemeye çalıştılar. Ancak Sakarya Meydan Savaşının Türkler tarafından başarılı bir şekilde sonuçlandırılması üzerine, Fransa Ankara'ya bir heyet göndererek Anakara Anlaşmasını imzaladı. İşgal etmiş olduğu Kilikya bölgesinden çekildi.
Osmanlı Rus İlişkileri
Osmanı Rus ilişkileri Duraklama Döneminde başlamıştır.
Duraklama Dönemi Osmanlı Rus ilişkileri
XVII. yüzyılın sonlarında Ruslar sıcak denizlere inme politikasını başlatmıştır. Bu politika Rus Çarı I. Deli Petro dönemi ile daha da etkili bir şekilde uygulanmaya çalışılmıştır.
Rusya sıcak denizlere inerek ticari potansiyelini arttırabilecek, yayılmacı bir politika uygulayarak Avrupalı büyük devletler ile yarışabilecekti. Sıcak denizlere inmek için Osmanlı ile mücadele etmesi gerekiyordu.
Rusya Osmanlı toprakları üzerinden sıcak denizlere inmek için üç ayrı politika uygulamıştır.
- Karadeniz'e inip boğazlardan sıcak denizlere inmek,
- Balkanlarda yaşayan Slav ve Ortodoksları bir çatı altında toplayıp bu yoldan Akdeniz'e ulaşmak, (Bu politikaya Panslavizm denir.)
- Ermenileri kışkırtıp Doğu Akdeniz'den sıcak denizlere inmek
Panslavizm'i gerçekleştirerek Sıcak denizlere inmek isteyen Rusya, Osmanlı'ya karşı Avrupa'da oluşturulan Kutsal İttifak’a katılmıştır. Kutsal İttifak'a katılan devletlerin amacı Osmanlı'yı Avrupa'dan tamamen atmaktır. Osmanlı Devleti Kutsal İttifakla yapmış olduğu savaşlarda yenilmiş, 1699 Karlofça Antlaşması ile ilk kez toprak kaybetmiştir.
Rusya ile 1699 Karlofça Antlaşmasının devamı sayılan 1700 İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Azak Kalesi ve çevresi Ruslara verildi.
Rusya'nın Azak kalesini alması Karadeniz'in Türk Gölü olmaktan çıkmasına, İstanbul'un Güvenliğinin bozulmasına neden olduğu gibi, Panslavizm'i gerçekleştirmek isteyen Rusya'nın bu amaca biraz olsun yaklaşmasına neden olmuştur.
Rusya İstanbul'da daimi elçi bulundurabilecekti.
Rusya İstanbul'da daimi elçi bulundurmak istemesinin sebebi; Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yaşayan Ortodokslar'ı kendi çıkarları çerçevesinde, kullanmaktır.
Gerileme Dönemi Osmanlı Rus İlişkileri
Osmanlı Devleti Gerileme döneminde 1700 İstanbul anlaşmasıyla Rusya'ya kaptırdığı Azak Kalesi ve çevresini almak için harekete geçmiştir. Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Purut Nehri kıyısında Rus ordusunu çember içine almayı başarmıştır. Çar Petro'nun barış teklifini kabul eden Baltacı Mehmet Paşa Purut anlaşmasını imzalamıştır. 1711 Purut Antlaşması ile Azak Kalesi geri alındı.
Karadeniz tekrar Türk Gölü haline gelmiş ve İstanbul'un güvenliği sağlanmıştır. Ruslar İstanbul'da daimi elçi bulunduramayacaktı.
Rusya ile Avusturya'nın Osmanlı Devletine karşı ittifak yapıp saldırıya geçmesi üzerine başlayan savaşlarda Osmanlı Devleti başarılı olmuş, savaş sonucunda 1739 Belgrat Antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşmayla Karadeniz'in Türk gölü olduğu son kez onaylanmıştır.
Osmanlı'nın batıda kazandığı son kârlı antlaşma olmuştur.
Rusya'nın sıcak denizlere inebilmesi için Balkanlara geçişini sağlayacak olan bölgede bulunan Lehistan'ı işgal etmek istiyordu. Bu sebepten sürekli Lehistan'ın iç işlerine karışıyor ve Balkan milletlerini Osmanlı'ya karşı kışkırtıyordu. Bu sorunlar Osmanlı Rus savaşlarının yeniden başlamasına sebep oldu. 1768-1774 Osmanlı Rus savaşlarında Osmanlı Devleti yenilmiş, savaş sırasında Rus donanması çeşme limanında demirli bulunan Osmanlı donanmasına baskın yaparak yakmıştır. Savaş sonunda, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşmasıyla; Kırım'a bağımsızlık verilmiştir. Kırım hanlığının dini açıdan Osmanlı halifesine bağlı olacak, Ortodoksların himayesi Ruslara bırakılacak, böylece Ruslar Osmanlı devletinin iş işlerine karışabilecekti.
Rusya kapitülasyonlardan istifade edecek, Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş tazminatı ödeyecek denilmiştir.
İlk kez bu antlaşma ile savaş tazminatı ödenmiştir.
Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı Devleti'nin imzaladığı en ağır antlaşmalardan biridir. Karadeniz Türk Denizi olma özelliğini yitirmiştir.
Kırım’ın başına Rus yanlısı Şahin Giray getirildi. Halk Osmanlı’dan yardım isteyince Rusya ile 1779 Aynalıkavak Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı Şahin Giray’ın hükümdarlığını kabul etti. Avusturya ve Rusya Osmanlı’ya karşı işbirliği yaptı. (Grek projesi, Avusturya ve Rusya’nın Osmanlı’yı paylaşma politikası) yapılan savaşlar sırasında 1789 Fransız ihtilali çıktığı için Avusturya 1791 Ziştovi Antlaşması ile Avusturya savaştan ayrıldı. Bir yıl sonra Rusya ile Osmanlı 1792 Yaş Antlaşması’nı imzaladı. (III. Selim)
Bu antlaşmayla Osmanlı Kırım’ın Ruslar’a ait olduğunu kabul etti.
Sıcak denizlere inmek isteyen Rusya, Fransa ihtilalinin getirdiği Milliyetçilik Akımının etkisinden faydalanarak Sırpları isyana teşvik etmiştir.
1806 - 1812 yılları arasında yapılan Osmanlı - Rus Savaşları sonunda 1812 Bükreş Antlaşması imzalandı. II. Mahmut Döneminde imzalanan bu antlaşma ile Sırbistan’a imtiyazlar verildi. İki ülke arasında Prut Nehri sınır kabul edildi.
Yunan isyanını (megola idea) bastıramayan Osmanlı Devleti Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Girit ve Mora’nın kendisine verilmesi karşılığında yardım edeceğini söylemiştir. II. Mahmut bunu kabul edince Kavalalı’nın oğlu İbrahim paşa Yunan isyanını bastırmıştır. Ancak Osmanlı Devletine karşı bir araya gelen İngiltere, Fransa, Rusya Navarin’de Osmanlı donanmasını yakmıştır.
Navarin baskınından sonra Osmanlı Devleti yakılan donanmasının tazminatını Rusya’dan isteyince Rusya Osmanlı Devletine savaş ilan etmiştir. 1828 - 1829 Osmanlı Rus savaşlarında Osmanlı Devleti yenilmiş, Savaşın sonunda 1829 Edirne Antlaşması imzalanmıştır.
Yunanistan’a bağımsızlık verilecek, milliyetçilik isyanları sonrasında Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlığına kavuşan ilk millet Yunanlılar olmuştur.
Sırbistan, Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek, Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek, Prut Nehri Osmanlı Devleti ile Rusya arasında sınır olacaktır.
Mora’da bağımsız Yunanistan kurulunca, Mora yönetimini isteyen Kavalalı Mehmet Ali Paşa Suriye topraklarının valiliğini istemiştir. II. Mahmut kabul etmeyince Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile Osmanlı arasında savaş başladı. Avrupalı devletler Kavalalı’nın durumunun iyi olmasından rahatsız olmuştur. Avrupalı devletler Mısır’da güçlü olan Kavalalı Mehmet Ali paşa’nın daha fazla güçlenmesini istemediklerinden Osmanlı Devleti ile Kavalalı Mehmet Ali Paşa arasında arabuluculuk yapmışlardır. 1833 Kütahya Antlaşması imzalanmıştır.
Bu antlaşma ile; Mısır, Girit, Şam valiliği Kavalalı Mehmet Ali Paşaya verilmiştir. Oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliği verilmiştir.
1833 Kütahya Antlaşması’ndan memnun olmayan II. Mahmut Kavalalı tehlikesine karşı Ruslarla 1833 Hünkâr İskelesi Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşma ile; Osmanlı Devleti’ne ya da Rusya’ya bir saldırı olursa iki devlet birbirine yardım edecek ve Rusya lehine boğazlar diğer devletlere kapatılacaktır. Bu antlaşma sekiz yıl yürürlükte kalacaktır.
1833 Hünkâr İskelesi Antlaşması Osmanlı’nın boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını kullanarak imzaladığı son antlaşmadır.
Bundan sonra boğazlar uluslararası platformlarda tartışılacaktır. Yani boğazlar sorunu Avrupa meselesi olmuştur.
1839 Kavalalı Mehmet Ali Paşa bağımsızlığını ilan ederek tekrar Osmanlı Devletine saldırdı. Osmanlı ordusunu Nizip Savaşında yendi. İngiltere Rusların yeniden işe karışmasını engellemek için çalışmalara başladı.
Rusların boğazlar aracılığı ile Akdeniz’e inerek, İngiliz sömürgelerine giden yolları kapatabileceği endişesine kapılan İngiltere, Mısır meselesini Avrupa meselesi gibi göstererek, Avrupa devletlerini toplantıya çağırdı. Kavalalı’nın yanında yer alan Fransa 1840 Londra konferansına katılmadı.
Mısır ve Boğazlar sorunu Avrupa meselesi olunca Osmanlı Devleti Avrupa’ya hoş görünmek için 1839 Tanzimat Fermanı’nı hazırladı.
Mısır ve Boğazlar sorunu sırasında Osmanlı İngiltere’nin desteğini almak için 1838 Balta Limanı Antlaşması ile İngiltere’ye çok geniş kapitülasyonlar verdi. Buna göre Osmanlı devleti ihracattan % 12 gümrük vergisi alacak, ithalattan % 5 gümrük vergisi alacak, yerli tüccarlar % 8 iç gümrük vergisi ödeyecek ve yabancı tüccarlar iç gümrük vergisi ödemeyecektir. Mısır sorununu Avrupalı Devletler 1840 Londra Konferansı’nda çözdü. Bu konferansa İngiltere, Avusturya, Prusya, Osmanlı, Rusya katılmıştır.
Bu konferansa göre;
Mısır valiliği babadan oğla geçmek şartıyla Kavalalı ailesine bırakıldı. Mısır’da vergiler padişah adına toplanacak, dörtte biri İstanbul’a gönderilecekti.
Suriye, Adana ve Girit Osmanlı Devletine bağlı olacaktı.
1840 Londra Konferansı’nda en kazançlı çıkan devlet İngiltere oldu. İngiltere, Rusya’yı boğazlar konusundaki kazançlarından yoksun bırakarak sömürge yollarının yeniden güçsüz durumdaki& Osmanlı egemenliğinde kalmasını sağladı.
Boğazlar sorunu ise Avrupalı devletler tarafından Londra Boğazlar Sözleşmesinde çözdü. Bu konferansa ise; İngiltere Fransa, Avusturya, Rusya, Prusya ve Osmanlı katıldı. Bu sözleşmeye göre; Barış zamanı boğazlardan savaş gemisi geçmeyecek, boğazlar dünya ticaretine açık olacaktır.
Boğazlar sorunu bu sözleşme ile uluslararası statü kazandı. Doğu Akdeniz’den Rus tehlikesini uzaklaştırdığı için İngiltere ve Fransa kârlı çıkan devletler oldu.
1853 Kırım Savaşı öncesi Rusya İngiltere ile işbirliği yapmaya çalıştı. Osmanlı’yı “Hasta adam” olarak gören Rusya Osmanlı Devletini paylaşmayı önerdi. 1838 Balta Limanı Antlaşması ile Osmanlı’dan istediği gibi faydalanan İngiltere Rusların önerisini kabul etmedi. Rusya, Kutsal Yerler Sorunu’nu ortaya çıkarıp savaşı başlattı. Rusların Balkanlardaki ilerleyişi üzerine Avusturya Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldı. Bu durumdan endişelenen İngiltere ve Fransa’da Osmanlı’nın yanında yer aldı. Bu devletlerin yardımı ile savaşı Osmanlı Devleti kazandı.
Kırım Savaşı’nın sonunda İngiltere, Fransa, Avusturya, Piyemento, Prusya, Rusya ve Osmanlı’nın katıldığı 1856 Paris Antlaşması imzalandı (Abdülmecit)
Bu Antlaşmaya göre;
- Osmanlı Avrupalı devlet sayılacak ve Avrupa Hukuku’ndan faydalanacak.
- Osmanlı toprak bütünlüğü, Avrupalı devletlerin garantisi altında olacak.
- iki taraf savaş sırasında aldıkları toprakları geri verecek.
- Boğazlar, 1841 Londra Sözleşmesi’ne göre yönetilecek.
- Karadeniz tarafsız olacak Osmanlı ve Rus donanması bulunmayacak,
- Eflak ve Boğdan’ın iç işlerine hiçbir devlet karışmayacak.
- Avrupalı azınlıklara haklar istedi ve 1856 Islahat fermanı hazırlandı.
- Kırım Savaşı ve sonrasında Kırım Savaşı’nda Rusya Sinop’ta Osmanlı donanmasını yaktı.(1853)
- Kırım Savaşı sırasında Osmanlı ilk kez Dış Borç aldı. (1854)
- Rusya ile birlikte yenik sayılan Osmanlı Karadeniz’deki haklarını kaybetti.
Osmanlı Devleti’nin kendini koruyacak güçte olmadığı anlaşıldı. Osmanlı toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantörlüğü altına alındı.
Avrupalı devletler Paris Antlaşmasına konulan ıslahat maddesiyle, Osmanlı üzerindeki baskılarını artırdılar. Karadeniz’deki haklarını kaybeden Rusya Panslavizm Politikası’na ağırlık verdi.
1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı (93 Harbi)
Balkanlar sorunu için İstanbul Konferansı (Tersane) kararlarını Osmanlı devleti kabul etmeyince Londra Konferansı düzenlendi. Osmanlı Devleti bu konferansında kararlarını kabul etmeyince Rusya Osmanlı Devletine savaş açtı.
Zor durumda kalan Osmanlı Devleti ateşkes çağrısında bulundu, iki ülke arasında 1878 Ayastefenos (Yeşilköy) Antlaşması yapıldı. Rusya’nın güçlenerek Balkanlar’da etkin olması ve Doğu Anadolu’ya yerleşerek Akdeniz’e inmesini istemeyen İngiltere, Avusturya ve Almanya Ayastefenos Antlaşmasın kabul etmediler. Rusya yeni bir savaşı göze alamayarak görüşmeleri kabul etti. Ayastefenos Antlaşması yerine 1878 Berlin Antlaşması yapıldı.
1878 Berlin Antlaşması’na göre,
- Sırbistan, Romanya ve Karadağ bağımsız oldu. Bosna - Hersek yönetimi geçici olarak Avusturya’ya geçti.
- Kars, Ardahan, Batum Rusya’ya, Doğubeyazıt Osmanlı’ya bırakıldı.
- Teselya’nın Yunanistan’a ait olduğu kabul edildi. Osmanlı savaş tazminatı ödemeyi kabul etti.
- Osmanlı Ermenilerin yaşadığı topraklarda ıslahatlar yapması kararı kabul edildi.
- 93 Harbi ve sonrasında İngiltere ilk kez bu savaş sırasında Osmanlı toprak bütünlüğünü korumaktan vazgeçti.
Kafkas cephesinde Ahmet Muhtar Paşa Ruslara karşı önemli başarılar kazandıysa da Ruslar Erzurum’a kadar ilerledi. Rus ilerleyişi ancak Aziziye Tabyaları’nda durdurulabildi. Ermeniler’de Ruslara destek verdi.
Berlin Antlaşması öncesi Kıbrıs’ın yönetimi İngiltere’ye bırakıldı. Berlin Antlaşması’na Osmanlı, İngiltere, Rusya, Avusturya, Fransa, İtalya ve Almanya katıldı.
Berlin Antlaşması ile ilk kez Ermeni Meselesi dünya kamuoyuna ve uluslar arası antlaşmalara girmiş oldu. Avrupa devletleri Türk - Ermeni ilişkilerine karışma hakkı elde etti.
Kıbrıs’ın yönetimini ele geçiren İngiltere sözünü tutmadı. Osmanlı toprak bütünlüğünü korumaktan vazgeçti.
Osmanlı bu antlaşmayla hızla çökmeye başladı. Dış politikada Osmanlı toprak bütünlüğü korumaktan vazgeçen İngiltere’nin yerini Almanya aldı.
Osmanlı İngiltere İlişkileri
Osmanlı Devleti ile İngiltere Osmanlılar gerilerken ilişki kurmaya başladılar.
Gerileme Dönemi Osmanlı İngiltere İlişkileri
1718 Pasarofça Antlaşması’nda arabuluculuk yapan İngiltere’ye kapitülasyonlar verildi.
1750’lerde Sanayi Devrimi İngiltere’de başladı. İngiltere en büyük sömürgeci devlet oldu.
1806 - 1812 Osmanlı Rus savaşında İngiltere Rusya’yı destekledi. Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul önlerine kadar geldiler ancak geri çekildiler. Mısır’ı işgal etmek istedilerse de Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından durduruldular.
1807 Tilsit Antlaşması ile Fransa ve Rusya’nın Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşması üzerine Osmanlı ile İngiltere arasında Çanakkale (Kale-i Sultaniye) Antlaşması imzalandı.
Bu antlaşmaya göre boğazlardan barış zamanı hiçbir savaş gemisi geçmeyecekti. İngiltere Osmanlı’dan geniş imtiyazlar elde etti.
Yunan isyanı sırasında İngiltere, Fransa ve Rusya Navarin’de Osmanlı donanmasını yaktılar. Yunanistan’a bağımsızlık istediler.
1838 Balta Limanı Antlaşması ile İngiltere’ye Osmanlı çok geniş haklar verdi. Dış ticarette bağımsızlığını kaybetti. Balta Limanı Antlaşması ile Osmanlı ihracattan % 12 gümrük vergisi alacak ithalattan % 5 gümrük vergisi alacak, yerli tüccarlar % 8 iç gümrük vergisi ödeyecek ve yabancı tüccarlar iç gümrük vergisi ödemeyecektir.
İngiltere XIX. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı toprak bütünlüğünü savundu.
Kırım savaşı sırasında Osmanlı ilk borcu İngiltere’den aldı.
İngiltere’nin Hindistan ve Güney Asya’daki sömürgelerine giden yollar Osmanlı topraklarından geçiyordu. 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması ile Avrupalı devletler bu bölgeye göz dikti.
1871 Almanya siyasi birliğini kurunca, İngiliz sömürgelerine ulaşabilmek için Osmanlı ile yakınlaşınca İngiltere Osmanlı’ya karşı izlediği politikasını değiştirdi. Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü korumaktan 1878’de vazgeçti.
1877 Berlin Antlaşması öncesi Osmanlı Devleti Kıbrıs’ın yönetimini İngiltere’ye verdi. 1882’de İngiltere Mısır’ı işgal etti.
Osmanlı Devletinin topraklarını paylaşmak ve bölgeden Almanları uzaklaştırmak amacı ile Rusya ve Fransa işbirliği yaptı.
İngiltere Rusların kışkırttığı Ermenileri destekledi. Rusya’ya bağlı Ermenistan kurulması yerine bağımsız Ermeni Devleti kurulmasını kendi çıkarlarına uygun buldu. Böylece sömürgelerine giden yolu güvenlik altına almış olacaktı.
İngiltere Doğu Anadolu’da İngiliz konsolosluklarının sayısını artırarak bölgeye çok sayıda Protestan misyonerleri gönderdi. I. Dünya Savaşı sırasında gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaştılar.
Osmanlı Almanya İlişkileri
1871'de Siyasi birliğini geç sağlayan Almanya sömürgecilik faaliyetlerine başladı. İngiliz Sömürgelerine göz diken Almanya Osmanlı’ya yakınlaştı.
Almanya’nın Osmanlı ile yakınlaşması, Osmanlı - İngiliz ilişkilerinin bozulmasına sebep oldu. İngiltere bu İkiliye karşı Rusya ile 1907 Reval Görüşmesi’ni yaptı. Rusların boğazlar ve Balkanlar politikasını uygulamasına izin verdi.
Almanya’nın Osmanlı’ya yakınlaşma sebebi. Osmanlı’nın İngiliz sömürgelerine yakın olmasıdır, ittihat ve Terakkicilerin Alman hayranlığı Almanya’nın teknolojik silah gücünedir.
Almanya, Osmanlı halifesinin manevi gücünü kullanarak bölgedeki Müslümanları İngiltere’ye karşı ayaklandırmak istiyordu. Geniş topraklara ve insan gücüne sahip olan Osmanlı, Almanya için iyi bir hammadde kaynağı ve Pazar olabilirdi. Almanya bu düşünceyi gerçekleştirebilmek için Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda kendi yanında yer almasını sağladı.
Avrupa’daki Gelişmelerin Osmanlı’ya etkisi
Coğrafi Keşiflerle Avrupalı yeni ticaret yolları (ümit burnu) bulunca, Osmanlı’nın elinde bulunan ipek ve Baharat yollarının önemi kalmadı. Gümrük gelirleri düştü. Avrupalı yeni kıtalardaki altın, gümüş gibi değerli madenleri Avrupa’ya taşıdı. Avrupa para değeri arttı. Osmanlı para değeri düştü. Coğrafi keşiflerle zenginleşen Avrupa’da Rönesans, Reform hareketleri gerçekleşti. Skolastik düşünce yıkıldı, bilimsel gelişmeler başladı.
Fransız ihtilali ile Milli devlet anlayışı (Milliyetçilik) ortaya çıkınca, çok uluslu Osmanlı'da azınlık ayaklanmaları başladı. Osmanlı çok uluslu özelliğini kaybetti.
Avrupalı Osmanlı Devletinin iç işlerine en çok azınlık meselesini kullanarak karıştırmıştır.
Sanayi Devrimi ile Avrupa'da fabrikalar açıldı. Bu fabrikalarda hammadde ve üretilen mala Pazar arayışı başladı. (Sömürgecilik). Osmanlı birçok devlete Kapitülasyonlar verdiği için Avrupalı rahatça Osmanlı topraklarına girip ürettiği malı satabiliyordu. Böylece Osmanlı Avrupa'nın açık pazarı oldu. Ekonomik gücü olmayan Osmanlı siyasi yönden de Avrupa kontrolüne geçti.
1853 Kırım Savaşı sırasında Osmanlı ilk Dış borcu aldı. Gelir getiren yatırım yapmadığı için borcu ödeyemedi. Avrupalı 1881'de Duyun-u Umumiye kurumunu kurarak Osmanlı'nın gelirlerine el koydu. Duyunu Umumiye ile Osmanlı ekonomisi iflas etmiştir. ll. Abdülhamit Muharrem Kararnamesi ile Avrupa'ya borcu ödeyemeyeceğini açıklamıştır.
- İslam Öncesi Orta Asya Türk Tarihi
- Türk İslam Tarihi
- Türkiye Tarihi
- Osmanlı Devletine Genel Bakış
- Osmanlı Devletinde İsyanlar ve Islahatlar
- Osmanlı Kültür ve Medeniyeti
- Osmanlı Devletinde Demokratikleşme Hareketleri
- Kurtuluş Savaşına Hazırlık Dönemi
- Kurtuluş Savaşı Muharabeler ve Lozan Antlaşması
- Atatürk İnkılapları
- Atatürk Dönemi Dış Politika