Kurtuluş Savaşı Muharebeler ve Lozan Antlaşması
KurtuluÅŸ Savaşı muharebeleri ve ardından Lozan AntlaÅŸması Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı için en önemli basamaklar olmuÅŸlardır. KurtuluÅŸ Savaşı sürecini cephe ve muharebeler düzeyinde inceleyeceÄŸiz.
DoÄŸu Cephesi
KurtuluÅŸ Savaşı açısından önemli bir cephedir. Ermeniler ile mücadele verilmiÅŸtir.
Ermeni Meselesi, Gümrü Barış AntlaÅŸması (3 Aralık 1920)
Ermenileri ilk kışkırtan devlet DoÄŸu Akdeniz’den sıcak denizlere inmek isteyen Rusya’dır.
Rusların sıcak denizlere inmesini istemeyen, Ä°ngiltere kendi himayesinde Ermeni Devleti kurulması için çaba harcamaya baÅŸladı, ilk Ermeni Meselesi 1878 Berlin AntlaÅŸmasında ortaya çıkmıştır. Berlin Kongresi’nde muhtariyet saÄŸlayamayan Ermeniler hayal kırıklığına uÄŸradı. Bundan sonra emellerine ulaÅŸmak için silahlı komiteler kurarak kanlı terör hareketlerine giriÅŸtiler. Anadolu’nun çeÅŸitli bölgelerinde Ermeni cemiyetleri kurulmaya baÅŸlandı. Ayrıca bu cemiyetlerin yanında çeÅŸitli okullar açarak gençlere Ermeni milliyetçiliÄŸini aşılamaya çalışmışlardır.
Ä°lk Ermeni isyanı 1890 yılında Erzurum’da baÅŸladı. Hınçak Komitesi Ä°stanbul’da Kumkapı Gösterisi düzenledi. Van valisi öldürülmek istendi. Merzifon’da meydana gelen çatışmada yirmi beÅŸ Türk askeri ÅŸehit edildi.
1894’de Rusya ve Ä°ran’daki Ermeni komitelerinin kışkırtmasıyla Sason’da isyan çıkardılar. Osmanlı Devleti bu isyanı bastırdı.
Bu olay Avrupa’ya çok abartılı bir ÅŸekilde aktarıldı. Ermenilere katliam yapılıyor diye Ä°ngiltere, Fransa ve Rusya, 11 Mayıs 1985’te Osmanlı Devleti’ne bir muhtıra verdiler.
Ermenilerin yaÅŸadığı yerlerde ıslahat yapılmıyor diye birkaç yüz Ermeni Bab-ı Ali’yi bastı.
26 AÄŸustos 1896’da Osmanlı Bankası’nı bastılar. Bu baskınla amaçları yabancı devletlerin olaya karışmasını saÄŸlamaktı. Baskın yapan elebaşılar Fransız ve Rusların yardımı ile kaçtılar.
1905 yılında Sultan II. Abdülhamit’e suikast düzenlediler. 1908’de II. MeÅŸrutiyet’in ilanı ile önceden yurt dışına çıkarılan Ermenilerin geri dönmesine izin verildi.
17Eylül 1913’te Hınçak Komitesi’nin Köstence’de yapılan kongresinde ittihat ve Terakki yönetimi suçlandı. Ermeniler, Osmanlı Devleti’ne karşı silahlı mücadele kararı aldı.
I. Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesinin açılması ile Ruslarla anlaÅŸma yapan Ermeniler, Türkleri iki ateÅŸ arasında bırakmak istediler. Ruslar hesabına casusluk yaptılar. Seferberlik emrine uymayarak askerden kaçtılar. Askere gelenler ise topluca silahları ile birlikte Rus ordusuna geçerek vatana ihanet suçunu iÅŸlediler.
Komitecilerin yanında özellikle Rus sınırına yakın bölgelerde, Ermeni halkında devlete isyan ettiÄŸini gören Dâhiliye Nezareti 24 Nisan 1915’te Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, belgelerine el konulması ve komite elebaÅŸlarının tutuklanmasını bir genelge ile ilgili makamlara bildirdi.
Bu genelge üzerine Ä°stanbul’da Hınçak ve TaÅŸnak Ermeni komitelerinin elebaÅŸlılığını yapan 2345 kiÅŸi tutuklandı. Ermenilerin “Soykırım Yıldönümü” diye andıkları ve her yıl ABD’nin meclislerine getirilen “24 Nisan Günü Meselesi” bu genelgenin yayınlandığı günü iÅŸaret eder.
Alınan önlemler sonuç vermeyince 27 Mayıs 1915’te Tehcir Kanunu çıkarıldı. SavaÅŸ alanı içindeki Ermenileri göç ettirme ve yerleÅŸtirme ile ilgili bu geçici kanunla sadece isyan hareketine karışanlar savaÅŸ bölgesinden alınıp, ülkenin güvenli bölgelerine göç ve yerleÅŸime tabi tutuldular. Bu uygulama aynı zamanda Ermeni halkın can güvenliÄŸini de saÄŸladı. Çünkü bu çeteler terör eylemine ve isyana katılmayan Ermenileri de öldürüyorlardı.
Göç ettirilen Ermenilerin barınmaları, yedirilip içirilmeleri ile ilgili konuları kapsayan yönetmelikler yayınlandı. Osmanlı Devleti göç eden Ermenilerin vergilerini erteledi. Gayrimenkullerinin ucuza satılmaması için tedbirler aldı. Her türlü ihtiyaçlarının karşılanması için memurlar tayin etti. Göç sırasında güvenliklerini saÄŸladı.
Ermenilere saldırıda bulunanları Divan-ı Harbe gönderdi. YerleÅŸecekleri arazilerin verimli olması saÄŸlandı. Can ve mal güvenlikleri için karakollar kuruldu.
Katolik ve Protestan Ermeniler, Ermeni milletvekilleri, Osmanlı ordusundaki Ermeni askerler, subaylar, askeri doktorlar ve aileleri göç ettirilmemiÅŸtir. Ayrıca yaÅŸlılar, güçsüzler, körler, dul ve yetimler göçe tabi tutulmamışlardır.
Tehcir Kanunu 24 Ekim 1916’da durduruldu. Tehcir Kanunu’na Ä°ngiltere, Fransa ve Rusya karşı çıktı. Yer deÄŸiÅŸtirme uygulamasını bir soykırım gibi göstermek ve dünya kamuoyunu bu konuda ikna etmek için yoÄŸun bir propagandaya baÅŸladılar.
31 Aralık 1918’de Geri DönüÅŸ Kararnamesi’ni çıkardı. Geri dönen Ermeniler eski mal ve mülklerini yeniden aldılar.
3 Mart 1917’de Brest Litowsk AntlaÅŸması ile Sovyet Rusya, I. Dünya Savaşı’ndan çekildi. Rusların çekildiÄŸi topraklar Ermeniler tarafından iÅŸgal edildi ve 28 Mayıs 1918’de merkezi Erivan olan Ermeni Devleti kuruldu.
Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸmasının 24. maddesi ile DoÄŸu Anadolu’da Ermeni devleti kurulması hedeflenmiÅŸtir.
1919 Paris Barış Konferansı’na Ermeni temsilcileri de çağırıldı ve DoÄŸu Anadolu’da Ermeni devletinin kurulması kabul edildi.
Wilson Ä°lkeleri’nin “Her millet kendi kaderini belirleyebilir.” prensibini gerekçe göstererek Ermeniler DoÄŸu Anadolu topraklarını iÅŸgal etmeye baÅŸladılar. DoÄŸu Anadolu’da Ermenilerin çoÄŸunlukta olduÄŸunu ileri sürdüler. Ermenilerin iddialarını tetkik etmek için ABD’IÄ° General Harbord baÅŸkanlığında bölgeye bir heyet gönderdi.
Bu heyetin hazırladığı raporda bölgenin hiçbir yerinde Ermenilerin çoÄŸunlukta olmadığı belirtildi. Bu rapor KurtuluÅŸ Savaşı’nda Amiral Bristol Raporu’ndan sonra Türklerle ilgili ikinci olumlu belgedir.
Sevr Barış AntlaÅŸmasında Osmanlı Devleti’nin Ermenistan’ı bağımsız bir devlet olarak tanıması kararı alındı. Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini kapsayacak Ermenistan sınırı Wilson tarafından çizilecekti.
KurtuluÅŸ Savaşı’nda Ermeniler DoÄŸu Anadolu’yu ele geçirmek için harekete geçtiler. Kars, Ardahan ve Oltu’yu iÅŸgal ettiler.
Milli Mücadele baÅŸlamadan önce, DoÄŸu Anadolu’nun Ermenilerin eline geçmesini önlemek için DoÄŸu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla bir teÅŸkilat kurulmuÅŸtu. Kazım Karabekir PaÅŸa’nın 15. Kolordu komutanı olarak Erzurum’a gelmesinden sonra teÅŸkilat daha da güçlendi.
Kâzım Karabekir PaÅŸa, Ermeni saldırıları karşısında bölgedeki savunma hazırlıklarını hızlandırdı. TBMM’ye durum hakkında rapor sunmak, hareket için yetki istedi.
TBMM Kâzım Karabekir PaÅŸa’yı tam yetki ile 9 Haziran 1920’de DoÄŸu Cephesi Komutanlığına atadı.
Askeri harekâta 28 Eylül 1920’de baÅŸlatıldı. 29 Eylül’de Sarıkamış, 30 Ekim’de Kars, Ermenilerden kurtarıldı. TBMM’nin barışçı yaklaşımları sonuç vermedi. Türk ordusu Gümrü’ye kadar ilerleyince, Ermeniler barış istemek zorunda kaldılar.
TBMM 8 Kasım 1920’de Ermeni hükümetine bir nota ile siyasi ve askeri isteklerini bildirdi. Ermeniler bu istekleri kabul etmeyince çarpışmalar yeniden baÅŸladı. Türk orduları karşısında dayanamayan Ermeniler, tekrar barış istemek zorunda kaldılar. 3 Aralık 1920’de Gümrü Barış AntlaÅŸması imzalandı.
3 Aralık 1920 Gümrü AntlaÅŸmasına göre;
Ermeniler iÅŸgal ettikleri yerleri boÅŸalttılar. DoÄŸu Anadolu sınırımız, Ardahan’ın bir bölümü ve Artvin dışında bugünkü halini aldı.
TBMM Kars, IÄŸdır, Sarıkamış, Kağızman ve Kulp’u tekrar topraklarına kattı çok sayıda silah ve cephane ele geçirildi.
AntlaÅŸmasının Önemi, Özellikleri ve Sonuçları
TBMM’nin uluslararası alanda imzaladığı ilk siyasi belgedir.
Ermeniler Sevr’in kendilerine tanıdığı haklardan vazgeçmiÅŸler, mesele uluslar arası düzeyde sona ermiÅŸtir.
TBMM’nin ilk askeri baÅŸarısı olan Kars Harekâtı ve ilk siyasi baÅŸarısı olan Gümrü Barış AntlaÅŸması ile DoÄŸu cephesi kapanmıştır, itibarı artan TBMM doÄŸudaki birliklerinin bir kısmını Batı cephesine kaydırmıştır.
Ermeniler iÅŸgal ettikleri bölgelerden çekilmesiyle Gürcistan ile sınır komÅŸusu olundu. Bir süre sonra Gürcistan, Sovyetler BirliÄŸi’ne katıldı. 1921 ’ de Gürcistan’la yapılan Batum AntlaÅŸması ile Ardahan, Artvin ve Batum TBMM’ye teslim edilmiÅŸ fakat Batum, Moskova AntlaÅŸması ile Gürcistan’a geri iade edilmiÅŸtir.
DoÄŸu Anadolu’dan ayrılan Ermeniler 3 yıl içinde diledikleri takdirde yurtlarına geri dönebilecekleri, Türkiye’ye karşı düÅŸmanca tavır ve davranışta bulunmayacağı belirtildi.
Ayrıca TBMM hükümetinin Ermenistan Devleti istediÄŸi takdirde askeri ve siyasi yardımda bulunacağı ve ticari iliÅŸkilerin baÅŸlatılacağı belirtilmiÅŸtir.
Ermenistan, Sovyetler BirliÄŸi’ne katılınca Sovyetlerle imzalanan Moskova ve Kars AntlaÅŸmaları ile durum pekiÅŸtirilmiÅŸtir.
Güney Cephesi
KurtuluÅŸ Savaşının önemli bir cephesi olan Güney Cephesi birçok alanda savunmaya sahne olmuÅŸtur.
Güney DoÄŸu Cephesi
KurtuluÅŸ Savaşı içerisinde büyük kahramanlıkların yaÅŸandığı cephelerden biridir. Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra Adana, Antep, MaraÅŸ ve Urfa Ä°ngilizler tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir, Ä°ngilizler 15 Eylül 1919’da Fransızlarla Osmanlı topraklarını paylaÅŸmak amacıyla yeni bir anlaÅŸma imzaladılar.
Bu antlaÅŸmaya göre Ä°ngilizler, Filistin ve Irak’a Fransızlar ise Suriye ve Lübnan’a himayeci devletler olarak girecekti. Urfa, Antep, MaraÅŸ ve Adana Fransızlara verilecekti, Ä°ngilizlerin boÅŸalttıkları bölgelere giren Fransızlar, girdikleri bölgelerde Ermenilerle iÅŸbirliÄŸi yaptılar. Ermeni intikam Alayları oluÅŸturdular. Yöre halkı iÅŸgal ve katliamlara karşı Kuvay-i Milliye birliklerini oluÅŸturdular.
Maraş Savunması
30 Ekim 1919’da MaraÅŸ, Fransızlar tarafından iÅŸgal edildi. Fransızların MaraÅŸ Kalesi’ndeki Türk bayrağını indirmeleri, Ermenilerin Türk kadınlarına saldırmaları üzerine, MaraÅŸlılar 3 ve 20. Kolordulardan gelen subaylarla birlikte kahramanca direndiler. Her türlü donanıma sahip Fransızlar, bu direnme karşısında 11 Şubat 1920’de ÅŸehri terk etmek zorunda kaldılar. 22 gün süren bu ÅŸehir savunması diÄŸer halk savunmalarına örnek oldu.
TBMM, ÅŸehre önce istiklal Madalyası, 1973 yılında da “Kahraman” unvanını verdi.
MaraÅŸ’ta direniÅŸ hareketini Sütçü Ä°mam baÅŸlattı. Sivas Kongresi’nde alınan karar gereÄŸi bölgeye Kuvay-i Milliye birliklerini teÅŸkilatlandırmak için subaylar gönderilmiÅŸtir.
Urfa Savunması
Ä°ngilizlerden sonra Urfa’ya giren Fransızlar burada da Ermenilerle iÅŸbirliÄŸi yaptılar. Halkın malına, canına ve namusuna saldırdılar. 29 Aralık 1919’da Urfa Jandarma Komutanlığına atanan Yüzbaşı Ali Saip Fransızlara karşı bir direniÅŸ teÅŸkilatı kurdu. 9 Şubat 1920’de Urfa’nın büyük bir bölümünü iÅŸgalden kurtardı.
10 Nisan 1920’de Fransızlar Urfa’yı boÅŸaltmak zorunda kaldılar.
1984’de TBMM Urfa’ya “Şanlı” unvanını verdi.
Antep Savunması
29 Ekim 1919’da Ä°ngilizler ÅŸehirden çekildi.
Fransızlar Antep’i iÅŸgal etti. Türk halkına karşı Ermenilerle birlikte hareket ettiler.
Fransız zulmünü önlemek amacıyla Antep Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Şahin adıyla anılan ÜsteÄŸmen Sait Bey’i Antep, Kilis yolu Kuvay-i Milliye birliklerinin komutanlığına getirdi.
Şahin Bey’in mücadeleleriyle Fransız birlikleri geri döndü. 26 Mart 1920’de büyük kuvvetlerle saldıran Fransızlarla üç gün mücadele edildi. Şahin Bey’in ÅŸehit edilmesiyle Mustafa Kemal tarafından Antep Milli Kuvvetleri Komutanlığına Kılıç Ali Bey getirildi. Şehirde savunma tedbirleri attırıldı.
Fransızlar 1 Nisan 1920’de ÅŸehri top ateÅŸine tuttular. Antepliler 9 Şubat 1921'e kadar ÅŸehirlerini savundular.
9 Şubat 1921'de ÅŸehri Fransızlara teslim etmek zorunda kaldılar. Sakarya Savaşı sonunda yapılan 20 Ekim 1921 Ankara AntlaÅŸması ile Fransızlar ÅŸehri boÅŸalttı. (25 Ekim 1921)
Antep halkının ÅŸehirlerini kahramanca savunmalarından dolayı TBMM 1921 ’de bir kanun çıkartarak Antep’e “Gazi” unvanını verdi.
Adana Savunması
Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması sonrası Fransızlar Adana ve çevresini iÅŸgal ettiler. Şehrin güvenliÄŸinden sorumlu polis teÅŸkilatının başına bir Ermeni getirildi. Fransızlara güvenen Ermeniler halka zarar verince, halk Toros DaÄŸları eteklerine çekildiler. (Kaç kaç Olayı)
Pozantı’ya kadar ilerleyen Fransızlar ve Kuvay-i Milliye arasında amansız savaÅŸlar baÅŸladı. 11. Tümen’in de desteklediÄŸi Kuvay-i Milliye, Fransızlara büyük darbeler indirdi.
Gülek BoÄŸazı’nı kontrol altına almak isteyen Fransızlar Pozantı’ya bir birlik gönderdilerse de bu birlik Kuvay-i Milliye karşısında baÅŸarılı olamadı. Adana bölgesindeki savaÅŸ 1921 Ankara AntlaÅŸması imzalanana kadar sürdü.
5 AÄŸustos 1920’de Pozantı’da bir kongre toplandı. Bu kongreye Mustafa Kemal, Fevzi PaÅŸa ve arkadaÅŸlarının katılması Kuvay-i Milliyecilere büyük bir moral kazandırdı.
Güney Batı Cephesi
Gizli antlaÅŸmalarla Ä°talyanlara verilen Ege Bölgesi’nin 1919 Paris Konferansı ile Yunanlılara bırakılması Ä°talyanları rahatsız etmiÅŸtir.
Antalya ve Güney Batı Anadolu’yu iÅŸgal eden Ä°talyanlarla hiçbir silahlı çatışmaya girilmedi. TBMM’nin Batı Cephesi’ndeki baÅŸarıları Ä°talyanların iÅŸgal ettikleri bölgelerden çekilmelerine neden oldu, italyanlar II. Ä°nönü Savaşı’ndan sonra çekilme kararı aldı. Sakarya Savaşı’ndan sonra iÅŸgal ettikleri yerlerden 5 Temmuz 1921 tarihinde tamamen çekildiler.
Ege Bölgesi’nde Yunanlılara karşı baÅŸlayan Kuvay-i Milliye hareketini destekleyen Ä°talyanlar, Anadolu’dan ayrılırken bütün malzemeleri Türklere bıraktılar.
Batı Cephesi Düzenli ve Ordunun Kurulması
Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması ile Osmanlı orduları terhis edilmiÅŸ, silahları itilaf Devletleri tarafından teslim alınmaya baÅŸlanmıştı. Fakat Mustafa Kemal Suriye cephesindeyken ordu komutanlarına telgraf çekerek ordularını dağıtmamalarını ve silahlarını teslim etmemelerini istemiÅŸti.
Osmanlı ordusundan sadece Kazım Karabekir PaÅŸa’nın komutanı olduÄŸu Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanlığı kalmıştı.
Ä°zmir’in iÅŸgalinden sonra Kuvay-i Milliye birlikleri oluÅŸturuldu. Milli Mücadele’ye karşı baÅŸlayan ayaklanmaların bastırılmasında yararları görülen Kuvay-i Milliye birliklerinin olumsuz yönleri de ortaya çıkmaya baÅŸladı.
Kuvay-i Milliye birlikleri Ankara’daki Genelkurmay BaÅŸkanlığı’nın emirlerine uymuyor, yalnız kendi ÅŸeflerini dinliyorlardı. Ayaklananları kendi kurallarına göre cezalandırıyor ve halktan bazen zorla malzeme alıyorlardı.
Sivas Kongresi’nde Batı cephesi komutanlığına Ali Fuat PaÅŸa atanmıştı. Güney cephesini düzene koymak amacıyla Kılıç Ali Bey bu bölgeye gönderildi.
16 Mayıs 1920’de Kuvay-i Milliye Müdafaa-i Milliye Vekâleti’ne baÄŸlanmıştır.
22 Haziran 1920’de Yunan saldırısını Kuvay-i Milliye önleyemedi. Yunanlılar Bursa baÅŸta olmak üzere pek çok stratejik bölgeyi ele geçirince, Mustafa Kemal 12 Temmuz 1920’de düzenli Yunan ordusuna karşı Kuvay-i Milliye birliklerinin baÅŸarılı olamayacağını belirtti. TBMM’nin düzenli orduya sahip olması gerektiÄŸini ileri sürdü.
Mustafa Kemal, Kuvay-i Milliye birliklerinde bulunan yetenekli askerlerin ordu birliklerinin kadrosuna geçirilmesini, seferberlik ilan edilerek eli silah tutanların yeni kurulan bu orduya katılmasını istedi.
11 Eylül 1920’de Hıyanet-i Vataniye Kanunu çerçevesinde “Firariler Kanunu” askerlerin kaçmalarını önlemek için çıkarıldı. TBMM üyelerinden oluÅŸan üçer kiÅŸilik istiklal
Mahkemeleri kuruldu, iç güvenliÄŸi saÄŸlamak için Seyyar Jandarma kuvvetleri oluÅŸturuldu. Ankara’da Subay Okulu açıldı. Kuvay-i Milliye güçlerini Milli Savunma Bakanlığı emrine alan yasal düzenlemeler yaptı.
Batı cephesi komutanı Ali Fuat PaÅŸa, 24 Ekim 1920’de emrindeki askerlerle Gediz’de bulunan Yunan kuvvetleri üzerine taarruza geçti. Disiplinsiz ve kumanda hiyerarÅŸisinden yoksun Kuvay-i Milliye birlikleri, Gediz’de baÅŸarısızlığa uÄŸradı. Yunan orduları YeniÅŸehir ve Ä°negöl’ü iÅŸgal etti. Kuvay-i Milliye birlikleri Dumlupınar sırtlarına çekilmek zorunda kaldı.
Gediz Muharebeleri’nde uÄŸranılan baÅŸarısızlıkta Kuvay-i Milliye ÅŸeflerine emre itaat etmemelerinin rolü olduÄŸu tespit edildi.
YaÅŸanan baÅŸarısızlık üzerine Ali Fuat PaÅŸa, Batı cephesi komutanlığından alındı. Moskova’ya elçi olarak gönderildi. Batı cephesi ikiye bölündü. Mustafa Kemal, Refet Bey ve ismet Beye “acilen düzenli ordu ve büyük süvari gücü” oluÅŸturmak gerektiÄŸini belirtmiÅŸtir.
Kuvay-i Milliye birliklerinin çoÄŸu yeni kurulan orduya katıldı. 9 Kasım 1920’de Batı cephesi Kuzey ve Güney olmak üzere iki cepheye bölündü. Kuzey cephesi komutanlığına Albay ismet Bey, Güney cephesi komutanlığına ise Albay Refet Bey getirildi. Her iki cephede de Genelkurmay BaÅŸkanlığı’na baÄŸlandı. Böylece yeni Türk ordusunun temelleri atılmış oldu. (Bu iki cephe II. Ä°nönü Savaşı’ndan sonra birleÅŸtirildi.)
ismet Ä°nönü cephe görevine baÅŸlayınca, önce ordunun tüm ihtiyaçlarının Cephe Komutanlığınca saÄŸlanacağını, halktan asker toplanmayacağını, kimseden para alınmayacağını bildiren bir genelge yayınlandı. Cephe Komutanlığının bütçesini düzenleme ve cephe mevcudunun öÄŸrenilmesine yönelik çalışmalar yaptı.
Cephenin emir komuta zincirine girmesi için çalıştı. Emir komuta zincirine girmek istemeyen Kuvay-i Seyyare güçlerinin komutanı Çerkez Ethem ayaklandı.
24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal TBMM’de yaptığı konuÅŸmada Pontus konusuna deÄŸinerek “Anadolu’nun ortasındaki güvenlik sorunu çözmeye memur kuvvetlerin bir komuta altında birleÅŸtirilmesi” gerektiÄŸine iÅŸaret etti ve 9 Aralık 1920’de 407 sayılı kararname ile Merkez Ordusu kuruldu.
Birinci Ä°nönü Savaşı (6-10 0cak 1921)
Sevr Barış AntlaÅŸmasının ÅŸartlarını uygulatmak isteyen Ä°ngilizlerin kışkırttıkları Yunanlılar Bursa’yı ele geçirdi.
Yunanlıların amacı: Kütahya, EskiÅŸehir ve Ankara’yı ele geçirip TBMM’ni dağıtmak, mili güçleri yok etmek ve Anadolu’ya sahip olmaktı.
Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe Ayaklanmalarını da fırsat bilen Yunanlılar 6 Ocak 1921'de Bursa istikametinden EskiÅŸehir’e doÄŸru saldırıya geçtiler. UÅŸak cephesinde oyalama çarpışmalarına giriÅŸtiler.
Batı Cephesi komutanı Albay ismet Bey, komutasındaki Türk askerleri ve Yunan kuvvetleri 9 Ocak 1921'de Ä°nönü mevkiinde savaÅŸtılar.
Bozguna uÄŸrayan Yunanlılar, Bursa istikametinde geri döndü. (10-11 Ocak 1921)
Ä°nönü Savaşı’nın Sonuçları
- Düzenli ordunun ilk askeri baÅŸarısıdır.
- TBMM’ye duyulan güven arttı.
- Orduya güven arttı, askere yazılma iÅŸlemleri hız kazandı.
- Çerkez Ethem ayaklanması bastırıldı, iç güvenlik saÄŸlandı.
- TBMM, bu zaferden sonra Londra Konferansı’na davet edildi.
- Rusya ile Moskova AntlaÅŸması imzalandı. Afganistan’la Dostluk AntlaÅŸması imzalandı.
Londra Konferansı (23 Şubat-12 Mart 1921)
I. Ä°nönü Zaferi, itilaf Devletleri arasındaki anlaÅŸmazlığı iyice ortaya çıkardı. Yunanlıların yenilmesi Türk - Rus iliÅŸkilerinin tekrar düzelmesi, itilaf Devletleri’ni Sevr AntlaÅŸmasının uygulanmasında ümitsizliÄŸe düÅŸürdü. Her ne kadar Ä°ngiltere onlar gibi düÅŸünmüyorsa da Fransa ve Ä°talya Anadolu direniÅŸinin basit bir olay olmadığını anlamış bulunuyorlardı. Fransızların zorlamasıyla
24 Ocak 1921'de Paris’te toplanan Müttefikler Konferansı’nda Sevr AntlaÅŸmasını gözden geçirmek, Şark Meselesi’ne yeni bir çözüm bulmak için 21 Şubat 1921'de Londra Konferansı’nın toplanmasına karar verdiler. Ä°tilaf Devletleri Osmanlı hükümeti aracılığı ile TBMM’nin de konferansa bir temsilci göndermesini istemiÅŸti, iki hükümeti de çağırmaktaki amaçları birbirinin varlığını tanımayan iki Türk kurulunu karşı karşıya getirmek ve bu durumdan yararlanmaktı. Mustafa Kemal itilaf Devletleri’ne gönderdiÄŸi bir nota ile Türk milleti adına karar verecek tek meÅŸru meclisin ve hükümetin, TBMM hükümeti olduÄŸunu bildirerek, doÄŸrudan bir davet gelmediÄŸi takdirde Londra Konferansı’na katılmayacağını belirtti. Bunun üzerine itilaf Devletleri Ä°talya aracılığı ile TBMM hükümetini de davet etti. Konferans 27 Şubat 1921'de baÅŸladı.
TBMM hükümeti, Ä°stanbul hükümeti, Ä°ngiltere, Fransa, Ä°talya ve Yunanistan konferansına katıldı. TBMM hükümeti adına Bekir Sami Bey, Ä°stanbul hükümeti adına da Tevfik PaÅŸa konferansa katıldı. Türk Heyeti, ilk olarak itilaf Devletleri’nin Anadolu’yu boÅŸaltmasını istedi. Misak-ı Milli’yi açıkladılar.
Ä°tilaf Devletleri, Sevr Barış AntlaÅŸmasının esaslarına dokunmadan antlaÅŸma üzerinde yaptıkları birkaç deÄŸiÅŸikliÄŸi Türklerin ve Yunanlıların kabul etmesini istediler. Yunanlılar Anadolu’yu boÅŸaltma fikrine ve Sevr AntlaÅŸmasının ÅŸartlarının deÄŸiÅŸtirilmesine razı olmadılar. Bunun üzerine TBMM temsilcileri itilaf Devletleri’nin sözde barış teklifini reddetti.
KonuÅŸma sırası Tevfik PaÅŸa’ya geldiÄŸinde “Ben sözü Türk milletinin gerçek temsilcisi olan TBMM temsilcilerine bırakıyorum.” diyerek TBMM hükümeti temsilcisinin iÅŸini kolaylaÅŸtırdı. Ayrıca Ankara’da kurulan yeni devletin gerçek devlet olduÄŸunu belirtti. Böylece ikilik yaratmak isteyen itilaf Devletleri’nin amaçlarına ulaÅŸmasını engellemiÅŸtir.
Londra Konferansı’nda Sevr AntlaÅŸması’nın sözde deÄŸiÅŸiklik yapılan maddeleri ÅŸunlardır:
Ä°zmir Türklere verilecek, ÅŸehirde bir Yunan kuvveti bulunacak, asayiÅŸ itilaf Devletleri’nin subaylarının idaresinde yerli bir jandarma kuvvet ile saÄŸlanacaktı. Hıristiyan bir vali olacak ve Milletler Cemiyeti tarafından atanacaktı. BoÄŸazlar ise bize verilmiyordu.
Ermenistan’ın sınırları bölgeye gönderilecek Milletler Cemiyeti temsilcileri tarafından belirleniyor; kapitülasyonlar kaldırılmıyordu.
Trakya’ya ait bir deÄŸiÅŸiklik yoktu.
Bekir Sami Bey TBMM’nin onayını almadan Fransa, Ä°ngiltere ve Ä°talya ile 10 ve 12 Mart tarihlerinde ekonomik konularda ve esirlerin deÄŸiÅŸimi hakkında bir antlaÅŸma yaptı.
TBMM’nin konferansa katılmaktaki amacı: Misak-ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmak ve barışa önem verdiÄŸini göstermek içindir.
Londra Konferansı’nın Önemi
Ä°tilaf Devletleri TBMM hükümetini konferansa çağırmakla onun varlığını hukuken tanımışlardır. AnlaÅŸma Devletleri arasında Sevr Barış AntlaÅŸması hükümleri için tartışmalar baÅŸladı. Bu olaylar Ä°talya’nın Anadolu’dan çekilmesine, Fransa’yı Ankara ile anlaÅŸmaya kadar götürmüÅŸtür.
Türkler haklı davasını bu konferans sayesinde bütün dünyaya duyurdu.
Bekir Sami Bey’in Ä°talya, Fransa ve Ä°ngiltere ile savaÅŸ esirlerinin karşılıklı deÄŸiÅŸtirilmesini öngören antlaÅŸmalar yapması; yeni Türk Devleti’nin diplomatik alanda da tanındığının bir belgesidir. Ancak bu antlaÅŸmalar II. Ä°nönü Savaşının kazanılmasıyla Misak-ı Milli kararlarına ters düÅŸtüÄŸü için TBMM tarafından reddedildi. Bekir Sami Bey Dış iÅŸleri Bakanlığı’ndan alınmıştır.
Londra Konferansı’nın baÅŸarısızlıkla sonuçlanması üzerine Anadolu’da Yunan saldırısı yeniden baÅŸladı. Bu durum II. Ä°nönü Savaşı’na neden olmuÅŸtur.
Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
Ä°tilaf Devletleri I. Dünya Savaşı’ndan galip çıkınca Ruslara karşı saldırgan bir siyaset izlemeye baÅŸladılar. BolÅŸevikleri uzaklaÅŸtırarak Çarlık rejimini yeniden getirmek için çalışmalar yaptılar. Bu arada Sovyet Rusya, TBMM ile iyi geçinme kararı aldılar. “DüÅŸmanımın düÅŸmanı dostumdur.” politikasını güttüler.
Ali Fuat PaÅŸa baÅŸkanlığındaki Türk elçilik heyeti 26 Şubat 1921'de müzakerelere baÅŸladı.
Sovyetler Ä°ngilizlerle bir ticari anlaÅŸma yapmaya çalıştıklarından iÅŸi ağırdan alıyorlardı. TBMM ile bir ittifak anlaÅŸması yerine dostluk anlaÅŸması yapmayı kabul ediyorlardı. DoÄŸuda Ermeni Savaşı’nın Batı’da I. Ä°nönü Zaferi’nin kazanılması, TBMM’nin Londra Konferansı’na çağırılması tereddütleri ortadan kaldırdı. Ayrıca Sovyet Rusya, Ä°ngilizlerin BoÄŸazlar ve Ä°stanbul’a yerleÅŸmelerini istemiyorlardı. Müzakerelerin tamamlanmasından sonra 16 Mart 1921'de Moskova Dostluk AntlaÅŸması imzalandı.
Moskova AntlaÅŸmasına göre;
- İki taraftan birinin tanımadığı uluslar arası bir anlaşmayı, diğeri de tanımayacaktı.
- Sovyet Rusya Misak-ı Milli’yi kabul edecek.
- Osmanlı Devleti ve Çarlık Rusya arasında imzalanan antlaÅŸmalar geçersiz sayılacak.
- Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edecek.
- Ä°ki devlet, arasındaki iliÅŸkileri geliÅŸtirerek, ekonomik ve siyasi antlaÅŸmalar yapmayı kabul ediyorlardı. Ermenistan ve Gürcistan ile TBMM hükümeti arasında antlaÅŸmalar ile belirlenen sınırlar; Batum’un Gürcistan’a bırakılma ÅŸartıyla Sovyet Rusya tarafından tanınacak.
- BoÄŸazlar konusu Karadeniz’e kıyısı olan devletlerin temsilcilerinin katıldığı bir konferansta ele alınacaktı. Ancak TBMM’nin egemenlik haklarını tehdit eden karar alınmayacaktı.
- Sovyet Rusya elindeki bütün esirleri 3 ay içerisinde iade edecekti.
Moskova AntlaÅŸmasının Önemi
- Ä°lk kez büyük bir devlet TBMM’yi tanımıştır.
- Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk Avrupa devleti olmuÅŸtur. Batum’un elden çıkmasıyla Misak-ı Milli’den ilk taviz verilmiÅŸtir.
- Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan dışında DoÄŸu sınırı çizilmiÅŸtir.
- Sovyet Rusya, Sevr Antlaşmasını tanımadığını ilan etmiştir.
- Sovyet Rusya TBMM’ye silah ve cephane yardımında bulunacağını belirtmiÅŸtir. Ancak yardım hemen gerçekleÅŸmedi. Sakarya Savaşı’ndan sonra bir ölçüde artarak gelmeye baÅŸladı.
TBMM, Sovyet Rusya’nın BoÄŸazların gelecekteki statüsü hakkında söz sahibi olmasını bu antlaÅŸmayla kabul etmiÅŸtir.
Ä°ngiliz hâkimiyetine karşı Rusya’dan destek ve yardım saÄŸlamak için Moskova’ya gelen Afgan Heyeti ile Türk Heyeti arasında 1 Mart 1921 ’de Türk-Afgan Dostluk ve iÅŸbirliÄŸi AntlaÅŸması imzalandı. Moskova AntlaÅŸması sonrasında TBMM DoÄŸu cephesindeki kuvvetlerini Batı cephesine kaydırma imkânını elde etti. Rusya boÄŸazlar üzerinde emellerinden vazgeçti.
I. Ä°nönü Savaşı Sonrası TBMM’nin Yaptığı Çalışmalar
20 Ocak 1921 ’de TeÅŸkilat-ı Esasiye Kanunu mecliste kabul edildi. Böylece Misak-ı Milli sınırları içerisinde yeni bir Türk Devleti’nin kuruluÅŸu belgelendi. 1921 Anayasası, Yeni Türk Devleti’nin hukuk düzenini oluÅŸturan ilk temel kanun oldu.
8 Şubat 1921'de Gürcistan, Ankara’ya bir elçi gönderdi. Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Ardahan, Artvin ve Batum’u Gürcistan istedi. Uzun süren görüÅŸmelerden sonra Ardahan ve Artvin Türk topraklarına katıldı. Gürcistan’ın Sovyetler BirliÄŸi’ne dahil edilmesiyle Batum’un durumu deÄŸiÅŸti. Moskova AntlaÅŸması ile Artvin ve Ardahan Türklerde kaldı. Batum Gürcistan’a bırakıldı.
1 Mart 1921 Afganistan ile Dostluk Antlaşması imzalandı.
Buna göre,
- TBMM hükümeti Afganistan’ın tam bağımsızlığını tanıdı.
- Taraflar birbirine yapılacak bir saldırıyı, kendisine yapılmış sayarak savaşmayı kabul ediyordu.
- TBMM hükümeti, kültürel yardım amacıyla Afganistan’a öÄŸretmen ve subay göndermeyi üstleniyordu.
- Buna göre, Afganistan da TBMM’yi tanımıştır. TBMM’yi tanıyan ilk Ä°slam devleti Afganistan’dır.
10 Mart 1921'de İstiklal Marşı kabul edilmiştir.
II. Ä°kinci Ä°nönü Savaşı (26 Mart - 1 Nisan 1921)
Londra Konferansı’nda bir sonuç alamayan itilaf Devletleri, Sevr Barış AntlaÅŸmasını TBMM’ye kabul ettirmek amacıyla Yunanlıları kışkırtmaya baÅŸladılar.
Yunanlılarda I. Ä°nönü yenilgisinin intikamını almak ve yeni kurulan Türk ordusunu yenerek EskiÅŸehir, Kütahya ve Ankara’yı iÅŸgal ederek Milli Mücadele’yi yok etmek istediler.
22 Mart 1921'de Yunanlılar kuzeyde EskiÅŸehir, güneyde Afyon üzerinden saldırıya geçtiler. Ä°nönü Afyon arasındaki bölgede yapılan savaÅŸta Yunanlılar büyük bir direnme ile karşılaÅŸtı. Yunanlılar 27 - 30 Mart’ta yaptıkları saldırıda Türk ordusu tarafından püskürtüldü. Yunan birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. EskiÅŸehir üzerinden saldırıya geçen Yunanlılar Bursa’ya çekildi. Güneyde Afyon’u iÅŸgal ederek Konya istikametine doÄŸru ilerleyen Yunanlılar da 7 Nisan’da Afyon’u boÅŸaltarak geri çekildiler.
II. Ä°nönü Savaşı’nın Sonuçları
Mustafa Kemal bu zaferin sonunda ismet PaÅŸa’ya çektiÄŸi kutlama telgrafında “Siz orada yalnız düÅŸmanı deÄŸil, milletin makûs talihini de yendiniz.” diyerek ismet PaÅŸa’yı onurlandırdı. TBMM’ye duyulan güven arttı. Orduya yazılmalar daha da hız kazandı.
Ä°ngiltere’nin Yunanlılara olan güveni azalmaya baÅŸladı.
Ä°ngiltere TBMM ile iliÅŸki kurabilmek için Malta’da tutuklu bulunan 40 Türk’ü serbest bıraktı.
Bulgar ve Alman basınının yanı sıra Ä°talyan gazetelerinde de Türkler lehine yazılar çıktı, Ä°talyanlar iÅŸgal ettikleri bölgelerden çekilmeye baÅŸladılar.
Fransızlar da Ankara ile irtibat kurmaya yöneldi. 9 Haziran 1921'de Fransız Meclisi DışiÅŸleri Komisyonu BaÅŸkanı Franklin Boullion’u görüÅŸmelerde bulunmak üzere, gayri resmi olarak ta olsa Ankara’ya yolladılar, ikiye ayrılmış olan Batı cephesi 5 Mayıs 1921'de ismet PaÅŸa komutasında birleÅŸtirilmiÅŸtir.
Aslıhanlar ve Dumlupınar Savaşları (8-11 Nisan 1921)
II. Ä°nönü Savaşı’ndan sonra bazı komutanlar güneydeki Yunan kuvvetlerini yok etmek için Aslıhanlar ve Dumlupınar istikametine doÄŸru saldırıya geçtiler.
Ä°nönü SavaÅŸları’ndan yorgun çıkan, mevcutları azalan birlikler baÅŸarılı olamadı.
Bu durum Türk ordusunun henüz taarruz gücüne ulaÅŸamadığını gösterir.
Aslıhanlar ve Dumlupınar başarısızlığından sonra Batı cephesindeki birliklerin tamamı 5 Mayıs 1921'de ismet Paşa komutasında verildi.
Kütahya ve EskiÅŸehir SavaÅŸları (10 - 24 Temmuz 1921)
I. Ä°nönü Savaşı’nda ikinci kez durdurulan Yunanlılar ordularını güçlendirerek cephelerindeki kuvvetlerini arttırmışlardır.
Ä°ngiltere ise Yunan ordusunun TBMM hükümetini yok edebileceÄŸi inancını kaybetmemiÅŸ, Ä°ngiltere BaÅŸkanı (Loyd George) yeni bir saldırı için Yunanlıları kışkırtıyor; onlara her türlü para ve malzeme yardımı yapıyordu.
Silah, cephane ve insan bakımından üstün duruma gelen Yunan ordusuna çok güvenen Kral Konstantin 13 Haziran 1921'de Ä°zmir’e geldi. Taarruzdan önce görüÅŸtüÄŸü gazetecilere, Ankara’da buluÅŸmak için randevu verdi.
Türk ordusu ise iki savunma savaşı yapmış yıpranmış ve Aslıhanlar ve Dumlupınar SavaÅŸları’nda düzenli ordunun saldırı gücü olmadığı ortaya çıkmıştır.
Yunanlılar, Ä°nönü, EskiÅŸehir, Afyon ve Kütahya hattından saldırarak Ankara’ya kadar ilerlemek, Türk ordusunu tamamen yok ederek TBMM’yi ortadan kaldırmak amacını taşıyorlardı.
Yunanlılar, 10 Temmuz 1921'de iki ayrı cepheden saldırıya geçtiler.
Yunan saldırısı karşısında tutunamayan Türk ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Afyon, Kütahya ve EskiÅŸehir Yunanlıların eline geçti.
Yeni kurulan düzenli ordunun tamamen yok olmasını istemeyen Mustafa Kemal PaÅŸa, daha elveriÅŸli ÅŸartlarda savaÅŸmak için ordunun Sakarya Nehri’nin doÄŸusuna çekilmesini istedi. (25 Temmuz 1921) Böylece ordu güçlenebilmek için zaman kazanacaktı.
Ordunun Sakarya Nehri’nin DoÄŸusuna Çekilmesi ve TBMM’nin Tepkileri
Ordunun Sakarya Nehri’nin doÄŸusuna çekilmesi, stratejik bazı noktaların Yunanlıların eline geçmesi mecliste ve ülkede karamsarlığa yol açtı.
Fransa ve Ä°talya Anadolu’dan çekilme kararını askıya aldı. Meclisteki karamsarlık, “Millet nereye gidiyor?” “Ordu ne yapıyor?” sözleriyle sert tartışmalara neden oldu.
Bazı milletvekilleri meclisin Kayseri’ye taşınmasını istedi. Ayrıca yenilgi alan ordunun komutanlarının hesap vermeleri gündeme geldi.
Mustafa Kemal PaÅŸa’nın ordunun başına geçmesi gerektiÄŸini ifade etmeye baÅŸladılar.
Bunu isteyenler iki grupta toplanmıştır.
- Mustafa Kemal PaÅŸa’ya güvenenler
- Kaybedilecek savaşın sorumluluÄŸunu ona yüklemek isteyenler
Mustafa Kemal PaÅŸa kendisine verilmek istenen BaÅŸkomutanlığı almakta tereddüt etmedi. Fakat savaşın kazanılması için bazı tedbirlerin alınması gerektiÄŸini, bundan dolayı meclisin tüm yetkilerinin bir süreliÄŸine kendisine verilmesini istedi.
5 AÄŸustos 1921 ’de BaÅŸkomutanlık Yasası kabul edildi. Bu yasayla meclis, Mustafa Kemal PaÅŸa’yı 3 ay süreliÄŸine BaÅŸkomutan seçti. BaÅŸkomutan seçilen Mustafa Kemal PaÅŸa ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için 8 AÄŸustos 1921'de Tekâlif-i Milliye Emirleri’ni çıkardı.
Tekâlif-i Milliye Emirleri’ne (Milli Emirler, yükümlülükler) göre;
- Her il ve ilçede Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacaktı.
- Her aile birer takım çamaşırı birer çift çorap, çarık hazırlayıp komisyona verecekti.
- Tüccarın ve halkın elinde bulunan her türlü yiyecek ve giyecek maddelerinin yüzde kırkı bedeli sonradan ödenmek üzere komisyona teslim edilecekti.
- Halk, elinde bulunan taşıma araçları ile ayda 100 km askeri ulaşım yapacaktı.
- Sahipsiz mallar, komisyonun denetiminde olacak, halkın elindeki silah ve cephane üç gün içinde komisyona teslim edilecekti.
Ülkedeki mevcut bütün teknik araç ve gereçler ordunun hizmetine verilecek; benzin, vakum, gres ve makine yaÄŸları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiÄŸi, tutkal, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel ve bunlara benzer stokların yüzde kırkı ordunun hizmetine sunulacaktı.
Tekâlif-i Milliye Emirleri’nin yerine getirilmesi ve hızlandırılması için Kastamonu, Samsun, EskiÅŸehir, Konya ÅŸehirlerinde istiklal Mahkemeleri kuruldu. Türk milleti fedakârlığın en büyüÄŸünü yaparak elinde ne varsa ordusu için verdi. Tekâlif-i Milliye, Osmanlı Devleti’nde olaÄŸanüstü hallerde toplanan Avarız vergisine benzer.
Sakarya Savaşı (23 AÄŸustos -13 Eylül 1921)
Türk ordusunun Sakarya Nehri’nin doÄŸusuna çekilmesi, Yunan birliklerini cesaretlendirdi. Yunanistan yeni bir saldırı planı ile Ankara’yı ele geçirmek TBMM’yi dağıtmak ve Milli Mücadele’ye son vermek istiyordu.
14 AÄŸustos 1921’de Yunan ordusu taarruza geçerek Ankara’ya doÄŸru yürüyüÅŸe baÅŸladı. Yunan komutanları Türkleri yendiklerine ve iÅŸlerini bitirmek üzere olduklarına inanıyorlardı. Hatta Ä°ngiliz subaylarını Ankara’daki zafer kutlamalarına bile davet etmiÅŸlerdi.
16 AÄŸustos’ta Sakarya’nın batısındaki Türk kuvvetleri ile karşı karşıya geldiler. Çarpışmalar, 23
AÄŸustos 1921 ’de baÅŸlayıp Türk ordusu karşısında Yunan birliklerinin dağılarak geri çekilmek zorunda kaldığı 5 Eylül 1921’e kadar devam etti. Genelkurmay BaÅŸkanı Fevzi (Çakmak) PaÅŸa ile Polatlı’daki karargâha gelen Mustafa Kemal savunma planını hazırladı, ilk Yunan saldırısında ordumuzun sol kanadı Ankara’nın 50 kilometre güneyine kadar çekildi. TBMM’de panik baÅŸladı. BaÅŸkomutan Mustafa Kemal PaÅŸa, Türk ordusunun savaÅŸ gücünü artıracak ve savaÅŸ tarihine geçecek bir emir verdi. Bu emirde “Hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça vatan terk olunamaz.” Diyordu.
22 gün 22 gece süren Sakarya Savaşı’nın sonunda Yunan askeri gücü kırılarak, Sakarya Irmağının batısına kadar püskürtüldü.
Sakarya Savaşı’nın Sonuçları ve Önemi
- Türk Devleti’nin tarihine dünyada eÅŸine az rastlanan bir zafer olarak geçmiÅŸtir. Savunma savaşı olarak baÅŸladı. Saldırıya dönüÅŸtü.
- Mustafa Kemal’in BaÅŸkomutan olarak katıldığı ilk savaÅŸtır.
- Mustafa Kemal’e TBMM Gazilik unvanı ve MareÅŸallik rütbesi verildi. (19 Eylül 1921)
- 1683 II. Viyana Bozgunu’ndan beri devam eden Batı karşısındaki savunma, Sakarya Savaşı ile sona erdi. Türkler artık taarruza geçti.
- Sakarya Savaşı’na bütün subayların katılımı dolayısı ile Subay Savaşı da denilmiÅŸtir.
- Bu savaÅŸ ülkede umutların, coÅŸkuların, güven duygularının yeniden güçlenmesine sebep olmuÅŸtur.
- Türk yurdunu parçalamak, ele geçirmek isteyenlerin umutları yok olmuÅŸtur.
- itilaf Devletleri bloÄŸunun dağılması Ä°ngiltere’nin politik ve askeri yalnızlığa düÅŸmesine sebep oldu, Ä°talyanlar iÅŸgal ettikleri topraklardan tamamen çekildiler.
Ä°tilaf Devletleri TBMM’ye ateÅŸkes ve barış teklifinde bulundular. 22 Mart 1922’de Türk ve Yunan taraflarına ateÅŸkes teklifinde bulundular. TBMM bağımsızlık anlayışına ters düÅŸen askeri denetim teklifini kabul etmediÄŸini bildirdi. AteÅŸkesin ancak memleketimizdeki yabancı kuvvetlerin çıkmasıyla yapılabileceÄŸi belirtildi.
Ukrayna ile Dostluk Antlaşması, Kafkas cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması ve Fransa ile Ankara Antlaşması imzalandı.
Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)
Sakarya Savaşı’nın kazanılmasından sonra Sovyetler BirliÄŸi’ne baÄŸlı Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan ile TBMM arasında yapıldı.
Kars AntlaÅŸması Moskova AntlaÅŸmasının hükümlerine dayanıyordu. Ancak doÄŸu sınırları ile ilgili bazı konular Moskova AntlaÅŸması’nda çözülememiÅŸti.
Kars AntlaÅŸmasına Göre;
- BoÄŸazların ticarete açılması, Ä°stanbul’un güvenliÄŸinin saÄŸlanması her iki tarafça benimsendi. Nahcivan bölgesine muhtariyet verildi.
- Taraflar arasında ticaret, gümrük, saÄŸlık ve güvenlik konularında ortak tedbirler alınması kararlaÅŸtırıldı.
- Türkiye Batum limanlarından gümrüksüz yararlanabilecekti.
- Kars AntlaÅŸması ile doÄŸu sınırı bugünkü ÅŸeklini aldı.
Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)
Kütahya-EskiÅŸehir SavaÅŸları’nda Türk ordusu yenilince Fransızlar bir süre daha beklemenin yararlı olacağını düÅŸünmüÅŸlerdir.
Sakarya Savaşının kazanılmasından sonra Fransa ile TBMM arasında 1921 Ankara Antlaşması imzalandı.
1921 Ankara AntlaÅŸması’na göre;
Fransa ile TBMM arasındaki savaş durumu sona erecekti.
Türkiye - Suriye sınırı, Ä°skenderun ve Hatay illeri dışarıda bırakılacak ÅŸekilde belirlenecekti.
Ankara AntlaÅŸması’ndan sonra iki ay içinde Fransız birlikleri, sınır çizgisinin güneyine, Türk birlikleri de kuzeyine çekilecekti.
Her iki devlette çekildiÄŸi topraklarda genel af ilan edecekti.
Ä°skenderun bölgesi için özel bir yönetim kurulacak; bu bölgede oturanlardan Türk olanlar kültürlerini geliÅŸtirmek için her türlü haktan yararlanacaktı ve Türkçe resmi dil olacaktı.
Bu antlaÅŸmanın onaylanmasından sonra Türkiye ile Suriye arasında bir Gümrük SözleÅŸmesi imzalanması için karma bir komisyon kurulacaktı.
Süleyman Şah’ın mezarının da içinde bulunduÄŸu Caber Kalesi, Türk bayrağı altında ve Türk askerlerinin koruculuÄŸunda, Türkiye’nin mülkü olarak kalacaktı.
Ankara AntlaÅŸması’nın Önemi
- Fransa Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk itilaf Devleti oldu.
- Hatay dışında Suriye sınırı çizildi.
- Güney cephesinin kapanması ile sınırlar güvence altına alınınca buradaki birlikler Batı cephesine sevk edilmiÅŸtir.
- Fransa’nın desteÄŸini yitiren Ermenilerin, Çukurova bölgesinde bir devlet kurma hayalleri de sona erdi.
Büyük Taarruz (26 AÄŸustos - 9 Eylül 1922)
Ä°tilaf Devletleri’nin Sakarya Savaşı’ndan sonra gündeme getirdikleri barış önerilerini TBMM kabul etmedi. Zaman kazanmak isteyen TBMM hükümeti
5 Nisan 1922’de karşı önerilerini itilaf Devletleri’ne sunmuÅŸtur.
Ä°tilaf Devletleri 15 Nisan 1922’de TBMM’nin sunduÄŸu barış önerilerine olumsuz cevap verdiler.
5 Mayıs 1922’de Mustafa Kemal PaÅŸa’nın baÅŸkomutanlık süresi sona erdi. Yeniden uzatılması konusunda verilen kanun teklifi muhalif gruplar tarafından reddedildi. 6 Mayıs 1922’de meclise gelen Mustafa Kemal “DüÅŸman karşısında bulunan ordunun baÅŸsız bırakılmayacağını bu duruma milletin de razı olmayacağını ve baÅŸkomutanlığı milli menfaatlerden dolayı bırakmayacağını” söyledi. Bu konuÅŸmadan sonra 177 oyla baÅŸkomutanlık süresi uzatıldı. Meclis, üç ay sonra 20 Temmuz 1922’de tekrar baÅŸkomutanlık görevini süresiz olarak Gazi Mustafa Kemal PaÅŸa’ya verdi. Büyük Taarruz öncesi, Güney ve DoÄŸu cephesindeki birlikler Batı cephesine kaydırıldı. Ä°talya ve Fransa topraklarımızı boÅŸaltırken bıraktıkları silah ve cephaneler cepheye taşındı. Sovyet Rusya’dan gerekli yardımlar alındı. Orduya taarruz eÄŸitimi verildi, askerlik yaşı 45’e çıkartıldı ve bu yaşın altındakiler cepheye çaÄŸrıldı. Ayrıca Ä°stanbul’daki cephaneler gizlice Anadolu’ya kaçırıldı.
Bir yandan hazırlıkları sürdüren TBMM, diÄŸer yandan da DışiÅŸleri Bakanı Yusuf Kemal (TengirÅŸek) Bey’i Avrupa’ya gönderdi. Amaç Avrupa devletlerinin tavırlarını öÄŸrenmekti. Ancak Sevr AntlaÅŸması’nı küçük deÄŸiÅŸikliklerle kabul ettirmek istedikleri anlaşıldı.
Mustafa Kemal PaÅŸa 6 AÄŸustos 1922’de gizli bir emirle ordu birliklerine taarruz hazırlıklarını tamamlamaları emrini verdi.
20 AÄŸustos’ta Batı cephesinin karargâhı AkÅŸehir’de Genelkurmay BaÅŸkanı Fevzi (Çakmak) PaÅŸa, Batı Cephesi Komutanı ismet (Ä°nönü) PaÅŸa, 1. Ordu Komutanı Nurettin PaÅŸa ve 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki PaÅŸa arasında bir görüÅŸme yaparak taarruz planı bir kez daha gözden geçirildi.
Taarruz planı, düÅŸmanı geri çekilmeye mecbur bırakmak için deÄŸil, ani bir baskın ile çevirip yok etme esasına göre düzenlenmiÅŸtir.
24 AÄŸustos sabahı Mustafa Kemal PaÅŸa, ismet PaÅŸa, Fevzi PaÅŸa taarruz harekâtını sevk, idare ve takıp için Kocatepe de bulunuyorlardı. Taarruz Türk topçusunun düÅŸman mevzilerine ÅŸiddetli ateÅŸi ile baÅŸladı. Yunan mevzileri kısa sürede düÅŸürüldü. 27 AÄŸustos 1922’de Afyon, Yunan birliklerinden geri alındı.
30 AÄŸustos 1922’de Yunan orduları kuÅŸatıldı.
DüÅŸman ordusu ikiye bölündü. Aslıhanlar bölgesindeki Yunan kuvvetleri Dumlupınar’ın kuzeydoÄŸusunda imha edildi.
31 AÄŸustos’ta EskiÅŸehir’de bulunan Yunan kuvvetleri bozguna uÄŸratıldı.
Bu kesin zafer üzerinde BaÅŸkomutan Mustafa Kemal PaÅŸa ÅŸu tarihi emrini verdi. “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” Bu emirdeki amaç, kaçan yunan ordusuna toparlanma fırsatı vermeden tamamen yok etmektir.
Yunan orduları başkomutanı General Triskopis yanındaki komutanlarla birlikte esir edildi.
Ä°zmir yönünden ilerleyen Türk ordusu;
- 1 Eylül’de UÅŸak’ı
- 2 Eylül’de EskiÅŸehir’i
- 3 Eylül’de Nazilli, Simav, Salihli, AlaÅŸehir ve Gördes’i
- 6 Eylül’de Balıkesir ve Bilecik’i
- 7 Eylül’de Aydın’ı
- 8 Eylül’de Manisa’yı kurtardı.
- 9 Eylül 1922 sabahı Ä°zmir’e ulaÅŸtılar.
- 10 Eylül 1922 Bursa kurtarıldı.
- 18 Eylül 1922’de Batı Anadolu Yunan kuvvetlerinden tamamen temizlendi.
Böylece Yunanlıların 15 Mayıs 1919’da baÅŸlayan Anadolu’yu iÅŸgali 18 Eylül 1922’de sona erdi. Anadolu tamamen düÅŸmandan kurtarıldı. Sıra, Ä°stanbul ve Edirne dâhil Meriç’e kadar uzanan DoÄŸu Trakya’nın kurtarılmasına gelmiÅŸti.
Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922)
Batı Anadolu topraklarının kurtarılmasından sonra Türk ordusu DoÄŸu Trakya, Ä°stanbul ve BoÄŸazlar bölgesine yöneldi. DoÄŸu Trakya’da Yunan birlikleri, Çanakkale ve Ä°zmit’te Ä°ngilizler, Ä°stanbul’da ise itilaf Devletleri kuvvetleri vardı.
Türk birliklerinin bir bölümü Çanakkale ve Ä°zmit’e yöneldi, Ä°ngiliz birlikleri ile çatışma noktasına gelindi. Bu birlikleri aÅŸmadan Trakya’ya geçmek mümkün deÄŸildi.
- Ä°ngilizler DoÄŸu Trakya’nın ve BoÄŸazların Türkiye’ye verilmesini istemiyorlardı.
- Fransa ve Ä°talya, Ä°ngilizleri desteklemedi. Çanakkale ve Ä°zmit’te bulunan askerlerini geri çektiler.
- Ä°tilaf Devletleri 23 Eylül 1922’de askeri harekâtın durdurulması koÅŸuluyla görüÅŸmelerin yapılabileceÄŸini Mustafa Kemal’e bildirdiler.
- 3 Ekim 1922’de ateÅŸkes görüÅŸmeleri için Türkiye, Ä°ngiltere, Fransa ve Ä°talya temsilcileri Mudanya’da bir araya geldiler.
- Bu görüÅŸmede Türkiye’yi Batı Cephesi Komutanı ismet PaÅŸa, Ä°ngiltere’yi General Harrington, Fransa’yı General Charpy, Ä°talya’yı General Mombelli temsil etti.
- Yunan temsilcisi Mudanya AteÅŸkes GörüÅŸmeleri’ne katılmamıştır.
5 Ekim 1922’de konferansa ara verildi, itilaf Devletleri Ä°stanbul’a döndüler, Ä°smet PaÅŸa Bursa’ya hareket etti. TBMM görüÅŸmeler çıkmaza girince düÅŸmanı takip için Ä°stanbul ve Çanakkale üzerinden bir askeri harekât yapmayı düÅŸünmeye baÅŸladılar. Ä°ngiltere’de gerekirse silaha baÅŸvurması için General Harinaton’a talimat verdi.
6 Ekim’de görüÅŸmeler yeniden baÅŸladı. 11 Ekim 1922’de Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması imzalandı. 14 Ekim 1922’de yürürlüÄŸe girdi.
Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸması’na göre;
- Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki çatışmalar 14 - 15 Ekim’den itibaren sona erecek.
- Yunan birlikleri, DoÄŸu Trakya’dan hemen çekilmeye baÅŸlayacak 15 gün içinde de bölge Türk hükümeti yetkililerine teslim edilecek.
- DoÄŸu Trakya’ya bölgenin güvenliÄŸini saÄŸlamak üzere 8000 kiÅŸilik bir Türk Jandarma BirliÄŸi bulundurulabilecek.
- Türk Silahlı Kuvvetleri kalıcı bir barış antlaÅŸması imzalayıncaya kadar, DoÄŸu Trakya’ya geçmeyecek; Çanakkale ve Kocaeli bölgelerinde belirlenen çizgide duracaklar.
- AteÅŸkesin imzalanmasından sonra, Ä°stanbul ve BoÄŸazlar TBMM hükümeti idaresine bırakılacak; itilaf kuvvetleri kalıcı bir barış antlaÅŸmasının imzalanmasına kadar Ä°stanbul’da kalacaklardı.
BoÄŸazlar ve çevresini isteyen Ä°ngiltere Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸmasına imza atmak zorunda kalmıştır. Bunun sebebi Fransa ve Ä°talya’nın, Ä°ngiliz sömürgelerinin ve Ä°ngiliz halkının tepkileridir.
Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸması yapılırken, Ä°ngiltere’de hükümet düÅŸmüÅŸtür.
Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸmasının Önemi
- İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya savaş yapılmadan kazanılmıştır.
- Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması, Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸması ile artık geçerliliÄŸini kaybetti.
- Ä°ngiltere yeni Türk devletini tanımış oldu.
- KurtuluÅŸ Savaşı silahlı mücadele sona erdi.
- Ä°tilaf Devletleri Osmanlı Devleti’ni hukuken yok saymıştır.
- Ä°ngiltere ve Yunanistan’da hükümet deÄŸiÅŸikliÄŸi oldu. Lozan Barış AntlaÅŸması için zemin hazırlandı.
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Ä°tilaf Devletleri, Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸmasından sonra 28 Ekim 1922’de Lozan’da yapılacak barış görüÅŸmelerine TBMM hükümeti ile beraber Ä°stanbul hükümetini de davet etmiÅŸlerdir, itilaf Devletleri’nin böyle yapmalarındaki amaç Türk tarafında ikilik çıkararak, Milli Mücadele’yi baÅŸarısızlığa uÄŸratmaktır.
Tevfik PaÅŸa (Sadrazam) 29 Ekim 1922’de TBMM’ye telgraf çekerek, Lozan GörüÅŸmeleri’ne Ä°stanbul hükümetinde katılmasını talep etti. 30 Ekim 1922’de Mustafa Kemal konuyu TBMM’nin genel kurul görüÅŸmelerine taşıdı. Tevfik PaÅŸa’nın bu isteÄŸi reddedildi.
30 Ekim 1922’de Müdafaa-i Hukuk Grubu’nda Mustafa Kemal saltanat sisteminin kaldırılmasının zorunlu olduÄŸunu belirtti.
1 Kasım 1922’de saltanatla halifeliÄŸin birbirinden ayrıldığını ve saltanatın kaldırılacağını belirten yasa taslağı hazırlandı, açık oylama ile taslak kabul edilerek yasalaÅŸtı.
Saltanatın Kaldırılmasının Sonuçları
- 623 yıllık Osmanlı Devleti resmen sona erdi.
- TBMM, Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına son vererek, gücünü daha da pekiÅŸtirdi.
- Yönetimde iki baÅŸlılığa son verildi.
- Laiklikte ilk adım atıldı.
- Saltanatın kaldırılması I. TBMM’nin tek inkılâp hareketidir.
- TBMM’nin siyasal yapısını düzenlemede ilk adımdır.
- Millet egemenliÄŸi önündeki önemli bir engel ortadan kalkmış oldu.
Ä°tilaf Devletleri’nin oyunları bozulmuÅŸ oldu. Sadrazam Tevfik PaÅŸa 4 Kasım 1922’de istifa etti. TBMM’nin Ä°stanbul’daki temsilcisi Refet (Bele) Bey 5 Kasım 1922’de devlet kuruluÅŸlarındaki üst düzey yetkilileri toplayarak resmi iÅŸlere son verilmesini istedi.
Bütün bu geliÅŸmeler üzerine Sultan Vahdettin 17 Kasım 1922’de Ä°ngilizlere sığınarak bir Ä°ngiliz zırhlısıyla (Malaya Gemisi) Ä°stanbul’dan ayrıldı. Müslümanların Halifesi unvanıyla Malta’ya götürüldü.
17 Kasım 1922’de TBMM, Osmanlı hanedanından Abdülmecit Efendi’yi halife seçti. Osmanlı Devleti’nde son padiÅŸah Sultan Vahdettin son sadrazam, Tevfik PaÅŸa’dır.
Son halife ise Abdülmecit’tir. TBMM’de seçimle göreve getirilen tek halifedir.
Sultan Vahdettin ülkeden ayrılırken halife olarak; dünya Müslümanlarına da bir bildiri yayınlandı. Bunu fırsat bilen Ä°ngiltere “Dünya Müslümanlarının dinsel liderlerinin Ä°ngiltere’nin koruması altında olduÄŸu” ÅŸeklinde propagandaya ağırlık verdi. Ä°ngiltere’nin amacı, hem Müslüman olan sömürgelerini elinde tutmak, hem de Lozan Konferansı’nda TBMM heyetini güç durumda bırakmaktı.
Lozan Barış Konferansı ve Antlaşması (24 Temmuz 1923)
TBMM hükümeti ve Mustafa Kemal PaÅŸa, Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸması görüÅŸmeleri sürerken itilaf Devletleri’ne bir nota vererek barış konferansının Ä°zmir’de toplanmasını teklif etti. (20 Ekim 1922) itilaf Devletleri barış konferansının tarafsız bir ülkede yapılmasını istiyordu. Aralarında vardıkları görüÅŸ birliÄŸi neticesinde 27 Ekim 1922’de bir nota ile Türk tarafını 13 Kasım 1922’de Lozan’da toplanacak barış konferansına davet ettiler, itilaf Devletleri ikilik yaratmak için Ä°stanbul hükümeti ve TBMM hükümetini barış konferansına çağırınca 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırıldı.
Bakanlar Kurulu BaÅŸkanı Rauf (Orbay) Bey, Lozan’a kendisinin baÅŸkanlığında bir heyetin gitmesini istiyordu. Bu isteÄŸi daha deneyimli birisinin Türkiye’yi temsil etmesi görüÅŸü dolayısıyla kabul edilmedi.
Saltanatın kaldırılması ile Ä°stanbul hükümeti sona erdiÄŸinden, Ä°stanbul hükümetinin konferansa katılmaması meselesi ortadan kalkmıştır. TBMM, Mudanya GörüÅŸmeleri’nde göstermiÅŸ olduÄŸu baÅŸarı ile kendisini ispatlayan ismet (Ä°nönü) PaÅŸa’nın baÅŸkanlığında bir heyetin Lozan’a gönderilmesine karar verildi.
10 Kasım 1922’de toplanması gereken konferans, bazı ülkelerin geç gelmesi üzerine 20 Kasım 1922’de Lozan’da toplandı. Bu konferansa Türkiye’den baÅŸka Ä°ngiltere, Fransa, Ä°talya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Yugoslavya ve BoÄŸazlarla ilgili konularda Sovyet Rusya ile
Bulgaristan katıldı. ABD’de gözlemci olarak konferansa temsilci gönderdi. Ayrıca Sırp - Hırvat - Sloven Devleti, Belçika ve Portekiz’de konferansta bulunmuÅŸtur.
TBMM konferansa katılan Türk Heyeti’ne Misak-ı Milli kararlarından özellikle DoÄŸu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurdurulmaması ve kapitülasyonların kaldırılması konularında kesinlikle taviz verilmemesi talimatını verdi. Bu konularda taviz istenirse Gerekirse konferans terk edilecekti.
Lozan Konferansında En Çok Tartışılan Konular
- KaraaÄŸaç’ın Yunanlılar tarafından Türklere verilmek istenmemesi,
- Osmanlı borçları meselesi,
- Kapitülasyonların kaldırılması,
- Ä°stanbul’un itilaf Devletleri’nce boÅŸaltılması,
- DoÄŸu Anadolu’da Ermeni yurdunun kabul edilmesi,
- BoÄŸazlar meselesi,
Ä°tilaf Devletleri, Türk Devleti’nin isteklerini kabul etmeyince 4 Şubat 1923’te görüÅŸmeler kesildi.
Bu sırada Türk orduları Mustafa Kemal’in emriyle BoÄŸazlar ve Musul üzerine yürümeye baÅŸladı. Yeni bir savaşı istemeyen itilaf Devletleri görüÅŸmeleri yeniden baÅŸlattı.
22 Nisan 1923’te ikinci defa toplanan Lozan Konferansı üç ay sürdü. Türk tarafı barışın saÄŸlanması için bazı fedakârlıklarda bulundu. Ortak bir taslak hazırlandı.
Yunanistan’dan istenecek savaÅŸ tazminatı ve Trakya sınırı üzerinde anlaÅŸma saÄŸlanamayınca, Mustafa Kemal duruma el koydu. KaraaÄŸaç ve dolaylarının Türkiye’ye verilmesine karşılık savaÅŸ tazminatından vazgeçildi. Sorun çözüldü, ismet PaÅŸa 24 Temmuz 1923’te Lozan AntlaÅŸmasını imzaladı.
Lozan AntlaÅŸması’nın Esasları
KurtuluÅŸ Savaşından sonra imzalanan Lozan AntlaÅŸması sınırlardan tutun da yabancı okullara kadar eski devletten kalan çoÄŸu soruna çözüm getiriyordu.
Sınırlar
Güney Sınırı (Suriye): Bu sınır Fransızlarla 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara AntlaÅŸması ÅŸartlarına göre belirlenmiÅŸti. Hatay Meselesi ise yine 1921 Ankara AntlaÅŸması esaslarına göre çözülecekti.
Batı Sınırı: Misak-ı Milliye uygun olarak Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸması’nda belirlendiÄŸi gibi çizildi. Meriç Nehri iki devlet arasında sınır kabul edildi. Yunanistan KaraaÄŸaç’ı savaÅŸ tazminatı olarak Türklere verdi.
Gökçeada (Ä°mroz), Bozcaada, TavÅŸan adaları Türklerde kalırken On iki Ada ve Rodos Ä°talya’ya Ege’deki diÄŸer adalar ise Yunanistan’a bırakıldı. Yunanistan’ın egemenliÄŸine bırakılan Midilli, Sisam, Sakız ve Nekarya adalarının askerden arındırılması ve herhangi askeri tesis kurulmaması kayıt altına alındı.
Irak Sınırı: Ä°ngiltere’nin mandası altında bulunan Irak’la olan sınır sorunu Lozan’da çözülemedi. Türk nüfusunun çoÄŸunlukta olduÄŸu Musul’u Ä°ngilizler Türkiye’ye bırakmak istemediler. Bu anlaÅŸmazlık anlaÅŸmanın imzalanmasından sonra dokuz ay içinde ikili görüÅŸmelerle çözümlenmek üzere Lozan çerçevesinden çıkarıldı.
Kapütülasyonlar
Kapitülasyonlar tümüyle kaldırıldı, (adli - mali) Türkiye’deki yabancı ticari kurumlar da belirli bir geçiÅŸ sürecinden sonra Türk kanunlarına kayıtsız ÅŸartsız uyacaklardı.
Azınlıklar
Yeni Türk Devleti sınırları içinde yaÅŸayan tüm azınlıklar Türk vatandaşı olduÄŸu benimsenmiÅŸtir. Azınlıkların hukuk iÅŸlerine patrikhane bakacaktı.
Patrikhane
Ortodoks Fener Rum Patrikhanesi’nin yabancı kiliselerle iliÅŸki kurmaması ÅŸartı ile Ä°stanbul’da kalması kabul edildi. Patrikhanenin siyasi hakları alınmış ekümenlik iÅŸlevine son verilmiÅŸtir. (Türkiye patrikhanenin sınır dışına çıkarılmasını istedi, ancak kabul edilmedi.)
Nüfus Mübadelesi
DoÄŸma büyüme Ä°stanbullu olan Rumlarla, Batı Trakyalı olan Türkler yerlerinde kalacak bunun dışındakiler deÄŸiÅŸ - tokuÅŸ edilecekti.
BoÄŸazlar
BaÅŸkanı Türk olan uluslararası bir komisyon boÄŸazları yönetecekti. (Ä°ngiltere, Fransa, Ä°talya, Japonya, Rusya, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Sırbistan’ın BoÄŸazlar Komisyonu’nda üyeleri yer alacaktı.) BoÄŸazların iki yakası askerden arındırılacaktı. BoÄŸazlar dünya ticaretine açık olacak, herhangi bir savaÅŸ anında Türkiye savaÅŸta yer alırsa BoÄŸazlar üzerinde istediÄŸi gibi davranma hakkına sahip olacaktı. Tarafsız gemi ve uçaklara düÅŸmana yardım etmemek koÅŸulu ile Türkiye geçiÅŸ hakkı verecekti. Türkiye savaÅŸta tarafsız ise askeri nitelik taşımayan gemilerin ve uçakların BoÄŸazlardan geçmesi serbest olacaktı.
Savaş Tazminatı
Yunanistan savaÅŸ tazminatı olarak KaraaÄŸaç’ı Türkiye’ye verdi. (I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı yenik çıktığı için galip devletler Türklerden savaÅŸ tazminatı isteÄŸinde bulundular. Türkiye bunu kabul etmemiÅŸtir. Anadolu’da büyük yıkımlara neden olan Yunanistan’ın savaÅŸ tazminatı ödemesi gerektiÄŸini belirtmiÅŸtir.
Devlet Borçları
Bu borçlar Osmanlı Devleti’nden ayrılan yeni devletlerarasında bölüÅŸtürüldü. Türkiye’ye düÅŸen miktarın düzenli taksitlerle ödenmesi kararlaÅŸtırıldı. Bu taksitlerin altın veya sterlin olarak ödenmesi istendi. Türkiye bunu kabul etmedi. Türk lirası veya frank olarak ödenmesi kararlaÅŸtırıldı. Duyun-u Umumiye kaldırıldı. (1954’te bu borçlar ödendi.)
Yabancı Okullar
Bütün yabancı okullar Milli EÄŸitim Bakanlığı’na baÄŸlanacak, Türk tarihi, coÄŸrafyası ve edebiyatı, Türk öÄŸretmenler tarafından okutulacak, bu okullar Türk müfettiÅŸleri tarafından denetlenecek, uymayan okullar kapatılacaktı.
Ä°stanbul’un Teslimi
Lozan AntlaÅŸmasının TBMM’de onaylanmasından sonra itilaf Devletleri altı hafta içinde Ä°stanbul ve BoÄŸazları Türk kuvvetlerine teslim edeceklerdi.
DoÄŸu Anadolu
Lozan’da Ermeni yurdu kurulması yönünde yapılan tekliflere Türk temsilci heyetlerinden Dr. Rıza Nur böyle bir sorunu görüÅŸmeyi reddettiÄŸini ve Ermeni temsilcilerini de dinlemeyeceÄŸini bildirerek toplantıyı terk etmiÅŸtir. Türk temsilcilerin bu tutumuna raÄŸmen AnlaÅŸma Devletleri Ermeni heyetini kabul ederek dinlemiÅŸlerdir. BaÅŸta ABD temsilcisi olmak üzere Fransa ve Ä°ngiliz temsilciler Ermeni yurdu taleplerini bir kez daha dile getireceklerdi. Bu ısrarlar Türk temsilcilerini ikna için yeterli olmamıştır. Dr. Rıza Nur sert bir ÅŸekilde bir cevapla eÄŸer Ermenilere bir yurt verilecekse, bağımsızlık isteyen Ä°rlandalılar, Hintlerin, Fas ve Cezayirlilere yurtları ve bağımsızlıkları AnlaÅŸma Devletleri tarafından verildiÄŸi takdirde aynı ÅŸeyin Türkler tarafından da yapılabileceÄŸini duyurdu.
Hakkâri merkez olmak üzere Nasturi Hıristiyanları içinde Türk heyetinden bir yurt talebinde bulunulmuÅŸtur. Türk heyeti Ermeni ve Nasturi yurdu isteklerine sert yanıtları verirken, Kürtlerin çoÄŸunlukta olduÄŸu bölgeler için yerel özerklik ve bağımsızlık verilmesi isteÄŸi Türk Heyeti’nin karşısına çıkarıldı. Türk Heyeti Türk topraklarında Türk - Kürt ayrımı olmadığını kesin bir biçimde vurguladıktan sonra sert bir biçimde talebi reddetti. 24 Aralık 1922 tarihi itibariyle kesinlikle bir daha tartışılmamak üzere bu konular kapatılmıştır.
Lozan Barış AntlaÅŸmasının Önemi
Emperyalizme karşı verilen silahlı mücadele sonunda Yeni Türk Devleti tüm dünyaya kabul ettirilmiÅŸtir.
- Türkiye tüm sömürge uluslara bağımsızlık için örnek olmuÅŸtur.
- Yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı uluslar arası kabul edilmiÅŸtir.
- Avrupa devletlerinin Şark Meselesi projeleri iflas etmiÅŸtir.
- GeçerliliÄŸi günümüzde halen devam eden barış antlaÅŸmasıdır.
Mondros ve Sevr AntlaÅŸmaları geçersiz kılınmıştır. Kapitülasyonlar, borçlar, savaÅŸ tazminatı ve azınlıklar konusu çözümlenmiÅŸtir.
I. TBMM tarafından Lozan Barışı onaylanmıştır. Lozan Barışı’na göre azınlıkların hukuk iÅŸlerine patrikhanelerin bakması durumu 1926 Yeni Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile sona erdi.
- Lozan’da karara baÄŸlanamayan sorun Irak sınırı ve Musul Meselesi’dir.
- Yabancı Okullar ile ilgili Lozan kararı Fransa ile sorun olacaktır.
- Nüfus Mübadelesi ile ilgili Lozan kararı Yunanistan ile sorun olacaktır.
Lozan’da bağımsızlığa aykırı BoÄŸazlarla ilgili karar 1936 Montrö BoÄŸazlar SözleÅŸmesi ile düzeltildi. Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Hatay, 1921 Ankara AntlaÅŸması ile Türkiye sınırları dışında bırakılmıştı. Lozan’da 1921 Ankara AntlaÅŸması olduÄŸu gibi kabul edildi. Özerk olan Hatay dış iÅŸlerine Suriye iÅŸgalini sürdüren Fransa’ya baÄŸlıydı. Fransa, Suriye topraklarından çekilince Hatay Sorunu baÅŸladı. 1938’de Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 1939’da Hatay Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı.
- İslam Öncesi Orta Asya Türk Tarihi
- Türk İslam Tarihi
- Türkiye Tarihi
- Osmanlı Devletine Genel Bakış
- Osmanlı Devletinde İsyanlar ve Islahatlar
- Osmanlı Kültür ve Medeniyeti
- Osmanlı Devletinde Demokratikleşme Hareketleri
- Kurtuluş Savaşına Hazırlık Dönemi
- Kurtuluş Savaşı Muharabeler ve Lozan Antlaşması
- Atatürk İnkılapları
- Atatürk Dönemi Dış Politika