Hormon Nedir?
Gelişmiş yapılı canlılar için hormonlar son derecede önemlidir. Bugün hormonları irdeleyeceğiz ve hormon nedir sorusuna yanıt arayacağız. Çok hücreli organizmalarda hücrelerarası iletişimin sağlanması amacıyla endokrin salgı bezlerinden salgılanan ve dolaşım sistemi ile taşınan, organizmanın fizyolojisi ve davranışlarını düzenleyen sinyal moleküllerine hormon denir. Hormon salgılarının üretildiği ve tüm kontrollerinin yapıldığı sisteme ise endokrin sistem denir.
Hormonlar sindirimden dolaşıma, solunumdan metabolizmaya, uyku-uyanıklık düzeninden doku fonksiyonlarının düzenine, duygudurum-ruh hali kontrolünden büyüme-gelişme kontrolüne, üreme sisteminin çalışma düzeninden süt üretimine kadar akıllara gelebilecek neredeyse tüm organizma fonksiyonlarının oluşması, kontrollü biçimde çalışması ve sürdürülebilmesi açısından vazgeçilmez moleküllerdir.
Hormonlar Nasıl Bir Yapıya Sahiplerdir?
Hormonlar steroid, lipid ve amino asit gibi farklı yapılarda olabilirler. Oluşumlarının biyokimyasal mekanizmaları biyosentez olarak tanımlanır.
Kolesterol steroid yapıdaki hormonların üretimindeki olmazsa olmaz moleküldür; tüm steroidlerin ham madesi olarak da tanımlanabilir. Steroid yapıdaki hormonlar kortikosteroidler ve seks steroidleri olmak üzere iki ana başlık altında ele alınabilseler de özel isimlerini glukokortikoidler (kortizol vb.), mineralokortikoidler (aldosteron vb.), androjenler, östrojenler, progesteronlar olarak bilmek faydalı olacaktır. Steroidler adrenal bez olarak da bilinen böbrek üstü bezlerinden, gonadlardan (ovaryum ve testis) ve plasentadan salgılanırlar. Son olarak D vitamininin de steroid niteliğinde bir hormon olduğunu hatırlatmak iyi olacaktır.
Amino asit yapısına sahip hormonlar ise amin, peptid ve protein yapısında olabilirler. Amin yapısında olanlar katekolaminler (adrenalin, nöradrenlin, dopamin vb.), tirozin türevleri(tiroksin, tiriiyodotironin vb.) ve triptofan türevleri(melatonin, serotonin vb.) olarak karşımıza çıkarlar. Genel olarak vücut metabolizması ve duygudurum halini düzenlemede görevlilerdir. Peptid ve protein yapısındakidaki hormonlar ise oldukça geniş bir spektruma sahiptir. Hipofiz hormonları olarak bilinen FSH, LH, TSH, prolaktin, büyüme hormonu, ACTH, vazopressin ve oksitosin hormanonlarının yanı sıra kalp atriumundan salgılanan atrial natriüretik peptit(ANP); pankreastan salınan insülin, glukagon, somatostatin; sindirim sistemi hormonları olarak bilinen kolesistokinin, gastrin ve yağ dokudan salınan leptin hormonu da peptit/protein yapısına sahip olan hormonlardır.
Lipid yapıda olduğunu söyleyebileceğimiz hormonlar ise eikozanoid olarak adlandırılan yapılardır. Araşidonik asit türevi olarak bilinirler. Hücre zarının lipit yapısından ortaya çıkan fosfolipid araşidonik asit metabolizmasında oldukça önemli bir yer tutar. Vücut savunma mekanizmalarının organizasyonu, iltihabı reaksiyonların kontrolü, alerjik reaksiyonların düzenlenmesi, vücut ısısının ayarlanması ve kanama durumlarında pıhtılaşma faktörlerinin oluşumu gibi oldukça yaygın görevleri vardır. Prostaglandinler, lökotrienler ve tromboksan eikozanoidlere örnek olarak verilebilir.
Hormonlar Nasıl Çalışır?
Geçmişten günümüze kadar yapılan çalışmalar netcesinde birçok hormon ve bu hormonların insan vücudundaki etkileri aydınlatılmaya çalışılmıştır. Temel etki meknizmaları hücrelerdeki özel reseptörlerine bağlanmalarıyla birlikte hücrelerde bir takım değişiklikler yapmak olan hormonlar, çalışma prensipleri ile ilgilenen bilim insanlarını şaşırtmaya devam etmektedir.
Hormon reseptörleri hücre zarı üzerinde, hücre sitoplazmalarında ve hücre çekirdeğinde bulunabilmektedir. Yağda çözünebilir yapıdaki hormonlar hücre zarının lipofilik yapısından faydalanarak rahatça sitoplazma içerisine girebildiklerinden dolayı reseptörleri hücre sitoplazması ve hücre çekirdeğinde yer alır. Ancak hücre zarının yapısal özelliklerinin aksi özelliklere sahip olan suda çözünebilen yapıya sahip hormonlarsa hücre zarı yüzeyinde bulunan farklılaşmış reseptörlerle etkileşime girerek hücre içerisindeki ikincil habercilerle etkilerini gösterebilmektedirler.
Hücrede farklı yolakları harekete geçirerek gen aktivasyonunu sağlayarak RNA transkripsiyonu harekete geçiren hormonlar, sonuç olarak translasyon işlemi ile ribozomlardan spesifik proteinlerin üretilmesini sağlayarak organizmanın yapısal ve işlevsel fonksiyonlarını gerçekleştirirler.
Etiketler:
Son Eklenenler
- Tarımla İlgili Meslekler
- Matematiği İyi Olmayanlar Hangi Mesleği Seçmeli?
- Antropoloji Nedir?
- Dünyanın Kaç Türlü Hareketi Vardır?
- Toplumsal Düzeni Sağlayan Kurallar Nelerdir?
- Cumhuriyet Yönetiminin Değerleri Nelerdir?
- İklim ve Hava Olayları Arasındaki Fark
- 1 Asal Sayı Mıdır?
- Homeostasi nedir?
- 2 ile Bölünebilme Kuralı