Türkiye'nin Matematik ve Fen Başarısı
OECD yakın zamanda çok kapsamlı bir eğitim araştırması yaptı. Bu araştırmada 76 ülkenin eğitim sistemi performanslarını değerlendirmek amacıyla 15 yaşındaki öğrencilerin matematik ve fen testleri başarısı baz alınarak bir sıralama oluşturuldu. Kaygılandırıcı olan ise Türkiye’nin bu sıralamada 41. Sırada olmasıdır. Andreas Schleischer (OECD’nin eğitim direktörünü) bu araştırmanın şimdiye kadarki en büyük eğitim araştırması olduğunu söyledi. Sıralamada Doğu Asya ülkeleri Avrupa ülkelerini geri bırakmış durumda. Listenin ilk sıralarını sırasıyla Singapur, Hong Kong, Güney Kore, Japonya, Tayvan almış durumda. Almanya bu sıralamada 13, Amerika ise 28’inci sırada yer alıyor. Türkiye’nin durumu ise gerçekten vahim. Ülkemiz birçok geri kalmış ülkenin de gerisinde bulunuyor.
Türkiye’nin matematik ve fen alanında başarısız olması bizleri şu açılardan kaygılandırmalıdır. Bu sıralamada olan öğrenciler ileride bu ülkenin en önemli konumlarında olacaklar. Bu da demek oluyor ki geleceğimiz dünya geleceği içerisinde çok da iyi bir yerde değil. Ayrıca teknoloji, bilim üretmek de çağımızın en önemli ekonomik başarı ölçütlerinden biri. Buradan da şu anlam çıkıyor. Türkiye’nin matematik ve fen başarısı gelecekte de dünya biliminde çok iyi bir yerde olamayacağını gösteriyor.
Türkiye gelişmekte olan ülkeler kategorisinde bulunuyor. Yıllardır ekonomik büyüme sağlıyor. Ancak bu ekonomik büyümenin dinamosunu yeni iş gücü oluşturuyor. Yani klasik gelişmekte olan ülkelerde görülen durum Türkiye’de de görülüyor. Nüfus artışıyla birlikte yeni gelen üretim gücü ülkenin kalkındırılmasına olanak sağlıyor. Ancak burada şu problem ortaya çıkıyor. Türkiye’nin nüfus artış oranı sürekli düşüyor. Zaten sürekli artarsa Türkiye’nin ileride bu nüfusu kaldıramama tehlikesi de bulunuyor. Nüfus artış oranının azalması gelişmiş ülkelerin kaçınılmaz kaderi. Yani Türkiye gelişmekte olan ülkeler statüsünden gelişmiş ülkeler statüsüne geçiyor.
Gelişmekte olan ülkeden gelişmiş ülkeye dönmek iyi bir şey mi? Eğer ekonomik büyümenizin temelini katma değeri ileri teknoloji ve hizmet üretmek ise zamanla nüfus artışınız azalsa bile ekonominiz canlılığını korur. Ancak Türkiye gibi büyümesi artan iş gücüyle domine edilen ülkeler zamanla nüfus artışında düşüş yaşarsa ilerlemenin durması kaçınılmazdır. Türkiye’nin OECD raporunda belirtilen başarısı düzeyi ise bu açından hepimizi kaygılandırmalıdır.
Türkiye’de okuryazar oranın artması, lise eğitimin zorunlu olması gibi faktörler maalesef eğitim gelişmesi ile paralel değil. Gelişmiş teknoloji üreten ülkelerin eğitim kurumları nitelikli bir kesim üretir. Örnek vermek gerekirse Türkiye’deki ziraat mühendisi sayısı İsrail’dekinden kat be kat fazla. Peki bunun sonucunda ne oluyor. İsrail bize her yıl tonlarca ıslah edilmiş tohum satıyor. Bu da bize gösteriyor ki eğitim kurumları açısından nicelik değil nitelik önem taşıyor. Yani bir ülkedeki üniversite sayısından çok üniversitenin yetiştirdiği bilim adamlarının niteliği önemlidir. Bu duruma şöyle bir kanıt gösterebiliriz. Orta Asya ülkeleri Sovyet yönetiminde kaldıkları için neredeyse herkes üniversite mezunu bu ülkelerde. Ancak bu ülkelerin dünya bilimine kattıkları pek de ciddi bir şey yok. Öte yandan ABD’de üniversite mezunu oranı çok daha düşük olmasına rağmen üniversiteler dünyadaki büyük beyinleri toplayıp onlara ekonomik imkân sağladığı için önemli derecede teknoloji üretebiliyor.
Bütün bunlardan çıkaracağımız sonuç ise şöyle. Türkiye’nin matematik ve fen derslerini kıstas alan başarı sıralaması dünya içerisinde oldukça düşüktür. Bu derslerin kıstas alınması ise pozitif bilim olmaları açısından gayet mantıklıdır. Biz devlet ve toplum olarak bu soruna acilen çözüm üretmeliyiz.
Etiketler:
Son Eklenenler
- Tarımla İlgili Meslekler
- Matematiği İyi Olmayanlar Hangi Mesleği Seçmeli?
- Antropoloji Nedir?
- Dünyanın Kaç Türlü Hareketi Vardır?
- Toplumsal Düzeni Sağlayan Kurallar Nelerdir?
- Cumhuriyet Yönetiminin Değerleri Nelerdir?
- İklim ve Hava Olayları Arasındaki Fark
- 1 Asal Sayı Mıdır?
- Homeostasi nedir?
- 2 ile Bölünebilme Kuralı