Trafik Psikolojisi
A) İnsan, Araç, Çevre İlişkisi
İnsanların trafikle içiçeliği, daha doğmadan anne karnında başlar ve ölene kadar devam eder. Trafik çok yönlü ve çok karmaşık bir konudur. Mühendislik, fizik, mekanik, fizyoloji, psikoloji ve diğer davranış bilimleri ile eğitim, sosyoloji ekonomik, hukuk ve sosyal bilimler doğrudan veya dolaylı biçimde trafik kavramı içindedir.
Trafik ülkenin kaynaklarını sanayi ticaret alanlarını ve sosyo-ekonomik yapısını önemi şekilde etkiler trafikten dolaylı veya dolaysız etkilenmeyen kişi yoktur. Trafikte üç temel unsur vardır. Bu unsurlar insan, araç ve çevre şeklindedir. Çevre derken de kast edilen çoğunlukla yoldur.
İnsan: Sürücüler, araç sahipleri, yolcular, yayalar, trafiği düzenleyen ve denetleyen görevli kişilerden oluşan unsurdur.
Araç: Motorlu ve motorsuz araçlar, yük ve yolcu taşıyan araçlar, bireysel ve toplu taşıma araçları araç unsurunu oluşur.
Çevre: Şehir içi ve şehirlerarası karayolları, yol üzerindeki yapı ve tesisler, trafik yapı sistemleri ve araçları, çevrenin doğal koşulları (sis, yağmur, kar yağışı, ormanlık alanlar, göl ve bataklık çevreleri, sahiller vb.)
B) Sürücünün Araç ve Çevredeki Değişimlerden Olumlu/Olumsuz Etkilenmesi
Bakımı yapılmamış araçların kazalara neden olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Kaygan yollarda (karlı ve buzlu) güvenli bir sürüş için lastik dişlerinin ve hava basınçlarının önemi çok büyüktür. Yoldaki gizli buzlanmalar, köprü üstlerinde, viyadüklerde, tünel çıkışlarında olur. Kar ve yağmur yağışlı, sisli havalarda sis lambalarının yakılması gereklidir. Görüşün kısıtlı olduğu yol kesimlerinde, ormanlık alanlarda yeşil, asfalt üzerinde gri, karda ise beyaz araçların görülmesi güçleşir. Hız limitleri aşılmamalı; yol, hava, trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun hızda araç sürülmelidir. Takip mesafesine uyulmalı, cam silecekleri sık sık temizlenmeli ve 6 ayda bir değiştirilmelidir. Kış şartlarında kalorifer sistemi ön camlardaki buğuyu önleyici olmalı, arka cam rezistansı arka camda oluşan buğuyu önleyebilmek için iyi çalışmalıdır.
C) 21. Yüzyılda Arabanın ve Ulaşımın Önemi
Çağımızda gelişen teknoloji, araçları tam konforlu bir şekilde imal edip, insanların hizmetine sunmaktadır. Araçların aero-dinamik yapıları, yol bilgisayarı ve özellikle arızanın nereden kaynaklandığını gösteren, gösterge tabloları gibi düzenlemelerle sağlıklı bir sürüş sağlanmasına özen gösterilmiştir.
Araç kullanıcılarının ulaşımda kolay araç sürebilmeleri için otoyollar, bölünmüş yollar, köprülü kavşaklar, viyadük yolları yapılmış, yollarda her türlü gereksinimi karşılayacak dinlenme tesisleri, akaryakıt istasyonları inşa edilmiştir. Bunlar da haliyle ülkenin sosyo-ekonomik yapısını önemli bir şekilde etkilemiştir.
Ülkemizde deniz yolu, demiryolu ve hava yolu ulaşımı ikinci plana itilmiş, karayolu ulaşımına ağırlık verilmiştir. Buna bağlı olarak otomotiv sanayi ülke ekonomisi içerisinde önemli bir paya sahip olmuştur.
Sürücülük Davranışının İncelenmesi
Trafik kazalarının çok büyük bir kısmı (%98,2) insanlardan kaynaklanmaktadır. Bu olgu somut olarak tanımlanmazsa, kazaları önlemek için yapılan çalışmalar amacına ulaşamaz. Trafik ortamında, insan faktörü; sürücüleri, yayaları, denetçileri, araç içerisindeki yolcuları kapsar.
Trafikte araç kullanan tüm sürücülerin sahip olması gereken özellikler:
- Kişinin trafik ve sürücülük konusunda aldığı eğitim ve bilgi seviyesi
- Kişinin araç kullanmak için sahip olması gereken becerileri
- Kişinin kurallara uyma bilinci ve isteği
- Kişinin araç sürme tarzı ve alışkanlıkları
Zaman İçerisinde Sürücülük Davranışının Gelişimi
Araç kullanan kişinin bilgi ve becerisinin yeterli olmaması, kurallara uyma bilincinin bulunmaması, yanlış alışkanlıklara sahip olması, kişinin kazaya yatkınlığını göstermektedir.
Araç kullanmak için gereken temel yetenek ve beceriler algı, dikkat, şekil fark etme, hafıza, göz-el-ayak koordinasyonu gelişimiyle zaman içerisinde sürücülük davranışlarını olumlu yönde geliştirir.
Sürücülerin yetenek ve becerilere ne kadar sahip olabildikleri psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı kontrolü ile mümkün olabilmektedir ve her 5 yılda bir yenilenmek zorundadır.
Sürücü Performansı
Sürücülükte yetenek ve beceriler tehlikenin algılanmasından, trafik işaretleri ile (Trafik polisi, trafik işaret levhaları, trafik ışıklı cihazı, yol çizgileri ve yer işaretlemeleri) karşılaşıldığında gerekli mesajın alınması, karşıdan gelen aracın hız ve mesafesinin tahmini sürücülükte hayati önem taşıyan etkenlerin yerine getirilmesi için gereklidir.
Kişinin Trafik Ortamına Verdiği Anlam, İnanç ve Sürücülük Tutumları
Trafik kazalarının tamamına yakınının insan kaynaklı olduğunu söyledik. Bunun da çok büyük bir kısmı (%95) sürücü hatası olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle insan faktörü ön plana çıkmaktadır. Bunun da sınıflandırılması geçici faktörler ve kalıcı faktörler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Geçici fakörler: Sürücünün anlık olarak hata yapmasına, yol ve çevreyi olumlu algılayamamasına neden olan unsurlardır. Alkol, sağlık durumu, diğer sürücüler, iklim ve yol koşulları, stres gibi faktörlerdir.
Kalıcı faktörler: Trafik kazalarının meydana gelmesinde önemlidir. Trafik kaza riskinin %75'i kalıcı kişisel faktörlere bağlıdır. Kazaya yatkınlık, sürücülük tarzı ve yeteneği bu faktörler arasındadır.
Ruhsal Yapı Bozukluklarının Kazalara Etkisi
Sürücülerin yetenek beceri ve kişisel özelliklerinin tanımı; Trafik kazalarında sürücüler daha fazla rol almaktadırlar. Bu nedenle araç sürücülerinin psiko-teknik yöntemlerle zihinsel ve psiko-motor yetenek ve becerilerinin değerlendirilmesi çok önemlidir.
Çok fazla trafik kazası yapan sürücülerin diğer sürücülere karşın yaygın aile sorunları olduğu, yetişme çağlarında suça eğilim gösterdikleri, olumsuz, olgunlaşmamış, sorumsuz ve saldırgan oldukları tespit edilmiştir. Kişilik özelliklerinin kazaya yol açtığını, kaza riskini artırdığı gözlenmiştir. Duyguları kontrol etme yetersizliği öfke, kızgınlık, depresyon, itibar ve güç aramaya yönelik davranışlar kazalara neden olan önemli faktörlerdir.
Paylaşma, Başkalarına Karşı Saygı ve Bencillik Duygusunun Sürücülükle İlişkisi
Tüm sürücüler trafik kurallarına uymak zorundadırlar. Kuralsızlık trafikte kargaşaya yol açar, en kötüsü de yaralanma ve ölümleri de beraberinde getirir. Trafikteki tüm unsurlar uyum içerisinde olmalıdır. Siz kurallara uyarak hata yapmayabilirsiniz. Ancak, bir başka sürücünün hatası yine ölümcül kazalara yol açabilir. İyi niyetli ve kurallara karşı saygılı bir sürücü olunuz. Yoğun trafiğe, park yerinden çıkarak karışmak isteyen sürücüye yol vermeniz, size bir şey kaybettirmez, diğer sürücünün riske girmesini önlersiniz. Yol verdiğiniz bu sürücünün diğer sürücülere, belki de size yol verdiğini görmek mutluluğunu da yaşabilirsiniz. Şu altın öğüdü de aklınızdan çıkarmayınız: “Hakkınızdan vazgeçebilirsiniz, aklınızdan asla”
Alkol Kullanma ve Sürücülük
Alkol kullanımı ile kaza yapma riski birbirleriyle oldukça ilişkilidir. Alkol miktarı arttığında kandaki oksijen miktarı azalır ve beyin yeterince oksijen alamadığı için fonksiyonlarını kaybetmeye başlar. Görme, denge, işitme fonksiyonlarında zayıflama olur. Yorgunluk, dikkat azalması, hafıza kaybı, intikal eksikliği, uyuklama, uyuşukluk, tepkisizlik ve karar yanlışlıkları oluşur. Alkolün uyarıcı etkileri de vardır. Korku azalır, kendine güven artar bunun sonucunda aşırı hız isteği uyanır. Bu nedenlerden dolayı kesinlikle alkollü araç kullanılmaması gerekir.
Alkolün Sürücülüğe Olumsuz Etkileri
Araştırmalar, alkolün hangi seviyede olursa olsun, sürücülük için zararlı olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte 0.2 promil düzeyinden itibaren alkol düzeyi arttıkça sürücülük üzerinde olumsuz etkileri artmaktadır.
Değer | Kaza Riski | Vücut ve Davranış Ezerindeki Etkileri |
0.2 promil | Ruh halinin değişmesi, vücut ısısının yükselmesi, davranışlar üzerindeki kontrolün düşmesi. Yasal sınır (ticari araç sürücüleri için) | |
0.5 promil | 2 Kat | Belirgin bir gevşeme, dikkatin azalması, koordinasyon ve muhakeme bozukluğunun başlaması. Yasal sınır (hususi araç sürücüleri için) |
0.8 promil | Koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bir azalma. Kendini kontrol etme becerisinin kaybolmaya başlaması. | |
1.0 promil | 10 Kat | Sarhoşluk belirtileri, mahcup edici davranışlar, neşe ve üzgünlüğün karışması, ruh halinin gidip gelici olması. |
1.5 promil | Ayakta durma, yürüme ve konuşmada güçlük çekme. Denge ve koordinasyonun kaybedilmesi, belirgin sarhoşluk hali. | |
2.0 promil | 25 Kat | Ağrı ve diğer fiziksel duyumların azalması, ağlama ve gülme arasında gidip gelmek gibi belirgin duygusal tutarsızlık. |
3.0 promil | Reflekslerin azalması, bilinçte bulanıklık, pek çok kişide bilincin kaybolması. Kontrollü hareket etme becerisinin kaybolması. |
Alkollü Araç Kullanmanın Sonuçları
Yötenmelikte belirtilen miktarın (0.5 promil) üzerinde alkol kullandığı tespit edilen hususi otomobil sürücüleri;
Hususi otomobil dışında kalan diğer araçların taksi, dolmuş, motosiklet, minibüs, otobüs, kamyonet, kamyon, çekici gibi araçlarla kamu hizmetinde yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücüler 0.2 promil üzerinde alkol almışlarsa bu araçları süremezler.
Uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kontrolle görevli yetkililerin teknik cihazlar kullanmasını kabul etmeyen sürücülere idari para cezası uygulanır ve sürücü belgesi 2 yıl süreyle geri alınır. Araç kullanmaktan men edilir.
Sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geri doğru 5 yıl içinde;
Birinci defasında: Hafif para cezası ile birlikte sürücü belgelen 6 ay süreyle geri alınır.
İkinci defasında: Hafif para cezası ile birlikte 2 yıl süreyle sürücü belgeleri geri alınır. Ayrıca bu sürücüler Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılan yönetmelikte gösterilen Sürücü Davranışlarını Geliştirme Eğitimine tabi tutulur. Eğitimi başarı ile tamamlayanların belgeleri süreleri sonunda iade edilir.
Üç ve üçten fazlasında ise: Sürücü belgeleri 5 şer yıl süre ile geri alınır ve 6 aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte hafif para cezası uygulanır. Ayrıca psiko-teknik ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirmede muayene sonrasında uygun görülenlere geri alma süresi sonunda belgeleri iade edilir. Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.
Alkollü olarak ölümlü ya da yaralanmalı trafik kazasına neden olunması halinde ağır kusurun varlığı kabul edilir.
0.50 promile tekabül eden alkol miktarları;
- 1 duble rakı, cin, kanyak, votka, viski
- 2 kadeh şarap, 2 bardak bira (iki küçük bira)
Bu miktarda alkol aldığınızda, kendinizi sarhoş hissetmeyebilirsiniz. Ancak alkolün psikolojik ve fizyolojik birçok olumsuz etkisi vücudunuzda ortaya çıkmaya başlar.
- Alkolün en az miktarı bile sürücülük becerilerinizi birçok açıdan etkiler.
- Aldığınız alkolün miktarı arttıkça, kaza riskinizde artar.
- Konaklama yerleri ve Belediye Mücavir alanları hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında yapılacak ve açılacak yapı ve tesislerde alkollü içki satılmasına izin verilmez.
Diğer Uyuşturucu ve Uyarıcıların Sürücülüğe Olumsuz Etkileri
Uyuşturucu, uyutucu ve keyif verici gibi özelliklere sahip maddeleri almış olanlar, güvenli sürme yeteneklerini kaybederler. Bunların karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Bu maddeleri almış olarak araç kullandığı tespit edilenler;
- Araç kullanmaktan men edilirler.
- Mahkeme kararı ile 6 ay hafif hapis ve hafif para cezası ile cezalandırılır.
- Sürücü belgelerine 5 yıl süreyle el konulur.
Alkol dışındaki uyuşturucuların değişik etkileri vardır. Kokain ve amfetamin uyanıklığı artırıcı maddelerin başında gelir. Kişide, bu maddeler alındığında aşırı etkinlik ve neşe duygusu meydana gelir. Kişi dengesiz, aşırı ve beklenmedik davranışlarda bulunur. Az bir kullanımdan sonra bu maddeler tedirginlik ve dikkati bir noktada toplama yeteneğini zayıflatır. Yatıştırıcı ilaçlar, aynen uyku hapları gibi, uyanıklığı azaltan maddeler içine girer. Bu ilaçlar bir gevşemeden sonra uykulu bir hava getirir. Uzunca bir süre kullanıldığında çoğunlukla uyuşukluğa, pasifliğe ve bilinç kaybına yol açar. Uyuşturucu almış bir sürücünün trafiğe çıkması diğer bütün sürücüler için ciddi bir risktir.
Yorgunluk ve Uykusuzluğun Sürücülüğe Olumsuz Etkileri
Ticari amaçla yük ve yolcu taşımacılığı yapan ve azami ağırlığı 3,5 tonu geçen araçların şoförleri ile ticari amaç ile yolcu taşımacılığı yapan ve şoför dahil taşıma kapasitesi 9 kişiyi geçen araçlarının şoförlerinin 24 saatlik bir zaman diliminde toplam 9 saat ve devamlı 4,5 saatten fazla araç sürmeleri yasaktır. Bu şoförler 9 saat araç kullanma süresini tamamladıktan sonra 11 saat kesintisiz dinlenmek zorundadırlar. En fazla 6 günlük araç kullanma süresinden sonra 1 günlük hafta tatilini kullanmak zorundadırlar. Bu şoförler sürekli 4,5 saatlik araç kullanma süresinden sonra en az 45 dakika mola vermek zorundadırlar.
Şoförlerin bu sürelere uyup uymadıkları otobüs, kamyon ve çekicide bulunan takograf cihazı ile kontrol edilmektedir. Bu araç sürücülerinin takografı bulunmayan veya takografları işler durumda olmayan araçlarla trafiğe çıkmaları, mesleki yeterlilik belgesi (SRC) almadan araç sürmeleri yasaktır. Araç işletenleri de araçlarına ait takograf kayıtlarını kayıt tarihinden 1 ay süre ile araçlarda, 5 yıl süreyle de işyerlerinde, iş yeri yoksa araçlarda muhafaza ettirmeleri zorunludur.
Lütfen dayanıklılığınızı direksiyon başında sınamaya kalkmayınız. Uykunuz gelirse uygun bir yerde durup yarım saat kadar uyuyun. Yolculukta hafif yemekler yenilmelidir. Direksiyon başında bir şey yiyip içmek sürüş güvenliğini tehlikeye sokar. Uykulu araç kullanmak, alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli olabilir. Uykusuzluk tıpkı uyuşturucu maddeler gibi tepki zamanınızı, dikkatinizi, karar verme yeteneğinizi azaltır.
Dalgın Araç Kullanmanın Tehlikeleri
Araç kullanırken yaşamınızın en önemli işini yaptığınızı aklınızdan çıkarmamalısınız.
- Kaygan yollarda ani fren yaparak durmaya çalışmak, patinaj yaparak kalkmak.
- Öndeki araç geçilirken veya şerit değiştirirken geri görme aynasından yolu kontrol etmemek.
- Dönmek için kuyrukta beklerken anayol trafiğine dikkat etmeden öndeki araca çarpacak duruma gelmek.
- Takip mesafesi kurallarına uymayıp öndeki araca çarpmak.
Bu tür davranışları sergileyen biri dalgın veya sorumsuz araç kullanıyordur.
Güvenli Sürücülük İçin Gereken Temel Yetenekler
Sürücülük yeteneği, sürücünün performansını belirleyen araç kullanımı sırasında aktif hale gelen zihinsel ve psiko-motor yetenek ve becerilerinin bir bileşkesidir.
Zihinsel yetenekler: Dikkat ve konsantrasyon, hız ve mesafe algılama, muhakeme, problem çözme, karar verme, şekil algılama.
Psiko-motor yetenekler: Tepki hızı, iki el koordinasyonu, el ayak göz koordinasyonu ve takip yeteneği.
Sürücülük Yeteneklerini Olumsuz Etkileyen Faktörler
Kişinin sürücülük konusundaki bilgi düzeyi, araç kullanmak için gereken temel yetenek ve becerileri, kurallara uyma bilinci ve isteği, sahip olduğu sürücülük tarzı ve alışkanlıkları sürücülük yeteneğini ortaya çıkarır. Bunlardan herhangi birinde bir eksiklik varsa sürücü kazaya yatkın davranıyordur.
Sürücülük Yeteneklerinin Tespiti ve Düzenli Kontrolünün Önemi
Sürücülerin, araç kullanmak için gerekli temel yetenek ve beceriler açısından değerlendirilmesi psiko-teknik değerlendirme sürecidir. Sürücülerin güvenli araç kullanmalarını sağlayan yetenek ve becerilerinin özel gelişmiş test yöntemleri ile tespit edilmesine psiko-teknik değerlendirme denir.
Sürücülük becerisi düşük olanların kaza ve ihlaller bakımından önemli bir risk oluşturduğu görülmektedir.
Güvenli sürücülük eğitimi almayan sürücülerin önemli bir risk grubu oluşturduğu, trafikteki olası tehlikeye dikkat etmedikleri ve bunun neticesinde yolu okuma becerilerinin zayıfladığı gözlemlenmektedir. Bu tür sürücüler araç kullanmayı kendilerini ispatlama aracı olarak kullanma eğilimi göstermektedirler.
Risk Alma Eğilimi Mekanizması
Yaş ve cinsiyet kaza riskine katkıda bulunabilir. Kazaların büyük bir bölümünün 16 - 25 yaşları arasındaki sürücüler tarafından yapıldığı belirlenmiştir. İtibar arama, uyarım ve heyecan peşinde koşma güdüsü gibi kaza riskini arttıran birçok kişilik özelliği genellikle ergenlik ve gençliğe özgü davranışlar arasında yer almaktadır. Kişilik özellikleri ile yaş arasındaki bağlantı, gençlerde kaza riskinin güçlü bir etmeni olabilir.
Bir başka risk grubu da 70 yaş üzerindeki sürücülerdir. Yaşlılar için değişen durumlara hızlı tepki gösterememe ve araç kullanma yeteneğinde bozulma ya da yavaşlama gibi fiziksel faktörler kazalara neden olmaktadır.
Güvenli Sürücülük İçin Risk Alma Eğiliminin Kontrol Edilmesi
Aracı hareket ettirmek, aynaları kontrol etmek, gaz ve fren pedallarını dengeli ve yerinde kullanmak, çevredeki araç, yaya, yol ve trafik işaretlerini dikkatle takip etmek, gereken tepkileri vermek, diğer araçlarla arada uygun mesafe bırakmak sürücüler için basit ve otomatik işlemler haline gelmektedir. Tüm bu işlemler sırasında konsantrasyon, sürekli dikkat, strese dayanıklılık, muhakeme yeteneği, algılama, hız ve mesafe tahmini, el ayak göz koordinasyonu, geniş görüş açısı, uyarıları fark edip doğru ve hızlı tepki verebilme akılsal ve fiziksel yetenekler çok önemlidir.
Sürücülükte dikkat fonksiyonu aşırı önemlidir. Dikkat, ortamda var olan tüm uyaranlara aynı anda yoğunlaşmayı sürekli olarak sağladığı gibi, gerekli tepkilerin yerine getirilebilmesi, uygun olmayanların göz ardı edilmesini sağlar.
Daha güvenli bir trafik ortamı için yol durumunun, araçların, trafik kurallarının ve uygulamalarının trafikte bulunan tüm insanların trafik güvenliği konusunda sürekli geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle; psiko-teknik değerlendirme, psikoloji uzmanı çalışmalarına gereken önem verilmeli, güvenli sürüş teknikleri eğitimi çalışmaları hızlandırılmalıdır.