Işık
Işık olmasaydı gözün olmasının bir anlamı olmazdı. Günlük yaşantımızda ışık olmadan işimizin ne kadar zor olacağını anlamak zor olmasa gerek. Işık cisimleri görmemizi sağlayan bir enerji çeşididir.
Çevremizdeki cisimleri sahip olduğumuz beş duyu organımızla tanıyıp algılamaya çalışırız. Bu organlarımızın en önemlilerinden birisi de gözümüzdür. Çünkü etrafımızda meydana gelen birçok şeyi görerek tanır ve onlar hakkında fikir ediniriz.
Görme olayı ise tamamen ışıkla gerçekleşir. Etrafımızdaki cisimlerden bir kısmı ışık yayarak görünürler. (Güneş, yıldızlar, yanan kibrit, lamba, ateş böceği... gibi).
Ayrıca ışık yaymadıkları hâlde ışık kaynaklarından yayılan ışığı yansıtarak görünen cisimler de vardır. (Çiçekler, ev, kitap, sıra gibi). İşte cisimleri görmemizi sağlayan ve göze gelerek bize algılatan enerjiye ışık diyoruz.
Işık Kaynakları
Hangi ortamda olursa olsun, gece ve gündüz kendiliğinden ışık yayarak görülebilen cisimlere ışık kaynağı denir. Işık kaynakları, yapılarına göre, sıcak (akkor) ışık kaynakları ve soğuk (akkor olmayan) ışık kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır.
Sıcak ışık kaynakları, (Güneş, mum alevi, ampul, kızgın metaller gibi) kaynaklardır. Soğuk ışık kaynakları ise, elektrik ve manyetik etkilerle ışık veren (Flüoresan lâmba, ateş böceği gibi) kaynaklardır.
Işığın Farklı Maddelerle Etkileşimi
Işık ışınları, yayılırken doğrusal yol izler. Güneş ışığının ağaç dalları arasından süzülerek yere düşmesi, ışık kaynağı önündeki bir cismin gölgesinin cisimle aynı şekle sahip olması ışığın doğrusal olarak yayılmasının sonuçlarındandır.
Işığın ilerlemesi için ortama ihtiyaç yoktur. Işık türdeş saydam ortam içerisinde sabit hızla yayılır ve ışık hızı ortama göre değişir. Işığın boşlukta yayılma hızı yaklaşık olarak saniyede üç yüz bin (c = 3.108 m/s) kilometredir.
Işık ışınlarının bir yılda gittikleri (9,46.1012 km) uzaklığa ise bir ışık yılı denir.
Güneş’ten gelen ışınlar atmosferi geçtikten sonra bir engelle karşılaşıncaya kadar yoluna devam eder. Işık maddeye çarpınca madde ile etkileşme olur. Fakat ışık - madde etkileşmesi bütün maddelerde aynı biçimde gözlenmez.
Bir cisim üzerine düşen ışık, cismin özelliğine göre,
- Ortamdan geçebilir.
- Ortamdan geçemez.
- Geldiği ortama geri döner.
Üzerine düşen ışığı geçirip geçirmemelerine göre, maddeler üç kısımda incelenir. Üzerlerine düşen ışığı tamamıyla geçirebilen, cam, su ve hava gibi maddelere saydam maddeler denir.
Üzerlerine düşen ışığın bir kısmını geçiren maddelere yarı saydam madde denir. Buzlu cam, yağlı kâğıt gibi ortamlar da yarı saydam maddelerdir. Bir de ışığı hiç geçirmeyen bakır, kitap, duvar gibi maddeler vardır ki, bunlara saydam olmayan (opak) maddeler denir.
Işığın Soğurulması
Bir kaynaktan çıkan ışık ışınları doğrular boyunca ve her yönde yayılır. Işık ışınları bir engelle karşılaşınca bazı maddelerden geçerken bazı maddelerden yansır, bazı maddelerde ise yutulur. Bir yüzeye çarpan ışık ışınının, yüzey tarafından yutulması ışığın soğurulması olarak adlandırılır. Işık ışınlarını soğuran bir yüzeyde sıcaklık artışı gerçekleşir ve yüzey ısınır.
Yaz aylarında sıcak bir günde, insanlar Güneşi doğrudan gören yerleri değil de dinlenmek için gölgede kalan yerleri tercih ederler. Bunun sebebi; Güneş ışınlarını doğrudan gören ve soğuran yüzeylerin, gölgedeki yüzeylere göre daha fazla ısı enerjisi almasıdır.
Ağacın gölgesindeki bir termometre gösterdiği değer, açık alandaki diğer termometrenin gösterdiği değerden küçüktür.
Koyu renkli cisimler güneş ışınlarını açık renkli cisimlere göre daha fazla soğururlar. Bu sebeple ısıya ihtiyaç duyulan kış aylarında koyu renkli elbiseler tercih edilirken, yaz aylarında açık renkli elbiseler tercih edilir.
Neden soğuk ülkelerdeki binalar genellikle koyu renklere sahipken, sıcak şehir ve kasabalarda yapılar açık renklidir? Yılın çoğunu sıcak ve güneşli geçiren güney illerimizde genellikle yapılar beyaza boyanır. Böylelikle yapıların çok ısınması engellenir ve serin kalması sağlanır.
Radyometre (Işık Değirmeni)
Güneş enerjisini hareket enerjisine çeviren araca radyometre denir. Radyometre bir cam balon içindeki destek üzerinde dönebilen bir yüzü siyah bir yüzü beyaz kanatlardan meydana gelir. Radyometreye ışık çarkı da denir.
Radyometre üzerine ışık düşürüldüğünde çark dönmeye başlar. Bu şekilde ışık enerjisi hareket enerjisine dönüştürülmüş olur. Işık şiddeti arttıkça dönme hızlanır. Işık kaynağının şiddetine, uzaklık ve yakınlığına göre radyometre kanatlarının dönme hızı değişir.
Soru:
Dünya'nın Güneş'e uzaklığı 150.106 kilometredir. Işık hızı da 3.108 m/s olduğuna göre Güneş ışınlarının Dünya'ya erişme süresi ne kadardır?
Çözüm:
Işık hızı m/s cinsinden olduğu için öncelikle Güneş ile Dünya arasındaki yolu da metre cinsine çevirelim.
150.106 kilometre = 150.109 metredir.
Hız bağıntısı burada da geçerlidir. (x = v.t)
150.109 = 3.108.t → buradan t 500 bulunur. Hız m/s cinsinden verildiğinden bu değer de saniye cinsindedir. 500 saniye = 8 dakika 20 saniyedir.
Gölge
Kaynaklardan yayılan ışınlar, ortamda ilerlerken saydam olmayan cisimler üzerine düşerlerse, cisimleri geçemediklerinden dolayı, cisimlerin arka tarafında karanlık alanlar oluşur. Meydana gelen bu karanlık alana gölge denir.
Gölgenin şekli, saydam olmayan cismin şeklinin ışınlara dik en büyük kesiti gibidir. Bunun sebebi, noktasal ışık kaynağından çıkan ışığın doğrusal olarak yayılmasıdır. Kare, küp şeklindeki cisimlerin gölgesi kare; daire ve küre şeklindeki cisimlerin gölgeleri de dairesel olur.
Işık kaynağından çıkan ışınların hiç düşmediği bölgelere tam gölge denir.
Kaynağın bazı bölgelerinden ışık düşüp bazı bölgelerinden ışık düşmediği gölgelere de yarı gölge denir. Gece oynanan maçlarda, sporcuların üç dört tane gölgesinin olması yarı gölgeye güzel bir örnektir.
Dört gölgenin oluştuğu alana ışık düşmesine rağmen, diğer bölgeler daha aydınlık olduğundan bu gölgeler yarı karanlık bölgelerdir.
Küresel ışık kaynağı yerine iki tane noktasal ışık kaynağı varken tam ve yarı gölgeler iç içe olur.
Eğer kullanılan ışık kaynağı şekildeki gibi saydam olmayan engelden büyük ise, perdenin bulunduğu yere göre gölge şekilleri değişir. Perde (a) konumunda iken ortada tam gölge ve etrafında yarı gölge oluşur. Perde (b) konumunda iken sadece yarı gölge oluşur.
Aynı şekilde küresel ışık kaynağının önünde yarıçapı ışık kaynağınınkinden küçük olan küresel bir engel varken bir gözlemci farklı noktalarından ışık kaynağına bakınca gözlemci, ışık kaynağını halka ve hilal şekillerinde görür.
"Mum dibine ışık vermez" diye bir atasözü vardır. Yanmakta olan bir mumun alt ve üst noktalarından etrafa yayılan ışınlar düzgün bir şekilde çizilecek olursa mum dibinin hiç ışık almadığı ve burada tam gölge oluştuğu gözlenir. Yani bu atasözü gerçek manada da doğru bir noktaya temas etmektedir.
Hayatımızda gölge;
- Gölge bazen arzu edilen, ancak bazen de istenmeyen bir ışık olayıdır.
- Örneğin yazın Güneş ışınlarından korunmak için ağaç altına veya bir başka gölgeye sığınırız.
- Gözümüze fazla ışık gelmesin diye gölgelikli şapkalar takarız. Aslında gündüzleri evlerimizin içi yarı gölge olan bir ortamdır.
- Otomobil sürücüleri güneşli havalarda bazen başlarının üzerindeki gölgeliği indirirler.
- Aslında güneş gözlükleri de bir çeşit gölge oluşturan araçlardır.
- Hacivat - Karagöz oyunları gölge oyunlarıdır.
- Bulutlar da gölge oluşturur. Gece maçlarında futbolcuların gölgeleri de onlarla beraber saha içinde hareket eder.