Sabun asit mi baz mı? Sabunun kimyasal adı nedir? Sabunun molekül formülü nedir? Sabun nasıl oluşturulur?

Sorunuza kısa cevap verecek olursak sabun bazdır. Eğer detay istiyorsanız sabunun kimyasal yapısını ve sabun oluşumunu detaylı incelemeniz gerekmektedir.

Sabun: Petrol türevlerinden elde edilen, temizleme özelliği bulunan, katı,  sıvı veya krem durumunda olabilen kimyasal madde, temizlik maddesi, arıtıcıdır. 

Sabun kaygandır. Tatları acıdır. Kırmızı turnusol kağıdının rengini maviye çevirir. Bu durumda sabun bazik özellikler gösterir.

Örneğin sabunun pH değerine bakarsak 9 olduğunu görürüz. pH 9 olduğu için sabun bazik bir maddedir. Yani BAZDIR.

Sabunun kimyasal adı: Sodyum karboksilattır.

Asitlerin genel özellikleri:

• Asitler suda ortama hidrojen iyonları verir.
• Asitlerin tadı ekşidir.
• Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya çevirir.
• Asitler elde kuruluk hissi bırakır.
• Asitlerin pH değeri 7'den küçüktür. ( 0 ile 7 arasında)

Bazların genel özellikleri;

• Bazlar suda ortamdan hidrojen iyonları alır.
• Bazların tatları acıdır.
• Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye çevirir.
• Bazlar ele kayganlık hissi verir. (elimizi sabunla yıkarkenki gibi)
• Bazların pH değeri 7'den büyüktür. (7 ile 14 arasında)

Sabun Oluşumu

Triaçilgliserol + 3NaOH → Gliserin + 3(Sodyum Karboksilat)

Sabun bilindiği gibi uzun zincirli organik yağ asitlerinin Na ve K tuzlarıdır. Sabun ağır metallere ve asitlere karşı stabil değildir. Asitler ve suyun sertliğini oluşturan Kalsiyum (Ca) ve Magnezyum (Mg) gibi iyonlar sabunla reaksiyona girerek deterjan özelliğini bozarlar.

Suda mevcut oksijenin kendi oksidasyonları için sarf edilmesiyle sürekli canlıların dengelerin bozulması ve deterjandaki katkı maddelerin, özellikle fosfatların ötrofikasyon (Çeşitli sebeple besin maddelerinin büyük oranda çoğalması sonucu bitki sayısında meydana gelen artıcıdır) problemine yol açmaları deterjanların kullanımlarının artmasıyla ortaya çıkan başlıca sorundur.

1. Artık su arıtma tesislerinde
2. Nehirlerde
3. Yeraltı sularında.

Bu alanlarda yapılan çalışmaların çoğunda biyolojik bozulma meydana gelir. Sabunların insan sağlığına ve çevre sularına etkileri Deterjanların yapısında yüzey aktif maddelerinin dışında; Temizleme özelliğini arttırıcı: alkalihidroksitler polifosfatlar, silikatlar.

• Çözünürlüğü arttırmak amacıyla: Alkoller-Glikoller ve glikoetherler.
• Ağır metalleri ayırmada kullanılan: Etilen diamin tetraasetik asit
• Beyazlık ve parlaklık vermek amacıyla: Optik beyazlatıcılar

Türkiye’de Sabun Üretimi

Ülkemiz koşullarında bugün için sabun üretim ve tüketimini kısıtlaması yoktur.

Yüzey aktif maddelerinin biyolojik parçalanma olanağı olanlar sırasında seçilmesi

Katkı maddesi olarak kullanılan fosfatların oranının minimuma indirilmesi

Artık suların kesinlikle arıtma tesislerden geçmesi

İçme ve kullanma sularının periyodik kontrollerinin yapılmasının sağlanması

Ülke gerçeklerine göre sağlık zararlarının önlenmesini amaçlayan standartların hazırlanması gerekmektedir.

Sahte sabun yapımı

Sabunların Çevre Sularına Etkileri

Sabunun su ortamında uzun süre parçalanmadan kalabilmesi, ayrıca dolgu maddesi olarak kullanılan kompleks fosfatların orta fosfatlara dönüşümünün çok kolay olması, yüzeysel sularda zararlı etkiler yapabileceği gibi içme suyu temin edilen su kaynaklarına karışıp içme suyu arıtma tesislerinde bazı problemlere sebep olabilmektedir. Atık su arıtma tesislerinde meydana getirdiği başlıca problemlerden biridir.

Sabunun Zararları

Günlük hayatta kullandığımız sabunların genelinde önemli miktarda fosfat ve klor elementi bulunur. çoğunda çok miktarda fosfat ve klor vardır. Bu nedenle bu maddelerin ağız yoluyla alınması ciddi riskler taşımaktadır.

Bulaşık yıkamada kullanılan sabunlar kullanılmadan önce iyice durulanmalıdır. Özellikle kokulu deterjanlar (yani kokusu ağır olanlar) çeşitli akciğer rahatsızlıklarına ve kanserlere yol açabilmektedir.

Cam temizleyici olarak kullanılan sabunların genelinde boya, su ve amonyak bulunmaktadır. Amonyak içeren maddelere karşı dikkat etmek gerekir. Bu maddelerle yakın temas göz sağlıüı açısından tehlikelidir.